Hükümetin krizden haberi var mı?

[bozok]

Hükümetin krizden haberi var mı?


17.09.2008
ESFENDER KORKMAZ
tercuman.com.tr




--------------------------------------------------------------------------------

ABD’NİN 158 yıllık yatırım bankası , Lehman Brothers’in hisseleri yüzde 94 değer kaybetti. Banka sonunda iflasını istemek zorunda kaldı.Yine zorda olan Merrill Lynch’te , 50 milyar dolara Bank of America’ya satıldı.

7 Eylül 2008'de ABD’de, ekonomi tarihinin en büyük müdahalesi ile, toplam mort-gage kredilerinin, yarısına yakın kısmına sahip olan veya garanti eden Fannie Mae ve Freddie Mac’ın tam kontrolü Hükümete geçmişti.

Bu iki banka ile birlikte ABD ocak 2008 ayından Eylül ayı ortasına kadar, 13 Bankaya el koydu.

İflaslar piyasa ekonomisinin sigortasıdır. üürük şirketler gider.. Yerine daha sağlıklı şirketler gelir. Ancak önemli olan dünyada liberal ekonominin lideri olan ABD’nin 13 bankaya el koymasıdır. Bu kriz demektir.

Küresel krizde en kırılgan ekonomi bizim ekonomidir.

Dün ve önceki gün en hızlı düşen borsa IMKB oldu. Dün öğle saatlerine göre, yılbaşından bu güne IMKB yüzde 38 değer kaybetti.

Cari açık, özel sektörün dış borcu, düşük kur, yüksek faiz bu kırılganlığı yaratan faktörlerdir.

Bizim sorunumuz, ekonomiyi biz değil, IMF dahil başkalarının yönetmesidir.

İster gelişmiş, ister gelişmekte olan ülke olsun, tüm ülkeler için, her zaman aynı ekonomik reçete yapılamaz. Ekonomik politikalar, ülkeden ülkeye farklı etki yapar. üünkü, her ülkenin sosyal ve siyasi yapısı, halkın anlayışı ve tepkileri farklıdır.

Aynı ülke de, farklı zamanlarda da, yine aynı reçeteler geçerli olmaz. üünkü konjonktürün çeşitli dönemlerinde uygulanacak politikalar da farklıdır. Bu nedenlerle, en doğrusu her ülkenin İktisadi kalkınma ve gelişme programlarını , kendi iktisatçılarıyla yapmasıdır.


IMF reçeteleri

TüRKİYE her zaman ve her hükümet döneminde yabancıya ve özellikle IMF reçetelerini ön planda tutmuştur. Bu nedenledir ki başı dertten kurtulmuyor.
ürneğin, IMF 1999 yılı sonunda Türkiye ye “sabit kur rejimi “ uygulanmasını istedi. Bu rejim 2001 krizine neden olunca, bu defa tam tersi , “dalgalı kur sistemi”ni uygula dedi. Dalgalı kur bir gecede kriz çıkarmadı, ancak da ülkeden kaynak kaybına yol açtı. Türkiye , bir gecede oluşacak krizden daha uzun dönemli bir durgunluk yaşayacaktır.

Yine IMF ve Kemal Derviş, kısa vadeli talep kısıcı politikalar uygulamaya koydu. Aynı politikalar ülkeyi şimdi, yüksek faiz- düşük kur ve kronik enflasyon kapanına soktu. Ekonomide makro dengelerin bozuk olması, büyüme oranında düşme, işsizlik oranının yüksek olması ve ekonomide aşırı kırılganlık, krizin altyapısını oluşturan şartlardır. Bu dengeler bozuldukça, aynen depremde olduğu gibi, olumsuz enerji birikir. Ekonomik- siyasi ve sosyal, iç ve dış nedenle kriz patlar. Kriz şartları oluştuğu içindir ki, bir beklenti var. Aslında beklentilerde önemli ölçüde ekonomik gidişatı yönlendirir.

Türkiye’de ekonominin duvara çarpacağı kesindir. Bu defaki kriz , bir gecede devalüasyon şeklinde olmaz. İki yıl kadar dönemli bazı sektörlerde daha büyük daralma, durgunluk şeklinde devam eder. İşsizlik daha da artar.

...

...

[bozok]

Sayın Başbakanım


17.09.2008
BüLENT KUşOğLU
kusoglu@vizyonymm.com.tr



--------------------------------------------------------------------------------

ABD Eski Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan'ın ifadesi ile " 50 yılda, hatta muhtemelen 100 yılda bir yaşanabilecek bir olay"la karşı karşıyayız. Yani ekonomik kriz çok ciddi ve tüm dünya ülkelerinin önlem almasını gerektiriyor. ABD son olarak 7 Eylül Pazar günü, pazartesiyi dahi beklemeden iki dev mortgage şirketini kamulaştırdı. Bu olay liberal ekonominin bayraktarlığını yapan ABD ve özellikle Bush yönetimi için hiçte kolay olmadı. Ama "Yüz yılın krizi" karşısında yapacak başka seçenekleri yoktu. ABD, AB veya üin, krizin ciddiyetini fark eden tüm ülkeler tedbirler alıyor, açıklıyorlar yine de yeterli olmuyor. Durum beklenenden daha ciddi.

Sayın Başbakan'ım, kriz konusunda biz ne yaptık? Biz küresel ekonomi döneminin en müreffeh döneminde (2002-2007) izlediğimiz politikalardan daha farklı bir stratejiyi bu kriz dönemi için saptadık ve uyguladık mı?


Artarak devam ediyor

SAYIN Başbakan'ım, temel ekonomik sorunlarımız yönetimi devraldığınızdan beri artarak devam ediyor. Enerji bağımlılığı, kayıt dışılık, kamudan kaynaklanan yüksek maliyet, stratejisiz tarım, dış açık, altyapı eksikliği, teşvik sistemi yetersizliği, yönetim yetersizliği gibi sorunlar artarak sürüyor. Bu temel sorunlara ilave olarak devrevi olarak ta üretim artmıyor, tarım çöktü, sanayi ve hizmetler kesimi son direnişlerini sergiliyorlar. İşsizlik artıyor, yatırımlar iyice azaldı, enflasyon artarken büyüme tahminlerden fazla düştü ama cari açık hala kırmızı kırmızı yanıp sönüyor. Bizim kriz stratejimiz var mı? Sayın Başbakan'ım, ülkemizin çevresinde kaynama, yanan ateşler ve tuzaklar var. Dünya ekonomide olduğu gibi uluslararası sistem alanında da yeniden yapılanma ve dönüşüm içerisinde. Bizim yeni dönem dünya düzeni stratejimiz var mı? Sizde muhakkak farkındasınız hemen her gün şehit haberleri geliyor. Bunlar planlı eylemler. Arkasından hangi olaylar ve talepler gelecek çok iyi biliyorsunuz. Güneydoğu konusunda bildiğimizin dışında bir planımız var mı?


Pis kokulardan girilemiyor

SAYIN Başbakan'ım, yolsuzluklar çok fazla artı. Biz bu mübarek Ramazan'da dahi bunları iç siyaset tartışmalarımıza malzeme yapıyoruz. Mahalli idarelere pis kokulardan dolayı girilemiyor. Bu gidişle vatandaş dindar, sosyal demokrat veya liberal ayrımı yapmadan herkese karşı tavırlı olacak, devlete güvenini yitirecek, ulus devletimizi başkalarından önce biz yıpratmış olacağız, hatta İslamiyeti bile yıpratıyoruz. Sizin cenah, dediğiniz gibi temizse soruşturma açtırmanız lehinize değil mi? "Müslümanlar" arasındaki bu konuları hristiyanlara bırakmadan biz açıklığa kavuştursak "sünnete" daha uygun olmaz mı?

Sayın Başbakan'ım, halkın ahlaki ve moral değerleri çöküyor. Herkes sırat-ı müstakimden sapmasına bir gerekçe buluyor. Köyünde mertlik, dürüstlük örnekleri veren bu milletin çocukları kentlerde en ihlassız, en zalim toplum olma yolunda ilerliyorlar.


Vicdanla cüzdan arasında

DEMOKRASİ ve insan hakları kavramlarının geleceği tehlikede. Sorumluluk duygumuz ve değerlerimize bağlılığımız azalıyor. Halkın yarınlara olan inancı ve dininden gelen imanı yok oluyor. Bürokrasi idealsiz, yargı cüzdanı ve vicdanı arasında sıkışmış vaziyette. Kısaca, halkta, devlette yeniden ele alınmaya muhtaç. Acilen reformlara muhtacız. Bir planımız var mı?

Sayın Başbakan'ım, yukarıdaki sorunlar ve benzerleri sizin çözme sorumluluğu taşıdığınız konular. Lütfen bunları çözmeye taşıyın.

üözemiyorsanız konuyu saptırma kavgaları yapmayın, bir başbakana kimse yakıştıramıyor ve inandırıcı olmuyor.

Sayın Başbakan'ım, eğer çözümleri zor görüyorsanız ki gerçekten zordur, asker veya yargı karşısında kendinizi mağdur duruma düşürüp ayrılmanız siyaseten en doğrusu olur.

Bu konuda bir planınız var mı Sayın Başbakan'ım?


...