Gösterilen sonuçlar: 1 ile 3 ve 3

Konu: Kore Harbinde Türkler

  1. #1
    bozok
    Guest

    Kore Harbinde Türkler

    Kore Harbinde Türkler

    1950 üncesi (1. Bölüm)

    Dr.M. Galip Baysan ANKARA,
    28 Kasým 2007 üarþamba
    heddam.com

    ünümüzdeki 4 gün, yani 27?30 Kasým günleri Kore Harbinde Türk Tugayýnýn çok yoðun günler geçirdiði ve Dünya çapýnda baþarýlar elde ettiði Kunuri Muharebelerinin 57nci yýl dönümüdür.


    Bu konuda Türk Halký bilinçli bir þekilde öylesine bilgisiz býrakýlmýþtýr ki, nerdeyse Kore'de bulunmak, orada savaþmýþ olmak Türk Ordusunun ayýbý gibi garip bir anlayýþýn içine sokulmuþtur. Oysa bu savaþ ve sadece 5000 kiþi kadar olan bir Türk Tugayýnýn yaptýklarý ile her Türk insanýnýn gurur kaynaðý olacak olaylardýr. Gelin bu gün bu atalet çemberini kýrýp Kore'de ne olduðuna birlikte göz atalým. Sizleri fazla sýkmamak için yazýyý üç bölüm halinde sunmanýn uygun olacaðýný düþünüyoruz.

    Ýkinci Dünya Savaþýndan sonra geçen 60 yýllýk süre içindeki en geniþ kapsamlý ve en önemli savaþlarýndan biri olarak kabul edebileceðimiz "Kore Harbi"; 25 Haziran 1950 sabahý, uzun süreden beri bir taarruz harbi için hazýrlanmýþ olan Kuzey Kore Silahlý Kuvvetlerinin, Güney Kore'ye baskýn þeklinde bir tecavüzü ile baþladý. Daha sonra aralarýnda Türkiye'nin de bulunduðu yirmiye yakýn "Hür Dünya ülkesinin" ve tarihte ilk defa teþkil edilen "Birleþmiþ Milletler Kuvvetlerinin" Güney Kore tarafýnda, Komünist üin Kuvvetlerinin de Kuzey Kore saflarýnda yer almasý ile gittikçe büyüyerek 27 Temmuz 1953 tarihine kadar fiili olarak devam etti. Bu tarihte kabul edilen geçici bir "Ateþkes anlaþmasý" ile savaþ durumuna son verildi.

    Türkiye o günkü politik þartlar gereði, Birleþmiþ Milletler Teþkilatýnýn çaðrýsýna, ABD'den sonra olumlu cevap veren ilk ülke olmuþ ve bu teþkilatýn silahlý kuvvetleri emrine 4500 mevcutlu bir "Tugay Görev Kuvveti" tahsis etmeyi uygun bulmuþtur. Birleþmiþ Milletler Kuvvetleri arasýnda "Türk Tugayý" namý ile yer alan bu tugay, 1950 Kasýmýnýn son günlerinde ve hemen hemen Komünist üin Kuvvetleri ile ayný anda ilk muharebelere katýlmýþ ve Ateþkes anlaþmasý yapýlýncaya kadar irili, ufaklý pek çok muharebede aktif rol oynamýþtýr.

    Bendeniz Ateþkes'ten 6 yýl kadar sonra, 1959?60 yýllarýnda bu Tugayýn bir ferdi olarak görev yapma onuruna sahip oldum. Orada görev yaptýðým süre esnasýnda, Tugayýmýzýn "Savaþ Dönemi içinde" elde ettiði üstün baþarýlar sonucu gerek sivil ve asker Koreliler, gerekse ABD ordu mensuplarý arasýnda oluþan olumlu havayý yakýndan izleme olanaðý buldum. Bazý yerlerden geçerken Koreli dostlarým bana Türk askerinin savaþ sýrasýnda gösterdikleri baþarýlarý, kahramanlýklarý "birer efsane gibi" anlattýlar. Oysa Türkiye'de bu olaylar hemen hiç duyulmadý. Kahramanlýklar, baþarýlar bir yana, tam tersi Kore Harbi bir "yanlýþlýklar ve hatalar zinciri" olarak tanýtýldý. Türk askerinin Kore'ye gidiþ nedeni bir türlü açýk ve net bir þekilde anlatýlamadý. Kahraman Gaziler küçümsendi, küstürüldü ve özellikle Sol kesimin usta propagandasý ile Türk Ordusu ve askerleri "Kore'de Amerikan Emperyalizminin Uþaklarý" olarak vasýflandýrýldýlar. üne çýkan bazý kahramanlarýn "Faþist" ithamý ile yollarý kesildi.

    Yanlýþ yönlendirmelere hemen yeni bir örnek vermek isterim. Daha 5?6 ay önce, haftalýk bir magazin dergisinde "Ýngilizce Bilmediðimiz için Kore'de üldük" baþlýklý, tercümanlarla ilgili bir yazý vardý. Kore Harbi'nin þehit ve gazileri adýna esef ettim, üzüntü duydum. Acaba Kore'de sadece ölünmüþ mü idi? ülünmüþse bu nedenle mi ölünmüþtü? Neden kimse orada neler olduðunu anlamak için bir zahmet göstermiyordu da böyle basit deðerlendirmelerin peþine düþüyordu?

    Bu yýldönümü münasebetiyle; bütün yanlýþ deðerlendirmelerin önlenmesinin zamanýnýn geldiðine inanýyoruz. Böylece ülkelerinden 10.000 lerce km. uzakta, Uluslarýnýn hak ve menfaatlerini savunmak, masum bir ulusa yardýmcý olmak ve yüz yýllardýr hayal edilen "Birleþmiþ Milletler idealini gerçekleþtirmek" amacýyla canlarýný ortaya koyan, kanlarýný akýtan bu muhteþem insanlarý saygý ile anmak ve ziyaretçilerimizi bilgilendirebilmek amacýyla bu yazýyý hazýrlamayý gerekli gördük. Her þeyden önce þunu söylemek isteriz ki okuyacaðýnýz geliþmeler, Türklerin, Amerikalýlarýn, Korelilerin efsanelerinden ve kiþisel yorumlamalardan deðil, resmi "Harp Tarihi" kayýtlarýndan alýnmýþtýr ve tamamen gerçekleri yansýtmaktadýr.

    TARÝHüE:


    Aþaðý yukarý 4000 yýllýk bir geçmiþe sahip olan Koreliler, Kore Yarýmadasýndaki pek verimli olmayan topraklara baðlanmýþ bir kitle olup; üinli, Mançuryalý ve Japonlardan farklýdýrlar. Eski üin'den aldýklarý medeniyet esaslarýný Japonya'ya aktarmýþlar, hiçbir zaman barýþtan ayrýlmadýklarý halde, coðrafi konumlarý itibariyle ve arada bir geçit, bir tampon bölge üzerinde yaþamalarý nedeniyle, arzu ettikleri devamlý barýþa hiçbir zaman kavuþamamýþlardýr. Kore tarihi týpký kýtanýn diðer ucunda bulunan ve Asya, Avrupa, Afrika kýtalarý arasýnda bir köprü durumundaki Anadolu Yarýmadasý gibi yabancý istilalarla doludur. Kore yarýmadasý Asya'ya geçmek isteyenler için bir "Köprübaþý" olabildiði gibi, Japon Adalarýna geçmek isteyenler için de bir sýçrama taþý olabilir. Stratejik açýdan; Japonlar, Kore Yarýmadasýný daima kalplerine dayanmýþ bir hançer olarak görmüþ ve Kore'ye Japon Ýmparatorluðunun doðal bir parçasý ve Asya'da bir iskelesi gözüyle bakmýþlardýr. Bu nedenlerle Jeopolitik açýdan, Uzak Doðuya hakim olmayý milli menfaatleri nedeni arzu eden güçlerin yöneticileri; daima Kore'yi kendi kontrolleri altýna almayý istemiþlerdir ve isteyeceklerdir.

    Kore, önce yakýn komþularý üin ve Japonya, daha sonra on dokuzuncu yy.ýn ikinci yarýsýnda üarlýk Rusyasýnýn da Uzak Doðuda yer almasýndan sonra, üin, Japonya ve Rusya arasýnda politik anlaþmazlýk, çatýþma ve silahlý çarpýþmalarýn kaynaðý olmuþ bir alandýr. üatýþmalar sadece Kore Yarýmadasý için deðil, Yalu Nehrinin gerisindeki zengin ve geniþ topraklara sahip Mançurya için olacaktýr. Mançurya: Asya'nýn Doðu kýsmýnda, demir ve kömür cevherine, su enerjisine, zirai ve orman ürünlerine sahip çok zengin bir bölgedir. Asyalý Jeopolitik düþünürleri; "Mançurya'ya hakim olan Asya'ya, Asya'ya hakim olan da dünya'ya hakim olur" genel görüþünü paylaþýrlar. Yine ayný düþünürlere göre "Mançurya'nýn emniyeti Kore'nin el altýnda bulundurulmasýna baðlýdýr".

    üin, Mançular zamanýndan beri Kore'yi kontrol altýnda bulundurmuþtur. Fakat bu kontrol sýký olmamýþ, kendini hissettirmemiþtir. Japon Ýmparatorluðu kuruluþ yýllarýndan itibaren Kore vasýtasý ile Mançurya'ya el atmaða baþlamýþtý. Bu çekiþmenin bir sonucu olarak Japonya ile üin Ýmparatorluðu 1894 yýlýnda Kore'de savaþa baþladýlar. Japonlar, P'yongyang yakýnlarýnda üinlileri maðlup ettiler. Nisan 1895'de imzalanan "Shimoneseki Antlaþmasýyla" Mançu Ýmparatorluðu, Kore üzerindeki haklarýndan vazgeçiyor ve Taiwan Adasýný da Japonya'ya býrakýyordu.

    üin'in güçsüzlüðü anlaþýlýnca, Ruslar Japon Ýmparatorluðuna aldýrmadan Mançurya da kendilerine hisse koparmaya çalýþtýlar. üsler ve kaleler elde edip, Kuzey Kore'yi kontrolleri altýna alma amacý ile Yalu nehrine doðru sarkmaya baþladýlar. Geliþmelerin Rus-Japon iliþkilerini etkilemesi kaçýnýlmazdý. ( Ýlginçtir ki; Kore'yi 38nci paralel ile ikiye bölme fikri, ilk defa bu dönemde ortaya atýldý.) Japonlar 1904?1905 de, 19 aylýk bir savaþtan sonra Ruslarý kesin bir þekilde maðlup ederek, tüm bölgeye hakim duruma geldiler.

    Birinci Dünya Savaþý sonunda Koreliler, Japonlarýn Ýtilaf Devletleri safýnda olmalarý nedeni ile "Wilson Prensiplerinden" yararlanamadýlar. Bununla birlikte milliyetçiler Kore topraklarý dýþýnda iki geçici hükümet kurdular. Bunlardan biri Dr.Syngmann Ree, diðeri Kim Kao idaresinde idi. Ýkinci Dünya Savaþý esnasýnda Kore meselesi bir problem olarak ilk defa 1943'de Kahire Konferansýnda ele alýndý. üan-Kay-þek, Churchill ve Roosevelt tarafýndan imzalanan konferans bildirgesinin Kore ile ilgili kýsmý þöyledir: "Kore halkýnýn içinde bulunduðu tutsaklýðý yakýndan bilen üç büyük devlet ( ABD, Ýngiltere ve üin) Kore'nin vakti gelince özgürlük ve baðýmsýzlýða kavuþturulmasýna karar vermiþlerdir. O zaman Sovyet Rusya henüz Uzak Doðuda savaþa katýlmamýþtý ve Kore'nin zamaný gelince sadece Amerikan Kuvvetleri tarafýndan iþgal edilmesi öngörülmüþtü. Daha sonra 1945 yýlýndaki Yalta Konferansýnda, Sovyetler Birliðinin de Uzak doðudaki savaþa katýlacaðý anlaþýlýnca, komutanlar, Kore'den Japonlarý çýkarma görevinin Amerikan ve Rus kuvvetlerine müþterek olarak verilmesi konusunda anlaþtýlar.

    Bilindiði gibi 23 Mayýs 1945'te müttefiki Almanya'nýn teslim olmasý üzerine savaþý tek baþýna sürdüren Japonya, Potsdam Konferansýnda kararlaþtýrýldýðý gibi Müttefik ülkelerden "teslim ol" çaðrýsý aldý. Ayný Konferansta ( 7 Temmuz- 2 Aðustos 1945) ABD, Ýngiltere ve üin liderleri "Kahire Konferansýnda Kore hakkýnda verilen kararýn uygulanacaðýný" yani Kore'nin baðýmsýz bir devlet olarak kurulacaðýný doðrulamýþlardý. Japonya'nýn teslim olmayý reddetmesi üzerine 6 ve 9 Aðustos günlerinde Hiroþima ve Nagazaki þehirlerine tarihte ilk defa iki "atom bombasý" atýldý. 8 Aðustosta Sovyetler Japonya'ya savaþ ilan etti. Japonlar 10 Aðustos günü Amerikalýlara teslim olacaklarýný bildirdiler. 12 Aðustosta Sovyet birlikleri hiç vakit kaybetmeden Mançurya'dan sonra Kuzey Kore'ye girmeðe baþladýlar. Rus askerleri Kore'de süratle ilerlerken Amerikan askerleri yüzlerce mil mesafedeydi. Rus ilerleyiþini bir yerlerde durdurmak gerekiyordu, bunun için 38nci Paralel dairesi bir sýnýr olarak ortaya atýldý. Bu teklifin benimsenmesi ile birdenbire ortaya iki Kore çýkmýþ oldu. (Bu olayla, 6 yýl kadar önce Almanlarýn Polonya'yý istilasý sýrasýnda, Sovyet Rusya'nýn da Doðu Polonya'yý istila etmesi arasýndaki benzerliðe dikkatinizi çekmek isteriz.)

    1945 Eylül ayýndan savaþýn çýktýðý 1950 Haziran ayýna kadar olaylar þöyle geliþti:
    ? ABD ve Hür Dünya ülkeleri Kore meselesini Birleþmiþ Milletler kararlarý istikametinde, demokratik usullerle çözmeye çalýþýrken, Sovyet Rusya; iþin baþýndan beri kararlaþtýrdýðý "Kore'nin komünist bir idare altýnda birleþtirilmesi"nden baþka bir çözüm tarzýna yanaþmýyordu.

    ? Kore için teþkil edilen birinci komisyonun tavsiyesi ile 14 Kasým1947'de Birleþmiþ Milletler Genel Kurulunda alýnan karar gereðince, bütün Kore'de seçimlerin geçici Kore Komisyonunun gözlemi altýnda 31 Mart 1948'de yapýlmasý kabul edildi. Bu durumda, yapýlacak bir genel seçimde Kuzey Kore azýnlýkta kalacaðýndan, Sovyetler Birliði, Genel Kurulun bu kararýna baþtan sona kadar muhalif kalmýþtý.

    ? Teþkil edilen komisyon Güney Kore'de serbestçe çalýþtýðý halde, Sovyetler; komisyonun 38nci Paralelin kuzeyine geçmesine izin vermediler. Komisyon Güneyde 10 Mayýs 1948 günü seçim yapma kararý aldý. Seçim yapýldý ve 12 Temmuzda kabul edilen bir Anayasa ile 5 gün sonra "Kore Cumhuriyeti" ilan olundu. Cumhurbaþkanlýðýna eski hürriyet savaþçýlarýndan biri olarak tanýdýðýmýz DR. Syngman Ree seçildi.

    ? 1945 yýlýndan beri Kuzey Kore'de idareyi elinde tutan "Halk Konseyi" hazýrladýðý bir Anayasa ile Güney Kore'den 3,5 ay kadar sonra (25.8.1948'de) seçine gitti. Bütün Kore'yi temsilen 572 Milletvekili seçildi ve "Demokratik Halk Cumhuriyeti" kurulmuþ oldu. Böylece 1948 yýlýnda Kore Yarýmadasýnda iki hükümet kurulmuþtu ve her ikisi de kendisini "Kore Halkýnýn gerçek temsilcisi" olarak kabul ve iddia ediyordu.

    Geçen yýllar içinde bir türlü birleþtirilememiþ olan iki Kore Cumhuriyeti arasýndaki anlaþmazlýk, rejimlerindeki ayrýlýk nedeni ile Sovyet ve Amerikan birliklerinin çekilmelerinden sonra "ölümcül bir düþmanlýk" halini almýþtý. Komünist üin ve Sovyetler Birliði tarafýndan desteklenen ve teþvik gören Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, bütün Kore'yi Komünist bir rejim altýnda birleþtirme idealini silah zoruyla gerçekleþtirme amacý ile büyük bir saldýrý ordusu hazýrladý. Buna karþýlýk yeni teþkil olunan Güney Kore Cumhuriyeti Ordusu, henüz kendi baþýna ülkesini böyle bir saldýrýya karþý savunabilecek bir seviyede olmaktan çok uzaktý.

    ABD ile Güney Kore Cumhuriyeti arasýnda ilki Aralýk 1948, ikincisi de Ocak 1950'de olmak üzere iki yardým ve güvenlik anlaþmasý imzalanmýþ, diðer taraftan Sovyetler Birliði ile Demokratik Halk Cumhuriyeti arasýnda Mart 1949'da 10 yýllýk bir yardým anlaþmasý yapýlmýþtý. Böylece Kore Yarýmadasý Komünizm ve Komünizm karþýtý iki ideolojinin çatýþma merkezi haline gelmiþ oldu.

  2. #2
    bozok
    Guest
    Kore Harbinde Türkler- ( 2. Bölüm)

    Dr. M. Galip Baysan ANKARA,
    03 Aralýk 2007 Pazartesi
    heddam.com


    1950 yýlýna girerken Dünya, Komünist ülemde söz sahibi olacak büyük bir gücün yükseliþine þahit oluyordu.


    üinde II Dünya Savaþýndan sonra etkinliklerini arttýran Komünistler, Milliyetçi üan-Kay-þek kuvvetlerini, 8.Aralýk 1949'da kazandýklarý zaferle bütün üin kýtasýndan dýþarý atmayý baþarmýþ, Asya tarihinde yeni bir devrin baþlamasýna sebep olmuþlardýr. Sovyetler Birliði, Komünist üin ile olan anlaþmazlýða son vermek için, Mançurya üzerindeki haklarýndan üin lehine vazgeçmiþ ve iki devlet arasýnda 14 þubat 1950'de 30 yýllýk bir "dostluk ve karþýlýklý savunma antlaþmasý" imzalanmýþtý. Komünistler, kýta çininden baþka adalara göz dikmiþler; Nisan 1950'de Hainan ve Mayýs 1950'de de Chushan Adalarýný ele geçirmiþlerdir. Zafer sarhoþluðu içinde, üan-Kay-þek'in elinde kalan Formosa ve diðer adalara göz dikmiþler,"yayýlmacý bir politikayý" benimsemiþlerdi. Bu duruma göre Kuzey ve Güney Kore arasýndaki çýkacak bir çatýþmada Kuzeyin Sovyetler Birliði ve Komünist üin, güneyin de ABD tarafýndan desteklenmesi tabii idi.

    SAVAþIN BAþLAMASI:

    Savaþ: 25 Haziran 1950 günü sabahý saat 04.00'de, Kuzeylilerin, Seul'un batýsýndaki Kumpo yarýmadasýna topçu ateþi ve çok iyi hazýrlandýklarý belli olan Kuzey Kore birliklerinin saat 08.00'den itibaren deðiþik mevkilerde sýnýrý geçiþi ile baþladý. Ayný gün saat 11.00'de de, Güney Kore'ye savaþ ilan ettiler. Kuzeylilerin amacý yalnýz ve hazýrlýksýz yakaladýðý Güney Kore'nin zayýf Kuvvetlerini süratle imha ederek, Amerikalýlarýn müdahalesinden önce yarýmadayý süratle ele geçirmek ve durumu bir "oldubitti" þeklinde neticeye ulaþtýrmaktý.

    Ayni gün saat 14.00 de toplanan Birleþmiþ Milletler Güvenlik Konseyi:
    "Kuzey Kore'nin taarruzu uluslar arasý barýþý bozmaktadýr. üarpýþma derhal durdurulacak ve Kuzey Kore Kuvvetleri 38nci Paralelin kuzeyine çekileceklerdir." þeklinde bir karar aldý.

    Birleþmiþ Milletlerin çaðrýsýný hiçe sayan Kuzey Koreliler seri bir þekilde hareketlerine devam ettiler. O andan itibaren Kuzey Kore ile Birleþmiþ Milletler Topluluðunun zamana karþý amansýz yarýþý baþladý.

    Harekatýn ilk safhasýný, Kuzeylilerin süratle ilerleyiþi, Güney Korelilerin devamlý çekilmesi, Birleþmiþ Milletlerin (B.M.) Pusan bölgesinde bir "Köprübaþý" tesis edip savunmaya çalýþmasý ve muhtelif ülkelerden gelecek kuvvetlerin Kore'ye gelebilmesi için gerekli zamanýn kazanýlmasý þeklinde özetleyebiliriz.

    Temmuz ayý sonlarýnda elde kalan Güney Kore kuvvetleri ve o güne kadar parça parça yardýma gelen 3 ABD Tümeninin direnç göstermesi ile "Pusan Köprübaþý Mevzii" tesis edilmiþ oldu. Kuzey Kore'nin bu mevzilere Eylül ortasýna kadar 1,5 ay süresince yaptýðý saldýrýlar baþarýlý olamadý. Bu saldýrýlar sýrasýnda Kuzey Kore'nin "Taarruz Gücü" tükenirken, Birleþmiþ Milletlerin davetini kabul eden ülkelerin birlikleri arka arkaya gelmeðe baþladýlar. Kara, Deniz ve Hava üstünlüðünü eline geçiren B.M. Komutanlýðý; 24 Temmuzdan beri Komutan bulunan Orgeneral Douglas Mc Arthur'un emri ile 15 Eylülde, yine Seul batýsýndaki Ýnchon'a baskýn þeklinde yapýlan bir "üýkarma Harekatý" ile birlikte, savaþýn ikinci safhasý diyebileceðimiz genel taarruzu baþlattýlar.

    Taarruz süratle geliþti, ilk anlarda Kuzey Kore Kuvvetlerinin büyük bir kýsmý (6 Tümeni) kuþatýlarak imha edildi. Seul dahil 38nci paralele kadar ilerlendi. B.M.de yapýlan görüþmelerden sonra Gen. Mc. Arthur'a gerektiðinde 38nci Paraleli geçme yetkisi verilince B.M. Kuvvetleri 9 Ekimde 38. Paraleli geçtiler.24 Ekimde Kuzey Kore'nin baþkenti Pyongyang'ý iþgal ederek Ekim sonunda genel olarak Sinanju-Hongnam Hattýna vardýlar.

    Kasým ayý içinde B.M. Kuvvetleri Kuzey Kore'ye son darbeyi indirme hazýrlýðý ile meþgulken, Komünist üinde büyük faaliyetler görünüyordu. Ekim baþlarýnda Baþbakan Chou-En-Lai; Pekin radyosundan:

    "Komþusu istilaya uðrarken üin Ulusu kayýtsýz kalamaz. üin Ulusu her vakit Korelilerle beraber olmuþtur. üin Ulusu, Kore'yi kurtarmak için Kore Ulusunu destekleyecektir" þeklinde beyanat vermeðe baþlamýþtý.

    Yapýlan propagandalarda " eskiden Japonya'nýn yaptýðý gibi, bu kez de Amerikanýn Kore yolu ile üin'i ve Asya'yý istila etmeðe niyetli olduðu" temasý iþleniyordu. Ýlk olarak Mançurya'daki kuvvetler arttýrýlmýþtý. Kasým baþlarýnda bu kuvvetlerin 850.000'e çýkarýldýðý tahmin edilmektedir. B.M. Kuvvetlerinin 38nci Paraleli geçiþini takiben, 14?15 Ekim 1950'de 38, 39 ve 40'ýncý Komünist üin Ordularýna mensup kuvvetler, Yalu Nehrini geçerek Kuzey Kore Topraklarýna girmiþlerdi.

    Komünist üin'in bütün bu faaliyetlerine raðmen B.M. Baþkomutanlýðýnýn genel kanaati:

    "Kuzeyde abartýldýðý kadar fazla üin Kuvvetinin mevcut olmadýðý, üinin kendi topraklarýna ve Mançurya'ya bir tecavüz olmadýðý takdirde savaþa katýlmayacaðý, savaþa katýlsa bile B.M. Kuvvetlerinin çok üstün Hava Gücü karþýsýnda hiçbir þey yapamayacaðý" þeklindeydi.

    Bu yanlýþ yorumlamanýn savaþýn en büyük hatalarýndan biri olduðu kabul edilir. Beklenen taarruz; Baþkomutan Gen Mc Arthur'un direktifi ile ve bu defa Türk Tugayýnýn da ilk defa savaþa katýlmasýyla 24 Kasým günü baþlamýþtýr.



    TüRKÝYENÝN REAKSÝYONU VE NEDENLERÝ:

    Türkiye'nin Kore Harbine karþý gösterdiði ilgiyi iyi anlayabilmek için, II Dünya Harbi sonrasýna kýsaca göz atmak yararlý olacaktýr. Savaþýn devamý sýrasýnda Türkiye; önce Trakya Hududuna kadar gelen tarihsel dostu Almanya'nýn istila tehdidi ile karþýlaþmýþ ve tarafsýzlýk durumunu bozmasý istenmiþti. Savaþýn daha sonraki yýllarýnda bu sefer Almanya'ya karþý savaþa girmesi için Müttefik ülkelerce zorlanmýþtý. Her iki tarafýn baskýsýna politik gerçekler ýþýðýnda azami direnci gösteren zamanýn Cumhurbaþkaný Ýsmet Ýnönü ve arkadaþlarý, ülkelerini harp felaketinin dýþýnda tutmayý baþarabildiler.

    Aralarýnda 1925 yýlýnda imzalanmýþ bir "Tarafsýzlýk ve saldýrmazlýk" Paktý olmasýna raðmen Türk Yöneticiler Sovyetler Birliðinin faaliyetlerini yakýndan ve dikkatle izliyorlardý. Sovyetlerin toprak iþgali konusundaki arzularý, bu konuda yasak tanýmayýþý ve iþgal ettikleri topraklarda kendilerine baðlý Komünist rejimler kurma konusundaki gayretleri gözden kaçmýyordu. Sovyetlerin Boðazlar konusundaki Tarihi istekleri de henüz deðiþmemiþ görünüyordu. Nitekim Sovyetler ilk adýmlarýný bu konuda atarak Türk Yöneticileri yanýltmadýlar.

    Sovyetler Yalta Konferansýnýn hemen ardýndan 19 Mart 1945'de, 1925 yýlýnda imzalanan Tarafsýzlýk ve Saldýrmazlýk Antlaþmasýný feshettiklerini bildirdiler. Türkiye'ye verilen Notada "üzellikle 1nci Dünya Savaþý sýrasýnda ortaya çýkan esaslý deðiþmeler nedeni ile bu antlaþma artýk yeni þartlara uymamakta ve ciddi deðiþikliklere ihtiyaç göstermektedir" deniliyordu. Unutmamak gerekir ki tek taraflý feshedilen antlaþma bir "ittifak" veya "iþbirliði" antlaþmasý deðil, "karþýlýklý saldýrmazlýk" antlaþmasý idi ve Sovyetler gelecek amaçlarý için kendilerini uluslar arasý yasal bir sorumluluktan sýyýrmak istiyorlardý.

    1945 yýlý 7 Haziran günü Sovyetler Türkiye'ye bir Nota vererek korkulan hamleyi baþlattýlar. Sovyetler: Türkiye ile yapýlacak yeni antlaþmanýn ön þartý olarak Doðu Anadolu'da Kars-Ardahan bölgesinin Rusya'ya terki ile Boðazlarda Sovyetlere üs verilmesini istediler. Türkiye birden kendisini savaþ sonunda Dünyanýn en güçlü ülkelerinden biri haline gelmiþ tarihi düþmaný ile yapayalnýz ve karþý karþýya buldu. Yine de bir savaþý göze alarak, Sovyetlerin bu talebini reddetti.

    Muzaffer Batýlý ülkelere gelince: onlar da gerçekte Türkiye'nin olup da Balkan ve I Dünya Savaþý sýrasýnda Ýtalyan iþgaline terk edilen Rodos ve 12 Adayý bütün olarak Yunanistan'a vermek istiyorlar ve bu konuda sesini çýkartmamasý için Türkiye'yi baský altýnda tutuyorlardý. Bu konuda pek çok þey yazýlýp söylenmiþtir ama biz genel bir görüþ beyan etmeden geçmek istemiyoruz. Kanaatimizce Sovyetlerin Notasý ve baskýsý Türkiye'nin 12 ada konusundaki olasý teþebbüslerini durdurmuþtur. Eðer Kuzey ve Doðudan Rus baskýsý olmasaydý Türkiye kýyýlarýnýn hemen dibindeki adalarý bu kadar sessiz kaptýrmazdý. Avrupalý ülkeler günümüz Kýbrýs meselesinde olduðu gibi, tamamen tek taraflý olarak Yunanistan'a destek verdiler, Türkiye'ye karþý haksýz ve insafsýz davrandýlar, hatta Anadolu'ya 5?6 Mil mesafedeki Meis Adasý bile, yüzlerce mil uzaktaki Yunanistan'a teslim edildi.

    Yeni Süper Güç Sovyetler Birliði karþýsýnda Varlýðýný koruyabilmek için Türkiye'nin Batýda güçlü dostlar bulmasý, bir hayati ihtiyaç olarak ortaya çýkmýþtý. Tüm Dünya politikasýna hakim olan yeni Süper Güç ABD: Komünistlerin yayýlmacý politikasýnýn durdurulmasý gerektiðine inanmýþ görünüyordu ve Türkiye'ye yardýma hazýr gibi idi. Bu büyük ülke ile dostane iliþkiler de baþlamýþtý.

    1949 yýlýnda Batýlý ülkelerce Kuzey Atlantik Ýttifaký ( NATO) kurulmuþ ve Türkiye bu ittifakýn dýþarýsýnda býrakýlmýþtý. Bu yeni ittifak; Sovyet Rusya ve Komünizmin yayýlma siyasetine karþý siyasi, askeri, ekonomik, kültürel en büyük dayanýþmayý temin edecekti. Milli menfaatleri gereði Türkiye bu ittifaka girmek mecburiyetindeydi. Ancak bu þekilde yalnýzlýktan kurtulabilir ve çaðdaþ Batý Dünyasýnda arzu ettiði yeri alabilirdi.

    Türkiye çok partili demokratik rejime geçmiþti ve 14 Mayýs 1950 seçimleri ile iktidara gelen Demokrat Parti liderleri; batýlý müttefiklerle daha sýký iþbirliði yapmak, politik, askeri, ekonomik yeni büyük atýlýmlar yapmak heves, arzu ve niyetinde bulunuyorlardý.

    Jeopolitik konumu itibariyle Türkiye: Komünizmin Orta Doðu ve Afrika istikametindeki akým yolunun üzerinde bulunuyordu. Yayýlma konusunda sýnýr tanýmayan Komünist atýlýmýn, Avrupa ve Asya'dan sonra güneye doðru yayýlmak istemesi ve Türkiye ile karþý karþýya gelmesi kaçýnýlmazdý.

    Son olarak þunu belirtmek gerekir ki: Türkiye bu gün Kore'ye yapýlan tecavüzün bir gün kendisine de yapýlabileceðini müdrikti. Kore'deki düþman müþterek bir düþmandý ve bu ilk teþebbüsünde durdurulmalý, Türkiye veya herhangi baþka bir ülkede, yeni bir tecavüzü baþlatmasýna izin verilmemeliydi. Ayrýca Türkiye Birleþmiþ Milletler ideallerine sýký sýkýya baðlýlýk hissediyor ve gerektiði hallerde bunu göstermek istiyordu.

    Bütün bu nedenlerle Türkiye; 25 Haziranda Kuzey Kore'nin tecavüzü sonrasýnda B.M.in, 27 Haziran günü gönderdiði Kore'ye yardým talep eden telgrafýna ABD'den sonra olumlu yanýt veren ilk ülkelerden biri oldu ve
    "Türkiye'nin B.M.e karþý olan sorumluluklarýný yerine getirmeðe hazýr olduðu" cevabýný verdi.

    T.C. Hükümeti, 25 Temmuz 1950'de Kore'de saldýrgana karþý B:M: emrinde dövüþmek üzere, Ankara'da 3 Piyade,1 Topçu taburu ile yardýmcý birliklerden oluþan 4500 mevcutlu bir Tugayýn hazýrlanmasýna karar verdi ve kýsa bir süre sonra bu kuvvet 5090 kiþi olarak tespit edildi.

    Tugay ABD'ye ait askeri gemilerle, 25?27 Eylül arasý kafileler halinde Türkiye'den ayrýldýlar ve 18?20 Ekim günlerinde Pusan rýhtýmýna çýktýlar. Tugay burada 9ncu ABD Kolordusuna baðlandý. Bu Kolordu yakýnda B.M. Kuvvetlerinin yapacaðý Genel Taarruza katýlmak için hazýrlanýyordu. Bu arada Türk Tugayý, 2nci ABD Tümeni emrinde, ihtiyat birliðini teþkil etmek üzere aldýðý Harekat Emri gereði, 23?26 Kasým günleri kademeli olarak Kunuri bölgesine varýþýný tamamladý.

  3. #3
    bozok
    Guest
    KUNURÝ Muhabereleri ve Sonrasý Kore'de Türkler ( 3. Bölüm)

    Dr. M Galip BAYSAN ANKARA,
    05 Aralýk 2007 üarþamba
    heddam.com



    KUNURÝ Muhabereleri

    Kunuri Muharebelerini okurlarýmýzý yormamak amacý ile teknik detaya kaçmadan, genel hatlarý ile açýklamak istiyoruz.



    B.M. Kuvvetleri, Kuzey Kore yi tamamen iþgal etmek amacýyla, 24 Kasým 1950 günü büyük saldýrýsýný baþlattý. O gün cephenin sol kesimindeki birlikler süratle ilerleyerek 10?15 Km. kadar ileri gittiler ama sað taraftaki II nci Kore Kolordusu hiçbir ilerleme göstermedi. Ertesi gün de olaylar ayný þekilde geliþti. üçüncü gün (26 Kasým 1950 günü) solda ki Amerikan Kolordularý da durdu. Ayný gün sað tarafý savunan Güney Kore Kolordusu, çok üstün sayýda düþman gücünün saldýrýsýna uðradý. Bu Kolordu güneye ( Tokchon ve doðusuna) çekilmek mecburiyetinde kaldý. 26/27 Kasým gecesi saldýrýlarýna devam eden düþman birlikleri, Güney Kore Kolordusunu 40 Km. kadar güneye atmayý baþardý. Düþmanýn bu taarruz sýrasýnda Güney Kore birliklerine karþý 8 ad. Komünist üin Tümeni ile saldýrdýðý kabul edilmektedir. Bu ileri çýkýþ ve geri çekiliþlerden açýkça anlaþýlacaðý gibi Taarruz eden Ordunun büyük kýsmý ile sað yaný arasýnda büyük bir boþluk doðdu. Kabul etmek gerekir ki, Komünist üin savunmasýný çok mükemmel hazýrlamýþ, B.M. Kuvvetlerini açýk vermeye mecbur etmiþ ve baþarmýþtý. þimdi asýl saldýrý gücünü meydana gelen boþluktan içeri sokacak, 8nci Amerikan Ordusunun yan ve gerisini kuþatarak geri çekilmesini önleyecek ve bulunduðu bölgede teslim olmasýný veya imhasýný saðlayabilecekti

    ABD. Birlikleri ile Güney Kore birliklerinin arasýndaki büyük boþluðun süratle ve mutlaka kapatýlmasý gerekiyordu. B.M. Kuvvetlerinin ve hatta Kore Savaþýnýn kaderi bu görevi alacak birliðin baþarýsýna baðlýydý. Görev, ihtiyattaki Türk Tugayýna verildi. Tugay 27 Kasým sabahý, saat 0500'de aldýðý harekat emrine göre, dost ve düþmanýn birbirine karýþtýðý, yabancý bir arazi ve dar bir vadide düþmanýn büyük kýsmýnýn yaklaþtýðý Tokchon Bölgesine doðru ilerlemeðe baþladý. Yollarýn çekilen birlikler, sivil halk ve onlarýn arasýna karýþmýþ Komünist çetecilerin müdahaleleriyle týkanmasý nedeni ile ilerleme oldukça zor oluyordu. üst birlikle irtibat kurmak ta gittikçe zorlaþýyordu. Tugay Komutaný General Tahsin Yazýcý yaptýðý durum muhakemesi sonunda yolu "Wawon Boðazýnda" ( biraz geriden) kapamayý uygun buldu. Yol üzerinde ilerleyen birlikler durduruldu, ayný tertiple geri dönmeðe baþladýlar. Bu arada tepelerden ilerleyen üinliler, gece karanlýðýndan istifade ile görünmeden yaklaþtýlar ve en öndeki birlikleri baskýn þeklinde ateþ altýna aldýlar. Bu baskýn sýrasýnda üst komutanlýkla irtibatý saðlayacak Amerikalý irtibat subayý ve aracý da düþman eline geçti.




    Birlikler Wawon bölgesine intikalini 27 Kasým saat 21?22.00 arasý tamamlamýþ ve gerekli emniyet tertibini aldýktan sonra dinlenmeye çekilmiþlerdi. Ýleriden silah sesleri geliyordu. O gece saat 01.00 civarýnda Tugay Komutaný General Tahsin Yazýcý " Artçý durumundaki birliklerin düþmanýn baskýnýna uðradýðý ve daðýldýðý" haberini aldý. Düþmanýn mevzilerdeki birliklere saldýrýlarý gün aðarýrken baþladý. üinlilerin savaþan birlikleri kuþatma teþebbüsleri diðer Bölüklerin ard arda savaþa sokulmasý ile önlendi. Tugay bu zor þartlar altýnda 28 Kasým gününü kazanarak B.M. Kuvvetlerinin geri çekilebilmesi için gerekli olan günlerden birini kazandý. Komutan geliþen þartlar karþýsýnda daha iyi bir savunma ortamý elde etmek niyetiyle, 7 Km. kadar batýdaki bir köye (Sinnimni Köyüne) çekilme kararý aldý. Tugay birlikleri yavaþ yavaþ muharebeyi keserek geri çekilmeye baþladýlar.

    üinliler havanýn kararmýþ olmasýna raðmen bu çekilmeyi fark ettiler ve Tugayýn gerisini savunan Artçý Birlikleri ile temasý kesmeden sýkýca takibe baþladýlar. Yol çok dardý, intikal yavaþ oluyordu. Bu nedenle yürüyüþ kolu, artçý, düþman birbirini çok yakýndan izliyordu. Sinnimni Bölgesinde iki tabur mevzilere yerleþtirilmiþken, üçüncü Tabur ve Topçu Taburu,3 Km. kadar daha batýya ve ancak saat 21?22.00 arasýnda yerleþebildiler. Ayný gece yarýsý, bu grup (yani III ncü Tb. ve Topçu Tb.u) aradan sýzmýþ olan Komünist üin birliklerinin baskýnýna maruz kaldýlar ve yoðun bir makineli tüfek,havan ve roket ateþine hedef oldular. Bu baskýn Tugayýn büyük bir kesimi üzerinde "Panik" yarattý. Bu birlikler gece karanlýðýnda, yol boyunca birbirine karýþmýþ olarak geriye çekilmeðe baþladýlar. Bu arada düþman yolun kuzeyindeki bir kýsým tepeleri iþgal etmiþ, mevzilerdeki I ve II nci taburlarýn arasýndaki irtibatý kesmiþti.

    Bu baskýn ve olumsuz geliþmeler Tugay karargahýný çok zor bir durumda býrakmýþtý. Tugayýn yarýsý ileride etrafý düþman tarafýndan çevrilmiþ durumda savaþýrken, diðer yarýsý kontrol dýþýna çýkmýþ, darmadaðýn olmuþtu. Komutana hal tarzý olarak "daha geriye çekilmek, daðýlanlarý toparlayýp kurtulanlarla yeni bir mevzi tutma" empoze edilmeðe çalýþýldý. Tugay Komutaný Tahsin Yazýcý; Harekat þube Müdürü Kur. Yarbay Faik Türün ( Sonradan Orgeneral) "ün tavsiyesi ile elde kalan ve çekilen birlikleri toparlayarak o bölgede savunmaya geçmek ve mümkün olan ilk fýrsatta kuþatýlmýþ birlikleri kurtarma imkaný aramak kararýný verdi. Subaylar daðýldý, yoldan geçenler durduruldu, birlikler, emir komuta düzeni yeniden kurulmaya çalýþýldý. Komutanýn bu cesur direnme ve savunma kararý sayesinde, geriye doðru þuursuzca akan insan seli kýsmen durduruldu, bozulan birlikler yeniden düzenlenerek, beklenen büyük düþman saldýrýsýný karþýlamak üzere, yeni bir savunma hattý kuruldu.
    Tugay Komutanlýðý bu hazýrlýklarla meþgulken ileride çok zor þartlar altýnda kalan ve üstün sayýda düþman birlikleri ile çevrilmiþ bulunan II nci Tabur ve 1nci Taburun 2nci Bölüðü bütün gece ve ertesi gün öðleye kadar savaþtýlar. Düþmanýn cephe ve yanlardan yaptýðý taarruzlara raðmen, nefes kesici muharebeler yaparak ve üstün kahramanlýk örnekleri sunarak yerlerini muhafaza edebildiler. üzellikle Sinnimni'nin ve vadinin hemen güneyindeki tepeleri tutan 2nci Bölük: yan ve gerilerini kuþatmaya çalýþan düþmana karþý "Süngü Hücumu" yaparak mevzilerini 29 Kasým öðle saatlerine kadar kahramanca savunarak elde tutmuþtur. Bu boðuþmalar sýrasýnda cephanesi tükendiðinden, teslim olup hayatta kalma yerine, düþmana saldýrmayý tercih etmiþ, hücumla ele geçirdiði silah ve cephaneyi yine onlara karþý kullanarak ayakta kalmayý baþarabilmiþtir.

    Komutan; ileride kalan birlikleri kurtarmak için bir karþý taarruz yapma hazýrlýðýný yaparken, saat 10.00 civarýnda bölgeye 2.nci ABD Tümenine ait bir alay ve bir tank bölüðü geldi. Alay komutanýna geliþen durumu açýklayan Gen. Yazýcý " Bir karþý taarruz yapýlarak kuþatýlmýþ birliklerin kurtarýlmasýný" istedi. Amerikalý komutan; "böyle bir saldýrýnýn kendi görevleri arasýnda olmadýðýný" belirterek teklifi reddetti. üaresiz kalan komutan mümkün olan Türk kuvvetlerini toplayarak Sinnimni istikametinde taarruzu baþlattý ve düþmanýn çemberini yararak ilerdeki birlikleri ile temas kurup geri çekilmelerini saðladý.

    Amerikan Alayý ile temas, ayný zamanda Tugayýn görevini baþardýðýnýn da göstergesi idi. Demek ki kazanýlan iki tam gün içinde B.M. Kuvvetleri çekilmeyi baþarabilmiþti. Bundan sonra Tugay birlikleri ABD birlikleri ile birlikte Kunuri ve Sunchon Boðazlarýnda yine kuþatýldýlar, küçük birliklerin üstün becerileri ve ABD Hava kuvvetlerinin yardýmý ile yine dövüþerek ve büyük baþarýlar göstererek kurtulmayý baþardýlar. Tugay Komutaný sonradan yazdýðý 31 Aralýk 1950 tarihli raporunda: " Tugay, en çok kaybý, Kunuri-Sunchon arasýndaki Boðazdan çekilirken vermiþtir" demiþtir.

    Tugay Komutaný 30 Kasým akþamý Pyongyang'a gelmiþ ve Tugayý kontrol altýna almaða baþlamýþtý. Bu muharebelerde en fazla zayiat veren 2nci ABD Tümeni ve Türk Tugayý yeniden toparlanýp teþkilatlanabilmek için Seul Batýsýna gönderildiler. Tugayýn bu muharebeler sýrasýnda verdiði zayiat: Personel olarak %15, araç-gereç olarak %70'tir. Personel zayiatý: 218 þehit, 94 Kayýp, 455 yaralý olmak üzere toplam 767'dir.

    KUNURI SONRASI:


    Kunuri Muharebeleri sýrasýnda Türk Tugayýnýn karþýsýnda 38nci Komünist üin Ordusu'nun bulunduðu ve Tugayýn kazandýðý zamanýn B.M. Kuvvetlerini olasý bir kuþatma ve imhadan kurtardýðý tespit edilmiþtir. Bu muhteþem zaferin mimarlarý baþta Komutan Gen Yazýcý ile onun bu konudaki en yakýn yardýmcýsý, Kur. Yarbay Faik Türündür. 1981 yýlýnda, bu konuda yaptýðým araþtýrmalar esnasýnda, Em. Orgeneral Faik Türünle yaptýðým görüþme sýrasýnda, kendisine " o bilinmezlik ortamý içinde sizi böylesine ölümcül bir savunmaya iten en önemli sebep neydi?" diye sordum. Cevabý basitçe " Ne yapabilirdik ki, zaten Tugayýn yarýsý kuþatýlmýþ imha olmak üzereydi, hem onlarý hem kendimizi kurtarmanýn ve bize verilen vazifeyi baþarmanýn tek yolu; saðlam durup olaylarýn netleþmesini beklemekti. üstelik ileriden hala silah sesleri geliyordu." þeklinde oldu.

    Bütün bu gerçeklere raðmen daha sonraki yýllarda gerek ABD, gerekse Güney Kore tarihçileri Kunuri'de elde edilen bu büyük baþarýyý, Tugayýn baðlandýrýldýðý bir üst birlik, 2nci Amerikan Tümenine mal etmiþlerdir. Bunda Amerikan ordusundaki "Türkiye karþýtý lobi elemanlarýnýn" katkýsýnýn olmadýðýný söylemek mümkün deðildir. Türk tarafý daima olduðu gibi, asil bir tevazu duygusu içinde "sadece görevimizi yaptýk" demekle yetinmiþtir. Her þeye raðmen gerçekler, kýsa bir süre sonra Tugayý ziyaret eden 8nci Ordu Komutaný Orgeneral Walker'in, Tugaya verilen Madalya töreni esnasýnda þu sözlerle dile getirilmiþtir:

    "Kahraman Türk evlatlarý: sizlere þahsým, Ordum ve Amerikan Ulusu için geldim. Kunuri Muharebelerinde Ordumun sað yaný korunmasýz kalmýþtý. Düþmanýn o istikametteki büyük kuvvetleri Orduyu sað yanýndan ve gerisinden kuþatmak ve yok etmek amacý ile ilerlemekte idi. Elde baþka kuvvet olmadýðýndan o istikamete sizleri zorunlu olarak gönderdim. Sizin kahramanca muharebe ve direnmeniz olmasa idi, Ordum çok fena durumlarla karþýlaþabilir, belki de yok edilebilirdi. 8'nci Ordu bu kurtuluþunu size borçludur. Sizi takdir ediyor ve ordumda varlýðýnýzla gurur duyuyorum.''

    Ayný Komutan baþka bir vesile ile yaptýðý bir konuþmasýnda: "Bu gün burada size 8 nci Ordu Komutaný olarak hitap edebiliyorsam bunu Türk Tugayýna borçluyum" demiþtir.



    KUNURÝ SONRASI:

    Tugay bundan sonra Ateþ Kes imzalanýncaya kadar pek çok muharebede etkin roller aldý ve büyük baþarýlar kazandý. Savaþ bundan sonra ileri geri bir takým zikzaklar çizerek devam etti. Sayýn Faik Türün Paþa bu zikzaklarý gösteren, kendi çizdiði bir þemayý bana verirken iddialý bir þekilde þu sözleri söylemiþti: "Bu þema Kore Savaþýndaki geliþmeleri, savunmadan taarruza, taarruzdan savunmaya geçiþleri göstermektedir. Ancak her deðiþimin altýnda mutlaka Türk Tugayýnýn etkisini görmek mümkündür." Yaptýðým incelemeler sonucunda Türün Paþanýn bu görüþünün gerçeklerle çok uyuþtuðunu tespit etmiþtim.



    Bir Astsubay'ýn Günlüðünden



    Tugay gerçek þöhretini Kunuri'den çok, 25Ocak?21 Nisan 1951 tarihlerindeki Taarruz Muharebeleri sýrasýnda elde etti. Tugay 25?27 Ocak günleri kendisine verilen hedef bölgesini ele geçirdiði zaman bazý üst düzey yetkilileri geliþmeleri Alay Komuta Yerinden izliyorlardý. Ayný gün muharebe sahasýný inceleyen bu yetkililer ve onlarla birlikte gelen basýn mensuplarý, izlenimlerini þu þekilde yazdýlar:

    "8 nci Ordunun yaptýðý mahdut hedefli taarruz yavaþ yavaþ ilerlerken, bu hafta sonunda Kore Harp Tarihine kahramanlýk öyküleri de yazýlmýþtýr.... üinliler; gördüðümüz boþ mermi kovanlarýna bakýlýrsa, çok þiddetli çarpýþmýþlardýr. Bir üinli de el bombasý atmak üzere ve bomba elinde iken öldürülmüþtür. Bu harekat þüphesiz ki bu harbin en kanlý piyade muharebesi olmuþtur. Kaide olarak bu gibi " hazýrlanmýþ mevzilere taarruzda, taarruz eden tarafýn savunan tarafa nazaran üç misli kuvvetli olmasý lazýmdýr. Halbuki burada her Kýzýl üinli ile bir Türk çarpýþýyordu. Ancak Türkler çok üstün nitelikli askerlerdi."



    Bu baþarýsý nedeni ile Türk Tugayýna Amerikan Kongresince "Mümtaz Birlik Niþaný" ve beratý verilmiþtir. Bu niþan 6 Temmuz 1951 günü, Ordu Komutaný ve B.M. üst düzey temsilcilerinin katýldýðý bir törenle Alay Sancaðýna takýldý.

    Ayný baþarý nedeni ile Güney Kore Cumhurbaþkaný DR.Syngman Ree: "Cumhurbaþkanlýðý Birlik Niþanýný" vermiþ ve bu niþan da 17 Eylül 1952 günü yapýlan büyük bir tören sýrasýnda bizzat Sayýn Cumhurbaþkaný tarafýndan, Tugay Komutanýnýn göðsüne takýlmýþ ve beratý teslim edilmiþtir.

    Her iki beratta da düþmanýn kaybý 1734 olarak belirtilirken; Türk tarafýnýn kaybý ise 1'i Astsubay,11'i er olmak üzere 12 þehit ve 1 subay,1 Astsubay,29'u er olmak üzere 31 yaralýdan ibarettir. Nerden bakarsak bakalým, uzmanca bir deðerlendirme ile en azýndan þunu söylemek gerekir ki: "Tahkim edilmiþ bir mevziiye taarruzda alýnan bu netice, havsalalara sýðamayacak ölçüde büyük bir baþarýdýr."

    Sözlerimizi Kore'de þehit olmuþ kahramanlarýmýza rahmet dileyerek, gazilerimize de bize verdikleri onur ve gurur nedeni ile minnet ve þükranlarýmýzý sunarak son vermek istiyoruz.

Benzer Konular

  1. Ön- TÖrkler
    By anau in forum Bir Oy Bil, At Oy Bil
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 11-25-2011, 12:18 AM
  2. AB, Güney Kore ile serbest ticaret anlaþmasý imzaladý
    By bozok in forum AB, Avrupa Birligi ve Türkler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 10-06-2010, 12:56 PM
  3. AB-Güney Kore anlaþmasý Türkiye'ye “darbe”
    By bozok in forum AB, Avrupa Birligi ve Türkler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 09-20-2010, 08:54 AM
  4. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 04-27-2010, 09:14 AM
  5. ÝRAN'da TÜRKLER
    By maturidi in forum iRAN Oðuz Türkleri: Güney Azerbaycan, Batý Azerbaycan, Doðu Azerbaycan (Baþkent Rey: Tehran)
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 06-01-2006, 10:02 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  
 
Turan Ordusu
   
Bitkisel Tedavi | Dogal Tedavi | Gazete Haberleri | Sikayet Yolla | Tüketici Haklari | Aloe Vera | Nas?l Zayiflarim | Diyet Liste | Bitkisel Tedavi