Teminatlarýmýz ve Güvencemiz!


Bu parti ve zihniyetlerin basiretsizlikleri nedeniyle Türkiye'nin baþýna musallat ettikleri dertlerden sadece biri olan türban konusu da dahil olmak üzere kökten bir çözüm istiyorsak sorunlara kaynak olan bataklýk ve ona su taþýyan kollar kurutulmalýdýr.


12 þubat 2008 Salý
heddam.com


AKP ve MHP hem sükûneti saðlamak hem de türban düzenlemesini savunmak için çeþitli dayanaklar öne sürdüler:


"AK Parti Hükümeti, Cumhuriyetin de demokrasinin de laikliðin de hukuk devletinin de teminatýdýr, koruyucusudur". (Erdoðan, 29 Ocak 2008)

"MHP din ve vicdan özgürlüðü ile laikliðin teminatý, savunucusu ve koruyucusudur." (Bahçeli, 5 þubat 2008)

AKP ve MHP'nin "biz laikliðin teminatýyýz" demesi trajikomik gelmiþ olmalý ki baþta yargý olmak üzere üniversitelerden meslek örgütlerine, sivil toplum örgütlerinden rejime baðlý aydýnlara kadar hiçbir kesim bu sözlere itibar etmedi, açýklamalar ardý ardýna geldi…




Nasýl itibar edilsin ki!

"Demokrasinin teminatýyým" diyen AKP, -son uygulamasýyla- dini inancý öne sürerek bir kesime "ayrýcalýk" vermek istemiyor mu? Kendi gibi düþünmeyen bürokrat yerinde kalabilmekte midir? Býrakýn parti içinde muhalefet yapýlabilmesini, AKP'ye muhalif yayýn yapabilen kaç medya kuruluþu kaldý? AKP, kendine muhalif kiþiye, kuruma yaþama þansý tanýmakta mýdýr? Görülmüþ müdür? Yakýnan köylüsünü "ananý da al git lan" diye kovan, ama kentte, köyde, mecliste, "yaðma kültürünün" en ince maharetlerini göstermekten çekinmeyen bu "feodal kafanýn demokrasi anlayýþý"na güvenmek ne derece mümkündür!

AKP sadece demokrasinin teminatý olduðunu iddia etmiyor…"Laikliðin de teminatýyým" diyor. Ancak iþin trajikomik yaný, AKP Genel Baþkaný Erdoðan "Halký sýnýf, ýrk, din, mezhep veya bölge farklýlýðý gözeterek kin ve düþmanlýða tahrik etme" suçu sabit görülerek 10 ay hapis cezasýyla hüküm giymiþ, 4 ay da cezaevinde yatmýþ bir sabýkalýdýr! Ýþte karþýnýzda laikliðin teminatý olan Erdoðan!

(1998 yýlýnda aldýðý ceza nedeniyle bitti denilen siyasi yaþamý CHP lideri Baykal'ýn attýðý "ip" sayesinde kurtulmuþtu. Siyasilerimizin ip atma geleneðinin ne denli köklü olduðunu göstermesi açýsýndan not edilmesi gereken bir detay)

Ayrýca AKP, "hukukun teminatý" olduklarýný da iddia ediyor. Ýddia ediyor ama bir yandan da "Adli ve Ýdari Yargýda Hakim ve Savcý Adaylýðý Yazýlý Sýnav, Mülakat ve Atama Yönetmeliði"nde yaptýklarý deðiþiklikle yeni hakim ve savcý adaylarýný "mülakat" ile seçmeye kalkýyor! Bu uygulamanýn kadrolaþmayý amaçlamadýðý iddia edilebilir mi? Bu uygulamanýn amacý baðýmsýz yargý ve hukukun üstünlüðü yerine "AKP'ye baðýmlý bir yargý ve parti çýkarlarýnýn üstünlüðü" deðil de nedir? (Yönetmeliðin uygulanmasý Danýþtay tarafýndan durdurularak Anayasa mahkemesine baþvuru kararý alýndý, süreç hala sonuçlanmadý…)


Ya MHP? MHP'nin "teminatlarý ve samimiyeti" AKP'den çok mu farklý?

Taahhüt ettiði halde Ýmralý'daki bebek katilini asamayan MHP, üstüne üstlük asýlmasýný engelleyen düzenlemelere de imza atmadý mý? MHP lideri Bahçeli, herhalde artýk bu vicdani sorumluluðu taþýyamadýðýna kanaat getirmiþ olmalý ki millet tarafýndan bebek katilini asmasý için verilen yaðlý urgandan kurtulmayý tercih etmiþtir. Atmýþ, kurtulmuþ, eli ve vicdaný rahat bir þekilde PKK'lý teröristleri mecliste ayakta karþýlamaya durmuþtur! Meclise giren bölücüler ile muhabbetini de "erdem" saymýþ, bu tavrýný eleþtirenlere kýzýp köpürmüþtür!



Bir ürnek: Ýkiz Ýhanet Yasasýna üçüz Onay


"CHP Türkiye'nin geleceðinin güvencesidir" (Baykal)

Hatýrlayalým… "Ýhanet Yasalarý" olarak bilinen 37 yýl boyunca Türkiye'nin imzalamadýðý "Ýkiz Yasalar" MHP-DSP-ANAP koalisyon döneminde imzalanmýþtý. Hükümet ortaðý olarak meclise sevk edenlerden biri de MHP Genel Baþkaný Bahçeli'ydi.

Yasa, birkaç MHP'li milletvekilinin çabasýyla, altýnda Bahçeli'nin imzasý olmasýna raðmen komisyonda reddedilmiþse de, yeni kurulan AKP hükümeti döneminde Baþbakan Abdullah Gül tarafýndan tekrar meclise getirilmiþti.

Genelkurmay'ýn, "Bu sözleþme, hiçbir kurum, hiçbir devlet, grup ya da kiþi tarafýndan Birleþmiþ Milletler kuruluþ amaç ve ilkeleri baðlamýnda ulusal birlik ve bütünlüðe aykýrý yorumlanamaz" þeklinde çekince konulmalýdýr önerisi ise yasanýn ruhuna aykýrý bulunarak reddedilmiþ, sonunda da "CHP'nin tam desteði ile" meclisten geçirilmiþti!

Peki, MHP'nin imzasýyla gelen, AKP ve CHP'nin desteðiyle 2003'te yürürlüðe giren Ýkiz Yasalar olarak da bilinen "Medeni ve Siyasi Haklara Ýliþkin Uluslararasý Sözleþme" neleri öngörüyordu?



Madde 1:

1. Bütün halklar kendi kaderlerini tayin etme hakkýna sahiptirler. Bu hak gereðince halklar, kendi siyasal statülerini özgürce kararlaþtýrýrlar ve ekonomik, sosyal ve kültürel geliþmelerini özgürce saðlarlar.

2. Bütün halklar, kendi amaçlarý doðrultusunda, (…), kendi doðal zenginlik ve kaynaklarýndan özgürce yararlanabilirler. Bir halk, hiç bir durumda, kendi varlýðýný sürdürmesi için gerekli olan kendi olanaklarýndan yoksun býrakýlamaz.

3. (…) Sözleþme'ye Taraf Devletler, Birleþmiþ Milletler þartý'nýn hükümleri uyarýnca, halklarýn kendi kaderlerini tayin etme hakkýnýn gerçekleþtirilmesini kolaylaþtýracaklar ve bu hakka saygý göstereceklerdir.




Madde 2:

1. Bu Sözleþme'ye Taraf her Devlet, (…) her türlü uygun yöntem vasýtasýyla, bu Sözleþme'de tanýnan haklarýn tam olarak kullanýlmasýný aþamalý olarak saðlamak amacýyla tedbirler almayý taahhüt eder.

3. Bu Sözleþme'ye Taraf Devletler, (…) kamu makamlarýnca kurulmuþ okullarýn dýþýnda, Devletin koyduðu ya da onayladýðý asgari eðitim standartlarýna uygun diðer okullarý seçme özgürlüðüne ve çocuklarýna kendi inançlarýna uygun dinsel ve ahlaki eðitim verme serbestliklerine saygý göstermekle yükümlüdürler.




Partilerin Vitrinindeki Misyonlar ve Zýttý Uygulamalar!

MHP imzasýný taþýyan antlaþma maddelerine bakýldýðýnda, MHP'nin tekeline almak istediði, kalesiyiz dedikleri "Türk Milliyetçiliði"nin, "Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür" ilkesini kapsamadýðý yargýsýna rahatlýkla varabiliriz! üünkü imza attýklarý antlaþmanýn 1. maddesinin "Türk Milliyetçiliðiyle" baðdaþtýrýlabilecek bir yaný olmadýðý gibi, doðrudan Türk varlýðýnýn bütünlüðüne kastedilmektedir. Antlaþmaya göre "ülke de millet de rahatlýkla bölünebilir, hatta antlaþmaya göre bu kolaylaþtýrýlmalýdýr"!… Anlaþýlan, bizim bildiðimiz Türk Milliyetçiliði'yle "MHP tipi Türk Milliyetçiliði"nin arasýnda büyük farklar var… "MHP Tipi Türk Milliyetçiliði'nde Türk varlýðýnýn bölünmez bütünlüðünü korumak gibi bir kaygý da yok iddia da yok!"

Akla gelebilir, peki, "CHP tipi Demokratlýk", "CHP tipi Atatürk Milliyetçiliði", "CHP tipi Laiklik", içlerinde geçen kavramlarla örtüþen kaygýlar taþýyor mu? Yasanýn meclisten CHP ittifakýyla geçiþine ve CHP'nin en parlak kurmaylarýnýn cansiperane savunmalarýna, itirazlarý safsata olarak deðerlendirmelerine bakarsak CHP cephesinde de herhangi bir kaygý yoktur!

Bugünlerde "laiklik laiklik diye en çok dövünen" CHP, yasaya onay vermekte hiç bir sakýnca görmediðine göre demek ki antlaþmada geçen "dinsel ve ahlaki eðitim veren okullar" "CHP tipi Laiklik" ilkesiyle baðdaþýyor!

Ayrýca AKP, CHP ve MHP, anlaþmada geçen "halklarýn(?) kendi amaçlarý doðrultusunda, kendi doðal zenginlik ve kaynaklarýndan özgürce yararlanabilmesi" maddesinden Türk egemenliðinin pekiþtirileceði, milli bütünlüðümüzün güçlendirileceði anlamýný çýkarmýþ olmalýlar!

Teminat(!) olduðunu ileri süren bu partilerin söylemleri ve uygulamalarý arasýndaki zýtlýðý Ýkiz Yasalarda öngörülen uygulamalarla örneklendirerek sorgulamamýz, kalbimizin kötülüðünden olsa gerek!



Birbirlerinden Farklarý Var Mý?

(Kürtçeyi kastederek) "Vatandaþýn artýk kendi dilini bilmesi ve öðrenmesi kaçýnýlmazdýr" diyen CHP ile yeni anayasa taslaðýnda "Kürtçeyi yabancý dil kapsamýnda kabul ederek eðitim yapýlabilmesinin önünü açmak isteyen" AKP'nin farklý hedefleri olduðu iddia edilebilir mi? Bu yaklaþýmlar, çok parçalý etnik yapýyý tek millete yeðlemenin sonucu deðil midir?

Bahçeli, "Kürtçenin eðitim sistemine bir þekilde girmesi, PKK'nýn siyasi projesinin öncelikli hedefidir" dese de, oy uðruna, Diyarbakýr Ýl Baþkaný'na "Eline MHP bayraðýný al, git Kürtçe oy iste" demesi, Bahçeli'nin ne kadar ilkeli olduðunu göstermiyor mu? Oy için Türkçe yerine Kürtçeyi tercih edebilmesi "uygulama aþamasýnda" ne yapacaðý konusunda saðlam bir fikir veriyor…

Ayrýca Erdoðan'ýn, Bahçeli'nin, Baykal'ýn aðýzlarýndan eksik etmedikleri "Kürt, Laz, üerkez, Gürcü, …" safsatalarý da Türk Milleti'nin "farklý etnik kökenli(?) halklardan(?)" oluþtuðunu iddia etmeleri de Türk Milleti'nin tekliðine, bütünlüðüne ve bölünmezliðine yönelik tehdit deðil midir?... Milleti'nin egemenliðine ortak koþmak deðil de nedir?

CHP ve MHP'nin Türkiye'nin AB köleliði -pardon üyeliði- konusunda AKP'den farklý düþünceleri mi vardýr? Tam aksine, iki parti de Türkiye'nin AB köleliði sürecini durduracak veya ortadan kaldýracak olumsuz tek söz etmemekte, kölelik sürecini desteklediklerini parti programlarýna almaktadýr. Ayný AKP gibi!

CHP ve MHP'nin Kýbrýs politikalarý "uygulamada", AKP'den farklý mýdýr? 1999 seçim beyannamesine "Kýbrýs'ýn bir Yunan adasý haline dönüþtürülmesine de hiçbir þekilde izin verilmeyecektir" yazan MHP, 10 Aralýk1999 Helsinki zirve kararlarýna olur vermiþ, Türkiye'nin Kýbrýs politikasýnda en büyük tavize imza atmýþ, Rum Yönetimi'nin AB üyeliðine yeþil ýþýk yakmýþtýr! Benzer bir taviz de AKP'den gelmiþ, Güney Kýbrýs Rum Yönetimi'ne Türk limanlarýnýn açýlmasýný öngören ve KKTC'yi yok sayarak Rum Yönetimini "Kýbrýs" olarak tanýmlayan "Ek Protokol" onaylanmýþtýr. Bu tavizler farklý bakýþ açýlarýnýn ürünü olabilir mi? Sözler yerine uygulamalar deðerlendirildiðinde aralarýndaki þaþýrtýcý benzerlik dikkat çekicidir… Bu süreçte CHP'nin tek farký, "biraz daha pazarlýk edebilirdik" demesindedir!

AKP sayesinde 480 Milyar Amerikan dolarýna ulaþan borcumuzun altýndan nasýl kalkýlacaðý konusunda CHP ve MHP'nin ürettikleri ya da bir çözüm üretebileceklerini gösterir bir iþaret var mýdýr? Yoksa Türkiye'nin yeraltý, yerüstü, insan, vb. her türlü öz kaynaðýný seferber edecek ekonomi politikalarý, projeler üretmiþler, katkýda bulunmuþlar, bunlara dayanarak milli ekonomik çýkarlarýmýzý korumuþlar, ekonomimiz geliþmiþ-güçlenmiþ de biz mi duymadýk?

AKP gibi aynen CHP ve MHP de özelleþtirmeyi savunmuþ, parti programlarýna almýþtýr. Yýllar içinde tarým ve yerli üretime darbe vuracak her türlü düzenleme yapýlmýþ, ithalat her dönemde artmýþ, istihdam yaratýlmamýþ, yerli sermaye yerine küresel sermaye sanayi üretimine hakim olmuþtur. Bu süreçte halkýn bankalara borçlanarak yaþamasý, yeþil kart, gýda ve kömür yardýmý ile yaþamak yeni bir "kültür" haline gelmiþtir!

"Söz ve özlerdeki bu çarpýklýðý" pekiþtirmek için AKP, CHP ve MHP'nin yýllar içinde artýk akýl almaz boyutlara ulaþmýþ onlarca uygulamasýný, sözde teminatlarýný, sahte günlük söylemlerini uzun uzadýya sýralamak da eleþtirmek de mümkün…

þimdi soralým, AKP, CHP ve MHP; "Türk milletinin geleceði için teminat olabilecek ehliyete, samimiyete, ciddiyete, öngörüye, gerçekçiliðe ve milli onura sahip midir?"


Eðer bu nitelikleri taþýyorlarsa;

• -Ýþin boyutlarýnýn ne denli büyük ve tehlikeli olduðunu göstermek için örnek olarak ele aldýðýmýz- "Ýkiz Ýhanet" belgesinde parmak izleri neden vardýr?

• Neden özüne, Türk Milleti'ne deðil de AB-D'ye dayanmaya, yamanmaya çalýþmaktadýrlar?

• Söyledikleriyle uygulamalarý neden bir türlü örtüþmemektedir?

• Neden Türk Devlet'ini ve Türk Milleti'ni tasfiye etmeye çalýþmakta ya da bu sürece katkýda bulunmaktadýrlar?

• Eðer "bu gemi artýk yüzmez, batmaktadýr, tek kurtuluþ da bu yollardýr" diye bir umutsuzluða teslim olmuþlarsa; neden kaptan köþkünü iþgal etmiþ, kapýlarý da kilitlemiþ hala orada oturuyorlar?

• Neden Türk Milleti'ni kendi basiretsizliklerine ortak olmaya mahkûm ediyorlar?

Türkiye'nin sarpa sarmýþ iç ve dýþ sorunlarýný bir kenara býrakýp, her ne amaçla olursa olsun türbanýn ardýna düþmek, buna alet olmak gerçek gündemin göz ardý edilmesinde, yani suça ortak olmak deðil de nedir?

Renkli kayýkçý kavgalarýna sahne olan ülkemizde; "aldatýlan, acýyý çekecek olan", sonuç itibarýyla türban gibi sahte tartýþmalardan -hangi kesim baskýn çýkarsa çýksýn- "gerçek gündemiyle maddi ve manevi her türlü bedeli ödeyecek" olan yine Türk Milleti'dir.

Her ne kadar AKP'nin rejim düþmaný sahte peygamber Fetullah güdümündeki F-Tipi sahte dindarlýðý, CHP'nin rejime ikiyüzlü baðlýlýðý ve sahte laiklik anlayýþý, MHP'nin ne olduðu bir türlü anlaþýlamayan tuhaf milliyetçiliði toplumu uyuþturup, acýyý bir müddet daha derinden duymasýna engel olsa da gerçek sorumlularýn ta kendileri olduðu gerçeðini asla deðiþtirmeyecektir!

AKP'nin de CHP'nin de MHP'nin de bu millet ve bu ülke için üretebileceði hiç bir deðer yoktur!

Küresel sistemin sýradan bir diþlisinden öte bir þey deðillerdir! Aðýzlarýndan farklý sözler çýksa da uygulama aþamasýnda böyle olmadýðý defalarca kanýtlanmýþtýr. Hiçbiri rejimin teminatý olamayacaðý gibi, ülkenin, milletin birliðinin teminatý da olamaz. üünkü doðrudan Türk siyasi, ekonomik, hukuki ve toplumsal varlýðýna yönelik her türlü olumsuz uygulamaya birlikte veya ayrý ayrý farklý dönemlerde defalarca imza atmýþlardýr, sabýka dosyalarý oldukça kabarýk, suçlarý sabittir.

üzetle; içinde yaþadýðýmýz siyasi, ekonomik, hukuki ve toplumsal sorunlarýmýzýn temelinde iþte bu zihniyetler vardýr.

Eðer hala; boðazýmýza kadar battýðýmýz sorunlarda bu iþbirlikçi, ikiyüzlü parti ve liderleri ile zihniyetlerinin hiçbir payý olmadýðýna, onlarýn, bizi ve ülkeyi düzlüðe çýkarabileceðine inanabiliyorsak; Ýkiz Yasalar, Vakýflar yasasý gibi ihanet belgeleriyle AB-D kölelik sürecini memnuniyetle karþýlamalý, "vicdan ve onurumuzu bir kenara býrakýp, þikayet etmeden, neye mahkûm ederlerse ona razý olmalýyýz"…

Bugün türban konusunun aþýldýðýný düþünsek bile, AB-D üyelik kölelik sürecine hizmet etmiþ, imza atmýþ, parti programlarýna almýþ bu partilerden, Türkiye'nin bu sürecin dýþýnda tutulup, sömürülmesine ve bölünmesine karþý çýkmalarýný bekleyemeyeceðimiz gün gibi ortadadýr. Ýmzalayýp onayladýklarý "Ýkiz Ýhanet Yasalarý" gibi onlarca antlaþma, sözleþme ve protokol de ortadadýr… O gün imza atýp, onaylayanlar bugün bu yaptýrýmlara karþý çýksa bile samimi olabileceklerini düþünülebilir miyiz?




Sivrisinek Avlamaktansa Bataklýðý Kurutmak!

Bu parti ve zihniyetlerin on yýllar süren basiretsizlikleri nedeniyle Türkiye'nin baþýna musallat ettikleri dertlerden sadece biri olan türban konusu da dahil olmak üzere kökten bir çözüm istiyorsak bu sorunlara kaynak olan bataklýk ve ona su taþýyan kollar kurutulmalýdýr.

Ancak bu, seçimden seçime demokrasicilik, iktidarcýlýk, muhalefetçilik, darbecilik oynama ile olacak iþ deðildir. Dinci cemaat yaþamý hasretiyle kavrulan küresel kukla AKP, Atatürk ilke ve devrimlerinin sahte savunucusu CHP, ona buna ip atýp kurtarmak dýþýnda DTP'li bölücüleri ayakta karþýlamayý erdem sayan, boþ kalan vaktinde AKP'ye payanda olan MHP ile gidilecek yollar gidilmiþ, görülecek her þey görülmüþtür…

Bu parti ve zihniyetlerden -artýk bölücü teröristler de dahil olmak üzere- mecliste yuvalanýp "Ýkiz Ýhanet Yasalarý'na", "Ek Protokol'e", "Türbana", vb. onay vermeleri dýþýnda ülke ve millet bütünlüðüne hizmet edecek hiçbir þey beklenemez!



Yol Burada Bitmiþtir!

Acýdýr, ama artýk hem sorup hem yanýtýný verecek cesareti, onuru göstermemiz gerekiyor!

"Bu meclis Türk Milleti'ne hizmet etmekten uzaklaþmamýþ mýdýr?

Artýk iþ yapamaz durumda deðil midir?"

Daha ne kadar görmezden gelip karnýmýzdan konuþmaya devam edeceðiz?

Bu aþamada Türk aydýnýna tarihi görevler düþmektedir. Bir an önce Türk aydýný günlük korkularýný yenerek tarihin kendilerine yüklediði "öncü olma sorumluluðunu" yerine getirmelidir…

Gerçek Türk Milli Ýradesi açýkça ve güçlü olarak ortaya çýkartýlmalý, Türkiye ve dünyaya ilan edilmelidir.

Türk Milleti'nin geleceðinden kaygý duyan, her kesimden, ayný ortak payda etrafýnda toplanacak Türk aydýnlarý, gerçek "Türk Milli Ýradesini"; kiþisel hýrslarýndan arýnmýþ, tarihi ve milli bir görevi yerine getirmenin verdiði cesaret, heyecan ve olgunlukla Türk Milleti'nin karþýsýna çýkmalý, öncelikle; millet olarak içine düþürüldüðümüz durumu, sorumlularýný ve karþý karþýya kaldýðýmýz yakýn uzak tehlikeleri tüm çýplaklýðýyla, korkusuzca, hep bir aðýzdan tek yürek ve tek akýl olarak Türkiye ve dünyaya ilan etmelidir!

Bu "irade" milletimiz tarafýndan bu hissedilmeden bir mücadelenin baþlamasý olanaksýz olduðu gibi, geçen süre zarfýnda "uzaktan kumandalý kontrol gruplarýnýn" günlük eylemleriyle insanýmýzýn oyalamasý, aldatmasý çok uzak bir olasýlýk deðildir.

Bir Türk aydýnýnýn, sorumluluðu tüm gerçekleriyle sýrtlamak için bir ertesi günü ya da bir baþka geliþmeyi beklemesi þifa niyetine kendini aldatmasý olur! Tevfik Fikret ne demiþti: "Ebedi bir þifadýr aldanmak!"




Son Söz

Eðer bir mücadele verilecekse -hatta bazý görüþ sahiplerine göre kan bile akacaksa- sahte deðerler uðruna, kayýkçý kavgasý yapan ikiyüzlü küresel kukla olmuþ partiler ve basiretsiz politikalarý için deðil doðrudan doðruya öz be öz bize ait egemenliði kendi ellerimize almak için verilmelidir.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediði gibi:

"Hakimiyet (Egemenlik) ve saltanat hiç kimse tarafýndan hiç kimseye, ilim icabýdýr diye, müzakere ile münakaþa ile verilmez.

Hakimiyet, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alýnýr."

AKP, MHP ve CHP ve bölücü DTP'nin tarih ve millet önünde verecekleri hesap, gerçekten çok yaman olacaktýr!

Kimsenin bu Cumhuriyetin kanla, irfanla kurulduðundan þüphesi olmasýn!