Türkiye'yi kurtarmalýyýz!

Yiðit Bulut ANKARA,
03 Aralýk 2007 Pazartesi


Geldiðimiz noktaya bakýn, sanki "sömürge" ülkesi. Büyükelçiler "milletvekillerini ve gazetecileri" özel yemeklerde bir araya getirip, ülkenin durumunu ve geleceðini sorguluyorlar! Halk da "sadece faiz" ödemek için çalýþýp, dursun!

Geçtiðimiz hafta içinde, "Avrupa Birliði yalaný canýma tak etti" baþlýklý yazýmý sizlerle paylaþmýþ ve "olmadýðý halde pazarlanan" Avrupa yalanýnýn, Türkiye'nin "maddi manevi" her anlamda nasýl önünü kestiðini, elimden geldiðince, detaylandýrmýþtým.

Bu yazýya, Mehmet Ali Birand, Posta Gazetesi'nde referans göstererek bir cevap verdi ve "buradaki görüþlere" katýlmadýðýný belirtti.

Karþý görüþü her zaman saygýyla karþýlayan ve bu köþeye taþýyan biri olarak "tez-antitez" döngüsü açýsýndan bu cevabý "olumlu" bir geliþme olarak karþýladým. Hatta verilen cevap sayesinde "daha fazla" yazma ve "Avrupa yalanýný" daha geniþ kitlelere yayma "isteði" ile kamçýlandým.

Deðerli dostlar, bugün "konuya kaldýðým" yerden devam etmek ve "tarihi gerçekleri" sizlere aktarmaya devam etmek istiyorum. Yalnýz bunu yapmadan "geçtiðimiz günlerde baþýmdan geçen bir olayý" aynen "anlatýyorum."

***

Ýspanya'nýn Türkiye Büyükelçisi, Ýstanbul'daki "Tarabya rezidansýnda" aklýnca "önemli bulduðu" gazetecilere yemek vermeyi düþünmüþ ve yaklaþýk 10 kiþilik bir liste yapmýþ. Beni de "acil" olarak CNNTURK'ten aramýþlar ve asistanýma not býrakmýþlar. ABD Büyükelçisi "milletvekillerini" toplayýp, onlara yemek verir de; Avrupa'nýn bir büyükelçisi "gazetecilere" evinde yemek vermez mi!

Katýlýmcýlarýn listesini istedim, tam tahmin ettiðim gibi "Türkiye'de olmayan Avrupa tezini" pazarlayan ne kadar adam varsa, hepsi orada! Ha bir de öne çýkmýþ "Ýkinci Cumhuriyetçi" kardeþler!

Davet sahibine; "bir büyükelçinin Türkiye'de kamuoyu oluþturan gazetecileri ayaðýna çaðýramayacaðýný, isterse kendisine 'Tarabya'da balýk ýsmarlayabileceðimi' ayrýca o listedeki isimler ile asla bir araya gelmeyeceðimi" asistaným vasýtasýyla ilettim. Kýsacasý ben "gitmedim" ama "bu ülkede gazeteci sýfatý taþýyan" birçok isim gitti.

Geldiðimiz noktaya bakýn, sanki "sömürge" ülkesi. Büyükelçiler "milletvekillerini ve gazetecileri" özel yemeklerde bir araya getirip, ülkenin durumunu ve geleceðini sorguluyorlar! Halk da "sadece faiz" ödemek için çalýþýp, dursun!

***

Deðerli dostlar, bu detayý da sizlere aktardýktan sonra gelelim Birand'ýn "çarpýtýlarak komplo teorisi yaratýlýyor" dediði tarihi gerçeklere. Bu köþede "tarihi birçok veri aktardým", bugün farklý bir noktadan baþka detaylarý paylaþacaðým.

Sizlere "EFENDÝ" kitabýndan bir bölüm ile karýþtýrýlmýþ, kendi araþtýrmamdan bazý notlarý aktarýyorum. Göreceksiniz ki bugünkü "gümrük birliði" felaketinin ilk "sürümü" olan Baltalimaný Anlaþmasý Osmanlý'ya pazarlanýrken, yabancýlar da süratle "kendi adamlarýný" tesis ediyorlar.

Ýþte Osmanlý'nýn son günleri:

"(...) 16 Aðustos 1838 Sadrazam Reþid Paþa, samimi dostu Ýngiliz elçisi Lord Stratford ile ticaret anlaþmasýný imzaladý. Anlaþma ayný yýl Avrupa'nýn diðer devletleriyle de imzalandý. Bu anlaþma ile Osmanlý, devletçi ekonomiyi rafa kaldýrdý ve gümrük vergilerini Ýngiltere ile birlikte saptamayý kabul etti. Osmanlý, ucuz mallar cenneti haline gelirken, üretmediðini tüketen bir toplum haline de geldi. En verimli alanlar yabancý sermayenin eline geçti. Bu durumun Osmanlý ekonomisine yansýmasý uzun sürmedi. 1814 yýlýnda bir sterlin 23 kuruþ iken, 1839'da 104 kuruþ oldu. Bir sonraki adým ne oldu dersiniz? Avrupa devletleri, mali sorunlarýna çözüm arayan Osmanlý'ya 'Hemen dýþ borçlanmaya gitmelisiniz" diyerek baský yapmaya baþladý. Osmanlý Avrupa piyasasýna tahvil satarak borçlanmaya baþladý. Londra, Paris, Viyana, Frankfurt borsalarý bayram ediyordu. Nasýl etmesin? Zenginleþmeye baþlayan Avrupa orta sýnýfý, tasarruflarý için kendi ülkelerinde yüzde 3-4 gibi düþük faiz gelirleri yerine, yüzde 11-20 oranýnda yüksek faiz gelirleri ile Ýstanbul'a yöneliyorlardý... Bu arada 1850'li yýllarýn hemen baþýnda Amerika'da "petrol ve sondaj" keþfedilmiþti. Osmanlý'nýn fark etmemesi gereken bir gerçek daha vardý; o dönemde özellikle 1854-1876 arasýnda Osmanlý Devleti süratle borçlanýrken, dünyanýn tahmin edilen petrol yataklarýnýn dörtte biri Osmanlý topraðýydý... Alýnan borç paralar, saraylarýn yapýmýna, dekoruna gidiyordu. Ekonomideki yapýsal dönüþüm kültürel deðiþime de neden olmuþtu. Osmanlý bürokrasisinin günlük yaþamý deðiþmeye baþladý. Bürokrasi, daha fazla tüketebilmek için daha fazla kirleniyordu; yani rüþvetsiz iþ yapýlmýyordu. Reþid Paþa yeni tip devlet adamlýðýnýn da yolunu açtý. Eskiden nüfuzlu paþalarýn himayesine girerek koltuk makam kapýlýrken Reþid Paþa yabancý devletlere dayanarak kariyer yapma dönemini baþlattý. Sadrazam ve paþalar, Ýngilizci, Fransýzcý, Rusçu gibi isimlerle anýlýr oldu. Osmanlý aydýný, spekülasyoncularýn, büyük bankalarýn ve Avrupa devletlerinin elinde þaþkýna dönüvermiþti.

Yabancý ticarethaneler ile bankalar tarafýndan yönlendirilen çoðunluðu yerli olan tüccarlar, Avrupa sanayi mamullerinin kýrsal alana giriþinin kolaylaþtýrýlmasý için aracýlýk ediyorlardý. Avrupa'nýn sermaye gruplarý, Osmanlý topraklarýnda komprador tüccardan sonra komprador bürokrasi inþa ediyorlardý."

***

Deðerli dostlar, bu tespitler sonrasý soralým, "Bugün, Türkiye'de kimler, neler inþa ediyor" ve "Türkiye sizce nereye gidiyor?"