183. Sayfa - Toplam 185 Sayfa var BirinciBirinci ... 83133173181182183184185 SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 1.821 ile 1.830 ve 1843

Konu: CIA Böyle Öğretti

  1. #1821
    bozok
    Guest

    Cevap: CIA Böyle Çğretti

    Albay üiçek'e Tutuklama Talebi!




    Ergenekon soruşturmasında Albay Dursun üiçek'e örgüt üyeliği suçlaması yapıldı.

    Sivil savcılığa göre 'kağıt parçası' değil!

    'Darbe planı'nda imzası bulunan Albay üiçek'in tutuklanması talep edildi

    İrtica ile mücadele planıyla ilgili olarak Albay Dursun üiçek tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edildi. Albay Dursun üiçek'in "örgüt üyesi" olmakla suçlandığı öğrenildi. Albaylardan 4'ü denetim uygulanması şartıyla serbest bırakıldı.

    Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ söz konusu "darbe planı" belgesi hakkında "kağıt parçası" yorumunu yapmıştı.


    30.06.2009 21:24:00

    İnternetajans

  2. #1822
    bozok
    Guest

    Cevap: CIA Böyle Çğretti

    ALBAY üİüEK’E TUTUKLAMA İSTEMİNİN ANLAMI NEDİR



    Ergenekon Davası sanığı Avukat Serdar üztürk’ün ofisinde bulunduğu iddia edilen ve Taraf Gazetesi’nin haber yaptığı “İrticayla Mücadele Eylem Planı” isimli fotokopi metin üzerine geçen hafta Genelkurmay Askeri Savcılığı soruşturma başlatmıştı. Soruşturma sonucunda savcılık belgenin sahte olduğuna kanaat getirmişti. Belgenin sahte olduğuna karar verilmesi üzerine belgede imzası bulunduğu iddia edilen Albay Dursun üiçek hakkında kovuşturmaya gerek olmadığına karar vermişti.

    Bunun üzerine geçen hafta Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, düzenlediği basın toplantısında belge için “kağıt parçası” ifadesini kullanmış, fotokopi bir belgenin hukuki bir değeri olmadığından söz etmişti. Belgeyi ciddiye alarak TSK aleyhinde yorum yapanları da eleştirmişti. Başbuğ, TSK’ya karşı psikolojik bir harekat yapıldığını söylemişti.

    İlker Başbuğ bunun yanı sıra Albay Dursun üiçek için hukuksal sürecin tamamlandığını bundan sonra yeni delillerin bulunması halinde soruşturmanın yine askeri savcılık tarafından açılacağını söyledi.

    Ancak Başbuğ’un konuşmasının ardından kısa süre sonra Ergenekon Davası Savcıları ifade vermek üzere Albay Dursun üiçek’i İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na çağırdı. üağrının süresinin son gününde savcılığa gelen Dursun üiçek’in ifadesi alındıktan sonra Ergenekon Savcıları üiçek’i tutuklanması istemi ile mahkemeye sevk etti.

    Bu istem tarihi bir dönüm noktasına işaret ediyor.

    üiçek’in tutuklanması talebi, İlker Başbuğ’un “belgenin hiçbir ciddiyeti yok” ve “yeni delil olursa soruşturmayı askeri savcılık açar” gibi ifadelerine rağmen gerçekleşti. Kısacası Ergenekon Davası Savcıları Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un açıklamalarını dikkate almadıkları gibi bu açıklamanın aksi yönde adım attılar.

    Bu durum Ergenekon Davası Savcıları ile Genelkurmay arasında açık bir çatışmaya denk düşüyor. Ergenekon Davası Savcılarının attığı adım, Dursun üiçek ister tutuklansın ister serbest bırakılsın Türkiye’nin çok hassas bir kırılma noktasından geçtiğini gösteriyor. Kurumlar arası açık çatışma hali, bir kurumun diğerine dönük attığı adımlar artık kamuoyunun gözlerinin önünde cereyan ediyor.

    Ancak bu akşam yaşanan örnekte görüldüğü gibi yaşanan çatışmanın açık hale gelmesi Türkiye’nin önemli bir kavşaktan geçmekte olduğunun göstergesi.

    Gelişmeler ve değerlendirmeler bu kırılma noktasında Odatv’de olacak…



    Odatv.com
    30 Haziran 2009

  3. #1823
    bozok
    Guest

    Cevap: CIA Böyle Çğretti

    Albay Dursun üiçek'in tutuklanması istendi




    30.06.2009 / gazeteport.com

    "İrtica ile Mücadele Planı" kapsamında mevcut hükümete darbe planı yapmakla suçlanan Kurmay Albay Dursun üiçek, öğle saatlerinde Beşiktaş'ta bulunan üzel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri'ne geldi. Sorgusu akşam saatlerinde tamamlanan üiçek tutuklanma istemi ile nöbetçi mahkemeye sevk edildi.


    İSTANBUL - "İrtica ile Mücadele Planı"nda imzası bulunduğu öne sürülen Kurmay Albay Dursun üiçek, öğle saatlerinde ifade vermek için Beşiktaş'ta bulunan üzel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerine geldi. Sorgusu 19.00'a kadar süren Albay üiçek daha sonra Ergenekon savcıları tarafından tutuklanma istemi ile nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Kurmay Albay Dursun üiçek nöbetçi mahkeme tarafından ifadesi alınıyor.

    8 ALBAY'A ERGENEKON SORGUSU
    Ergenekon soruşturması kapsamında Poyrazköy'de ele geçen askeri mühimmatlarla ilgili olarak 8 albay sabah saatlerinde ifade vermeye geldi.

    Sabah erken saatlerde sivil bir minibüsle Beşiktaş'ta bulunan üzel Yetkili İstanbul Ağır Ceza Mahkemelerine gelen, Deniz Kurmay Albay Dora Sungunay, Deniz Kurmay Albay şafak Yürekli, Deniz Kurmay Albay Koray üzyurt, Deniz Kurmay Albay Nuri Alacalı, Deniz Kurmay Albay Levent Görgeç, Deniz Kurmay Albay Mert Yanık, Deniz Kurmay Albay Tayfun Duman, Emekli Deniz Albay Aydın Ortabaşı hakim ve savcıların kullandığı ön kapıdan içeriye alınarak 4. katta bulunan ve Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların bulunduğu bölüme alındı.


    SORGU 10 SAAT SüRDü
    Biri emekli 8 albayın ifade alma işlemi akşam 17.00 ye kadar yaklaşık 10 saat sonra sürdü. Sorguları tamamlanan biri emekli 8 Kurmay Albay'dan dördü serbest bırakıldı. Diğer dördü ise "denetimli serbestlik" şartıyla serbest bırakıldılar.


    ...

  4. #1824
    bozok
    Guest

    Cevap: CIA Böyle Çğretti

    Canlı Yayında Yargılanan Albay'ın Kellesini Kim İstiyor?


    Türkiye canlı yayında bir hukuk ihlalini izliyor.

    "Ergenekon" soruşturması kapsamında tutuklanma isteği ile mahkemeye sevkedilen Alb. Dursun üiçek mahkeme önüne çıkmayı beklerken, üiçek'in yargılanması Ankara'da devlet içi pazarlıkla eşgüdümlü bir süreç havasında medyaya yansıtılıyor.

    Haber kanallarında

    "üankaya'da kritik zirve sürerken , adliyeden ayrılan Savcı Zekeriya üz tekrar adliyeye geri döndü"

    şeklinde alt yazılar; Albay Dursun üiçek'in yargılanmasının açıkca TCK'nın 288. maddesinin ihlali olarak algılanmasına yol açıyor.

    TCK 288, bir olayla ilgili soruşturma veya kovuşturma sürerken savcı, hakim, mahkeme , bilirkişi ve tanıkları etkilemek amacıyla alenen yapılan sözlü veya yazılı beyanları yasaklıyor.

    "Ergenekon" soruşturması kapsamında bir çok sanığın çok daha kısa sürelerde tutuklandığı gözönüne alındığında, Albay Dursun üiçek'in saatlerdir mahkemenin önüne çıkmayı bekliyor olması; Albayı mahkemeye sevkettikten sonra Savcı Zekeriya üz'ün adliyeye geri dönmesi ve bütün bunların Ankara'daki MGK ve devamında üankaya'daki mini zirve ile paralel yürümesi Türkiye'de siyasi ve yargı süreçlerinin içiçe geçmişliğinin en canlı örneği olarak tarihe geçiyor.

    Albay Dursun üiçek'in "Ergenekon" soruşturması kapsamında tutuklanması gündeme gelen ve tutuklanan ilk muvazzaf subay ve hatta ilk muvazzaf albay bile olmadığı halde, bu ismin tutuklanması üzerinden yaşanan gerilimin sebepleri farklı.

    üncelikle Genelkurmay bir sonraki adımın muvazzaf generallerin tutuklanması olabileceğini gördüğünden kendince yeni bir kırmızı çizgi çekmeye çalışıyor. Genelkurmay'ın kırmızı çizgilerini koruma konusundaki geçmiş başarıları karşı cephenin cüretkarlığını arttırıyor.

    Daha da önemlisi üiçek'in kellesini isteyeni sadece AKP veya Gülen olarak okumak yanlış. üiçek'in kellesini isteyenler arasında büyük sermaye ve Türkiye'de büyük sermayeyi taşeronlaştıran güçler de mevcut.

    üiçek çevresinde yaratılan kamuoyu bu yönüyle bir AKP-Gülen-TUSİAD ortak yapımı.

    üiçek'in belge olarak kamuoyuna pazarlanan kağıt parçası ile ilgisi kesinleşmiş değil fakat anlaşılan sözkonusu Albayın görevi gereği Türkiye'de büyük sermaye ve bağlı STK'ların faaliyetleri ile ilgili hazırladığı raporları birileri not etmiş ve bu odaklar Türk Ordusu bünyesinde, küresel güçlerle entegre büyük sermayeyi ve bunların taşeron STK'larını sorgulayan bir zihniyeti istemiyor ve bu zihniyeti kamuoyu önünde işaretliyor.

    Zaman gazetesinde bir kaç ay önce başlatılan ve Koç, Eczacıbaşı gibi isimlerle gerçekleştirilen yüksek profil röportajları okursanız, Gülen-TUSİAD mutabakatının ipuçlarını da bulabilirsiniz.

    üiçek'in kamuoyu önünde infazı bu sebeplerle canlı yayında bir hukuk ihlali ve Devlet içi pazarlıkla paralelde bir görüntü içinde yürüyor.


    30.06.2009 / Açık İstihbarat

    ...

  5. #1825
    bozok
    Guest

    Cevap: CIA Böyle Çğretti

    Badem Bıyıklı General


    Fatma Sibel Yüksek
    acikistihbarat.com
    29.06.2009



    Kağıt parçası” olayının dün itibarıyla geldiği noktaya baktığımızda, birilerinin “generalliğe terfi edecek 9 Albay” konusunda Taraf’ın meşhur manşetinden çok önce kafa yormaya başladıklarını anlıyoruz. Bu subaylara “Ergenekon şüphelisi” damgası vurarak terfilerini önlemeye çalışan kim veya kimlerse, Ağustos ayındaki kritik YAş dengelerine el atmış olanlar da onlardır. Yani, Taraf’a o manşeti attıranlardır. __________________________________________________ ___________________________________________

    Dün Beşiktaş Adliyesi’nin önünde heyecanlı bir bekleyiş vardı. “Ağustos ayındaki YAş toplantısında generalliğe terfileri beklenen 9 kurmay albay” Ergenekon savcıları tarafından “şüpheli sıfatıyla” ifadeleri alınmak üzere Adliye’ye çağrılmışlardı.


    Sabah saatlerinde gelmediler. “Belki öğlen tatilinden sonra” diye umutlanıldı ama öğleden sonra da gelen giden olmadı. Gün, Avukat Vural Ergül’ün jestiyle kapandı. Gazetecilerin güneşin alnında boş yere beklediklerini gören Avukat Ergül, “İmza nasıl kolonlanır, kimlerin imzası kolonlanabilir” konusunda Adliye önünde güzel bir reality show gerçekleştirdi. Savcı Zekeriya üz’ün Ergenekon iddianamelerindeki imzasını kopyalayan Ergül, bunu fotoşop marifetiyle bir güzel “İrtica İle Mücadele Eylem Planı”nın altına yapıştırmıştı. Bu haliyle bir “kağıt parçasından” başka bir şey olmayan “belgeyi” gazetecilerin burnuna tutup “Bakın, bu yöntemle Fatih ürek’in, Kuşum Aydın’ın, Fethullah Gülen’in ve Tayyip Erdoğan’ın imzalarını bile istediğiniz kağıdın üstüne yapıştırabilirsiniz” dedi.

    Yaptığı sahte belge hiç de fena durmuyordu.

    Saydığı isimler de öyle…

    Albaylar gelmedi.

    Heyecanla bekleyenler Ergenekon sanığı avukatının “korsan eylemiyle” yetinmek zorunda kaldılar. Tabii şimdi biz, “Albayların gelmeyişinin Erdoğan-Başbuğ görüşmesiyle ilgisi, alakası var mı?” diye sormuyoruz; kesin yoktur! Yoktur ama Genelkurmay Başkanı Başbuğ şu soruyu Başbakan’a mutlaka sormuş olmalıdır:

    “Sayın Başbakan, ben sizin bu ‘kağıt parçası’ konusundaki düşüncenizi, tavrınızı pek anlamış değilim. Urfa’da belgeyi baştan doğru kabul edip TSK’yı suçladınız. Benimle görüştükten sonra fikrinizi değiştirmiş gibi göründünüz ve Meclis’te TSK’nın yapmakta olduğu soruşturmaya güvendiğinizi belirttiniz. Askeri Savcılık soruşturmayı tamamladı, bu kez ‘İşin aslını sivil yargı ortaya çıkaracak’ diye konuşmaya başladınız. Ben iyi anlatamıyorum galiba Sayın Başbakan..Oysa, basın toplantımda bu kağıt parçasının ancak yeni deliller gelirse tekrar soruşturulabileceğini ve bunu da yine askeri yargının yapabileceğini üstüne basa basa söylemiştim. Meğer siz gece yarısı kanunu da değiştirip bizi “kadük” bırakmışsınız, haberimiz yok. Sayın Başbakan, siz TSK’nın böyle bir belge hazırladığına mı inanıyorsunuz, yoksa Askeri Savcılığın kararına mı? Siz neye inanıyorsunuz Sayın Başbakan? Neden Mehmet Altan’a da, bana da ‘sen de haklısın, sen de haklısın” diyorsunuz? Mehmet Altan’ı Genelkurmay Başkanı yapıp bu çelişkili durumdan kurtulmayı düşünmez misiniz?”

    Tabii Başbakan’ın ne söylediğini tahmin etmeye imkan yok. Başbuğ’a yine “Haklısınız, askeri yargıya saygımız sonsuz” dedikten sonra görüşme biter bitmez Ergenekon Savcısı’nı arayıp “Zeko, çek dokuzunu da karakola, gelmezlerse derdest ettir” demiş olabilir…

    (Konumuzla direkt alakası olmayan bir soru: Yarın öbür gün bir gizli tanık, “Bombaları Genelkurmay Başkanı’ndan aldım’ diye ifade verirse ne olacak? Teröriste “Sayın”; emekli orgenerallere, Yargıtay Onursal Başkanlarına, gazetecilere, rektörlere “terörist” diyecek kadar kafası karışmış/ karıştırılmış bir Başbakan bu kaosun içinden nasıl çıkacak?)

    Görünen o ki Başbakan, “darbe ihtimalinin” önlenemez cazibesinden kendini alamıyor. Başbuğ’un anlattıkları o an için inandırıcı gibi gelse de, artık kendisine bile diş gösterecek kadar palazlanmış olan “yandaş medyanın” yönlendirmelerine kapılıyor. “Darbe tehlikesinden” beslenmeye alışmış olan bünye başka türlü bir tepkiye izin vermiyor. Ya da belki artık çok yalnızlaşmış bir adam olarak, olup bitenlerin farkında değil. Hiç kimse kendisine olayların gerçek boyutunu anlatmadığı, anlatamadığı için kendi yarattığı bir dünyada yaşıyor ..Evet, bu da mümkündür. Bu bağlamda örneğin, Başbuğ’un “Bu tertibi düzenleyenleri ortaya çıkaracağız” şeklindeki yaklaşımını “Ordu içinde cuntacı tasfiyesi başlatacağız” diye anlıyor olabilir. Böyle anlarda, Başbuğ’un kendisine samimi davranmadığını, kapalı kapılar ardında ayrı, kameralar önünde ayrı konuştuğunu düşünüyor olabilir. “Gol atmayı” siyaset yöntemi haline getirdiği için de “Madem o beni kandırıyor, ben de gece yarısı yasayı değiştirtirim” psikolojisiyle hareket edebilir. Bu konuda çevresinden çok teşvik gördüğünden ise emin olalım..

    “Belge” olayının bir taşla çok sayıda kuş vurmaya yönelik yapısı gün geçtikçe daha net ortaya çıkıyor. Dört başı mamur provokasyonlar örgütleme konusunda aşırı profesyonelleşmiş olan cemaat-yabancı servisler-kurgulanmış medya saçayağı son zamanlarda şöyle bir yönteme başvuruyor : Gerçekleşmesini istedikleri veya istemedikleri bir olayı, önceden karşı tarafa yükleyerek haber yapıyorlar (ürnek: Star, Zaman, Bugün ve Taraf’ta aynı anda yayımlanan “Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Ergenekon Savcılarını görevden alacak” haberi. Oysa, ne HSYK’nın gündeminde böyle bir konu vardır, ne de böyle bir hazırlık yapılmıştır.Haber tamamen imalattır.Amaç, HSYK’yı daha baştan baskı altı almak, Ergenekon savcıları hakkında bırakın görevden almayı, en basit bir tasarrufu bile engellemektir.)
    Aynı şekilde, “Belge doğru çıkarsa, Genelkurmay Başkanı istifa etmelidir” demiş bulunan Deniz Baykal’ın bu sözlerini de aynı gazeteler, “Baykal, Başbuğ’u istifa ettirerek YAş dengeleri ile oynamaya, darbeci subaylara terfi aldırmaya çalışıyor” diye yorumladılar.

    Baykal’ın böyle bir amacı tabii ki yoktu ama “Kağıt parçası” olayının dün itibarıyla geldiği noktaya baktığımızda, birilerinin “generalliğe terfi edecek 9 Albay” konusunda Taraf’ın meşhur manşetinden çok önce kafa yormaya başladıklarını anlıyoruz. Bu subaylara “Ergenekon şüphelisi” damgası vurarak terfilerini önlemeye çalışan kim veya kimlerse, Ağustos ayındaki kritik YAş dengelerine el atmış olanlar da onlardır. Yani, Taraf’a o manşeti attıranlardır.

    Erdoğan’ın ağzından çıkan “Polis rejimin güvencesidir” sözüyle birlikte düşündüğümüzde, sıranın ordunun içini tanzim etmeye geldiğini görebiliriz. Badem bıyıklı; şöyle dişler sarı ve seyrek, kırmızı dudaklar meydanda… Affedersiniz popo hayli büyükçe, genizden gelen ince bir sesle konuşan ve her lafa "İnşallah" diye başlayan...(Mümkünse kısa paçalı şalvar pantolonun altından beyaz çorap da görünmelidir).

    Her konuda şımarık şımarık kafa şişiren, son model jeep’lere binen, bayanlarla yüzlerine bakmadan konuşan ve elleri buram buram terleyen generaller…


    Kaynak: Açık İstihbarat

  6. #1826
    bozok
    Guest

    Cevap: CIA Böyle Çğretti

    MİT Tasfiye mi Ediliyor?


    Milli İstihbarat Teşkilatının sadece dış görevler üstlenmesi ve yurt içinde istihbarat faaliyetini tümüyle Emniyete veya bir başka kuruma bırakması gibi düşünceler bir süredir dillendirilmektedir. Müsteşarlığın kurulması suretiyle bu düşünce hayata geçecek midir bilinmemekte ancak MİT ’nın bu olaya bakışı bilinmektedir:“Türkiye'de iç ve dış tehditlere bir bütün olarak yaklaşılması zorunludur.
    __________________________________________________ _______________________________________

    Milli İstihbarat Teşkilatı’ nın asli vazifesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milleti ile bütünlüğüne, varlığına, bağımsızlığına ve güvenliğine, anayasal düzenine ve milli gücünü meydana getiren bütün unsurlarına karşı içten ve dıştan yöneltilen mevcut ve muhtemel faaliyetler hakkında milli güvenlik istihbaratını Devlet çapında oluşturmaktır. Elde edilen istihbaratı Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri ile gerekli kuruluşlara ulaştırmanın yanında Milli İstihbarat Teşkilatı ülkemize yönelik olarak yürütülen istihbarat faaliyetlerine karşı koymakla da görevlidir. 2937 sayılı yasa ile doğrudan Başbakan’a bağlı olan teşkilatın görev, yetki ve sorumlulukları aşikardır.


    İçişleri Bakanlığı, terörle mücadele eden kurum ve kuruluşlarla koordinasyon sorunlarının yaşandığı, bu sorunların alınan kararların uygulanmasında zaafıyete sebep, verimli ve sonuç alıcı çalışmalara da engel olduğu gerekçesi ile “Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı” adı ile yeni bir kurum oluşturulmasına karar vermiştir. Karar neticesinde “Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı” İçişleri Bakanlığınca hazırlanmış ve geçtiğimiz mayıs ayında Bakanlar Kurulunca alınan kararla Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilerek ilgili komisyonlarda görüşülüp 1/704 esas numarası ile sıraya alınmıştır. üzetle, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığına, yurtiçinde terörle mücadelede kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak, istihbarı bilgi derlemek, politika ve strateji oluşturmak, terör odaklarının yurtdışı bağlantılarını izlemek ve uluslar arası işbirliği çerçevesinde ortak önleyici tedbirler geliştirmek, terörle mücadelede toplum desteğini sağlamak amacıyla gerekli planlamaları yapmak gibi görevler tevdi edilmiştir.

    İç güvenlik hizmetlerinin bir parçası olan terörle mücadele esas itibarıyla İçişleri Bakanlığının görev ve sorumluluğu içerisinde yer almaktadır. İçişleri Bakanlığı bu görevini bağlı kuruluşları olan Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik Komutanlığı vasıtasıyla yerine getirmektedir. Tasarının kanunlaşması ile Bakanlığa bağlı dördüncü kuruluş ihdas edilmiş olacaktır. Aynı zamanda, güvenlik kuruluşları ve ilgili kurumlar arasında terörle mücadele alanında gerekli koordinasyonu sağlamak, bu alandaki politika ve uygulamaları değerlendirmek amacıyla da İçişleri Bakanının başkanlığında Terörle Mücadele Koordinasyon Kurulu oluşturulması hazırlanan tasarıda yer almaktadır.


    Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı bünyesinde dört ana hizmet birimi, üç danışma birimi ve bir yardımcı hizmet birimi kurulması planlanmıştır. Ana hizmet birimleri; Planlama, Koordinasyon ve Sosyal Destek Daire Başkanlığı, Araştırma-Geliştirme Daire Başkanlığı, İletişim Daire Başkanlığı ve Dış İlişkiler Daire Başkanlığıdır. Danışma birimleri; Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı, Hukuk Müşavirliği ve Müsteşarlık Müşavirleridir. Yardımcı hizmet birimi ise İnsan Kaynakları ve Destek Hizmetleri Daire Başkanlığıdır. Müsteşarlığın bu Kanunla belirlenen görevleri ifasında; bakanlıklar, kurum ve kuruluşlar ile işbirliği içerisinde çalışması, bu kapsamda Müsteşarlık tarafından istenen her türlü bilgi ve belge talebinin, ilgili bakanlık kurum ve kuruluşlar tarafından gecikmesizin yerine getirilmesi öngörülmektedir.

    Müsteşarlığın çalışma usul ve esasları ile disiplin ve sicil işlemlerinin Müsteşarlıkça çıkarılacak yönetmeliklerle düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Bunun yanında tasarı, güvenlik politikaları ve sosyo-ekonomik politikaların uyumlu bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere, illerde İl Sosyal Etüt ve Proje Müdürlüğü kurulmasını ve aynı amaçla ihtiyaç duyulan ilçelerde valiliğin teklifi ve Bakanlığın onayı ile bürolar kurulabilmesini öngörmektedir.

    Genel çerçevede tasarı yukarıda bahsedildiği gibidir. Ancak, tasarının kapsamında, üzerinde fazlaca durmaya değer olan, hassasiyetleri nedeni ile gündeme geldiğinde fazlaca eleştirilecek olduğu aşikar hususlar vardır; Müsteşarlık, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa tabi genel bütçeli bir idare olacaktır. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunun 24. maddesi: "örtülü ödenek; kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri, devletin milli güvenliği ve yüksek menfaatleri ile devlet itibarının gerekleri, siyasi, sosyal ve kültürel amaçlar ve olağanüstü hizmetlerle ilgili hükümet icapları için kullanılmak üzere başbakanlık bütçesine konulan ödenektir” şeklindedir. Kanunlarla verilen görevlerin gerektirdiği istihbarat hizmetlerini yürüten diğer kamu idarelerinin bütçelerine de örtülü ödenek konulabilir. İlgili kanun, “ürtülü ödenek, bu amaçlar dışında ve başbakanın ve ailesinin kişisel harcamaları ile siyasi partilerin idare, propaganda ve seçim ihtiyaçlarında kullanılamaz” dese de, geçmiş yıllarda ülkece edinilen kötü tecrübeler bu hususu düşündürücü kılmakta ve temkinli olmaya mecbur bırakmaktadır.

    İç güvenlik hizmetleri kapsamında güvenlik birimlerince yürütülen operasyonel faaliyetler Müsteşarlığın görev alanına girmeyecektir. Bu nedenle müsteşarlığın herhangi bir operasyonel görevi olmayacaktır.

    Operasyonel görevden mahrum bir Müsteşarlıkla söz konusu sorunların giderilmesi mümkün olmayacaktır. Operasyonel görevden mahrumiyeti, kurulması öngörülen Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığını işlevsizleştirecektir.


    Müsteşarlık bünyesinde, terörle mücadele alanında oluşturulacak politika ve stratejiler ile alınacak tedbirlere esas olmak üzere, ilgili birimlerden stratejik istihbaratın alınması ve değerlendirilmesi amacıyla doğrudan Müsteşara bağlı İstihbarat Değerlendirme Merkezi oluşturulacaktır. Bu çerçevede güvenlik kuruluşları ve istihbarat birimleri ile Dışişleri Bakanlığınca elde edilecek stratejik bilgi ve istihbarat bu merkezde değerlendirilecek ve ilgili kurum ve kuruluşlarla paylaşılacaktır.


    Müsteşarlık bünyesinde, uzman kişilerden yeterli ölçüde yararlanmak maksadıyla, esnek bir personel istihdamı sistemi benimsenmiş, sözleşmeli olarak veya görevlendirme yöntemiyle personel çalıştırılması imkanı sağlanmıştır. Müsteşarlığın çalışma usul ve esasları ile disiplin ve sicil işlemlerinin Müsteşarlıkça çıkarılacak yönetmeliklerle düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Tasarının 13. maddesi, Müsteşarlık bünyesinde sözleşmeli personel ve yabancı uzman dahil olmak üzere uzman çalıştırılmasına ve bunların özlük haklarına ilişkin hususlar düzenlemiştir. 13. Maddenin 2. fıkrası “Ayrıca özel uzmanlık isteyen konularda kadro karşılığı olmaksızın tam gün veya kısmi gün veya belli bir konu veya proje bazında, konu veya projenin süresi ile sınırlı olmak koşuluyla sözleşmeli personel ve yabancı uzman çalıştırılabilir. Bunlara ödenecek ücret Müsteşarın teklifi üzerine Bakan onayı ile belirlenir.” İstihbarı bilgilerin toplanacağı ve paylaşılacağı bir kurumda istihdam edilecek yabancı uzmanların varlığı, Müsteşarlığın kuruluş maksadına gölge düşüreceği gibi milli güvenliğin sağlanmasında zafiyete yol açacaktır.


    Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığına ilişkin yasa tasarısı bir tarafa, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ ın müsteşarlığı tarif ederken saf ettiği ''Bu kuruluş, etkili olacak, etkili kılacağız. Bu konuda belki her şey yasa metnine geçirilmiyor. Biraz da 'çok bağlayıcı olmayalım, biraz esnek çalışalım' diye'' sözleri bile bu konuyu irdelemeyi zorunlu kılmaktadır.

    Terör olaylarındaki artış, terör ile yapılacak mücadelede salt silahlı gücün yeterli olmadığını açıkça göstermektedir. Terör olaylarının hiç olmadığı kadar karmaşık bir yapıya kavuştuğu günümüzde terör, siyasal, sosyolojik ve psikolojik boyutları ile değerlendirilmelidir. Toplumsal bilinç arttırılmalıdır. üniversitelerde kürsüler kurulmalı, bilimsel çalışmalarla mücadele desteklenmelidir. Terör olaylarının değerlendirilmesi ve sebep olduğu üzücü neticelerin önüne geçilmesi bakımından yeni bir yapılanmaya gidilmesi elzemdir. Bu maksat ile Müsteşarlık bünyesinde psikolog, sosyolog ve antropolog kadrolarının ihdas edilmesi gibi kararlar oldukça isabetlidir. Lakin tasarı, gerekçeleri ve maddeleri ile bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Yukarıda üzerinde önemle durulan hususlar da dikkate alındığında yeni yapılanmanın yepyeni bir kurumun ihdası ile gerçekleştirilecek olması düşündürücüdür. Milli güvenliği sağlamak için Devlet çapında istihbarat oluşturma görevine sahip bir Milli İstihbarat Teşkilatı var iken oluşturulacak bu Müsteşarlık MİT ’da yapılacak bir tasfiyeyi (arıtma, ayıklama, temizleme, göreve son verme) düşündürmekte ve beraberindeki sorunları ortaya çıkartmaktadır. Terörle mücadele eden kurum ve kuruluşlarla koordinasyon sorunları yaşanmaktadır. Bu sorunlar alınan kararların uygulanmasında zaafıyete sebep olmakta ve verimli, sonuç alıcı çalışmalara da engel olmaktadır. Müsteşarlık gibi yeni bir kurum, bu sıkıntıları çok daha fazla arttıracak, karmaşaya ve otorite belirsizliğine yol açacaktır. Milli İstihbarat Teşkilatının sadece dış görevler üstlenmesi ve yurt içinde istihbarat faaliyetini tümüyle Emniyete veya bir başka kuruma bırakması gibi düşünceler bir süredir dillendirilmektedir. Müsteşarlığın kurulması suretiyle bu düşünce hayata geçecek midir bilinmemekte ancak MİT ’nın bu olaya bakışı bilinmektedir:


    “Türkiye'de iç ve dış tehditlere bir bütün olarak yaklaşılması zorunludur. Türkiye'nin jeo-stratejik konumu, bölgesel sorunlar, bölgesel ve uluslararası çıkar çatışmalarının yarattığı tehditler, siyasi-ekonomik, askeri, güvenlik sorunlarının iç içeliği, analizlerde bütünleştirici çalışmaları kaçınılmaz kılarken, haber toplama gayretlerinin yönlendirilmesinde de aynı ihtiyacı ortaya çıkarmaktadır. Diğer güvenlik kuruluşlarının görev çerçeveleriyle bağlantılı olan istihbarat çalışmalarının sınırlarının belirlenmesi ile kuruluşlar arası koordinasyon ile stratejik anlamda istihbaratın MİT bünyesinde merkezileştirilmesinin zorunluluğu farklı şeylerdir. Güvenlik istihbaratı sadece yurt içi faaliyetlerle sınırlı değildir. ünemli ölçüde yurt dışında da tehdit oluşturduğu gibi, bu tehditlere destek veren ülkelerle bağlantılı olarak, stratejik istihbarat ile de bütünleşmektedir.”


    ülke istikbalinin ana unsurlarından biri de istihbaratken, ülkemizdeki istihbarat çalışmalarının karmakarışık görüntüsünün daha kötü bir hale gelmesi noktasında ki endişeler, kurulması düşünülen Müsteşarlığa rağmen devam etmektedir. Bu yüzden konunun aceleye getirilmeden, birlik içinde ve her yönüyle analiz edilerek yeniden tartışılması ülke güvenliği açısından oldukça önemlidir.


    Türk Ocağı / 29.06.2009

  7. #1827
    bozok
    Guest

    Cevap: CIA Böyle Çğretti

    Albay üiçek Tutuklandı!



    Albay Dursun üiçek tutuklanarak cezaevine gönderildi...

    "İrtica İle Mücadele Eylem Planı" adlı belgede imzası bulunan Dz. Kurmay Kıdemli Albay Dursun üiçek askeri görevliler tarafından Hasdal askeri cezaevine gönderildi. Dursun üiçek Ergenekon savcıları tarafından ifadesi alınmak üzere İstabul Adliye'sine çağırılmıştı. üiçek yaklaşık 11 saat süren sorgulama sonrasında tutuklanması istemiyle nöbetçi mahkemeye sevkedilmişti. üiçek'in sorgulama sırasında yöneltilen suçlamaları kabul etmediği öğrenildi.

    Askeri Savcılık "AKP'yi ve Fethullah Gülen Cemaatini bitirme" planı iddialarına ilişkin yaptığı incelemede, belgenin sahte olduğu ve belgede imzası olan Albay Dursun üiçek hakkında işleme gerek olmadığına karar vermişti.

    Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ geçen hafta düzenlediği basın toplantısında darbe planı iddialarına konu olan belgeyi kağıt parçası olarak nitelendirmişti.

    İnternetajans

    01.07.2009 00:31:00

  8. #1828
    bozok
    Guest

    Cevap: CIA Böyle Çğretti

    ERGENEKON SAVCILARI BAşBUğ'U DİKKATE ALMADI



    Ergenekon Davası sanığı Avukat Serdar üztürk’ün ofisinde bulunduğu iddia edilen ve Taraf Gazetesi’nin haber yaptığı “İrticayla Mücadele Eylem Planı” isimli fotokopi metin üzerine geçen hafta Genelkurmay Askeri Savcılığı soruşturma başlatmıştı.

    Soruşturma sonucunda savcılık belgenin sahte olduğuna kanaat getirmişti. Belgenin sahte olduğuna karar verilmesi üzerine belgede imzası bulunduğu iddia edilen Albay Dursun üiçek hakkında kovuşturmaya gerek olmadığına karar vermişti.

    Bunun üzerine geçen hafta Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, düzenlediği basın toplantısında belge için “kağıt parçası” ifadesini kullanmış, fotokopi bir belgenin hukuki bir değeri olmadığından söz etmişti. Belgeyi ciddiye alarak TSK aleyhinde yorum yapanları da eleştirmişti. Başbuğ, TSK’ya karşı psikolojik bir harekat yapıldığını söylemişti.

    İlker Başbuğ bunun yanı sıra Albay Dursun üiçek için hukuksal sürecin tamamlandığını bundan sonra yeni delillerin bulunması halinde soruşturmanın yine askeri savcılık tarafından açılacağını söyledi.

    Ancak Başbuğ’un konuşmasının ardından kısa süre sonra Ergenekon Davası Savcıları ifade vermek üzere Albay Dursun üiçek’i İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na çağırdı. üağrının süresinin son gününde savcılığa gelen Dursun üiçek’in ifadesi alındıktan sonra Ergenekon Savcıları üiçek’i tutuklanması istemi ile mahkemeye sevk etti.

    Bu istem tarihi bir dönüm noktasına işaret ediyor.

    üiçek’in tutuklanması talebi, İlker Başbuğ’un “belgenin hiçbir ciddiyeti yok” ve “yeni delil olursa soruşturmayı askeri savcılık açar” gibi ifadelerine rağmen gerçekleşti. Kısacası Ergenekon Davası Savcıları Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un açıklamalarını dikkate almadıkları gibi bu açıklamanın aksi yönde adım attılar.

    Bu durum Ergenekon Davası Savcıları ile Genelkurmay arasında açık bir çatışmaya denk düşüyor. Ergenekon Davası Savcılarının attığı adım, Dursun üiçek ister tutuklansın ister serbest bırakılsın Türkiye’nin çok hassas bir kırılma noktasından geçtiğini gösteriyor. Kurumlar arası açık çatışma hali, bir kurumun diğerine dönük attığı adımlar artık kamuoyunun gözlerinin önünde cereyan ediyor.

    Ancak bu akşam yaşanan örnekte görüldüğü gibi yaşanan çatışmanın açık hale gelmesi Türkiye’nin önemli bir kavşaktan geçmekte olduğunun göstergesi.

    Gelişmeler ve değerlendirmeler bu kırılma noktasında Odatv’de olacak…






    Odatv.com
    30 Haziran 2009

  9. #1829
    bozok
    Guest

    Cevap: CIA Böyle Çğretti

    SAVCI üZ GECE VAKTİ ADLİYEYE NEDEN GERİ GELDİ?




    Dün yaşananlar saat saat analiz edildiğinde, üankaya Köşkü ile İstanbul Adliyesi arasında eşzamanlı bazı olaylar meydana geldiği anlaşılıyor.

    MGK öncesinden başlayacak olursak; Albay Dursun üiçek ve sekiz albayın Ergenekon savcılık ifadeleri Pazartesi günü alınacakken Salı gününe, yani MGK’nın yapılacağı güne ertelendi!

    Saat 9.00 Albay Dursun üiçek hariç diğer albaylar ifade vermek üzere adliyeye geldiler. Dursun üiçek’in gelmeyeceğine dair söylentiler yayıldı ama sonunda onun da geldiği açıklandı. Savcılık sorguları başladı.

    13.00 Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı başladı.

    17.00 Toplantıya yarım saat ara verildi. MGK’nın hükümet ve askeri kanadı kendi aralarında görüşmelere çekildi.

    17.50 tekrar toplantı düzenine geçildi ve Genelkurmay Başkanı’nın "MGK’ya taşıyacağım" dediği konunun tartışılmasına başlandı.

    19.00 Albay Dursun üiçek’in tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildiği haberi ana haber bültenlerinde verildi.

    19.30 üiçek’in tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildiği haberi, Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Başbuğ’a not olarak iletildi.

    21.10 MGK toplantısı sona erdi.

    21. 20 Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Başbuğ, Başbakan Yardımcısı üiçek ve Adalet Bakanı Ergin Köşk’te kalarak Cumhurbaşkanı Gül ile bir toplantı daha yaptılar. Basın bu mini zirvede Gül’ün “gece yarısı yasasını” veto etme olasılığının konuşulduğunu yazdı.

    21.30 Dursun üiçek'in tutuklama istemiyle adliyeye sevk edilmesinin ardından adliyeden ayrılan Savcı Zekeriya üz sürpriz bir şekilde adliyeye geri döndü!

    22.20 Mini Zirve sona erdi.

    …Ve Kurmay Albay Dursun üiçek gece yarısından sonra tutuklandı!

    Görüldüğü gibi, bu senkronize işler sırasındaki en ilginç olay, Savcı üz’ün saat 21.30’da adliyeye geri dönmüş olmasıydı. O sırada MGK bitmiş, mini zirve devam etmekteydi. Albay üiçek’in mahkeme sorgusu sürerken, Savcı üz hakimleri tutuklamaya ikna edecek yeni bir kanıt mı, yoksa haber mi getirmişti?

    Dünkü bütün bu eşzamanlı olaylar sırasında Ankara ile İstanbul hattında ne gibi haberleşmelerin olduğu artık isteyenin istediği şekilde yorumlamasına açıktır.

    şimdi Albay üiçek’in malum fotokopi nedeniyle değil, örgüt üyesi olma suçundan tutuklandığı söyleniyor. Elbette öyle denecek! “Belge” yüzünden dense, hem askeri mahkemeyle yetki uyuşmazlığı çıkacak, hem de savcıya “fotokopinin aslını mı buldun?” diye sorulacak.

    Ama Albay üiçek örgüt üyeliğinden tutuklanmış olsa bile savcılığın yanıtlaması gereken bazı sorular yine ortada kalmıştır.

    O malum fotokopi avukatın bürosunda 4 Haziran’da bulundu. Yani savcılık Albay üiçek adını en geç 4 Haziran da duymuştur. O fotokopi Taraf’ta 12 Haziran’da yayınlandı. Savcılık Albayın örgüt üyesi olduğunu düşünüyorsa neden o 8 gün içinde gözaltına alıp sorgulamamıştır? Yoksa belgenin servis edilip kızılca kıyametin kopmasını mı beklemiştir?

    Diyelim ki geciktiler! üyleyse MGK toplantısından sonraki günler torbaya mı girdi de tutuklama için tam o toplantının yapıldığı günü ve bittikten sonraki bir saati seçtiler? Bunun çok büyük bir “rastlantı” olduğuna artık kimi inandırabilirler?

    30 Haziran günü meydana gelen senkronize işlerden sonra, artık Ergenekon davasının siyasi değil hukuki olduğuna inandırabilecek kimseyi bulmak çok zordur.



    Odatv.com
    1 Temmuz 2009

  10. #1830
    bozok
    Guest

    Cevap: CIA Böyle Çğretti

    Başbuğ'un ününe Belge Mi Konuldu?




    MGK öncesi gerçekleşen o toplantıda neler konuşuldu?

    CNNTürk ekranlarında Ayşenur Arslan'ın hazırlayıp sunduğu "Medya Mahallesi" programına dün gerçekleştirilen MGK toplantısı ve "darbe planı" altında imzası bulunduğu iddia edilen Albay Dursun üiçek'in tutuklanması damgasını vurdu.


    Ayşenur Arslan'ın canlı yayın konuğu olan Hürriyet Gazetesi yazarı ve hurriyet.com.tr Yayın Yönetmeni Fatih üekirge, tartışmanın şifrelerini "Medya Mahallesi" izleyicileri için analiz etti.


    MGK toplantısı sonrası yayınlanan bildirideki 3 kelimeye dikkat çeken üekirge bu ifadeler ışığında topnaltının içeriğini yorumladı.


    Genelkurmay Başkanı'nın TSK ya karşı asimetrik psikolojik savaş yapıldığına yönelik değerlendirmesi ve dün gece Albay Dursun üİçek'in tutuklanamsıyla ilgili ilginç bir yorum yapan üekirge, "O harekata Genelkurmay kiminle karşılık verecektir? İşte o Albay. Paradoks çok ciddi. Genelkurmay başkanının "Asimetrik psikolojik savaş var" dediği olgu ile mücadeleyi yürütecek o Albay şu an tutuklandı." diye konuştu.


    İşte Fatih üekirge'nin çarpıcı açıklamaları;


    "MGK toplantısında yayınlanan bildiri hep bazı şifreler içerir. Burada 3 kelime var; "beyan", "tepki" ve "teyid".


    "Beyan" bazı siyasilerin, bazı emekli komutanların konuşmaları, köşe yazarlarının yorumları... "Tepki" dile getirilmiş, buradan ne bekleniyordu? 8 saatlik görüşmenin ardından kriz bekleniyordu. Ben kriz beklemiyordum bu tip Anayasa kitapçığı atılan durumlar geçti artık. "Teyid" kelimesinin yorumu: Gereğini yapacağız....


    Buradan yola çıkarsak birkaç şey söylemek istiyorum. Genelkurmay Başkanı'nın temiz dediği, Genelkurmay'ın "kağıt parçası" dediği belge neden bu kadar dikkate alındı. Belge orada, savcılık tarafından sorulan sorular içinde var ya da yok ama Albay'ın ortaya çıkışını sağlayan şey o belgedir.


    Genelkurmay Başkanı "TSK'nın içinden elinizi çekiniz" dedi. Kime dedi? Tarif yok, robot resim. "Asimetrik psikolojik savaş var" dedi.


    O harekata Genelkurmay kiminle karşılık verecektir? İşte o Albay. Paradoks çok ciddi. Genelkurmay başkanının "Asimetrik psikolojik savaş var" dediği olgu ile mücadeleyi yürütecek o Albay şu an tutuklandı.



    MİT MüSTEşARI, GENELKURMAY'A DOSYA MI VERDİ?

    Genelkurmay Başkanı'nın altında bir hareket mi var? Hilmi üzkök'ün daha sonra anlattıklarına göre yaşadıklarını biliyoruz. Genelkurmay Başkanı neden MİT Müsteşarı ile görüştü, kendi iç istihbaratı varken?


    Geçmişte Yaşar Büyükanıt Genelkurmay Başkanı iken "Karargah evleri" konusunda MİT müsteşarlığı Genelkurmay'a bir dosya verdi. O dosya ile ilgili TSK'da bir şey yapılıp yapılmadığını bilmiyoruz ama o dosya Ergenekon soruşturması kapsamında yapılan aramalarda ortaya çıktı. Bazı şeylerin bilinmediğini, artık MİT Müsteşarlığı'nın da bu konuda müdahil olduğunu biliyoruz."





    kanaldhaber.com.tr





    01.07.2009

183. Sayfa - Toplam 185 Sayfa var BirinciBirinci ... 83133173181182183184185 SonuncuSonuncu

Benzer Konular

  1. CIA Böyle Öğretti (2)
    By bozok in forum Gündem
    Cevaplar: 2075
    Son Mesaj: 10-17-2011, 10:20 PM
  2. Var mı böyle bir terbiyesizlik?
    By bozok in forum Gündem
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11-09-2010, 04:08 PM
  3. Sürüleşmek böyle bir şey
    By bozok in forum Kültür
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11-14-2009, 11:18 AM
  4. Yok böyle bir kurtarış!..
    By bozok in forum Spor
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 08-18-2009, 05:05 PM
  5. Yıkanmayı, Türkler öğretti
    By anau in forum Kültür
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 03-29-2008, 04:47 AM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  
 
Turan Ordusu
   
Bitkisel Tedavi | Dogal Tedavi | Gazete Haberleri | Sikayet Yolla | Tüketici Haklari | Aloe Vera | Nas?l Zayiflarim | Diyet Liste | Bitkisel Tedavi