Gösterilen sonuçlar: 1 ile 5 ve 5

Konu: Son Uyarı!

  1. #1
    bozok
    Guest

    Son Uyarı!

    SON UYARI!


    AKP’nin kapatma davasını etkilemek için AB başta olmak üzere dış destekli müdahaleleri, sonunda yargının sabrını taşırdı. Yargıtay Başkanlar Kurulu, ’yürütme yandaşı yargı oluşturma’ çabalarına isyan ederek, “Hedeflenen budur, ancak insanlık tarihi güdümlü yargı ile başarılı olabilen hiçbir millet ve devlete tanıklık etmemiştir” ikazında bulundu,



    Sert bildiride, “yargıya yönelik ve hukuk devleti olma ilkesiyle bağdaşmayan sistemli saldırıların Cumhuriyetin temel ilkelerini zedeler hal aldığı” uyarısı yapıldı. Bildiride, “Yüce Türk ulusu, bağımsızlığı ve etkinliği eksiksiz bir yargı erkine her zaman layık olmuştur. Yargı bağımsızlığının takipçisi olacağımızı saygıyla duyururuz” ifadesi de dikkat çekti.



    İşte tarihi bildirinin satır başları


    * Yargının bağımsızlığı hazmedilemiyor, yargı mensupları hedef gösteriliyor.


    * Kapatma davası açan Yargıtay Başsavcısı ile toplum arasında husumet yaratılmaya çalışılıyor.


    * Yürütmeye yandaş, onu koruyup kollayan ve onun tarafından denetlenen bir yargının oluşturulması amaçlanıyor.



    * Hazırlanan Anayasa taslağı bir siyasi görüşün direktifi, AB kriterlerini bile karşılamıyor.



    * Hazırlanan Anayasa taslağı bir siyasi görüşün direktifi, AB kriterlerini bile karşılamıyor.



    Muhtıra gibi bildiri
    Yargıtay Başkanlar Kurulu sert bir bildiri ile AKP hükümetine tepki gösterdi; Anayasa Mahkemesi’ni etkilemeye çalışma hevesinin sonucu etkilemeyeceğini belirtti


    Yargıtay Başkanlar Kurulu, dün yayımladıkları bildiriyle, yargı üzerine oynanan oyunları dile getirdi.


    Yargıtay Başkanlar Kurulu bir bildiri yayınlayarak, yeni anayasa ve yargı reformu hazırlıkları ile kapatma davasına karşı girişimleri nedeniyle Hükümet’e sert çıktı. AKP’den “siyasi kuruluş”, hükümetten “yürütme erki” olarak bahsedilen, “yandaşları” ifadesi kullanılan bildiride, “ısrarlı bir biçimde ve sistemli olarak yargı erkinin bağımsızlığının hazmedilemediği, tarafsızlığı sağlama adı ve aldatmasıyla yürütmeye yandaş, onu koruyup kollayan ve onun tarafından denetlenen bir yargının oluşturulmasını amaçlandığını belgelemeye yettiği” ifade edilerek, “Hedeflenen budur, ancak asla unutulmamalıdır ki, insanlık tarihi böylesi güdümlü yargı ile varlığını sürdürebilen, bireyini güvenli ve mutlu edebilen ve uygarlık yarışında başarılı olabilen hiçbir millet ve devlete tanıklık etmemiştir” denildi. Bildiride, “bir yıla yakın süreçte ve özellikle son zamanlarda, giderek artan bir biçimde yargı erkine yönelik ve hukuk devleti olma ilkesiyle bağdaşmayan sistemli saldırıların Cumhuriyetin temel ilkelerini zedeler hal aldığı” değerlendirmesinde bulunuldu. Bildiride, “Süreklilik gösteren bu davranışlar, toplumun, çözüm bekleyen sorunlarının ve gerçek gündeminin ötelenmesine, gelişimine harcanması gereken zamanın gereksiz biçimde yitirilmesine neden olur hale dönüşmüştür” ifadesine yer verildi.




    Anayasa için mutabakat
    Yargıtay Başkanlar Kurulu bildirisinde, “Anayasa’nın kimi hükümlerinin yenilenmesi konusunda oluşan genel kabulden yararlanılmak suretiyle bir siyasi görüşün istek ve direktifi doğrultusunda bütünü değiştiren bir taslak hazırlattırılarak ’en doğru ve en çağdaş Anayasa’tanımlamasıyla kamuoyuna sunulduğu” ifade edildi. Anayasaların en geniş toplumsal mutabakatla, tartışma ve uzlaşma ve sahiplenmelerle hazırlanması gerekeceğinin “göz ardı edildiği” görüşüne yer verilen bildiride, “Böylece ilk ciddi gerilim, beklenmedik bir zamanda ve hiç de gerekli olmayan yöntemle gündeme yerleştirilmiştir” denildi. Bildiride, Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun 28 Eylül 2007 tarihli konuya ilişkin bildirisine yer verilerek, şunlar kaydedildi:

    “Toplumun yoğun ve isabetli refleksi, anılan taslağın yasalaşması girişiminde duraksama yaşatmış, ancak Anayasa’nın 10. ve 42. maddeleriyle ilgili değişiklik engellenemeyen bir hızla yasalaştırılmıştır. Tüm gelişmeleri izleyip, değerlendiren Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı anayasanın ve yasaların kendisine yüklediği sorumluluğun gereği ve tezahürü olarak yasal yöntemle topladığı kanıtlara dayanmak suretiyle bir siyasi parti hakkında iddianame düzenleyerek Anayasa Mahkemesi nezdinde yargılama ve müeyyide talebinde bulunmuş; ne var ki talebin muhatapları ve onların yandaşları iddianamenin kurumsal olduğu gerçeğini gözardı ederek, akla, mantığa ve hukuka aykırı tavır, söylem ve yazılarla ve hatta çoğu suç teşkil eden davranışlarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nı toplumun tepki ve husumetini muhatap kılmaya yönelmişlerdir. Bu türden davranışların kişisel tatmin duyguları ötesinde, yargılanan siyasi kuruluşa hukuken hiçbir siyasi yarar sağlamayacağı, yargılamanın sonucunu da etkilemeyeceği gözetilmemiş, zaman zaman şiddetini kaybetse de bütünüyle sona erdirilmediği, belki de bilinçli tarzda sona erdirilmek istenmediği gözlenir olmuştur.”


    Sonucu değiştiremezler
    Bildiride, “Süreçte, çelişki ve yanlışlıklar sürdürülmüş, açılan davayı Anayasal ve yasal sorumluluk ve yetkinliğiyle hukuka uygun olarak değerlendirilip, sonuçlandıracağında hiçbir kuşku bulunmayan Anayasa Mahkemesi’nin, her tür etkiden uzak biçimde, yargı yetkisiyle baş başa bırakılması ve sonucun saygıyla karşılanacağı kanısının yaratılması yerine Anayasa’nın 138. maddesi hükmünü göz ardı eder bir sorumsuzlukla, yargıyı etkilemeye yönelik tavır, davranış ve görüş açıklamaları artan bir hızla sergilenmiştir” ifadelerine yer verildi.



    Yargı bağımsızlığı hazmedilemiyor
    Avrupa Birliği Genişlemeden Sorumlu Komiseri’ne, “Yargı Reformu Strateji Taslağı” nın verilmesinin de eleştirildiği bildiride, şu ifadelere yer verildi:

    “Tüm bu gelişmeler, ısrarlı bir biçimde ve sistemli olarak yargı erkinin bağımsızlığının hazmedilemediğinin, tarafsızlığı sağlama adı ve aldatmasıyla yürütmeye yandaş, onu koruyup kollayan ve onun tarafından denetlenen bir yargının oluşturulmasının amaçlandığını belgelemeye yetmektedir. Hedeflenen budur, ancak asla unutulmamalıdır ki, insanlık tarihi böylesi güdümlü yargı ile varlığını sürdürebilen, bireyini güvenli ve mutlu edebilen ve uygarlık yarışında başarılı olabilen hiçbir millet ve devlete tanıklık etmemiştir. Yüce Türk ulusu ise bağımsızlığı ve etkinliği eksiksiz bir yargı erkine her zaman layık olmuştur. Yüce ulus adına yargı yetkisini bu görüş ve sorumlulukla kullanmayı sürdüreceğimizi, yargı bağımsızlığının takipçisi olacağımızı saygıyla duyururuz.”



    şikayet edip, hedef gösteriyorlar
    Bildiride, “Yargı huzurunda kendini ve siyasi teşekkülünü hukuka uygunluk içinde savunmak, ithamların asılsızlığı inancına sahip olunuyorsa kendi karşı kanıtları ve gerekçeleriyle iddiaları çürütmek yerine ’dilediği her şeyi yapabilme yetkisini halktan aldığı’ gibi şaşırtıcı bir inançla yargıyı ve mensuplarını halka şikayet ederek, hedef göstererek, hatta yabancı kişi ve kuruluşların yardım ve katkılarını sağlayarak Türk yargısını etkileme niyet ve gayretine girmek suretiyle açılan kapatma davasında lehe sonuç alma heves ve yöntemleri sıklıkla denenir olmuştur” denildi.






    +++++++



    Ankara toz duman


    Hükümet vuruşacak
    Yargıtay’ın çıkışına Hükümet de aynı sertlikte karşılık verdi. İktidar, Yargıtay’ın bildirisini kabul edilemez ve hukuk dışı olarak değerlendirdi.


    şahin şaşırttı: Dam üstünde saksağan!
    Adalet Bakanı şahin, bildiriye garip bir yorum getirdi: Bunun mantığını anlayamıyorum. Bu bildiri tam ’dam üstünde saksağan’ olmuştur.


    CHP: Yargı beline kazma vurmayın!
    Grup Başkanvekili Okay: Dam üstünde saksağanın devamında vur beline kazmayı var. AB’ye verilen taslak, yargının beline inmişti.


    MHP: Hassasiyet hafife alınmamalı
    MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ekici, “Yargıtay önemli bir cumhuriyet kurumudur. Hassasiyetleri asla hafife alınmamalıdır” dedi.






    AKP: Siyasidir kabul edilemez
    Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil üiçek, AKP’li Dengir Mir Mehmet Fırat ve Sadullah Ergin ile birlikte basın toplantısı düzenleyerek, Yargıtay Başkanlar Kurulu bildirisine cevap verdi. “Yayınlanan bildiri, demokrasimiz ve hukuk sistemimiz adına çok büyük bir talihsizlik olmuştur” diyen üiçek, her şeyden önce Yargıtay Başkanlar Kurulunun, bildiri yayınlamak gibi bir görev ve yetkiye kesinlikle sahip olmadığını iddia etti. üiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Demokratik hukuk sistemimizde, kaynağını anayasadan ya da yasalardan almayan hiçbir yetki millet adına kullanılamaz. Ne Anayasamız ne de yasalarımız Yargıtay Başkanlar Kuruluna böyle bir yetki vermemiştir. Bu itibarla, yayınlanan bildirinin yalnızca demokratik meşruiyeti değil, hukuki meşruiyeti de yoktur. Bu, siyasi bir bildiridir ve hiçbir şekilde kabul edilemez. ”


    Hukuk dışı tavır!
    üiçek, Yargıtay Başkanlar Kurulunun, Anayasa Mahkemesinde görülmekte olan parti kapatma davası bağlamında “iddianameyi kutsayan ve eleştirilmez kabul eden bir yaklaşımla iddianameden yana davaya taraf olduğunu” iddia ederek, Anayasa’nın 10. ve 42. maddelerindeki değişiklikle ilgili davanın Anayasa Mahkemesinde karara bağlanma arifesinde yayınlanan bu bildirinin, açıkça mahkemeyi etkilemeye yönelik, hukuk dışı bir tavır olduğunu ifade etti. üiçek, “Yargıtay Başkanlar Kurulu, bir siyasi organ değildir, siyasi tartışmaların tarafı olamaz, kendini siyasi muhalefetin yerine koyamaz, bir muhalefet partisi gibi davranamaz. Yasama ve yürütme organlarının faaliyetlerini, Anayasa veya yasa yapma süreçlerini tartışmak, yargının işi değildir” dedi.



    şahin: Dam üstünde saksağan gibi oldu
    Adalet Bakanı Mehmet Ali şahin, Yargıtay Başkanlar Kurulu bildirisine tepki gösterdi. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyesi Kadir üzbek’in annesinin cenaze törenine katılan Adalet Bakanı Mehmet Ali şahin gazetecilerin soruları üzerine bildirisinin gereksiz ve siyasi olduğunu söyledi. şahin “Bu bildiri tam ’dam üstünde saksağan’ olmuştur” dedi. şahin, bildiride eleştirilen yeni anayasa taslağı üzerindeki çalışmaların devam edeceğini belirterek, “O taslak geri çekilmeyecektir” diye konuştu.





    CHP’den Adalet Bakanı’na tepki
    CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay, Yargıtay bildirisi ile Adalet Bakanı şahin’in bildiriyle ilgili yaptığı açıklamayı değerlendirdi. şahin’in, “dam üstünde saksağan” ifadelerini kullandığını hatırlatan Okay, “dam üstünde saksağanın devamında vur beline kazmayı var. Adalet Bakanı tarafından AB’ye sunulan yargı reformu taslağı da yargının beline vurulmuş kazmadır” dedi. Okay, “Yargının yaptığı açıklamalar siyasi değil tam tersine siyasetçilerin yargıya müdahalesini önleme amaçlıdır” ifadesini kullandı.



    MHP: Hassasiyetler hafife alınmamalı
    MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ekici, Yargıtay bildirisini değerlendirdi. Yargıtay’ın bildirisinin “sert bir bildiri” olarak siyaset gündemine oturduğunu belirten Ekici, “bildirinin muhteviyatı, yargı kurumları arasındaki uyumsuzluğu ve farklı stratejileri göstermesi kadar yasama ile yargı arasındaki bilinen aykırılıkları ve uyumsuzlukları da su yüzüne çıkarmıştır” dedi. Mehmet Ekici. “Yargıtay önemli bir cumhuriyet kurumudur. Hassasiyetleri kimse tarafından asla hafife alınmamalıdır” sözleriyle bildiriyi yorumladı.






    21/05/2008 / YENİüAğ GAZETESİ

  2. #2
    bozok
    Guest
    Adının üzerinde cumhuriyet var

    22 Mayıs 2008 / hurriyet.com.tr

    Yargı tarihinde belki de ilk kez böyle bir bildiri yayınlanıyor...



    Fatih üEKİRGE YAZIYOR


    Bugüne kadar yüksek yargı başkanları yıldönümlerinde konuşmuşlar, uyarılarını böyle günlerde yapmışlardı...

    Ama bu defa çok farklı...

    Konuşan yalnızca Yargıtay Başkanı değil.

    Yargıtay'ın bütün Başkanlar Kurulu o bildirinin altına imza atmış...
    üstelik oybirliğiyle.

    Yani bir tek başkan bile muhalefet etmemiş...

    Bu yüzden yargı tarihinde bir ilk...

    Yargıtay Başkanlar Kurulu açıkça, başta laiklik olmak üzere cumhuriyetin temel değerlerinin tehlike altında olduğuna yönelik bir 'işaret fişeği' fırlatıyor...

    Yargıtay'ın diğer yüksek yargı kurumlarına göre çok önemli bir farkı var...

    üünkü savcısının adının üzerinde 'Cumhuriyet' ibaresi var...
    Diğer hiçbir yüksek yargı kuruluşunun adının üzerinde 'cumhuriyet' ibaresi yoktur...

    Bu anlamda Yargıtay, cumhuriyetin savcısı ve kollayıcısı durumundaki en yüksek yargı kuruluşudur.

    İşte bu yüzden adının üzerinde 'cumhuriyet' olması ayrıca önemlidir.
    İşte bu yüzden bu bildiri bugüne kadar yapılmış açıklamaların çok ötesindedir...

    Az önce yüksek yargı kuruluşlarında önemli görevlerde bulunmuş isimlerle sohbet ettim...

    Gördüm ki Ankara gerçekten çok gergin...

    Hükümetin bu bildiriyi 'meşru değildir' diye suçlaması, ciddiye almaması, siyasallaşmakla itham etmesi de gerilimin son noktasıdır...
    Konuştuğum hukukçular Yargıtay'ın ulus adına ve ulusa yönelik konuşmasının temelini anayasadan aldığını söylüyorlar...

    Anayasa'nın 6. ve 9. maddeleri Yargıtay'a bu açıklamaları yapma yetkisini veriyor...

    Bu durumda Başbakan Yardımcısı Cemil üiçek'in 'Yargıtay bu tür bildiriler yayınlayamaz' anlamına gelecek açıklaması boşa düşüyor...
    Ayrıca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın anayasanın ve cumhuriyetin temel niteliklerini koruma görevi de Anayasa'nın 69. maddesinin 6. fıkrasında yazılı...

    İşte bu yüzden yargıyla yürütmenin arasındaki gerilim 'kaos sinyali' veriyor. Az önce sözünü ettiğim işaret fişeğinin anlamı da burada ortaya çıkıyor.

    Bu durum açıkça bir 'yönetim krizi'ne dönüşüyor...

    Açık olan şudur: 'Görevini anayasadan alan yüksek yargı kuruluşu ile Hükümet yani yürütme arasında uzun süredir gizliden gizliye devam eden gerilim en keskin haliyle su yüzüne çıkıyor.'

    Peki şimdi ne olacak?

    Türkiye siyasal ve ekonomik istikrarsızlık sürecine giriyor.

    Kapatma davası sırasında temkinli durmaya özen gösteren Hükümet, Yargıtay'ın bildirisiyle ipi koparıyor. Bildirinin bir başka özelliği de bütün Başkanlar Kurulu'nun Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın hazırladığı iddianamenin arkasında olduğunu ima etmesidir.

    Bu yüzden bir anlamda Anayasa Mahkemesi de gerilimin içerisine düşüyor.

    Böylece eşikteki kriz, siyasal ve ekonomik boyutundan sonra toplumsal sürece de yöneliyor.

    İşte bu yüzden 'kaos' yorumunu yapanların eli kuvvetleniyor.
    Ne olacak sorusuna gelince, gözler Cumhurbaşkanı'na yöneliyor...
    Cumhurbaşkanı'nın Anayasa'da vurgulanan görevlerinin başında 'kurullar arası ahengi sağlamak' gelir.

    Bu nedenle yargı ile yürütme arasında cumhuriyetin temel niteliklerine yönelik gerilimin giderilmesi Cumhurbaşkanı'nın görevi olarak gündeme geliyor.

    Peki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bunu yapabilir mi?
    Gül'ün bu konuda bir zorluğu var.

    O da şudur: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın iddianamesinde Cumhurbaşkanı Gül de laikliğe karşı odak oluşturmak suçlaması kapsamına alınmış durumda.

    Bu yüzden Gül'ün hareket alanı sınırlanıyor.

    Sevgili okurlar, şu an Ankarada'yım...

    Başkent'i kuşatan çok ciddi bir gerilimin keskin rüzgarlarını hissediyorum.

    Bir tarafta adının üzerinde 'cumhuriyet' olan yüksek yargının uyarıları...

    Diğer tarafta bu uyarıları 'siyasi muhalefet' diye suçlayan Hükümet...
    25 yıla yakın Ankara'nın siyasi kulislerini yazan bir gazeteci olarak ilk kez böylesine bir 'yüksek gerilimin' ağır enerjisini görüyorum.

    Umarım zaman kaostan yana değildir.

    Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğim.

  3. #3
    bozok
    Guest
    Yargıtay'dan son salvo



    "Ayak üstü cevaplara, ayak üstü karşılık vermeyiz"

    AA / Vatan Gzt. / 22.05.2008

    Yargıtay Başkanvekili Osman şirin, Yargıtay
    Başkanlar Kurulu bildirisinin ardından hükümetin yaptığı açıklamayla
    ilgili, "Bildirilere ayak üstü cevap vermeyiz. Ayak üstü verilen
    cevaplara da ayak üstü karşılık vermeyiz" dedi.

    şirin, Yargıtay'a gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.

    Yargıtay Başkanlar Kurulu bildirisinin ardından Devlet Bakanı ve
    Başbakan Yardımcısı Cemil üiçek'in yaptığı açıklamanın hatırlatılması ve
    Yargıtay tarafından bir açıklama yapılıp yapılmayacağının sorulması
    üzerine şirin, "Toplum önce bir değerlendirsin. Sağlıklı bir biçimde
    değerlendirme yapılsın. Gerektiğinde yapılır. Biz yargıçlarız.

    Bildirilere ayak üstü cevap vermeyiz. Ayak üstü verilen cevaplara da
    ayak üstü karşılık vermeyiz" yanıtını verdi.

    Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, gazetecilerin aynı yöndeki sorularına
    yanıt vermedi.



    "Bildirideki ‘yandaş’ ifadesi bölücülük"

    Yıldırım “Yargıtay bildirisini okudum ve hayrete düştüm” dedi. Bildiride “yandaş” ifadesinin kullanıldığına vurgu yapan Yıldırım, “Kamuoyuna yapılan böylesi bir açıklamada, böyle bir ifadenin yer alması bölücülük anlamına gelir” dedi.

    Haberin devamı

    Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, İstanbul’da düzenlenen telekomünikasyon ve bilgi toplumu günü kutlamalarında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

    Yargıtay bildirisini eleştiren Yıldırım yargının kendi sorunlarını çözmek için çalışması gerektiğini söyledi.

    Cezaevlerinde suçsuz binlerce insanın hüküm giymeden yattığını belirten Yıldırım “Demek ki geciken adalet adalet olmuyor” dedi.

    NTV'nin haberine göre bildiride “yandaş” ifadelerinin kullanıldığını hatırlatan Ulaştırma Bakanı, “Kamuoyuna yapılan böylesi bir açıklamada böyle bir ifadenin yer alması bölücülük anlamına gelir” dedi.

    Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt’ün dinlendiği iddilarına da değinen Yıldırım “Telefon dinlemeyi teknolojik olarak önlemek mümkün değil, ancak bu konudaki bütün işler yasal güvenceye alınmıştır” dedi.

    Yıldırım “Dinleme konusunu paranoya haline getirmemek gerekir” değerlendirmesinde bulundu.

    Bildiriye dün hükümetten gelen ilk açıklamada Başbakan Yardımcısı Cemil üiçek, Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun, bir siyasi organ olmadığını ve siyasi tartışmaların tarafı olamayacağını belirterek, “Kendini siyasi muhalefetin yerine koyamaz, bir muhalefet partisi gibi davranamaz. Yasama ve yürütme organlarının faaliyetlerini, anayasa veya yasa yapma süreçlerini tartışmak, yargının işi değildir” demişti.

  4. #4
    bozok
    Guest
    Danıştay’dan Yargıtay’a destek




    Açıklamada, yargının Türk milleti adına kullandığı yetkiyi anayasadan aldığı vurgulandı.

    Danıştay’dan Yargıtay’a destek
    Yargıtay bildirisiyle başlayan hükümet-yargı gerilimi giderek büyüyor. Tartışmalara katılan Danıştay Başkanlar Kurulu, ’yargının görüşlerini paylaşmasında siyasi nitelik yok’ açıklaması yaptı

    Danıştay Başkanlar Kurulu, yargıyı doğrudan ilgilendiren konularda yargı organlarının görüşlerini kamuoyuyla paylaşmalarının siyasi bir niteliği bulunmadığını bildirdi. Yargıtay’ın muhtıra gibi bildirisine Danıştay’dan destek geldi. Danıştay Başkanlığı’ndan yapılan basın açıklamasında, Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü tarafından yapılan açıklamanın “yarattığı rahatsızlık nedeniyle” Danıştay Başkanlar Kurulunun, dün toplandığı belirtildi. Açıklamada, toplantıya ilişkin görüşlerin kamuoyu ile paylaşma gereği duyulduğu ifade edilerek, “üncelikle belirtmek isteriz ki yargıyı doğrudan ilgilendiren konularda yargı organlarının görüşlerini kamuoyuyla paylaşmalarının siyasi bir niteliği bulunmamaktadır” denildi.


    Bu yaklaşım, devleti zaafa uğratır

    “Yetkisini Anayasa’dan alan organların meşruiyetlerinin tartışmaya açılması, bu organların kamuoyundaki güvenilirliklerini zedeleyeceği gibi böyle bir yaklaşımın devleti zaafa uğratacağı gerçeği de gözlerden uzak tutulmamalıdır” ifadesine yer verilen açıklamada şöyle devam edildi: “Yargıya intikal eden konularda, uluslararası çevrelerin de katılımıyla yargı organlarını yönlendirme ve etki altına alma girişimlerini doğru bulmuyor ve bu konudaki müdahalelere öncelikle Hükümetin karşı çıkması gerektiğini düşünüyoruz. Yargı Reformu Strateji Taslağı’nın anayasal kurumlar olan Türk yargı organları yerine, Avrupa Birliği temsilcileri ile paylaşılmış olmasını,bağımsızlık ilkesi ile bağdaşır bulmuyoruz.”







    22/05/2008 / YENİüAğ GZT.

  5. #5
    bozok
    Guest
    Muhtıra mı muhtıra! Darbe mi darbe!


    Altemur KILIü
    altemurkilic@ttmail.com
    Yazı Tarihi: 23/05/2008



    Yargıtay Başkanlar Kurulu, sert bir bildiri yayınladı! Bu sert “Bildiriye” hükümetin tepkisi de sert oldu! Ne var ki Yargıtay Başkanlarının bildirisi, kelimeleri özenle, zarafetle seçilmiş ve -adını koyalım- bir “Muhtıra” idi...

    Cemil üiçek’in okuduğu yanıt da suçluların telaşıyla, alelacele hazırlanmış bir savunma! İktidarın “zarafeti”, Adalet Bakanı Mehmet Ali şahin’in “Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı” sözlerinden büsbütün belli oldu. Bakan, MHP’li Oktay Vural’ın dediği gibi “hem kel, hem fodul”... Kendisine sormak lazım; “Hangi dam, hangi kazma ve saksağan kim?” üiçek’e gelince, o da “hem suçlu, hem güçlü!”


    Gerçekler ve palavra

    Yargıtay Bildirisindeki öğeler gerçek, AKP Hükümetinin tepkisi ise hukuk ve siyaset “palavraları...” AKP, iktidarı, devletin bütün erklerini ve kadrolarını avucunun içine aldıktan sonra sıra Yargıya gelince Başkanlar, “Yetti gayrı” dediler ve görevlerini yaptılar! üünkü sonunda Türk milletine karşı sorumludurlar! Evet, bu “Y-Muhtıra” ise “muhtıra” Yargıya “darbe” tehlikesine karşı bir “önleyici” darbedir! Yargıtay Başkanlar Kurulu “Yargı Bağımsızlığının takipçisi olacağız” diyor. Söyledikleri özetle: Yargı bağımsızlığı hazmedilemiyor... Mensupları hedef gösteriliyor. Kapatma davası açan Yargıtay Başsavcısı ile toplum arasında husumet yaratılmaya çalışılıyor, türbanla ilgili düzenleme eleştirilere ve toplumsal mutabakat oluşmamasına rağmen engellenemeyen bir hızla yasalaştı.
    Hazırlanan Anayasa taslağı bir siyasi görüşün direktif AB kriterlerini bile karşılamıyor.

    - Yargı ve mensupları yabancılara şikayet ediliyor. Hazırlanan düzenlemeler bizden önce onlara gösteriliyor. Bu hiçbir devlet ciddiyeti ile bağdaştırılamaz... Bütün bunlar uydurma mı?

    Bu gerçeklere karşı Cemil üiçek’in söyledikleri; Yargıtay’ın millet adına konuşma yetkisi yoktur, dava sürecini etkilemek istiyorlar. Bildiri demokrasi ve hukuk sistemi adına büyük bir talihsizlik olmuştur... Bildirinin, demokratik, hukuki bir dayanağı yoktur, siyasi bir bildiridir. Anayasa sürecini tartışmak ve siyaset Yargıtay’ın işi değildir. Gerçeklerle ilgisi olmayan, bir sürü, “lafı güzaf.” Sormalı; Anayasa Mahkemesinin kararını kim, hem de yabancıların yardımıyla ve telekulak ve “yakın takiple”, etkilemeye çalışıyor? Erklerin ayrılığından söz edenlere de; “Bugün Türkiye’de yasama, yargı ve yürütme erklerinden başka ve hatta” “Dördüncü Kuvvetten” de daha güçlü bir Beşinci Kuvvet (5.Kol) -AB-ABD Gücü” yok mu?. Sayın üiçek ve şürekası, son olarak, AP’nin raporuyla belgelenen bu “gücün” Kapatma Davasına, “Ergenekon Davası”na vs açıkça müdahale etmelerine karşı acaba neden, aynı “şiddet ve celalle” karşı çıkmaz?

    Bugünkü “ahval ve şerait”, akademik hukuk tartışmalarını çoktan aştı. Amerikalılar, Avrupalılar “kendi işlerine yarayan” bir partinin kapatılmasına, söz ve güç birliğiyle karşı çıkıyorlar ve milli yargımıza da müdahale ediyorlar!

    Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti, Vural Savaş’ın dediği gibi, süratle “takkeli” bir faşizme doğru sürüklemekte iken, onlar konuşacak fakat Yargı ve Ordu konuşmayacak! üyle yağma yok!

    AKP iktidarı AB’nin ABD’nin etkisi altında gene, “Barışçı üözüm” oyununa geldi. Bu oyun icabı Kürtçü liderler, PKK gene teröre devam ededursun, “Le Monde” ve “International Herald Tribüne” gazetelerinde Barışçı üözüm “üağrısı” yaptılar; Fransa Dışişleri Bakanı Kouchner, eski İngiltere ve İspanya başbakanları, Blair ve Gonzalez, eski Fin Cumhurbaşkanı Ahtisaari vb. “arabuluculuk” yapmalarını istiyorlar... Leyla Zana, Avrupa’da dolaşıp aynı türküleri çığırıyor!... Sanki Büyük Kürdistan kurulmuş, TC Devleti ile bu devlet arasında arabuluculuk yapacaklar... Bunun da sonu nedir bilir misiniz; terör eylemleriyle TSK tahrik edilecek ve sonunda Güneydoğuya BM Mavi Bereliler getirilecek!
    Sayın Başbakanın gözü inşallah tez iyileşir de bu asıl tehlikeyi görür ve Yargıtayla uğraşacağına, bunlarla uğraşır!

    Son tahlilde gerçek şu ki Türkiye’de, frekanslar ayrı “erkler” arasında, halk arasında ipler iflah olmaz şekilde kopmuştur!

    Liderlerin sinirleri bozulunca bu sadece sağlık durumlarını etkilemiyor. Hatırlamak gerek; yakın tarihimizde, “Kara cüppeliler” demenin sonunda neler oldu!

    Hatırlamalı!

Benzer Konular

  1. CHP kulislerini karıştıran uyarı
    By bozok in forum Siyaset
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 10-01-2010, 08:37 AM
  2. Bakü'den Ankara'ya uyarı
    By bozok in forum Türk Dünyası
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 08-25-2010, 09:53 AM
  3. Antikorlara uyarı!
    By bozok in forum Vatan SATILIYOR!!!!!
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11-28-2009, 06:39 PM
  4. Ankara'ya son uyarı
    By bozok in forum Türkiye'de Siyasi Partiler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 04-08-2009, 09:43 AM
  5. Paşa'nın uyarısı:
    By maturidi in forum ABD Zulmü ve Müslümanlar
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 10-27-2006, 03:21 PM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  
 
Turan Ordusu
   
Bitkisel Tedavi | Dogal Tedavi | Gazete Haberleri | Sikayet Yolla | Tüketici Haklari | Aloe Vera | Nas?l Zayiflarim | Diyet Liste | Bitkisel Tedavi