12. Sayfa - Toplam 185 Sayfa var BirinciBirinci ... 210111213142262112 ... SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 111 ile 120 ve 1843

Konu: CIA Böyle Öğretti

  1. #111
    bozok
    Guest
    Genelkurmay'da köstebek avı



    Org. Saygun: Dinlemeler her yönüyle inceleniyor

    Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun, son günlerde ortaya çıkan ve bazı komutanlara ait olduğu iddia edilen ses kayıtları konusunda konuyu her yönüyle incelediklerini söyledi.

    Saygun, Tuğgeneral Münir Erten'den sonra Tümamiral Kadir Sağdıç'a ait olduğu iddia edilen konuşma kayıtlarının video paylaşım sitesi YouTube?da yer alması konusunda daha titiz olunması gerektiğini söyledi ve "her tür inceleme yapılıyor" dedi.

    Saygun, "Teröristler nasıl haberleşiyor sanıyorsunuz? Telefon edecek değiller. ücalan yakalandığında ?Avrupa başkentlerinde ne yapalım? diye düşünmeye başladılar. Sonuçta internetle haberleşmeye başladılar" diye konuştu. Bilgi çağının iyi bir şey olduğunu, ancak böyle sıkıntıların da yaşandığını vurgulayan Saygun şunları ekledi: "Ses mühendisleri var. Bir sesi sizin sesiniz gibi kullanabiliyorlar. Maillerinizin sonuna ekleyerek gönderebiliyorlar."

    Gizli çekim ve dinlemeye karşı 'anti casus'lar

    Gizli olarak kaydedilmiş ses ve görüntülerin son günlerde peş peşe internet ortamında yayınlanması, 'anti casus' sistemleri satışlarında patlama yaşanmasına neden oldu. Sistem, 'böcek' dinleme cihazlarını ve gizli kamera kayıtlarını engelliyor.


    BİR ANTENLE 200 METREDEN ODA DİNLERSİN

    YouTube'ta son günlerde art arda yayınlanan ses kayıtları gündeme damgasını vururken, Hürriyet Gazetesi'nden Soner Gürel'in görüştüğü Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski Başkanı Bülent Orakoğlu, "Artık herkes konuşmasına dikkat etmeli. Bu bir psikolojik harekat. Kurumlararası çatışma başlatılmak isteniyor" uyarısı yaptı.

    Youtube'ta yayımlanan kayıtlar ile ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nce ayrı ayrı inceleme yapılıyor. Söz konusu kayıtların kimler tarafından kaydedilip internet adresine konulduğuna yönelik yapılan bu araştırmanın sonuçları beklenirken, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski Başkanı Bülent Orakoğlu Hürriyet'in sorularını yanıtladı.

    Eski istihbaratçı Orakoğlu, Youtube'de yayımlanan ses kayıtlarının kurumlararası çatışma yaratmak isteyen kişi, kurum ya da yabancı servislerin, "psikolojik harekat başlattığını" belirterek şöyle konuştu :

    "Dört duvar arasında dahi olsa bu konuşmaların kaydedilebilmesi gösteriyor ki, Türkiye'de herkes konuşmasına dikkat edecek. Huzursuzluk yaratmak isteyen bazı yabancı servislerin içerideki uzantıları bu kayıtları gerçekleştirmiş olabilir.

    İKİ KİşİNİN KONUşTUĞU ARTIK SIR DEĞİL

    Bence yayımlanan ses kayıtları arasındakilerin en önemlisi GES Komutanı'na ait olanlardı. Bu işlerin başında olan bir kişinin bile konuşması kaydedilebiliyor. Türkiye'yi idare edenler 2 kişi arasında konuşulanların bile sır olarak kalmadığını bilmesi ve ona göre önlem alması gerekiyor.

    Anlatmak istediğim kurumlararası çatışma başlatılıyor. şimdi bazı konuşmalar verilerek sadece siyasetle askerler arasında değil başka kurumlararasında da gerginlik yaratmaya dönük kayıtlar olabilir bunlar.


    DİNLEMEK İüİN AYNI ODADA OLMAYA BİLE GEREK YOK

    Teknoloji o kadar gelişti ki çok çeşitli dinleme imkanı var. Eline bir anten alıp 100 metre 200 metre ileriden bir apartman dairesinde bir oda da neler konuşuluyor net bir şekilde dinleme kaydetme imkanı var. ünemli makamlarda görev yapan kişiler fazla konuşmayacak. Bildiği kendisinde kalacak.

    ABD'de artık özel şirket yöneticileri bile güvenlik bir ortamda olmalarına rağmen konuşmalarını çok dikkatli yapıyor. şünkü ekonomik bilgilerin rakip şirketlerce ele geçirilmemesi gerekiyor. şirketlerde bile özen gösterilirken devletin çok önemli makamlarında görev yapan kişilerin de aynı özeni daha fazla göstermesi gerekiyor. Psikilojik savaşa ve harekata karşı kendi önlemlerini geliştirmelidir"


    11.03.2008 / Vatan Gazetesi

  2. #112
    bozok
    Guest
    SKANDAL



    Devlet Bakanı Cemil üiçek, terör estiren dinleme çetesi yerine, yasadışı olarak dinlenen üst düzey yetkilileri suçladı: üıkıp o sözlerin kendilerine ait olup olmadığını açıklasınlar... Niye susuyorlar?


    Bakan üiçek, mağduru suçladı
    Başbakan Erdoğan'ın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu'nun ardından görüşülen konulara ilişkin bilgi veren Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil üiçek, kritik makamları dinleyen çete yerine dinlenenleri suçladı. üiçek, "ünemli iddialar kendileriyle ilgili gündeme gelmişse bununla ilgili bir açıklama yapılmalıdır. Bizimle ilgili bir haber çıktıysa biz doğrudur veya yanlıştır diyoruz. Onların da bir şeyler demesi lazım. Bu açıklamaları yaptılarsa ve doğruysa da içeriği bu kez suç teşkil etmektedir. Bu kez de yetkililerin devreye girmesi gerekir. Ayrıca yasa dışı dinleme yapmak da suçtur. Bunun da ayrıca araştırılması gerekir."










    11/03/2008 / YENİüAĞ GAZETESİ

  3. #113
    bozok
    Guest
    İşin içinde iş var!


    üzcan YENİüERİ
    YENİüAĞ GAZETESİ
    yeniceriozcan@yahoo.com
    Yazı Tarihi: 12/03/2008



    Bildiğimiz kadarıyla iktidarın hoşuna gitmeyecek türden kitaplar yazdığı için Ergün Poyraz adlı yazar tutuklanmıştır. Poyraz'ın kaç zamandır içeride olduğu da necip (!) medyamızın aklına dahi gelmemektedir. Poyraz, mahkeme karşısına çıkarılmış mıdır? Tam olarak ne ile suçlanmaktadır? Henüz bilmiyoruz! Acaba AB'den onun durumunu merak eden demokrasi sevdalıları (!) olmuş mudur? İnsan hakları dernekleri bu konu için mesai yapmış mıdır? Onu da bilmiyoruz!

    Ama bir şeyi çok iyi biliyoruz o da şu: Ne kadar 301. Madde, "soykırım" , Vakıflar Yasası, Anayasa taslakları, Talabani/Barzani'yi muhatap alma karşıtı varsa -neredeyse- hepsi uygun bir takım kriminal vakalarla ilişkilendirilerek içeri alınmış bulunmaktadır.

    Böylece Türkiye artık eskisinden daha kolay tasarruf edebilecek 'özelleştirilebilecek' bir ülke konumuna gelmiştir!

    Hele hele muhalefet TSK ile söz düellosuna girince ülke, mevcut iktidar için, eskisinden çok daha fazla dikensiz gül bahçesi haline gelmiştir. E-muhtıralar da bu bağlamda artık iktidarlara değil muhalefete karşı olarak verilmektedir!

    Unutmamak gerekir ki, Türkiye bugünkü Başbakanın yalnızca şiir söyledi diye "ceza aldığı"nı iddia ettiği bir ülkedir. Acaba benzer sudan sabundan bahanelerle bir takım insanlar da aynı muameleye tabi tutulmuş olabilirler mi? Başbakan kadar olmasa da sade bir yurttaş olarak mevcut sistemi ve işlerliğini sorgulamak gerek!


    Son durum şudur:

    Muhalifleri içerideyken Vakıflar Yasası çıktı!

    Talabani üankaya'da konuk edildi, 301. Maddenin de eli kulağındadır.

    Ardından da Yeni Anayasa tartışmaları başlayacaktır. Demek ki, içeridekiler bir miktar daha bekleyecekler!

    Onlar içerideyken başka şeyler de oldu:

    Genelde iktidarı eleştiren etkin kişilere yönelik yasa dışı telefon dinleme olayları zirveye vurdu. ürgütlenmiş bir takım karanlık güçler arkalarını bir yerlere dayayarak muhalif sayılabilecek herkesi büyük bir baskı altına alarak, diledikleri gibi dinlemektedir. Sonra da internet üzerinden konuşmaları yayınlamaktadır.

    Bir de yolsuzluklarla ilgili ilginç gelişmeler yaşanmaktadır. Açığa çıkan her iktidar yanlısı bir yetkilinin yaptığı yolsuzluğa karşı, derhal muhalefetten birilerinin yaptığı yolsuzluk ilginç bir biçimde gündeme düşürülüyor. Yolsuzluk operasyonlarının birbirinin ardından gelmesi tesadüfle açıklanacak gibi görünmüyor.

    Bakınız! Bel-Pa diye Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin, milyonlarca YTL'lik bütçeye sahip kuruluşunun Genel Müdürünün sekreteri için terk ettiği imam nikahlı sevgilisinden şikayetçi olmasıyla büyük bir skandal ortaya çıkmıştır. Basına yansıyan bilgilere göre Genel Müdür istifa etmiş. şahıs hakkında köklü yolsuzluk iddiaları söz konusu olmuştur. Konu mahkemeye intikal etmiştir.

    İşte dikkatlerin tam da bu konu üzerine yoğunlaşmasının söz konusu olduğu bir zamanda, birden Edirne?nin CHP'li Belediye Başkanının gözaltına alındığı haberi geldi. Oradan da müthiş "duyumlar" geliyor. İnanılmaz iddialar söz konusudur.

    Ancak bizim dikkat çekmek istediğimiz husus bu şahısların durumu değildir. Sorun şu; AKP'lilerin yönetimindeki Ankara Bel-Pa'da yolsuzluk iddiaları ortaya çıkınca, derhal Edirne'nin CHP'li Belediye Başkanı için her türlü hazırlığı tamamlanmış olduğu anlaşılan operasyona start verilmesidir.

    Elbette önemli olan yolsuzluğun üzerine gidilmesidir. Ancak konuyu "senin yolsuzun", "benim yolsuzum" türünden ele almamak gerekir. Ayrıca iktidar yanlılarının yaptığı iddia edilen yolsuzlukları tesadüfler; muhalefet yanlısı kişilerin yaptığı iddia edilen yolsuzlukları ise operasyonlar ortaya çıkarmaktadır. Arada böylesine ufak (!) bir fark daha vardır.

    Rastlantıya dayalı olarak da olsa, iktidar yanlısı kimselerin yaptığı yolsuzlukları gözlerden saklamak için muhalefete mensup kişilerin yaptığı iddia edilen yolsuzlukların, derhal pazara sürülmesi biraz ilginç gibi gelmektedir! Yapılan operasyonların, iddiaların ve isnatların en azından zamanlamasının çok da masumane olmadığı açıktır. Yasa dışı dinlemeler; şantaj türü davranışlar; iktidarın bazı tasarruflarına karşı çıkanların henüz muhakemeleri sürerken yapılan çete isnatları; hukuk devletinde olacak şeyler değildir.

    Doğrusu işler göründüğü gibi değil, galiba işin içinde de işler var!

  4. #114
    bozok
    Guest
    YouTube çamuru


    m.asik@milliyet.com.tr
    Melih AşıkAçık Pencere
    12.03.2008




    Devlet Bakanı Cemil üiçek, YouTube'a konuşmaları düşen bir savcı, bir bürokrat ve iki general için:

    - Kamuoyunu bu kadar meşgul ediyorlarsa onların da bir açıklama yapması gerekir, yani kamuoyunu bu kadar merakta bırakmaları doğru olmaz, diyor...

    İyi de... İnsanlar geçmişte ne söyleyip ne söylemediklerini kelimesi kelimesine hatırlayamaz ki... Bunları ben söyledim ya da söylemedim demeleri zor. Bu konuşmaların bir kısmı sahih bir kısmı montaj olabilir... ünündeki ardındaki cümlelerden arındırılarak sözlere bambaşka anlam kazandırılmış olabilir...

    Ayrıca bu kişilerin kalkıp "Ben bunları söylemedim" ya da "şurasını söyledim burasını söylemedim" şeklinde açıklama yapmaları kimi başka tartışmalar başlatmaz mı?

    Youtube'a düşen konuşmalardan ikisini dinledik...

    Bu konuşmalar ayıplanabilir, eleştirilebilir. Ama içlerinde suç unsuru yok...

    Bir hukuk kuralını da buraya iliştirelim: "Hukuki şekilde elde edilmemiş deliller, delil sayılmaz."

    İzmir Barosu eski Başkanı Noyan üzkan, bu olaylarla insan hakları örgütlerinin neden ilgilenmediğini merak ettiğini söylüyor:

    - İnsan Hakları örgütleri savcılara suç duyurusunda bulunarak onları harekete geçirebilir, diyor...

    Söz arasında insan hakları örgütlerinin 7 aydır hapiste tutulan ama hakkında iddianame hazırlanmayan yazar Ergün Poyraz'la ilgili bir açıklama yapmamasını da ilginç bulduğunu ekliyor...

    İnsan hakları örgütleri de siyasi taraf haline mi geldiler yoksa!

  5. #115
    bozok
    Guest
    Where is the İsmail?


    Hayrullah Mahmud üzgür
    acikistihbarat.com
    11.03.2008




    (Açık İstihbarat : "İhtilaflı olduklarının dahi hukukunu savunmayanlar kendi hukuklarını savunamaz" prensibi çerçevesinde, Oktay Yıldırım, Kuvvai Milliye Derneği Genel Başkanı Bekir üztürk; yazar Ergün Poyraz, Av. Kemal Kerinçsiz gibi isimlerle birlikte aylardır mahkeme önüne çıkarılmadan tutuklu bulunan SESAR Başkanı İsmail Yıldız'la ilgili yazıyı dikkatinize sunuyoruz)

    ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------


    Sayın Başkomutan,


    AKP iktidarında "vatan millet" diyenler sorgusuz sualsiz içerde.



    Neden?!

    Niçin?!

    Niye?!

    Bir soruşturma yürütülüyor ki, sorma gitsin.

    En pespayesinden!

    Her nedense beklenen mahkeme bir türlü gerçekleşmiyor.

    Belgeler, bilgiler hep eksik!

    Gün geçmiyor ki, soruşturma "insan zekası ile alay eden" yeni bir mecraya sürüklenmesin!



    AKP diyor ki, "derin devlet, derin çetelerle mücadele" ediyorum.


    İyi, güzel!

    Etsin!

    Yalnız, Abdullah ücalan'ın yargılama süreci bile bu kadar uzun sürmedi.



    Hatırlatırım!



    Bu insanlar ne günah işledilerse, açıklayın da bilelim.

    Nitekim



    Ortada kafa karıştıran birçok soru var.

    İşte bunlardan birkaçı:

    İsmail Yıldız ve içerde tutuklu bulunan diğer AKP muhaliflerinin soruşturma süreci neden yılan hikayesine döndü?!

    Yargılamanın başlaması için kim, neyi, kimden gelecek talimatı bekliyor?!

    Gizli yapılması gereken soruşturmanın pek gizemli konuşma kayıtları, diyalogları neden havada uçuşuyor?!

    Gazetelerde yayınlanan, haber, yorumlar da cabası!

    Bu arada başlamayan duruşmanın kitabı dahi yazıldı ama hala içerdeki zanlıların akibetleri meçhul!

    O kitap, hangi istihbarat servisinin sızdırdığı belgelerle oluşturuldu?!

    Kitabın yayınlanması ile yargı aşamasında, soruşturma devam ederken, hangi amaca hizmet edilmek isteniyor?!


    Sayın Başkomutan,

    Bilinmesini isterim ki, bu soruşturma aşamasında, en basit hukuk kuralı dahi ayaklar altına alındı, paspas edildi.

    "Aksi iddia edilene kadar herkes suçsuzdur" kaidesi lafta kaldı.



    Buradan "Haysiyet cellatlarına" diyeceğim şudur:



    Gün gelir hukuk size de lazım olur.

    Birkaç tane mafya, çete mensubunun arasına "AKP muhalifleri"ni sıkıştırıp, kamuoyuna

    "Sizler de bize diklenirseniz, başınıza bu gelir"

    diye mesaj vermek de ne anlama geliyor?!

    Bu mu demokrasi?!


    Bu mu ifade özgürlüğü?!

    Bu mu AK Parti?!

    Düşüncem odur ki, sanki bir güç merkezi (?!), Baş harfi "A" diğer iki harfi siz yazın, kamuoyunu, sistemli bir şekilde "psikolojik harekat'a maruz tutuyor.



    Kamuoyunu dezenforme ediyor.

    Ne var ki, devran değişti, siz iktidardayken köprülerin altından çok sular aktı.

    Artık Türkiye'de 7'den 77'ye herkes ayakta, uyanık!

    "Aman evladım başınızı belaya sokmayın, kalabalıklara karışmayın"

    diyen babalar, dedeler bugün sokakta!

    Direniş'te!



    İktidarı, muhalefeti, işdünyası, medyası ile Türkiye üzerine oynanmak istenen oyunun farkında!

    Diyeceğim şudur:

    Gün gelir, devran değişir!

    Her şey altüst olur.

    O zaman derler ki anlayana:

    Başkomutan'ın yeşil kürkü,
    Nereden çıktı bu türkü,
    Fetullah Humeyni, Atlantik ötesinden emir verdi,
    AKP topladı, tüm Türk'ü!
    Gün gelir, Hayrullah efendi emir verir.
    Bundan sonra söylenecek şu türkü:

    "Dağ başını duman almış..."


    Sayın "Başkomutan",

    Eğer siz gerçekten Türk Devleti'nin Başkomutan'ı iseniz, buradan kamuoyu önünde açıkça sormak istiyorum:


    "Vatan bölünmesin, ülke maceraya sürüklenmesin"

    diyen İsmail Yıldız neden içeride?!

    Suçlu ise neden ortada mahkeme kararı yok?!

    Neden tutuklu?!

    Niye tutuklu?!

    İşte Cumhurbaşkanı da oldunuz, daha neyi bekliyorsunuz?!

    ülkenin parçalanmasını, Büyük Kürdistan hayalinin gerçekleşmesi mi?!

    Eğer böyle bir "hülya" gerçek olur düşüncesinde iseniz, bilmenizi isterim ki, buna şalvarlı Kürt liderler de inanmıyor!

    Gelin sizde inanmayın, Kürt devleti hayallerine boşverin.


    Aksi halde bir başka soru:

    "Milyar dolarla götürenler, Kürdistan kurulmalı, Diyarbakır da başkent olmalı"

    diyenler, Cumhurbaşkanlığı köşküne davet edilip, Camlı Köşk'te kuş tüyü yastıkta yatırılırken, İsmail Yıldız gibi vatan bölünmesin diyenler, neden rutubetli mapushane odasında misafir ediliyor?!



    Neden?!

    Niçin?!

    Niye?!




    Asıl Camlı Köşk'te istirahat etmesi gereken, İsmail Yıldız gibi vatan evlatları değil mi?!

    Sözün özü, eğer siz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Başkomutan'ı iseniz, bilmenizi isterim ki, İsmail Yıldız gibi vatan evlatlarını, devletin hapishane kayıtlarına değil, "demirbaş" listesine kaydettirmiş olmanız gerekirdi.



    İngilizler, Fransızlar, Almanlar, İsrailliler, ABD'liler öyle yapıyor.



    İran, Rusya, üin ve hatta Küba'lılar da!

    Bilerek yazının başlığına "The" takısını ekledim.



    Sizin gibi İngilizce'yi, Türkçe'den daha iyi konuşan "Başkomutan"lar bir hakikati daha iyi anlasın, görsün dedim.

    Ezcümle, İngiliz Kraliyet Akademisi ne demek istediğimi çok net anladı.



    Yoksa

    Yoksa

    An gelir

    Bir anda her şey altüst olur.

    Rüzgarlar ters yönden esmeye başlar?

    İsmail Yıldız'lar devlet olur.

    Devlet'im diyenler, devleti üç otuza elin şalvarlısına peşkeş çekenler ise mahkum!


    Sayın Başkomutan,


    üzetle diyeceğim odur ki, ilk iki çeyrek karneniz kötü!



    Mevcut tabloya göre de, siz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin çıkarlarını değil, bir başka devletin menfaatlerine göre hareket eder hal ve tavır içindesiniz!



    Belki 28 şubat süreci'nin "sivil paşası" Fatih üekirge'nin, 28 şubat süreci'nin "iliştirilmiş mağduru" Fehmi Koru'nun Başkomutan'ı olmayı başardınız ama Türk Devleti'nin Başkomutan'ı olmayı başaramadınız.



    Hülasa, ekonomik krizden, finansal depremden sonra, yüz kızartıcı suçtan hapse giren Türkiye'nin ilk Başkomutan'ı olarak tarihe geçeceksiniz gibi gözüküyor.



    Ezcümle, Türkiye çadır devleti değildir!

    Devlette fil hafızası vardır, balık hafızası olduğunu zannedenler yanılıyor!

    Ve



    Son bir soru daha:


    İsmail Yıldız nerede?!

    Neden içerde tutuluyor?!

    Neden diğer AKP muhalifleri ile birlikte mahkemeye çıkarılmıyor?!

    Where's "the- İsmail?!



    Sözün özü, Türkiye eğer "devlet" ise Gül de o devletin "Başkomutan'ı ise Anayasa ve hukuka saygılı bir rejimde, an gelir, Başkomutan da, diğer komutan İlhami Erdil örneğinde olduğu gibi "kayıp demirbaş"ın hesabını verir!



    Hepsi ve daha ötesi budur.




    www.acikistihbarat.com

  6. #116
    bozok
    Guest
    CHP'Lİ üZYüREK'TEN ERDOĞAN'A YOUTUBE SORUSU


    Ulusalkanal
    12 Mart 2008



    CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'den sonra CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa üzyürek de Youtube video paylaşım sitesine düşen ses kayıtlarını Tayyip Erdoğan'a sordu. üzyürek, "Bu ses kayıtları kimler tarafından yapılmış ve youtube internet sitesine konulmuştur?" sorusunu yöneltti.


    CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa üzyürek, eski YüK Başkanı Erdoğan Teziç, Tuğgeneral Münir Erten, Cumhuriyet Savcısı Salim Demirci ile Tümamiral Kadir Sağdıç'a ait olduğu öne sürülen ses kayıtlarını Tayyip Erdoğan'a sordu.üzyürek'in soruları şöyle:

    -"Bu ses kayıtları kimler tarafından yapılmış ve yayınlanmak üzere youtube internet sitesine nasıl ulaştırılmıştır?

    -Mahkeme kararı olmadan kişilerin özel konuşmalarını kayda almak ve yayınlamak kanunlarımıza göre suç oluşturmakta mıdır?

    -Bu yayınların, izleme ve kayda alma konusunda uzman olan kuruluşlarımızda yuvalanan bazı tarikatların AKP?ye karşı olduğunu düşündükleri kişileri yıpratma gayreti içinde olduğunu düşünüyor musunuz?

    -Haberleşme özgürlüğünü tehdit eden bu tip kayıt alma ve yayınlama girişimleri hakkında Savcıları göreve davet etmeyi düşünüyor musunuz??

    Ses kayıtlarının Emniyet'teki Fethullahçı grup tarafından internete verildiği belirtiliyor.


  7. #117
    bozok
    Guest
    CIA AJANI TUNCAY GüNEY'İN BİYOGRAFİSİ


    üarşamba, 12 Mart 2008
    Ulusalkanal.com



    "Ergenekon Operasyonu" Tuncay Güney'in 2 Mart 2001'de İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar şubesi'nde verdiği ifade ve teslim ettiği bazı belgelere dayandırılıyor. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya üz de soruşturmayı Tuncay Güney'in ifadelerine göre yürütüyor. İşte Savcı Zekeriya üz'ün ifadesine dayandığı Tuncay Güney'in gerçek kimliği!...

    Adı: Tuncay Güney.
    üorum'un Kargı ilçesi nüfusuna kayıtlı.
    1972 doğumlu.

    2001'de aldığı 10 yıllık ABD vizesiyle, 7 yıldır New York'ta yaşıyor.
    Tuncay Güney, CIA denetimindeki "New York Institutes" adlı web sitesinin Genel Yayın Yönetmeni!


    Babası, Tuncay Güney çok küçükken ölüyor. Yetim ve yoksul. üorum'da okurken İmam Hatip Lisesi'nde "ağabeyler" tarafından fark ediliyor. İstanbul'a getiriliyor. ünlü "babalar ve oğullar" uygulamasına maruz kalıyor. Kişiliği yok ediliyor. Suç işleyecek bir makine haline getiriliyor. Irzına geçilerek eşcinsel yapılıyor. ünce İsmailağa dergahına yerleştiriliyor.

    Sonra hızla ilerliyor ve Fethullah Gülen tarikatına dahil oluyor. 1989-1991 yılları arasında Fethullah Gülen'in özel kalemi olarak cemaatte görev yapıyor. Altunizade'deki FEM Dersanesi'nin en üst katındaki Fethullah'ın bürosunda randevuları o düzenliyor. Görüşmelere katılıyor. Samanyolu televizyonunun kurulmasını sağlayan ekipte yer alıyor. O dönemde Samanyolu televizyonunda programlar yapıyor.

    Zamanın Başbakanı Tansu üiller ve Bülent Ecevit'i bile programına konuk ediyor. 1993-1996 yıllarında Akşam gazetesinde muhabirğe başlıyor. 1998 Ocak'ında yayın hayatına başlayan haftalık Strateji dergisinin Haber Koordinatörü görevini yürütüyor.

    Tuncay Güney'in o dönemde yaptığı eylemleri de kendi ağzından aktaralım:

    -Doğu Perinçek'in Bekaa kampında Abdullah ücalan'la yaptığı görüşmelerin fotoğraflarını PKK'dan alıp MİT'e getirdim. Lübnan'da PKK'nın adamıyla buluşup, fotoğrafları teslim aldım, getirip teslim ettim.

    -Fethullahçıların Erbil'deki kolejinin kapanmasını önlemek için PKK'ya 15.000 doları ben götürüp verdim.

    -Tansu üiller ile Abdullah üatlı'yı birlikte gösteren fotomontaj fotoğrafı DYP milletvekiline 2.5 milyar lira karşılığında sattım.

    -Büyük Birlik Partisi'ninin kuruluşu için Fethullah Gülen'in verdiği para destesini Muhsin Yazıcıoğlu'na teslim ettim.

  8. #118
    bozok
    Guest
    ORG. SAYGUN: SES KAYITLARININ YAş üNCESİ GüNDEME GELMESİ üNEMLİ

    üarşamba, 12 Mart 2008
    Ulusalkanal.com



    Youtube'daki ses kayıtları Genelkurmay Başkanlığı'nı harekete geçirdi. Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ergin Saygun, Youtube adlı video paylaşım sitesinde bazı komutanlara atfen yayımlanan ses bantlarının incelendiğini belirtti. Org. Saygun, Youtube'de yayımlanan kayıtların ağustostaki Yüksek Askeri şÃ»ra toplantısı yaklaşırken gündeme gelmesine de dikkat çekti.


    Orgeneral Ergin Saygun, Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi Komutanlığı'nın düzenlediği, "Küresel Terörizm ve Uluslararası İş Birliği" sempozyumunun son gününde gazetecilerle sohbet etti.

    Saygun, gazetecilerin Youtube'da bazı komutanlara atıfla yayımlanan ses kayıtlarına ilişkin soruları üzerine şunları söyledi: "Olaya ciddi bir şekilde bakmak lazım. Ses mühendisleri var. Senin sesini alıyor, değiştiriyor, montaj yapıyor. Söylemediğin şeyleri söyletiyor. Gereken incelemeyi yapıyoruz."

    Saygun, ses kayıtlarının Yüksek Askeri şÃ»ra toplantısı öncesinde gündeme gelmesine de dikkat çekti.

    Genelkurmay Elektronik Sistemler Komutanı Tuğgeneral Münir Erten ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim ve üğretim Komutanı Tümamiral Kadir Sağdıç'ın bir üst rütbeye terfisi önümüzdeki YAş toplantısında görüşülecek.

  9. #119
    bozok
    Guest
    Gülen ve İstihbarat


    Ergün Poyraz
    acikistihbarat.com
    11.03.2008




    Açık İstihbarat :8 aydır mahkeme önüne çıkarılmadan tutuklu bulunan yazar Ergün Poyraz'ın Gülen'le ilgili bir yazısını dikkatinize sunuyoruz.)



    " Erzurum'da Komünizmle Mücadele Derneği'nde Başkanlık yapan Fetullah Gülen'in Kontrgerillayla ilişkisini neden araştırmıyorsunuz?"

    Bu soruya yanıt veremedim

    Birden 26 yıl önceye gittim...

    Fetullah Gülen o tarihte aranıyor. Ancak bir türlü yakalanamıyordu.

    1981 yılında Isparta- Burdur yolunda yakalandı. Ancak gözaltına alınmadan serbest bırakıldı.

    Ardından neler oldu?

    Kenan Evren ve arkadaşları Fetullah Gülen'le ilişki kurdu, iki kurmay albay, bir tuğgeneral Gülen'le pazarlık yaptı.

    Pazarlıktan sonra Fetullah Gülen ve arkadaşları, Mehmet Kutlular'ın liderliğini yaptığı Nurcu gurubundan koptu. ..

    Ve 1982 Anayasası'nı Fetullah Gülen ve arkadaşları destekleme kararı aldı...

    Fetullah Gülen 8 yıldır ABD'de yaşıyor CIA denetiminde okullar açıyor..."


    Hikmet üetinkaya'nın aktardıklarının ötesinde, Mısıroğlu Sıkıyönetim döneminde Gülen'in aranmasının da danışıklı dövüş olduğunu şu sözleri ile anlatıyordu:


    "... Adalet eski Bakanı İsmail Müftüoğlu'na Fetullah Gülen'in duvar ilanlarıyla arandığı hengam da O'nun adamlarından biri gelerek;

    "Siz eski bir bakansınız!... İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi bizim hocamız için yakalama kararı çıkarmış. Fotoğrafı, aranan bir cani gibi duvarlara asılmış. Lütfen İzmir'e kadar gidip de bu meseleyi halletseniz olmaz mı?"

    ricasında bulunmuşlar.

    O da bu maksatla İzmir'e gitmiş. Başsavcıyı ziyaret etmiş. Odasında Albay rütbesinde bir misafir bulunduğundan meseleyi açmayıp havadan sudan konuşarak albayın çıkıp gitmesini beklemiş. Fakat vakit ilerlediği halde o, bir türlü kalkıp gitmiyormuş. Bundan dolayı istemeye istemeye meramını açıklayınca, O albay söze karışarak:

    "İsmail Bey!.." demiş, "Siz eski bir bakansınız, bu işleri bilmeniz lazım! Beni galiba tanıyamadınız. Siz, Eskişehir'de Kadir Mısıroğlu'nun avukatlığını yaparken ben o mahkemede yüzbaşı rütbesiyle hakimdim. Adım Kerim Günday, buraya kadar boşuna zahmet etmişsiniz. Bu yalandan alınmış bir karardır. Fetullah Efendi'yi kimsenin aradığı yoktur. Yakalama kararının da O'na bir zararı dokunacak değildir. .."

    demiş.

    Trabzon'da bir sohbette bu vakayı anlattığımda hazırda bulunanlar arasındaki Yaşar Hoca (Ocak) :

    "Kadir Bey, dedi. "Sen yurt dışındayken bizim arkadaşlardan bir polis evrak imzalatmak için gittiği Tümen kumandanının nezdinde Fetullah Efendi'yi görmüş.

    Gelip anlattı. O sırada hoca aranıyordu. Ben polise inanmadım. Yanlış görmüş olabileceğini söylemiştim. Demek ki doğruymuş"

    diye beni teyid etti..."

    Mısıroğlu, kitabında insanın tüylerini diken diken eden olaylardan da bahsediyor:

    "... Bu demektir ki, Fetullah Gülen etrafındaki gizli ve aşikar gerçekler bu derece korkunçtur.

    Bunu şifai olarak ilk ve müessir bir surette ifşa etmiş bulunan bir arkadaşımızın (Teşkilatın bütün kıdemli üst kademelerince çok iyi tanınan Kuyumcu Sadettin üetin Bey'in) kendisi Fetullah Gülen'e en büyük hizmetleri ifa etmiş bir kimse olduğu halde cesedi parçalanmış olarak bir yol kenarında bulunmuştur.

    Sadece bunu hatırlamak, bu sahada gerçeği beyan etmenin ne ağır bir bedeli olabileceğini anlamaya kafidir sanırız..."


    Sudan'daki Okul

    Mısıroğlu, Gülen okulları ile ilgili bir anısını aktararak aslında bu okulların neye hizmet ettiğine dair ip uçları yakalamış;

    "Fetullah Gülen'in vazifesi, İslam Dünyası'nın her tarafından süper zeki çocukları seçerek Amerika'da okutmak ve sonra onları kendi ülkelerine müstakbel siyasi ve idari kadrolar olarak göndermektir.

    Bu çocuklarda hemen hemen Müslümanlığın bütün şiarları mevcut olacak, sadece dinin "Muamelat" kısmının çeşitli bahanelerle tayyedilmesi istikametinde bir görüş bulunacaktır. Bu hareketin gayesi "Muamelatsız sapık bir İslam muhtevası"

    ortaya çıkarmaktır.

    Bu sözleri benden defaatle dinlemiş olan Hüseyin Cevahir, bundan beş on sene evvel Sudan'da iş yapıyordu.

    Orada Fetullahçılar'ın bir mektep açtığını duyunca, gurbette milli tesanüd namına onları tebrike gitmiş. Kendisini, o anda makamında bulunmayan müdürün odasına oturtmuşlar ve biraz beklemesini, müdürün hemen geleceğini söylemişler....

    Müdür gelene kadar O'nun masası üzerindeki yığınla evrakın en üstünde duran bir kağıt alakasını çekmiş ve gayrı ihtiyari onu okumuş.

    Bu UNESCO'dan geliyor ve Hartum'da açılmış bulunan mektebin masraflarının kendileri tarafından karşılandığını, paranın ne suretle ve hangi bankaya intikal ettiği hususundaki bilgiyi ihtiva ediyormuş.

    O, bu yazıyı gayri ihtiyari okuduktan sonra, müdür, odasına gelmiş. Selam kelamdan sonra aralarında şöyle bir konuşma geçmiş.

    "Siz burada ne yapıyorsunuz? Arapça öğretiyoruz dersen, bunların anadili Arapça!.. şeriat öğretiyoruz desen, resmi nizamları şeriat! Allah için burada ne yapmak istiyorsunuz?!.."

    "Bunların hiçbiri değil! Biz burada Sudan'ın müstakbel idarecileri olacak süper zeki çocukları bulup Amerika'ya göndermek için bulunuyoruz. Orada bir üniversitemiz var. Onları yetiştirip tekrar buraya göndereceğiz!.."

    O zaman Yusuf Cevahir masa üzerindeki muhtevasına muttali olduğu mektubun bir suretini istemiş, müdür;

    'Hayır asla!..'

    Diyerek, mektubu kaptığı gibi çekmecesine koymuş...



    www.acikistihbarat.com

  10. #120
    bozok
    Guest
    CHP ve MHP'nin vatan görevi!


    Arslan BULUT,
    Yeniçağ Gzt.
    14 Mart 2008




    Hollandalı Hıristiyan Demokrat Milletvekili Ria Oomen-Ruijten tarafından kaleme alınan raporda "Ergenekon" operasyonuna da değiniliyor ve "Türk yetkililer Ergenekon hadisesinin üzerine kararlı bir şekilde gitmeli. Bu şebekenin devlet içindeki bağlantıları tam anlamıyla günyüzüne çıkarılmalı ve sorumluları adalete teslim edilmeli" deniliyor.

    Fehmi Koru, "Ergenekon operasyonunun düğmesine 5 Kasım'daki Tayyip Erdoğan-Bush görüşmesinde basıldı. ABD kendi çetelerini tasfiye ediyor" diyordu. şimdi de Avrupa Birliği meseleye müdahil oldu!

    Raporda,"Türk hükümeti acil olarak Kürt meselesini çözecek siyasi bir girişim başlatmalıdır" ifadesi de var. Bu ifade,"PKK ile masaya oturun" diyen Amerikalı komutanlar ile aynı paralelde!

    Fakat Alman devletinin, polis gözetiminde Türkleri yakarak kaçırma girişimi konusunda Avrupa Parlamentosu'ndan ses çıkmıyor! Bir ay içinde Türklerin oturduğu 25 binanın ve Türklerin diri diri yakılmasını, "sabotaj delili yok" diye izah ediyorlar!

    * * *

    Vakıflar Yasası, vakıf adı altında örgütlenen yabancı istihbarat kuruluşlarının Türkiye'de toprak satın almasını dahi serbest hale getiriyor. Anayasa Mahkemesi ise CHP'nin başvurusu sonucunda yabancı şirketlerin Türkiye'de mülk satın almasını Anayasa'ya aykırı buldu. Fakat kararın uygulanması 6 ay sonraya bırakıldı! Bugüne kadar satın alınanlar ile önümüzdeki 6 ay içinde satın alınacak mülkler, yabancı şirketlerin elinde kalacak!

    Yerli Ekonomist Dergisi, bu haftaki kapak haberinde Türkiye'de yatırım yapacak olan yabancı gayrimenkul şirketlerini araştırdı.

    Ekonomist'e göre "21 yabancı gayrimenkul şirketi tam 24 milyar dolar getirecek!" Haberin ele alınış biçimi böyle! Böylece, bakkallık, manavlık ve kasaplıktan sonra inşaat müteahhitliği de yabancı şirketlere devrediliyor. Nasılsa inşaatlarda çalışacak işçi çok!

    Yabancı gayrimenkul şirketleri Marmara ve Ege illeri dışında Trabzon, Erzurum ve Diyarbakır gibi şehirlerle de ilgileniyor. Yabancı şirketler, bu illerin güçlü ailelerinden ortaklar da bulmuş durumda. Zaten Ege sahillerinde yabancılara gayrimenkul satışını organize eden hukuk büroları var.

    * * *

    üzetle, Türkiye bir taraftan topraklarını satmaya diğer taraftan "siyasi çözüm" e mecbur bırakılmak isteniyor. Direniş gösterebilecek aydınlar, gerçekten suça karışmış olabilecek gruplarla irtibatlandırılarak etkisiz bırakılıyor. Bir çetenin dinlemeleri sonunda, insanlar artık sadece telefonda değil, yüzyüze gelince bile ülke meselelerini konuşmaya korkuyor. Hani sendikaların sosyal güvenlik yasasına tepkisi, iş yavaşlatma ve iş bırakma eylemleri olmasa, yaprak bile kımıldamayacak!

    CHP lideri Deniz Baykal, işte böyle bir ortamda, Fikret Bila'ya
    "Siyasi çözüm dedikleri, Türkiye'nin üniter yapısını bozacak, yeni anayasa ile yeniden yapılandırılacak projelerdir. Sonraki aşama federasyondur. Tabii o da son aşama değildir. CHP, bu oyunu gördüğü ve açığa çıkardığı için hedef haline getiriliyor. Ancak CHP var oldukça, kimsenin gücü Türkiye Cumhuriyeti'ni bölmeye yetmeyecektir"

    diyor.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de grup konuşmasında

    "Cumhuriyetimizin temel dayanakları olan, ulus devlet ve üniter yapının tasfiyesi ve milletimizin kimliksizleştirilmesi ile sonuçlanması planlanan önümüzdeki dönemde, bu hassasiyetlerin farkına varılmış olması ve bunun mücadelesinin verilmesi artık kaçınılmaz bir vatan görevi haline gelmiştir"

    diyor.

    Demek ki mesele hala millet tarafından fark edilebilmiş değildir.

    Peki ama milliyetçi aydınlar üzerinde estirilen teröre ve milli kavramların kirletilmesine karşı hiç sesinizi çıkarmazsanız, millet, meseleyi kendiliğinden nasıl fark edecek?

12. Sayfa - Toplam 185 Sayfa var BirinciBirinci ... 210111213142262112 ... SonuncuSonuncu

Benzer Konular

  1. CIA Böyle Öğretti (2)
    By bozok in forum Gündem
    Cevaplar: 2075
    Son Mesaj: 10-17-2011, 10:20 PM
  2. Var mı böyle bir terbiyesizlik?
    By bozok in forum Gündem
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11-09-2010, 04:08 PM
  3. Sürüleşmek böyle bir şey
    By bozok in forum Kültür
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11-14-2009, 11:18 AM
  4. Yok böyle bir kurtarış!..
    By bozok in forum Spor
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 08-18-2009, 05:05 PM
  5. Yıkanmayı, Türkler öğretti
    By anau in forum Kültür
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 03-29-2008, 04:47 AM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  
 
Turan Ordusu
   
Bitkisel Tedavi | Dogal Tedavi | Gazete Haberleri | Sikayet Yolla | Tüketici Haklari | Aloe Vera | Nas?l Zayiflarim | Diyet Liste | Bitkisel Tedavi