52. Sayfa - Toplam 185 Sayfa var BirinciBirinci ... 242505152535462102152 ... SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 511 ile 520 ve 1843

Konu: CIA Böyle Öğretti

  1. #511
    bozok
    Guest
    Baygın halde hastaneye kaldırıldı !

    15.07.2008 / gazetevatan.com



    Kandıra F Tipi Cezaevi'nde bulunan Veli Küçük düşerek kafa travması geçirdi.

    Orhan UZUN/İZMİT (Kocaeli), (DHA)

    Ergenekon soruşturması kapsamında Kandıra F Tipi Cezaevi'ne tutuklu bulunan Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, bu sabaha karşı yarı baygın halde Kocaeli Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Veli Küçük'ün düşme sonucu kafa tramvası geçirdiği belirtildi.



    Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Kandıra F Tipi Cezaevi'nden, bugün saat 03.30'da Kocaeli Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Hastaya müdahale için doktorlar evlerinden çağrıldı. Yarı baygın haldeki Veli Küçük'ün yine böbrek ve idrar yolu sancısı çektiği sanıldı, daha sonra cezaevinde düştüğü ve başını yere çarptığı anlaşıldrı. Benzinin soluk olduğu gözlenen Veli Küçük, hemen müşahede altına alınarak tahlilleri yapılmaya başlandı.

    Röntgen ve MR'ları çekilen Veli Küçük'ün cezaevinde düşerek başını yere çarptığı, buna bağlı olarak kafa tramvası geçirdiği ve infaz koruma memurları tarafından düştüğü yerden kaldırılarak hastaneye naklinin sağlandığı belirtildi.

    Daha önce de böbrek ve idrar yollarından rahatsızlanan, ardından kalp damarlarından birinin tıkalı olduğu belirlenen Veli Küçük, birçok kez Kocaeli Devlet Hastanesi ile Kocaeli üniversitesi Tıp Fakültesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi görmüştü. Veli Küçük'e bir süre önce de tıkalı olan damarının açılması için stent takılmıştı.


    ...

  2. #512
    bozok
    Guest
    Gizli tanıklar ‘Yuki’ gibi konuşacak

    15.07.2008 / gazetevatan.com



    Amerikan polisiye dizilerinde sıkça izlediğimiz “gizli tanık” uygulaması, Ergenekon davasıyla Türkiye’nin de gündeminde.


    Savcı, gerçekten gizli tanık getirirse, Türkiye’de bu konuda bir ilk yaşanacak.

    Ergenekon’la ilgili davada, savcılığın ‘gizli tanık’ göstereceği haberleri üzerine, Türk hukukuna kısa süre önce giren gizli tanıkların nasıl dinleneceği tartışması başladı. Kanuna göre gizli tanıklar, mahkeme salonuyla bağlantılı bir başka salonda, ses ve görüntüleri değiştirilerek dinlenebilecek. Sesin, 1960’lı yıllarda radyoda Orhan Boran’ın Yuki’yi konuştuğu gibi bir yöntemle değiştirilmesi mümkün. Orhan Boran döneminde, bant kaydı hızlı çalınarak ses değişiyordu, bugün çok daha ileri teknikler kullanılıyor. Gizli tanıklık ve tanıkların korunması geçen yıl sonunda TBMM’de konuşulurken, CHP kapsamın genişletilmesini istemiş, dönemin Adalet Bakanı Cemil üiçek “Mahkemeler tiyatro salonuna döner” diyerek karşı çıkmıştı. Kanun bu yılbaşında yürürlüğe girince de, CHP’liler Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açmıştı. Dava halen mahkeme gündeminde ve Anayasa Mahkemesi bu arada iptal kararı verirse, Ergenekon davasındaki gizli tanıkların korunması tehlikeye girecek.

    Haberin devamı

    2004 yılında CMK’da değişiklikle “gizli tanık ve tanığın korunması” TBMM’de tartışılırken, CHP kapsamın genişletilmesini istemiş, dönemin Adalet Bakanı üiçek ise, devletin işi gücü bıraktığını ve koruma için 1000’den fazla kişiye araba tahsis ettiğini söylemiş, bu kişilerin sadece görevleri sırasında değil, emekliliklerinde de korunmaya devam ettiğini belirterek şöyle demişti:

    “Eğer kapsamı genişletirseniz, dünyada hiçbir devletin bu korumaya gücü yetmez. Bu yükün altından kalkamayız. Bir kişi, başına iş gelecek diye bu hükümden yararlanmak ister. O zaman mahkemeler, tiyatro salonuna döner.”

    Gizli tanık dinleme, AB’ye uyum çerçevesinde yasalarda yapılan değişiklikler sırasında, 2005 yılında Türk hukuk sistemine girdi. ABD’de yaygın olarak kullanılan “gizli tanık”, özellikle mafya operasyonları gibi önemli davaların çözülmesinde kilit rol oynuyor. Gizlilik öngörülse de, uygulama bu tanıkların gizli kalmadığını gösterdiği için de “koruma” müessesesi geliştirilmiş.


    CMK’DAKİ ‘GİZLİ TANIK’ HüKMü

    Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ‘gizli tanık’ uygulamasını 58. maddede şöyle düzenleniyor:

    Tanığa ilk önce sorulacak hususlar ve tanığın korunması
    MADDE 58.- (2) Tanık olarak dinlenecek kişilerin kimliklerinin ortaya çıkması kendileri veya yakınları açısından ağır bir tehlike oluşturacaksa kimliklerinin saklı tutulması için gerekli önlemler alınır. Kimliği saklı tutulan tanık, tanıklık ettiği olayları hangi sebep ve vesile ile öğrenmiş olduğunu açıklamakla yükümlüdür. Kimliğinin saklı tutulması için, tanığa ait kişisel bilgiler, Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme tarafından muhafaza edilir.

    (3) Hazır bulunanların huzurunda dinlenmesi, tanık için ağır bir tehlike teşkil edecek ve bu tehlike başka türlü önlenemeyecekse ya da maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından tehlike oluşturacaksa hakim, hazır bulunma hakkına sahip bulunanlar olmadan da tanığı dinleyebilir. Tanığın dinlenmesi sırasında ses ve görüntülü aktarma yapılır. Soru sorma hakkı saklıdır.

    (4) Tanıklık görevinin yapılmasından sonra, kişinin kimliğinin saklı tutulması veya güvenliğinin sağlanması hususunda alınacak önlemler, ilgili kanunda düzenlenir.

    (5) İkinci, üçüncü ve dördüncü fıkra hükümleri, ancak bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak uygulanabilir.


    TANIK KORUMA KANUNU NE DİYOR?

    CMK’da düzenlenen “gizli tanık” konusunda hazırlanan “Tanık Koruma Kanunu” ise bu yılbaşında yürürlüğe girdi.

    Kanun, ağırlaştırılmış müebbet, müebbet ve alt sınırı 10 yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar, bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen alt sınırı 2 yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar ile terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarda, dinlenecek kişilerin kimliklerinin ortaya çıkmasının, kendileri veya yakınları açısından ağır bir tehlike oluşturması halinde, kimliklerinin saklı tutulması için gerekli önlemlerin alınmasını öngörüyor.

    Buna göre, gerekli görüldüğü hallerde estetik cerrahiyle fiziki görünüm ile adli sicil, askerlik, vergi, nüfus, eğitim, sosyal güvenlik ve benzeri bilgi ve kayıtlar değiştirilecek, nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, pasaport gibi resmi belgeleri yeniden düzenlenecek.


    AYNALI CAM ARKASINDAN TEşHİS GİBİ

    Gerekçesinde, “Adalet sistemi tanıksız işleyemez”, “Tanıklık yargılamanın her aşamasında çok büyük bir öneme sahiptir”, “üağdaş ceza muhakemesinde tanıklık vazgeçilemezdir” gibi ifadeler dikkat çeken kanun, gizli tanığın, hükümlü ya da tutuklu olması halinde, farklı bir cezaevine korunmasını da öngörüyor.

    Uygulama, soruşturma aşamasında, mağdur veya tanığın, şüpheliyi aynalı cam arkasından teşhis edilmesiyle aynı mantığı taşıyor.

    Sanık ve sanık avukatları, gizli tanığın ifadelerini bilecek, sanık avukatları, hakim kanalıyla soru sorabilecek ancak yüz yüze gelmeyecekler. Tanığın kimliğini ortaya çıkarabilecek soru da soramayacaklar.

    Ergenekon davasında, savcılığın “gizli tanıklar” getireceği haberleri üzerine, hukukçuların bir bölümü gizli tanık uygulamasının kanunla düzenlendiğini, dolayısıyla “hukuki” olduğunu savunurken, bazı hukukçular da sanıkla tanığın yüz yüze gelmemesinin, çapraz sorgulama yapılamamasının adil yargılamaya engel olduğunu iddia ediyor.


    ANAYASA MAHKEMESİ BU ARADA İPTAL EDERSE

    CHP’liler de, “Tanık Koruma Kanunu” yürürlüğe girdikten sonra, Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuş, bazı maddelerinin iptal edilmesini ve yürürlüğünün durdurulmasını istemişti. Anayasa Mahkemesi bu arada davayı görüşüp, iptal kararı verirse, Ergenekon’un gizli tanıklarının korunması problemi doğacak.


    CHP’nin anayasaya aykırı olduğunu iddia ettiği hükümler şöyle:

    Tanık koruma tedbiri alınması gereken suçlar

    Madde 3- (1) Bu Kanun hükümleri, aşağıda sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabilir:

    a) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda ve ceza hükmü içeren özel kanunlarda yer alan ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve üst haddi on yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar,

    Tanık koruma tedbiri kapsamına alınacak kişiler

    Madde 4- (1) Bu Kanun hükümlerine göre haklarında tanık koruma tedbiri uygulanabilecek kişiler şunlardır:

    b) Yukarıdaki bent hükümlerine göre dinlenenlerin nişanlısı, evlilik bağı kalmasa bile eşi, kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyu, üçüncü derece dahil kan veya ikinci derece dahil kayın hısımları ve evlatlık bağı bulunanlar ile yakın ilişki içerisinde olduğu kişiler.
    Haklarında koruma tedbiri kararı alınan tanıkların dinlenmelerinde uygulanacak usuller

    Madde 9- (3) Tanığın, duruşma salonunda fiziksel görünümünü engelleyecek tarzda mahkemece tayin ve tespit edilecek bir usule göre, dinlenmesine de karar verilebilir.

    (5) Tanığın üçüncü fıkra hükmüne göre dinlenmesi halinde, 5271 sayılı Kanunun 201 inci maddesinin uygulanmasında, tanığa sorulacak soruların bu Kanun kapsamında tanık hakkında uygulanan tedbirlerle orantılı ve amaca uygun olması gerekir. Bu amaçla, hakim, sorulan soruların tanığa sorulmamasına karar verebilir veya tanığı dinlerken dolaylı dahi olsa tanığın kimliğini ortaya çıkaracak soruların sorulmasına izin vermez.

    (7) Bu madde hükmüne göre alınan tanık ifadeleri, 5271 sayılı Kanun hükümlerine göre duruşma sırasında hazır bulunanlar huzurunda verilmiş ifade hükmündedir.


    Tanık koruma birimleri ve kolluk makamlarınca yapılacak işlemler

    Madde 11- (3) Bu Kanun hükümlerine göre, kolluk makamlarınca alınacak tedbirler ile yapılacak işlemlerin ve Tanık Koruma Birimlerinin çalışma esas ve usulleri Yönetmelikte gösterilir.


    Tanık Koruma Kurulu

    Madde 13- (1) Bu Kanunda belirtilen görevleri yapmak üzere, İçişleri Bakanlığında “Tanık Koruma Kurulu” kurulur.

    (2) Kurul mesleklerinde fiilen en az onbeş yıl görev yapmış olmak koşulu ile Adalet Bakanlığından idari görevde çalışan hakimler arasından iki, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca Ankara’da görev yapan adli yargı hakim veya Cumhuriyet savcıları arasından seçilecek bir, İçişleri Bakanlığı Merkez Teşkilatından bir, Jandarma Genel Komutanlığından bir, Sahil Güvenlik Komutanlığında bir, Emniyet Genel Müdürlüğünden iki ve Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğünden bir üye olmak üzere toplam dokuz üyeden oluşur. Kurul Başkanı, kurul üyelerince kendi aralarından oyçokluğuyla seçilir. Kurul kararlarını oy çokluğuyla alır. Kurul, en az ayda bir defa veya ihtiyaç duyulduğunda her zaman Başkanın çağrısı üzerine toplanır. Kurul üyelerinin görev süreleri dört yıldır. Görev süresi sona erenler yeniden seçilebilirler. Kurulun sekretarya hizmetleri İçişleri Bakanlığı tarafından yerine getirilir.(NTV)


    ...

  3. #513
    bozok
    Guest
    Rafta darbe var!


    Melih AşıkAçık Pencere
    m.asik@milliyet.com.tr
    15.07.2008



    Silahlı terör örgütü kurarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmak...

    - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne karşı halkı isyana tahrik etmek...
    - Askeri İtaatsizliğe teşvik etmek...

    Bunlara benzer 11 maddelik bir ağır suç listesi...

    İcracı kadro mu?

    Emekli asker, gazeteci, öğretim üyesi, işadamı ve işsizlerden kurulu birbirini pek tanımayan 86 kişi...

    Silahları mı? 27 adet el bombası...

    Bu kadarcık silah ve yarısı emekli 86 kişiyle bu suçlar işlenir mi?

    İddianame bakalım yargıçları ve kamuoyunu bu konuda nasıl ikna edecek?

    Son aylarda kimisi;

    “Türkiye bir darbe tehdidi altında”, diyordu. Kimimiz;

    “Yapay darbe havası estirilerek AKP, AB, ABD muhaliflerinin hapisle cezalandırıldığını” düşünüyorduk...

    Acaba kim haklı çıkıyor dersiniz?

    Türkiye’nin darbe tehdidi altında olduğunu savunanlar aylardır düzmece haberlerle kamuoyu oluşturmaya çalıştılar. İnsanlar bu haberlerle asılsız suçlamalar altında bırakıldılar, itibarları yok edildi, hayatları zehir oldu...

    Başsavcı dün bu haberlerin çoğunun yalan olduğunu söyledi...

    Peki bu haberleri belli gazetelere aynı anda servis yapan merkez neresiydi? Bu merkez yerli miydi, yabancı mı?

    Yargı neden bu müdahaleyi durduramadı. Başsavcı’nın haber kirliliğinden yalnızca şikayet etmesi, Türk yargısının müdahale edemeyeceği kadar güçlü bir dezenformasyon merkezinin varlığını akla getirmiyor mu?

    Bu koşullarda adaletin tecelli edeceğine sayın Başsavcı inanıyor mu?



    Yabancı sermaye AKP döneminde 25 milyar dolar kar transferi yapmış.
    üzelleştirmelerden gelen paraları alıp gittiler demek... Petkim, Telekom vs. de yanlarına kar kaldı.
    Haldun Ertem


    “Gizli tanık”

    Ergenekon iddianamesinde 20 gizli tanığın ifadeleri yer alıyormuş... Bu tanıklardan birinin ifadesi dünkü Zaman gazetesine sızdırılmıştı...

    Zaman’dan okuyoruz:

    “ İşçi Partisi üyesi ‘gizli tanığın’ ifadesine göre, Ankara’da düzenlenen ulusalcı mitingde alana 10 bin kalpaklı ve 10 bin kırmızı bereli şahıs yerleştirilecekti. Berelilerden bazılarında uzun namlulu silahlar bulunacak ve verilecek işaretle bereler ve kalpaklar aynı anda takılacaktı. Mitinge katılan emekli askerler en ön safta yer alacak ve hepsinin başında da kalpak olacaktı. Kalabalık öndekilerin yönlendirmesiyle toplu halde TBMM’ye doğru harekete geçecek ve Meclis işgal edilerek ‘devrim’ gerçekleştirilecekti.

    Bir başka iddia da, kargaşanın çıkması için 15 kişiye sahte polis kıyafeti giydirilerek kalabalığın üzerine ateş açtırılması. Böylece ‘emniyet Atatürkçülerin üzerine ateş açtı’ denilerek polise iftirada bulunulacaktı.. .”

    Tanık aynı zamanda edebi yetenekleri de olan bir şahıs anlaşılan. Peki iddianame açıklanmadığı halde bu ifade dışarı nasıl sızıyor? Nerede hukuk?


    İddiasız nağme!

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Ergin, Ergenekon iddianamesini açıklayınca geçen dönem yeni Ceza Yasası’nın hazırlanmasında Meclis Adalet Komisyonu üyesi olarak görev yapan hukukçu Orhan Eraslan’a görüşünü sorduk. Dedi ki:

    - İddianamede toplam 86 şüpheli hakkında ileri sürülen en önemli suçlamalar ne? Cebir ve şiddet kullanarak T.C. hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs... T. C hükümetine karşı halkı silahlı isyana teşvik...
    Askeri itaatsizliğe teşvik. İstanbul Hükümeti yaklaşık yüz yıl önce Mustafa Kemal tarafından ortadan kaldırıldığına göre... Bu suçların işlenebileceği yer niteliği itibariyle Ankara’dır. Suçun işlenebileceği yer Ankara, kilit şüpheliler Ankara’da ama dava İstanbul’da açılıyor. Birinin bu garabeti izah etmesi lazım önce.

    - Bombaların ümraniye’de bulunmuş olması izah etmez mi?

    - Hayır, etmez. Savcı, daha sonraki gelişmelere dayanarak pekala görevsizlik kararı verebilir, elindeki bütün bilgi ve belgeleri Ankara’ya gönderebilirdi.

    - Başsavcı iddianameyi açıklarken Ergenekon’un klasik bir terör örgütü olmadığını söyledi.

    - Klasik değilse neymiş peki? Ceza Yasası’nda yorumla açık da doldurulamaz, yeni bir tip terör örgütü de yaratılamaz. Suçlarda tipiklik unsuru aranır. Tipe uyuyorsa tamam. Olmuyorsa yorumla uyduramazsın.

    - Bir de gizli tanık meselesi var. Böyle 20 tanık dinlenecekmiş.

    - Gizli tanık istisnai bir uygulamadır. O kadar ki, her tarafa korku salmış PKK terör örgütünün davalarında bile pek az başvurulan bir uygulamadır. Ne yani, iki emekli generalin, Mustafa Balbay’ın, Sinan Aygün’ün vd. terör yapacağından mı korkuluyor ki gizli tanık dinlenecek. üstelik de tam 20 tane. Bir davanın temeli gizli tanıklara dayanıyorsa o davada hüküm kurulamaz.

    Yazar arkadaşımız Gani Müjde televizyonda anlattı...
    Bodrum’da teknesine Atatürk resmi asan delikanlı Gani’ye sormuş:
    - Abi acaba bu yüzden başıma bir şey gelir mi?


    ...

  4. #514
    bozok
    Guest
    Baykal: Ergenekon lideri Yassı Ada’ya

    15 Temmuz 2008 / hurriyet.com.tr



    CHP Lideri Deniz Baykal grupta açıklamalarda bulundu. İşte konuşmasından satırbaşları:


    - Tarihi bir hesaplaşmanın içine girildi. Hazırlanan iddianamenin bir darbe, bir cunta iddianamesi olacağına dair kamuoyunda beklenti yaratıldı. Ay ışığı, Sarıkız ve Eldiven darbe planlarının deşifre edileceği söylenmişti.

    -Darbe iddianamesi değil terör iddianamesi ortaya çıktı. Bu Türkiye’nin tanımadığı bir terör. Terörü en iyi bilen bir ülkeyiz ama Başsavcı bizi uyarıyor. Bu sizin bildiğiniz bir terör değil. Bir süre sonra göreceğiz bakalım

    -Bu bir terör örgütü ise lideri vardır. Belki bu terör örgütünde de eşbaşkanlık vardır. Ayrıca ücalan maddesinden yargılanacaklarmış.

    - Bu örgütün elebaşısı yakalanırsa o da bir adaya konulmalı. Eğer bu ada Yassı Ada olursa manidar olur. Ama eğer o zamana kadar teröristbaşı tahliye olursa İmralı’ya da konulabilir.

    - Yıllarca bu ülke için canlarını ortaya koyarak mücadele etmiş insanları cezaevlerine koymak tansiyonlarına şekerlerine zarar verir. Ancak şereflerine namuslarına hiçbir zarar vermez.

    - Başbakan savcıyım demiş. Savcılık saygıdeğer bir meslektir. üzenmesinde hiçbir beis yok. Ama o savcının isminin başında Cumhuriyet yazar. Cumhuriyet Savcısı’dır. O milletin savcısıyım diyor. Milletin avukatı olur. Anlaşılan Başbakan hukuk sisteminde kendisine bir yer arıyor.

    Başbakanlık ayrı bir iş savcılık ayrı iş. Zaten sen bu ikisini karıştırdığı için işler bu noktaya geldi.

    - Gazi olayları, Danıştay saldırısından Ergenekon sanıkları sorumlu tutuluyor. Belki de Sivas olaylarını da Ergenekon yaptırmıştır.


    ...

  5. #515
    bozok
    Guest
    Bizi kim öpüyor?..


    Bekir COşKUN
    hurriyet.com.tr
    15 Temmuz 2008



    TüM Türkiye’nin bir yıl bir ay merakla beklediği iddianame yerine, Başsavcı iddianamenin cisim olarak boyutlarını açıkladı en azından; 2455 sayfa, 441 klasör...

    Kütüphanedeki "Risale-i Nur", "Yalan Rüzgárı", "Kuşatılan Türkiye", "Hayaletler şatosu" kitaplarını üst üste koydum, "İşte böyle bir şey" dedim kendi kendime.

    Daha da ileride açıklanacak ek iddianame olarak "Salata Tarifleri" kitabını da koydum en üste...

    Aşağı yukarı iddianamenin hacmi bu kadar olmalı...

    Ya içi?..

    İşte bir tek o yok...

    *

    Neyse ki Başsavcı, "İddianamede ifade edilen terör örgütü, hepimizin bildiği anlamda klasik terör örgütü değildir" diyerek, henüz bilmediğimiz şeyin, öyle fazla da şey olmadığını şetti...

    Ki ben zaten bu Ergenekon örgütünün, bildiğimiz klasik örgütlerden olmadığını taa başından anlamıştım. üünkü; bizim İlhan Abi ile Mustafa darbe yapmaya kalkıyorlar. Bombayı kendi gazetelerine atıyorlar...

    Kiminle işbirliği yaparak:

    Tercüman Gazetesi...

    ürgütün "kasası" olduğu ileri sürülen Kuddusi Okkır öldüğünde ise hastane parası bulunamadı.

    Bildiğimiz klasik örgütlerden değil bu örgüt.

    Misal; bildiğimiz klasik örgütler devleti, anayasal düzeni yıkmak istemezler mi?..

    Başsavcı’nın açıklamamasına göre bu "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni yıkmak ve görev yapmasını engellemek" suçunu işleyen bir örgüt.

    Hükümet kim?..

    AKP...

    Bu durumda Türkiye’de her iki kişiden birisi bu örgüt kapsamındadır. İşte burada işin boyutu ve hacmi yine değişiyor ve ben kütüphaneden "Oyma Sanatı" kitabını da alıp koyuyorum muhtemel iddianame kalınlığının üzerine.

    Eh işte, bu kalınlıkta bir şeydir...

    *

    Ben size söyleyeyim; Başsavcı dünkü açıklamama açıklaması ile bize önemli bir şeyi açıkladı aslında:

    Türkiye’nin hukuk devleti olmadığını, bu gidişle olamayacağını...

    Hacim tahmini için bir kitap daha ilave ediyorum muhtemel kalınlığın üzerine:

    "Bizi kim öpüyor?.."


    ...

  6. #516
    bozok
    Guest
    Yoksa sizi de mi arıyorlar


    Ertuğrul üzkök
    hurriyet.com.tr
    15.07.2008



    CUMARTESİ sabahı, Bodrum’da uçaktan inip cep telefonumu açtığım an, ardı ardına telefonlar gelmeye başladı.

    İlk arayan Doğan Hızlan’dı.


    Heyecanlı bir sesle sordu:

    "Ne oluyor, Aydın Bey aranıyor mu? Onu da mı gözaltına alacaklarmış?"

    şaşırdım.


    "Doğan Bey, ben ve Sedat Ergin şu an Aydın Bey’in yanına gidiyoruz. Birazdan birlikte denize gireceğiz. Siz bunu nereden duydunuz"
    dedim.

    Televizyonda bir gazetenin manşetini görmüş. Orada yazıyormuş.

    Sedat Ergin hemen gidip söz konusu gazeteyi aldı.

    Gazetenin üst tarafı tamamen bu habere ayrılmıştı.

    Yanda Aydın Bey’in büyük bir fotoğrafı.

    Ve dokuz sütun çift satır bir manşet:

    "TESLİM OLMAZSA İşLEM YAPILACAK"

    Vay canına, Doğan Bey haklıymış.

    Aydın Bey aranıyormuş, teslim olmazsa yakalanacakmış.

    Manşet böyle.

    Ama hemen alttaki spotlara geçince, sizi hayretler içinde bırakan cümleler.

    Tutuklanan eski Jandarma Komutanı şener Eruygur’un evinde bir belge bulunmuş. Buna göre, darbeden sonra Doğan Grubu’nun darbeye destek vermesi beklenmiyormuş. Böyle olursa Aydın Doğan hakkında da işlem yapılacakmış.

    Haber doğru olabilir mi? Olabilir.

    Ama sunumunda yukarı bakarsan aranan bir darbeci, altına bakarsan darbeye direnen insan.

    * * *

    Bir başka yazı.

    MİT bilmem kaç yılında hükümete bir rapor sunmuş.

    Bu raporda Ergenekon çetesinin şeması varmış.

    şemada, "Büyük bir gazetenin genel yayın yönetmeni, Ankara temsilcisi ve popüler bir yazarı da yer alıyormuş".

    Ancak gazetecilik sorumluluğu gereği bu isimleri vermiyorlarmış.

    Sokağa çıkın, önünüze gelen ilk 100 kişiye sorun.

    Kimdir
    "Büyük gazetenin genel yayın yönetmeni ve Ankara temsilcisi?"

    Alacağınız cevabı herhalde tahmin ediyorsunuz.

    Büyük gazete Hürriyet, genel yayın yönetmeni Ertuğrul üzkök.

    Gitti mi, patronundan sonra genel yayın yönetmeni de...

    İsim yok.

    Yok ama isim vermekten beter bir çamur, gidip atılmak istenen yere yapışmış.

    Nitekim, ertesi gün bir başka yüksek tirajlı gazete almış, bunu birinci sayfasına koymuş.

    Diyorum ya, Ergenekon davasından ne çıkar bilmem ama daha şimdiden yüzlerce sivil andıç çıktığı kesin.

    Bu dava en iğrenç dezenformasyon olayı olarak Cumhuriyet tarihimize geçti.

    * * *

    Dünden itibaren bu davanın ilk gerçek perdesi açıldı.

    Başsavcı, iddianame hakkında teknik bilgiler verdi.

    Bu bilgilere bakıp bugünden bir şey söylememiz mümkün değil.

    Ama daha şimdiden iki olumlu sonucu ortaya çıktı.

    Birincisi, bizzat Başsavcı’nın ağzından "dezenformasyon gerçeği" tescillendi.

    Kimsenin şüphesi olmasın ki, yapılan haksızlıklar, vicdansızlıklar, önümüzdeki günlerde bumerang gibi sahiplerine dönecektir.

    İkinci olumlu gelişme ise, Genelkurmay’ın kendisini ilgilendiren konulardaki belgeleri hemen savcılıktan istemesidir.

    Ben bunu, askerin de bu iddiaların üzerine gitme iradesi olduğu şeklinde yorumladım.

    İnancım şudur:

    Ergenekon adı verilen bu soruşturma kapsamına giren ciddi ve vahim bazı olaylar, örgütlenmeler söz konusu olabilir.

    Bunlar demokrasimize kasteden girişimlerde bulunmuş da olabilirler.

    Bunların bütün kamuoyunu ikna edici bir dava süreciyle ortaya çıkarılması, ve isnat edilen suçları işlemişlerse, en ağır şekilde cezalandırılmaları, hepimizin, ülkemizin, demokrasimizin menfaatinedir.

    Onun için bu davanın süratle, bu iğrenç dezenformasyon batağından çıkarılıp herkesin gözünde meşru görülecek bir alana çekilmesi gerekir.

    Ayrıca Genelkurmay’ın, kendi içinde çok ciddi bir inceleme sürecini başlatıp hiçbir komplekse kapılmadan gereğini yapmasını bekliyoruz.

    Hepimizin böyle bir sürecin destekçisi olması gerekir.

    * * *

    Bu dava, kendine aydın diyen, liberal ve demokrat sıfatını layık gören birçok insanın gerçek tıynetini de ortaya koydu.

    Güya Avrupa Birliği üyesi bir ülkenin parlamenteri olan Cem üzdemir’e bakın.

    Daha ortada iddianame bile yokken, o savcı olup kendi iddianamesini yazmış, hákim olup kendi davasını görmüş, kendi cezasını vermiş ve bu yetmiyormuş gibi, "Bunlar idamlık" diyerek infaza bile geçmiş.

    Başsavcı’nın dünkü basın toplantısı, umarım dezenformasyon ve vicdansız karalamalar sürecini kapatıp gerçek bir hukuk dönemini açar.



    ...

  7. #517
    bozok
    Guest
    Dava bitmiş savcının haberi yok!


    Mehmet Y. YILMAZ
    hurriyet.com.tr
    15 Temmuz 2008



    DüN Ergenekon İddianamesi’nin açıklanmasını beklerken bir yandan da gazeteleri okuyordum.

    Sabah’ta Mehmet Barlas şöyle yazıyordu: "AK Partililer şener’e Turhan üömez’miş gibi bakmasın. şener, çete veya darbeci örgüt kurmuyor ki, parti kuruyor."

    Yazının bu cümlesini okuyunca "eyvah" dedim içimden. "İddianameyi beklerken dava açıldı ve sonuçlandı da haberim mi olmadı?"

    Sonra telaşla AKP medyasının küçük gazetelerine baktım.

    Evet, hepimiz resmen uyumuşuz!

    Dava açılmış, yargılama bitmiş, mahkûmiyetler verilmiş ve Yargıtay da kararı onaylamış!

    Kimlerin hangi suçlardan mahkûm edildikleri, bu gazetelerin yayınlarından açıkça belli oluyordu çünkü.

    Tam o sırada televizyonun canlı yayınına İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı çıkmasın mı?

    Belli ki onun da davanın sonuçlandığından haberi yokmuş!

    Oysa AKP medyasını izlese davanın çoktan bittiğini öğrenebilir, televizyon canlı yayın araçlarını bu kadar meşgul etmezdi.

    Avrupa Parlamentosu’nun Yeşiller üyesi Cem üzdemir’in bile bildiği bir durumdan Başsavcı’nın haberdar olmamasını yadırgadığımı da belirteyim.

    üzdemir, Avrupa hukukuna vukufunun bir sonucu olarak sanıklara verilen cezayı bile biliyordu: İdam kalkmasaydı, asılırlardı!

    Not: SBF’deki ceza hukuku derslerinden aklımda şöyle bir şeyler kalmış: Aksine verilmiş bir mahkûmiyet kararı olmadıkça herkes suçsuzdur. Herkesin açık ve adil bir mahkemede yargılanma hakkı vardır. şüpheden sanık yararlanır. İddia makamı, iddialarını ispat ile yükümlüdür vs...


    Hukukun ve insan haklarının avukatıyım

    "DAVA bitmiş, savcının haberi yok" başlıklı yazıyı "hukuku ve temel insan haklarını" savunduğum için yazdım. Yoksa Deniz Baykal gibi "Ergenekon’un avukatı" olduğumdan değil.

    (Bu söz de politik savrulmanın çarpıcı bir örneği olarak Türk siyasal tarihine geçecek. Bugünün gençlerine bu olayları dikkatle izlemelerini öneriyorum. Gerçekten tarihe geçecek günler, olaylar yaşıyoruz, demeçler dinliyoruz!)

    Kamuoyunda belli bir çevrede "Ergenekon Davası’nın karşıtı" olarak görülen "AKP’yi kapatma davası" açısından da aynı durum geçerli.

    Eğer AKP medyasının, mesela Sabah Başyazarı’nın tutumunu izliyor olsaydım o dava ile ilgili şöyle bir şey yazabilirdim:

    "şeriatçı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Abdüllatif şener ile bir tutulmaması gerekir. şener parti kuruyor, Erdoğan laik-demokratik cumhuriyeti yıkmak istiyor."

    Böyle aptalca bir cümleyi kurmuyorum; çünkü Recep Tayyip Erdoğan’ın yönettiği parti hakkında açılmış dava henüz sonuçlanmadı.

    Bunlar şu anda sadece savcının iddiası.

    Savcı, bu iddiasını ispat etmek için kuşku götürmeyen, yasal yollardan elde edilmiş deliller kullanacak. Mahkeme heyeti, savcıyı ve savunmayı dinleyecek. Davaya önyargısız olarak yaklaşacak, kararını deliller ve o delilleri çürütmek için yapılan savunmaya bakarak verecek.

    O güne kadar da kimse AKP’ye "şeriatçı" suçlaması yapamayacak. Tıpkı darbe yapacakları mahkemede kanıtlanmadığı sürece emekli generallere "darbeci" suçlaması yapılamayacağı gibi!

    Elbette her iki olayla ilgili "kişisel kanaatlere" sahip olabiliriz. Ama bunlar bugünkü durumda "bizim kanaatlerimiz" olmaktan daha ileri bir anlam ifade etmez!

    üç açıklama

    1- üalık Grubu, Sabah Gazetesi’ni Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla almamış. Neyi alacaklarına kendileri karar veriyorlarmış.

    2- RTüK yapım aşamasında dizilere müdahale etmeyecekmiş. Dizilerde içki özendirilirse kanallara kapatmaya varan cezalar verilecekmiş.

    3- İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne göre, ABD Konsolosluğu kapısında görevli polis memurlarının hem çelik yelekleri hem de MP-5 makineli tabancaları varmış. (Bu durumda şehit polisler kendilerine verilen malzemeyi kullanmayarak büyük bir hata yapmış oluyorlar. Ancak "onlara bu disiplini vermek kimin işiydi" diye sormam gerekiyor bu sefer.)


    ...

  8. #518
    bozok
    Guest
    5 bin 998 haberden kaçı ve hangileri


    Yalçın DOğAN
    hurriyet.com.tr
    15 Temmuz 2008




    ERGENEKONCULAR Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba atıyor ya da attırıyor. Bu durumda ulusalcılar birbirlerine saldırıyor.


    İstanbul’daki Başsavcı Aykut Cengiz Engin, Ergenekon iddianamesinin dün nihayet tamamlandığını ve mahkemeye gönderildiğini açıklıyor. Ergenekon başından beri Türkiye’yi ikiye bölüyor. Başsavcı Engin’in açıklaması, bu bölünmeyi ortadan kaldırmıyor.

    Engin, hele de bir hukuk adamı olarak, elbette hukuka sadık kalıyor ve mahkeme tarafından kabul edilip edilmeyeceği şu anda belli olmadığı için, iddianamenin içeriğine dönük ayrıntılı bilgi vermiyor.

    Ancak, bazı sorular yine varlığını koruyor, hatta bunlara yenileri ekleniyor.


    GüNLüKLER PALAVRA

    Açıklamaya göre, sanıklara yönelik iddia, "halkı devlete karşı kin ve isyana teşvik". Türkçesi, darbe girişimi iddiası.

    Darbe iddiası var, ama Deniz Kuvvetleri eski komutanı Oramiral üzden ürnek’e ait olduğu öne sürülen darbe günlükleri iddianamede yok. Yani, Sarıkız, Ayışığı, Eldiven asılsız senaryolar.

    Buna rağmen, sanıklar darbe girişimi ile suçlanıyor. Bu durumda, örneğin asker kökenli sanıkların bu girişimlerini emekli olduktan sonra yapmaya çalıştıkları iddia ediliyor. Mantık öyle. Sivillerle de, yine emekli olduktan sonra örgütlendikleri iddiası. Aksi halde, darbe günlüklerinin iddianamede yer alması gerekiyor. Bu durumda, darbe günlükleri palavra.

    Oysa, bir yılı aşkın süredir, Ergenekon ve darbe denildi mi, akla hep bu günlükler gelmiyor mu? Bütün senaryolar oradan üretilmiyor mu? Demek, o haberler hep bu palavralara dayanıyor.


    BOMBA VE CİNAYET

    Engin’in açıklamasına göre, Danıştay Başkanı ile Cumhuriyet Gazetesi’ne bombalı saldırı da, aynı iddianamede. Burada iki çarpıcı gariplik var:

    1- Cumhuriyet Gazetesi ulusalcı kimliği ile ortada. Darbe iddiasıyla tutuklanan sanıkların da, ulusalcılıkları ortada. Bu durumda:

    a) Ya ulusalcılar birbirine bomba atıyor, birbirine saldırıyor.

    ürneğin Ergenekon’dan dolayı gözaltına alınan İlhan Selçuk kendi gazetesi Cumhuriyet’i bombalatıyor.

    b) Ya karşımızda, birbirini çekemeyen, kendi içinde bölünmüş ulusalcılar, hatta darbeciler var.

    c) Ya da, kendi içinden birine bomba atarak, suçu başkalarına atmak gibi bir Cingöz Recailik.

    Mantık burada hayli zorlanıyor.

    2- Danıştay cinayeti davasında karar çoktan veriliyor, şu anda Yagıtay’da. Mahkeme "bireysel cinayet" diyor. İddianame bu cinayeti örgütlü görüyor. Yargıtayın kararı henüz belli değil.

    Yargıtay kararı onaylarsa, iddianame açıkta kalıyor. Bozarsa, bozma gerekçesi önem taşıyor. Ve devamı 32 kısım tekmili birden merak konusu.


    HESAP SORULACAK MI

    Başsavcı Engin, "basında çıkan haberlerin asılsız" olduğunu söylüyor. Hangileri asılsız?

    2007 Haziran’dan bugüne kadar Ergenekon’la ilgili binlerce haber ve yorum çıkıyor. Sadece bu yıl 23 Ocak’tan günümüze kadar Ergenekon’la ilgili TV’lerde ve gazetelerde 5 bin 998 haber yayınlanıyor.

    O asılsız haber ve yorumlarla pek çok insan, Başsavcı’nın deyimiyle, "şüpheli" konumda. O şüpheliler yarın mahkemede suçsuz çıkarsa, yanlış haberlerin hesabını kim soracak?

    Kafalar yine karışık.


    ...

  9. #519
    bozok
    Guest
    Enteresan


    Yılmaz üZDİL
    hurriyet.com.tr
    15 Temmuz 2008




    "Kız pişman oldu, galiba sevgilisine geri dönüyor" da diyebilirsin, "kız affetmiyor, galiba sevgilisinden ebediyen ayrılıyor" da diyebilirsin... üyle muallakta kalır ki, her seyirci başka sonuç çıkarır.

    *

    Başsavcı’nın iddianame açıklaması, işte bu tür entel "Fransız filmleri" gibiydi...

    Sonunu seyirciye bıraktı!

    *

    Doluştuk salona...

    Işıklar söndü.

    Güzel güzel seyrediyorduk.

    Tam düğüm çözülecek...

    şak diye bitti!

    *

    "5 dakka aradır, bitmemiştir herhalde" diye sağa sola bakınıyorduk ki, kapılar açıldı, salonu boşaltıyorlar, iyi mi...

    Popcorn elimizde, kalakaldık.

    *

    şimdi çıkıp "anlamadım ki birader, n’oldu sonunda yani" desen, "sen sanattan ne anlarsın" diyecekler... "Anladım" desen, "bana da anlatsana" diyene, ne cevap vereceksin? En güzeli, akil adam ayaklarıyla düşünceli bir ifade takınıp, "enteresan" demek.

    *

    üünkü, gördüğümüz kadarıyla, darbe günlüğüne dayanan darbe girişimi var, darbe günlüğü henüz iddianamede yok. 13 ayda hazırlanmış iddianame var, henüz içinde paşalar yok. "Bunlar nükleer silah yapacaktı" deniyor; en önemli delil, el bombaları, imha edilmiş...

    Kasa, zaten öldü.

    *

    Enteresan.


    NOT:

    Yazıya noktayı koyduk... "Başrolde" denilen Sinan Aygün serbest bırakıldı.

    Enteresan ötesi oldu.


    ..

  10. #520
    bozok
    Guest
    İddianame! (I)


    Cüneyt üLSEVER
    hurriyet.com.tr
    15 Temmuz 2008




    İDDİANAME nihayet açıklandı. Daha doğrusu iddianamenin 13. Ağır Ceza’ya teslim edildiği ve kapsadığı suçlamalar açıklandı.

    Eminim, birkaç gün iddianamenin yine de dar kapsamlı ancak bu kez resmen açıklanmış iddialarını tartışacağız.

    Ben de bugün ve yarın böyle yapacağım.

    * * *

    Kamuoyunda Ergenekon kelimesi darbe kelimesiyle birlikte anılır. Kime sorarsanız sorun "Ergenekoncular kimlerdir?" diye, size "darbecilerdir" diye cevap vereceklerdir.

    Aylardır belirli gazeteler ve gazeteciler, Ergenekon Soruşturması’nı darbecilere indirilen bir darbe olarak alkışlıyorlar. Soruşturmayı ülkede bir ilk olarak muştuluyorlar. Hatta, soruşturma hakkında sorular soran diğer gazetecileri de hükümet yalakası gazeteciler, "darbe yanlısı" olmakla suçluyorlar.

    Kamuoyuna yerleştirilen kanaat:

    Ergenekon davası = Darbeciler davası oldu!

    Ben de, bu köşede defalarca yazdığım gibi, bu davanın darbeler tarihine bir darbe vurmasını temenni ediyorum.

    * * *

    Başsavcıyı can kulağıyla dinledim.

    şüpheliler hakkında iddia ettiği suçlar arasında "darbe yapmak" veya "darbe yapmaya teşebbüs etmek" sözcükleri hiç geçmedi.

    ünce aklımdan iddianamede bulunmayan Eruygur ve Tolon hakkında ek iddianame hazırlandığında "darbe" iddiaları yer alacaktır diye geçti.

    Ancak, Başsavcı bu kıyametin kopmasında fitilleyici rol oynayan ve üzden ürnek’e ait olduğu iddia edilen "Darbe Günlükleri"nin ne iddianame ne de ek iddianame kapsamında soruşturulmadığını açıklayınca aklım altüst oldu.

    Aylardır bu günlüklerle yatıp kalkıyoruz. üzden ürnek, günlüklerin kendisine ait olmadığını söylüyor, ancak günlükleri yayınlayan eski Nokta Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Alper Görmüş, günlükler çerçevesinde açılan iftira ve hakaret suçlamalarından beraat etti.

    Görmüş de günlüklerin üzden’in bilgisayarından alındığını iddia etmeye devam ediyor.

    İşin özünde "Darbe Günlükleri"nin sahte mi, gerçek mi olduğunu resmen bilmiyoruz.

    Ancak, yine de Ergenekon kelimesinin çağrıştırdığı 2. söz "Darbe Günlükleri"dir.

    Gerçek veya sahte "Darbe Günlükleri"ni soruşturmayan bir Ergenekon Soruşturması’nı ben anlamış değilim.

    ürneğin, soruşturma bu kadar çok bahsi geçen günlükleri soruşturduktan sonra sahte olduklarına kanaat getirip dava kapsamına almayabilirdi. Biz de günlüklerin sahte olduğunu resmen öğrenmiş olurduk. Ortada günlüklerin sahte olduğuna dair hiçbir mahkeme soruşturması yokken savcılık günlükleri nasıl Ergenekon Davası’nda soruşturma dışı tutabildi, ben hiç anlamış değilim.

    * * *

    "Ergenekon örgütü" "darbe" kelimesinden soyutlanıp, "terör örgütü" kapsamına girince aylardır Ergenekon Davası’na atfedilen "darbecilerin yargılanması" kavramı, en azından şimdilik çökmüş görünüyor.

    Zira, silah kullanarak rejimi değiştirmeye kalkmakla (terör) askeri güçleri sisteme müdahaleye sürükleyerek rejimi değiştirmeye kalkmak (darbe) ayrı şeylerdir.

    * * *

    Ben Ergenekon Davası’nın belirli gruplar tarafından yaratılan ruhuna uygun bir şekilde darbecilerin yargılanacağı bir dava olmasını hálá umut ediyorum.

    Hálá "Darbe Günlükleri" hakkında resmi bir açıklama bekliyorum.


    ...

52. Sayfa - Toplam 185 Sayfa var BirinciBirinci ... 242505152535462102152 ... SonuncuSonuncu

Benzer Konular

  1. CIA Böyle Öğretti (2)
    By bozok in forum Gündem
    Cevaplar: 2075
    Son Mesaj: 10-17-2011, 10:20 PM
  2. Var mı böyle bir terbiyesizlik?
    By bozok in forum Gündem
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11-09-2010, 04:08 PM
  3. Sürüleşmek böyle bir şey
    By bozok in forum Kültür
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11-14-2009, 11:18 AM
  4. Yok böyle bir kurtarış!..
    By bozok in forum Spor
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 08-18-2009, 05:05 PM
  5. Yıkanmayı, Türkler öğretti
    By anau in forum Kültür
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 03-29-2008, 04:47 AM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  
 
Turan Ordusu
   
Bitkisel Tedavi | Dogal Tedavi | Gazete Haberleri | Sikayet Yolla | Tüketici Haklari | Aloe Vera | Nas?l Zayiflarim | Diyet Liste | Bitkisel Tedavi