Kendinize itiraf edebiliyor musunuz?


Yiðit Bulut
gazetevatan.com
08.08.2008



Neyi? Türkiye’de “rejimi hala silahla” koruduðumuzu...

Rejimin bekçisi olarak “hala silahlý kuvvetleri”ni gördüðümüzü...

Bilincimizin bilinçaltýmýzdan gelen “vatandaþ deðil, ümmetin parçasý olma” veya “vatandaþ yerine padiþahýn kulu olma” dürtülerimizi hala yenemediðini...

Sevgili dostlar, bu detaylar uzayýp giderken, bir baþka “cesur” tespit yapmakta ve sorgulamamýzý bu dinamik üzerine kurmakta yarar var: Bugün Türkiye Cumhuriyeti’ni ’bilinç ve güç’ anlamýnda koruyabilecek, örgütlenmiþ tek kurum “maalesef” hala TSK...

“Maalesef” diyorum çünkü keþke “TSK’nýn yerini çoktan sivil toplumsal güç” alsaydý... Keþke konuþmalarýmýzda “halk izin vermez” diyebilseydik...

Sevgili dostlar, bunu yazdýðým için bana kýzanlar, “asker sempatizaný” olarak nitelendirenler olabilir...

Hiç kýzmayýn, kýzmak yerine “2007 yýlýnda Cumhuriyet’i neden hala silahla koruma ihtiyacý duyuyoruz” sorusuna cevap arayýn. Neden hala bu ülkede “karþý akýmlar ve bunlara müdahalede askerden medet umanlar var” dinamiðini araþtýrýn...

Peki Türkiye’de gerçekten irtica tehlikesi var mý? Dürüst olmak gerekirse “irtica”, Cumhuriyet için hala en etkili tehlike ve büyüklüðü örgütlenme yapýsýndan deðil, “bilinçaltýmýzda yatan dinamiklerden” kaynaklanýyor...
Nedenine gelince...

Türkiye Cumhuriyeti’nde, geçen 80 yýlda yaþanan deðiþime raðmen hala irtica tehlikesinden bahsediliyor. Bunun sebeplerini sorgularken, Türk devrimini yeniden tarif etmekte yarar var. Türk devrimi iki ana etaptan oluþuyor. Birinci etap, “fiziki iþgale karþý verilen silahlý mücadele.” Ýkinci etap, “emperyalist güçlere ve kendi bilinçaltýmýza karþý verilen fikir mücadelesi...”

Peki biz hangisinde baþarýsýz olduk? Ýkinci etapta maalesef tam anlamýyla baþarýlý olamadýk. IMF ve Dünya Bankasý, uluslararasý spekülatörlerin eþliðinde ekonomiyi çalkalayarak, siyasi tabloyu deðiþtirebiliyorsa, dýþ siyasetimize “iç kýrýlganlýðýmýzýn gölgesi” düþüyorsa, Türk vatandaþlarýnýn bir bölümü hala “TC vatandaþý olmak” yerine “halifenin veya padiþahýn kullarý” olmaya özeniyorsa söylenecek tek þey, yeniden düþünmemiz gereken cidi bir durum olduðudur...

Sonuç: Ýrticayý sadece bir kurumda veya örgütte aramak yetmez. Ýrtica, bir türlü dönüþtüremediðimiz bireysel ve özellikle kolektif bilinçaltýmýzda gizli... Vatandaþlarýmýzýn bilinçaltýný temizlediðimiz gün, bana gelen o soruya cevap verebilir ve gönül rahatlýðýyla Türkiye’de rejimin bekçisi vatandaþlýk bilincidir diyebilirim...