Teref, (Servet ve refahla þýmarmak) Kur?an?ý Kerim?in en önemli kavramlarýndan biri olan teref, mal ve servetle þýmarýp azmak demektir. Teref ve onun baþka bir dil kalýbýnda kullanýlmasý olan ?itraf? yer aldýðý bütün ayetlerde bu anlamda kullanýlmakta ve toplumlarý yýkan bir bela olarak gösterilmektedir.
Mal ve servetin belli ellerde toplanmasýný ve toplum aleyhine bir baský ?sömürü? unsuru halinde kullanýlmasýný yaradýlýþ kanunlarýný çiðnemek olarak gören Kur?an, bunun denge bozucu ve çöküþe götürücü bir illet olmasýný þu gerekçeye baðlar; Emekle kapitalin yer deðiþtirmesi.
Kur?an, ekonominin, baþarýnýn ve zaferin temelinde emek ve gayreti görmektedir. Teref, bu kainat prensibini tersine çevirmekte ve oluþ ve eriþin motor gücü olan emeði kapitale boðdurmaktadýr. Bu yüzden Kur?an servette yoksulun hakký olduðunu açýkça ifade eder. ( bk. Zariyat 19; Enam 141; isra 26;Rum 38 Bu servetin ?Teref?e? gitmemek üzere frenlenmesi demektir. Ýmam þafi?ye göre bir malda fakirin hakký o malýn sahibinin haklarýndan önde gelir. üünkü Kur?an, malýn sahibi tarafýndan kullanýlýr hale gelmesini fakirin hakkýnýn verilmesine baðlamýþtýr. (sibal 2001) Nahl 71.ayete göre servet sahipleri mallarýndan emrinde çalýþanlara her iki taraf eþit oluncaya kadar vermelidirler. Bunun yapýlmamasý Allah?ýn nimetlerine kafa tutmaktýr.
Gerçek olan þu ki, tatmin edilmeyen ihtiyaçlar, israf ve þýmarýklýk tarafýndan tahrik edilince nefrete dönüþür ve bu nefretin önünde hiçbir þey ayakta duramaz. Nietsche bu gerçeðe iþaret ederken þöyle demiþtir; ?Nerede bir vaha? varsa, orada bir put vardýr. (Zerdüþt 120) Nimet put veya putlar tarafýndan tekele alýnýp aç mideler nefretle kabarýnca vahanýn altý üstüne gelir. Tarihin her devrinde ve dünyanýn her yerinde terör ve dehþetin altýnda bu nefret vardýr. (Kur?an?ýn deyimiyle Mütrefler) kendilerine düþen görevleri savsaklamanýn yanýnda, toplumu yönetme durumuna geçmekle de çöküþü hýzlandýrýyorlar. Ve böylece toplumun batmasý, Kur?an?a göre bir evrensel zorunluluk haline gelir. (Ýsra.s.16) Terefin getireceði yýkýmda ülkenin üst kadrolarýyla aþaðý kadrolarýnýn yer deðiþtirmesi esastýr. Bakýnýz, ( Hud. S.82-83 ) Baþka bir deyimle teref?in tahribi en çok yöneten kadroyu rahatsýz eder. Kur?an bu kadroya ali?ler (üst düzeydekiler.) Ve veya mele (kodaman yönetici kadro) diye ifade eder ve bu kadroyla teref arasý iliþkiye dikkat çeker. Müminün 24-33-Bakara 246-Araf 60-66-75-88-90-103-109-127 Hüd.27-38-97.vs)
Böylece Kur?an?ý kerim oluþ diyalektiðinin temeline ezen ve horlayanla, ezilen ve horlananlarýn mücadelesini koymaktadýr. þunu belirtmeliyiz ki, bu diyalektikte ezmenin objesi, Kur?an tarafýndan gösterilmemiþtir. Bu demektir ki, bu obje deðiþkendir. Bazen ekonomik deðerler, bazen de baþka unsurlar olabilir. Diyalektiðin deðiþmeyen yaný, yani yapý taþý ezen ezilen çeliþme ve didiþmesidir.
( kaynak, Kura?an?ýn Temel kavramlarý. Y.N.üztürk)
ülkemizin ezilen insanýný býrakalým gününü yaþasýn, o?da onun hakkýdýr. Fakat ya bu ülkenin insanýnýn yarýnlarýný yaratmakla yükümlü olanlarýna ne diyelim? Sözlü dalaþmalarý politika sanarak birbirleriyle meclislerde dalaþmaya gidenler, bugünkü dünya tekellerinin ülkemizi, insanýmýzý sömürmesinden, köleleþtirmesinden kurtarmak için, baþka yýldýzlardan kurtarýcý mý bekleyeceðiz?
Dünyayý doðal kaynaklarýyla sömürmesi için ve insanlarý öldürerek dünyaya barýþ getirmesi için Ýsa Mesih Busch?a görev vermiþ, pekiyi biz dünyaya musallat olan bu beladan kurtulmak için yeni bir Peygamber mi bekleyeceðiz? Dün bizim insanýmýzýn boynuna kement atýp tutsak etmek isteyen bu tasallutçulardan, bu milletin önüne geçip?te selamete erdiren ve dünya öðretmeni niteliðinde olan büyük önder, büyük stratejist, büyük siyasetçi M. Kemal Atatürk?ün bu büyük ulusun önünü açan düþüncelerini savunmaya da mý mecalimiz kalmadý? Bu tükenmiþliðin, bu teslimiyetin bir yanýnda tereddüt mü var? Yoksa inançsýzlýk mý var? Bu ulusu esarete atmamak için ölümüne önde gittiðini görenlerin hala içimizde yaþayanlarý var. Bu insanlarýn o dünya liderini anlatýrken döktükleri göz yaþlarýna bakarak bu ulusun insanýnýn kalplerinde yaþattýðý o ruh?en canlý abideyi nasýl anlamaktan uzak durur? Nasýl savunmaktan geri dururuz? Yarýnlarýnýzý ve baðýmsýzlýðýnýzý kendiniz yaratacaksýnýz, çoluk çocuðunun refahýný kendiniz yaratacaksýnýz, dünya insanýný mutlu etmede sizi öne geçirecek yeni uygulanabilirliði olan paradigmalarý sizler yaratacaksýnýz demedi mi bizlere?
Bu noktadan hareketle, söyleyebileceðimiz þudur. Aymaz düþüncelerle ve ülkemize göz dikenlerin öðütleriyle ulusumuzu ve ülkemizi yönetmeye ve yönlendirmeye yönelenlerden tüm ulusumuzu Tanrý esirgesin. Fakat bizim gözümüzde yaratýlmýþlýðýndaki mükemmelliðine baktýðýmýzda; o yanlýþý görür.
üünkü; ?Evrensel hayatýn olaðanüstü bir enstrümaný?dýr insan, kendini ve yaþamý dillendiren. Diðer unsurlara gelince; Hayatýn zenginliklerini ihtiva eder onlar.? ?Evrenin kompozitörü ise, ?ÝüKÝN VE AþKIN OLANDIR???
Demir Ali POME...