Mustafa Kemal Paþa esir olmuþ...



Hayri KüKLü
---------------------
Ýnceleme-Araþtýrma


Müslümanlarý, “Ýsmaililik” mezhebiyle dinden çýkaran sahte þeyh “Abdullah”...

Ýngilizlere hizmet için Kur’an üzerine yemin eden ve Mustafa Kemal’i öldürmek üzere görevlendirilen Hintli ajan Mustafa Sagir...

Haþmetlü Ýkinci Elizabeth Hazretleri’nin (Türkiye gazetesinin baþyazarý Yýlmaz üztuna böyle hitap ediyor!!! HK) Bursa’da Kur’aný Kerim dinlemesi...

“Majesteleri, size 71’de el sallamýþtým” diyen Gül’e “Haç” niþaný takýlmasý...

Gül’ün, “Ýkinci Cumhuriyet ve Yeni Osmanlýcýlýk kavramlarýnýn ve bu tartýþmalarýn ortaya gelmesini ben çok saðlýklý olarak görüyorum ve geleceðe ümitle bakýyorum” demesi. (Bkz. Türkiye Gönüllü Kültür Teþekkülleri 3. Ýstiþare Toplantýsý. 1992)

Yeni Osmanlýcýlýk...
BOP, GOP...
Dinlerarasý diyalog...
Medeniyetler ittifaký...
Washington’da “Hamdolsun”...
Ali Kemalci gazeteciler, çanak sorular...
Ecnebilerden “mandacý” açýklamalar...
Onlarý manþetlere taþýyanlar...
Financial Times, Washington Times ve Reuters’tan özel servis...

* * *

Siz, bunlarýn ne anlama geldiðini düþünürken ben size tarihten bir yaprak daha sunayým...

Olur da bir gün ümitsizliðe kapýlýrsanýz, tekrar tekrar okuyun...
Ýyi geleceðinden eminim.

* * *

“Akþam üstü gene beynimizin içinde ayný burgu, kalbimizin içinde ayný aðrý Büyükada’ya gidi-yordum. Aydýnlýk, ferah bir Aðustos akþamý... Köpüklü, uyanýk ve neþeli bir deniz. Güverte, týka basa dolu... Türkçe konuþmayanlarda, birbirinin sözünü kapan bir sevinç var. Sadece bu sevinç, bizi yýkmaya yeterdi. “Ne olmuþtu?” diye sormaktan korkuyorduk.
Bir fena þey vardý. Kimseye bir þey sormaksýzýn onu zihnimizde hafifletmeye uðraþýyorduk. Ýhtimal durmuþtuk. Belki de bir iki noktada gerilemiþtik. Ordu bozulmamýþsa bundan ne çýkardý? Yunanlýlar da artýk bitkin bir halde deðil mi idiler? Aþaðý yukarý bir uzlaþma yapabilirdik. Bu da, elbette Sevres Antlaþmasý’ndan daha iyi olurdu.

Fakat içimizdeki sorunun, kimseden aramaya cesaret edemediðimiz cevabý kendiliðinden yayýlýverdi: Baþkomutan Mustafa Kemal Paþa bütün karargahý ile beraber esir olmuþ...

Keder insanlarý öldürmez derlerse, bu söze inanýnýz. Kalp denen þeyin ne dayanýklý bir maddeden yapýlmýþ olduðunu ben, o akþamüstü Büyükada vapurunun güvertesinde öðrendim.

Türkleri Büyükada Yat Kulübü’nden kovmuþlardý. Yalnýz bir iki sýrnaþýk, yolunu bularak içlerine sokulabilmiþlerdi. Bunlar, o akþam cezalarýný çekmiþlerdir. üünkü kulüpte, Mustafa Kemal’in esir olmasý þerefine kulübün bütün þampanyalarý patlýyor ve Türkler de daðýtýlan kadehleri içmeye zorlanýyordu. Ada sokaklarý, çoluk çocuðun çýðlýklarýyla geçilmez bir hale geldi.

ülümü bir uyku, rahat bir uyku gibi arayarak sabahý ettik. Ýlk vapurun en görünmez köþesine sýðýnarak, iki büklüm köprüye indik.

Bütün Türkleri, yas içinde bulacaðýmý sanýyordum. Meðer ne kadar soysuzluða uðramýþýz. Acaba sokaktakilerin hepsi, þu veya bu muhipler cemiyeti üyeleri mi idi? Bizimkiler utançlarýndan evlerinde mi kalmýþlardý? Bu gülüþler, bu çýrpýnýþlar, bu el sýkýþlar ne idi?

Meðer bütün karargahý ile Baþkomutan Mustafa Kemal deðil Yunan Baþkomutaný Trikopis esir olmuþ...

Size, kalbin ne kadar dayanýklý bir maddeden yapýlmýþ olduðunu yukarýda söylemeseydim, burada söylerdim. Bir çocuk gibi sýçramaya baþladým. Habere, havadise, telgrafa koþuyorum. Hani dün kýzdýðýmýz o sürüm gazetesi yok mu, meðer resmi tebliðlerin kilometrelerce gerisinde imiþ. Yunan ordusunu yok etmiþiz ve Ýzmir’e iniyormuþuz.

Ben, ömrümde hiçbir edebiyat eserinde, ordulara ilk hedeflerinin Akdeniz olduðunu bildiren günlük emri okurken duyduðum zevki duymadým. Bu, bütün heyecanlarýn üstünde bir heyecan veren, bütün þiirlerin üstünde bir þiirdi. Ne olmuþtuk, biliyor musunuz? Kurtulmuþtuk.

Ah Mustafa Kemal, Mustafa Kemal, sana ölünceye kadar o günün sevincini ödeyebilmekten baþka bir þey düþünmeyeceðim.

Konuþmak için dilim, yazmak için kalemim tutuldu. Ýkdam’daki Yakup Kadri’yi aradým, ilk vapurla Ýzmir’e gitmeyi teklif ettim.

Tuhaf þey: Ýzmir’in alýndýðý haberi geldiði vakit, içimizde artýk sevinme gücü kalmamýþtý. Gönlümüz, uzun ve derin uykuya dalmýþ gibi idi. Bir hastanýn baþýnda günlerce beklemekten sonraki yaðýlýp kalmaya benzer bir uyku... Hatta daha fazla aðlamalý bir hal... Bir akþam önce þampanya bayramý yapanlarýn yüzlerindeki unulmaz yasý gidip görmek düþüncesinden bile sevinmiyorduk.

Nemiz varsa, baðýmsýz bir devlet kurmuþsak, hür vatandaþ olmuþsak, þerefli insanlar gibi dolaþýyorsak, yurdumuzu batýnýn, vicdanýmýzý ve kafamýzý doðunun pençesinden kurtarmýþsak, þu denizlere bizim diye bakýyor, bu topraklarda ana baðrýnýn sýcaðýný duyuyorsak, belki nefes alýyorsak, hepsini, her þeyi 30 Aðustos zaferine borçluyuz.

“Akþam”ýn ilk sayfasý için koskoca bir kliþe hazýrlamýþtýk: ”

Elhamdülillah, Ýzmir’e kavuþtuk! “ Kapýlarý açmanýn imkaný mý var? Gazeteyi pencereden akýtýyorduk. Alan, yüzüne gözüne sürüyordu. Galata Rýhtýmý üzerinde kamçýsý ile selam marþýný susturan beyaz atlý Franchet d’Esprey, o korkunç hayal, sanki bir operet sahnesinden kalma hoþ bir hatýra idi! Doðrusu, daha fazla Dolmabahçe’ye gidip Vahideddin’i görmek istiyordum. Ýçimdeki tek zulüm hevesi bu idi.

Vahideddin’i göremedim. Fakat sonradan ilk Meclisten kalma bir dostum, Muhiddin Baha, bana bir Ankara hikayesi anlattý. Onlar da sevinçten ne yapacaklarýný bilmiyorlarmýþ. Mecliste bir aralýk ellerini yýkamaya gitmiþ. Asýk suratlý bir milletvekili görmüþ. Mustafa Kemal’in muhaliflerinden biri:

-Yahu nedir bu halin? diye sormuþ. üteki dudaklarýný sýkarak:

-Ne var sanki? Nasýl olsa Ýzmir’i bize vereceklerdi. Nesini büyültüp duruyorsunuz? diye çýkýþmýþ da!

Sonra da:

-Yunanlýlardan kurtulduk. Bakalým Mustafa Kemal’den nasýl kurtulacaðýz? demiþ.

Evet, muhalifleri ve rakipleri sapsarý idiler. Ah! Bir kurþun son Yunan kurþunu Mustafa Kemal’in göðsüne saplanamaz mýydý?

Doðu böyledir, dostlarým, Doðu’da kin, kolayca hiyanete kadar götürür. O gün sapsarý kesilenler veya onlarýn kinini güdenler, þimdi bile o günün hatýrasýný söndürmeye uðraþmakta deðil midirler? Doðu kini, vicdanlarý saran bu kanser... Kanserlerin en habis soyu!” (1)

1 - Falih Rýfký Atay, üankaya: Ýstanbul 1969. s.312




Dikkat... Bu masada 32 Kral, 62 Cumhurbaþkaný oturuyor.







16/05/2008 / YENÝüAð GZT.