Gösterilen sonuçlar: 1 ile 4 ve 4

Konu: AKP'de Deprem!

  1. #1
    bozok
    Guest

    AKP'de Deprem!

    AKP'de Deprem!



    Dengir Mir Fırat'ın görevine son verildi!


    NTV'nin haberine göre: AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın yerine AKP İstanbul Milletvekili Abdülkadir Aksu getirildi.. Bülent Gedikli de şaban Dişli'den boşalan Ekonomi İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı'na getirildi.






    07.11.2008 18:24:00
    İNTERNETAJANS

  2. #2
    bozok
    Guest
    Fırat'a CHP'e yorumu



    "Bunların nöbet değişimi dedikleri aslında yaprak dökümüdür"

    Sinem KARABULUT- Serhat TEZCAN/BURSA, (DHA) / 08.11.2008 / gazetevatan.com
    __________________________________________________ __________________________________________

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur üymen, AKP'nin son kullanma tarihinin dolduğunu ve partinin sonbaharını yaşadığını söyledi. üymen, AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat'ın görevden alınmasına değinerek, "Bunların nöbet değişimi dedikleri aslında yaprak dökümüdür. Neticede bu iktidar başarısızlığını kanıtlamış olarak, tarihin karanlık bir sayfasına girecektir" dedi.

    Bursa'da partisinin il binasında ülke gündemini değerlendirmek üzere bir basın toplantısı düzenleyen üymen, şöyle konuştu:



    "Bu hükümet, freni tutmayan bir kamyon gibi inişe geçmiştir. Hükümet dikiş tutturamıyor. Atacakları adım yoktur. Vatandaşa diyorsunuz ki `Ya benim söylediğim görüşleri kabul edersin ya da Türkiye'den çekip gidersin'. Hangi demokraside, hangi Başbakan böyle bir söz söylemiştir şimdiye kadar? Adam suç işlemiş olabilir. Bunun çaresi adamın kulağından tutup yurt dışına atmak değildir. Siz bu insanları Türkiye'den gönderme çağrısını yapma hakkını nerden alıyorsunuz?"

    Başbakan'ın bu konularda kendini mahkeme yerine koyma hakkının bulunmadığını dile getiren üymen sözlerini şöyle sürdürdü:

    "Siz hangi yetkiyi nereden aldınız da bu vatandaşlara çekip gidin Türkiye'den diyorsunuz? Siz Türkiye'de asayişi sağlayamıyorsunuz. Terörle mücadele edemiyorsunuz. Terörü tasfiye edememişsiniz, Kuzey Irak'ta. Bunlar sizin kusurlarınız. Sizin terörle mücadeleden kaynaklanan zaaflarınız çıkınca ortaya `Ya sev ya terk et' diyor bazıları. Siz hiçbir vatandaşımıza Türkiye'yi terk ettirecek yetkiye sahip değilsiniz. Kendi başarısızlıklarınızın bedelini halka ödetemezsiniz."


    `DİYALOG KURMAYAN SİZSİNİZ'

    Türkiye'nin eğitim ve sağlık gibi alanlarda da pekçok sorunu bulunduğunu belirten üymen, davetli olarak görüşmek üzere Cumhurbaşkanı Gül'ün makamına gittiklerini, ancak hiçbir soruya yanıt bulamadıklarını kaydetti. üymen, "Sorularımın hiçbirine cevap yok. Ondan sonra gideceksiniz bizi yurt içi ve yurt dışında diyalog kurmuyorsunuz diye şikayet edeceksiniz. Diyalog kurmayan sizsiniz" dedi.

    Konuşmasında ekonominin akordiyona benzediğini dile getiren üymen, şöyle devam etti:

    "Ekonomi de bazı dönemlerde genişler, bazı dönemlerde daralır. Ama bütün mesele genişlerken de daralırken de doğru tuşlara basmak, doğru müziği ve sesi çıkarmaktır. Siz genişlerken de daralırken de yanlış tuşa basıyorsunuz. Ve bunun bedelinin Türk halkı ödüyor."

    Zeytincilerin durumuna da değinen üymen, "üreticinin beli bükülmüştür. Maliyetler yükselmekte ve alım bedelleri düşmektedir. Pırlantanın yıllık KDV'si yüzde sıfır. Zeytinin ise yüzde 18. İnsanlar yüksek fiyata ürettikleri zeytinlerini düşük fiyata nasıl satacaklar. Zeytincilerimiz sahipsiz değildir. üiftçilerimiz bu derece perişan etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur" dedi.


    `IMF REüETELERİYLE BU üLKEYİ YüNETTİNİZ'

    Konuşmasında son olarak Adalet Bakanı Mehmet Ali şahin'in, Almanya'daki yolsuzluk iddiaları üzerine paraların nereye gittiği sorulduğunda `Bana ne' dediğini hatırlatan üymen şunları sözlerini şöyle tamamladı:

    "Sana ne, olur mu? Sen bu memleketin adalet bakanısın. Adaletin gerçekleşmesinin önündeki engelleri kaldırmakla yükümlüsün. Ne demek bana ne? Ondan sonra diyorlar ki IMF ümüğümüzü sıkmasın. Bütün suç IMF'de ise kimse sizi zorlamadı IMF'yle anlaşmaya. Adalet Bakanımız iyidir diyorsunuz. IMF ekonomisi kötü olan ülkelerle anlaşma yapar. Ekonomimiz iyiyse niçin yıllardan beri IMF reçeteleriyle bu ülkeyi yönettiniz? Ayağınızın üzerinde duramıyorsunuz. Ekonomiyi ayaklarınızın üzerinde taşıyamıyorsunuz."


    ....

  3. #3
    bozok
    Guest
    İşTE DENGİR FIRAT'IN GüREVDEN ALINMASININ PERDE ARKASI!




    Ajanslar haberi şöyle geçti:

    “AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat görevinden alındı.”

    Haberin basit okuması da şöyle:

    “Fırat, CHP'li Kemal Kılıçdaroğlu'nun hayali ihracat ve uyuşturucu kaçakçılığı iddiaları nedeniyle çok yıpranmıştı.”

    Açıklama makul görünüyor. Neden makul?

    Diğer Genel Başkan Yardımcısı şaban Dişli de Kılıçdaroğlu’nun kadrine uğramış ve koltuğundan çekilmek zorunda kalmıştı.

    Yani?

    Kılıçdaroğlu, iki kelle birden aldı.

    Bu analiz her unsuru itibariyle doğru mu?

    Hayır.

    Odatv.com’un edindiği bilgilere göre Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Dengir Mehmet Fırat’a özel bir ceza kesti.

    Hatırlayın; Başbakan Hakkari – Yüksekova’da daha geçen hafta ne söyledi:

    “Tek millet dedik, tek bayrak dedik, tek vatan dedik, tek devlet dedik. Karşı çıktılar. Buna karşı çıkanın Türkiye’de yeri yok. Buyursun istediği yere gitsin.”

    Erdoğan’ın sözlerini rastgele seçmediğini biliyoruz. Dikkat edin, “Tek dil” demiyor. Ancak Fırat’a “parti içinde tek dil” cezası kesiyor.

    Dengir Mir Mehmet Fırat’ın yerine atanan isim ise kodları çözüyor. Fırat’ın koltuğuna eski İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu oturuyor.

    Aksu ve Fırat’ın ortak bir özelliği var: İkisi de Kürt’tür.

    Aralarındaki fark nedir?

    Fırat, AKP’nin hükümet olduğu 2002 tarihinden beri Meclis’teki Kürt kökenli milletvekillerin lideri gibi algılanır. Bunun somut örneğini 2003 yılı - 1 Mart tezkeresi sürecinde yaşadık.

    Fırat, Irak’a Türk askeri gönderilmesine ilişkin 1 Mart tezkeresinin görüşülmesi sırasında da AKP Genel Başkan Yardımcısıdır. Meclis, Amerika’nın şiddetli isteğine rağmen tezkereyi kabul etmemiştir.

    Tezkerenin kabul edilmeyerek, reddinde Kürt kökenli milletvekillerinin oylarının belirleyici olduğu bilinen bir gerçektir. Anlatılanlara göre Fırat o dönem tek tek Kürt kökenli milletvekillerini arayarak “hayır oyu verin” telkininde bulunmuştur. Bu gücü sebebiyle olsa gerek Fırat Ankara’daki Amerikan Büyükelçisi’nin en özel davetlerinde başköşeye oturan isimdir.

    Aksu, kimdir?

    Emniyet Müdürlüğü ve Vali kariyerinden gelen Aksu, oldum olası devletin güvenilir kabul ettiği bir kişidir.

    üte yandan Aksu’nun AKP’nin Diyarbakır Belediye Başkanlığı’nı alma arzusunda belirleyici rol üstleneceğinden kimsenin şüphesi olmamalıdır.

    Odatv.com
    8 Kasım 2008

  4. #4
    bozok
    Guest
    Kürt Ayağı üatırdarken


    Fatma Sibel Yüksek
    Açık İstihbarat
    09.11.2008



    AKP’nin “Kürt ayağında” ciddi sorunlar yaşandığı anlaşılıyor..


    Yıllardır yıkılmaz gibi görünen “ittifak duvarında” ince sızıntılar, görünmez çatlaklar oluşmuş belli ki. Olay her ne kadar istifada etkili olsa da sadece “Tayyip Bey ya sev ya terk et dedi, Dengir Bey de buna çok bozuldu” veya “Kemal Kılıçdaroğlu’nun darbelerine dayanamadı” olayı değil gibi görünüyor.


    AKP’nin “Cemaatler, Kürtler , Liberaller” üçgeninden oluşan sacayağında “Kürt kapısı” cereyan yapmaya başladı.


    Tam da TSK’nın “Biz askeri yöntemlerle çözemedik, buyrun siz çözün” diye terörle mücadeleyi “sivillere terk ettiği” bir ortamda!
    __________________________________________________ ____________________



    Meyyal Uygur’un dört başı mamur değerlendirmesini okudunuz. AKP’deki Mir Dengir depremi” konusunda böyle üst düzey bir analizin üstüne söylenecek fazla şey yok aslında. Ancak, Uygur’un deyimiyle bu “kontrollü depremin ne kadarının “kontrollü” olduğunu, daha doğrusu bazı “kontrolsüz” noktalarının da olup olmadığını merak ediyoruz.

    Mir Dengir’in istifası (veya görevden alınması) Dişli şaban’ınkinden oldukça farklılık arz ediyor. Dişli şaban, AKP’nin devr-i iktidarında adeta bir ‘sanat’ haline gelmiş olan yolsuzluğu eline yüzüne bulaştırarak, tanrıların tam da bu konuda kurban aradığı bir konjonktürde hiç de akıllıca olmayan açıklar vererek…

    Hafızalarımızda darmadağın olmuş bir iç dünya, uzamış sakallar, ayağı kayan insanlara özgü bir ruh perişanlığı; kısacası son derece “sefil” bir görüntü bırakarak hayatımızdan çekildi.

    (Tuncay üzkan 4 gün gözaltında kaldığında sakalları uzadığı için “böyleydi, böyle oldu” diye fotoğraflar yayınlayanlar, Dişli şaban’ın suratındaki bu “ebedi” darmadağın olmuşluğu görmezden geldiler nedense…)

    Dişli’nin bu saatten sonra milletvekili maaşına tenezül ediyor olması kendi meselesi. Ne yapalım, aylık cüzi gelirimin bir kısmı varsın vergi olarak Dişli şaban’a gitsin…


    şaban Dişli’nin partideki görevinden istifası, sadece “ufak bir usulsüzlük” bağlamında ele alındığı için olsa gerek, Dengir Mir Fırat’ın istifası gibi “deprem” diye nitelenmedi. Surda açılan ilk delikti Dişli’nin istifası..”3 Y ile mücadele” söylemiyle iktidara gelen AKP’ye yolsuzlukla mücadele bağlamında puan kaybettirdiyse de, Başbakan Erdoğan’ın başarılı manevrasıyla olay “ucuz atlatıldı”


    Hatta Dişli’nin istifası, Erdoğan’ın “yolsuzluğa müsamaha göstermeyen Başbakan” kisvesine bürünmesine neden oldu. Parti puan kaybetti ama Erdoğan kazandı.


    Ve başarıyla ‘lokalize edildi’ Dişli olayı…Kanserli hücrenin diğer organlara sirayeti engellendi. Eğer arkadan Almanya kaynaklı Deniz Feneri olayı gelmeseydi, muhtemel ki AKP’nin yaldızında kayda değer bir dökülme meydana getirmeyecekti.


    Mir Dengir Mehmet Fırat’a gelince…


    Onun olayı başka…Belli ki bu işin artçı sarsıntıları AKP’nin “yeni çizgisi oturana kadar devam edecek.


    AKP’nin “yeni çizgisinin ne olacağını bilmiyoruz; bunu ilerleyen süreçte hep beraber göreceğiz. Ancak, Tayyip Erdoğan’ın çok ilginç bir yolculuğa çıkmış olduğu kesin. Bu ilginç yolculuk, Meyyal Uygur’un belirttiği gibi “Abdullah Gül’ün liderliğinde bir federasyonu” mu, Tayyip Bey’in siyasi intiharını mı; yoksa daha da güçlenmesini mi getirir ? Eğer Tayyip Bey bu süreçten “güçlenerek” çıkacaksa, “Kürt sorununa” sırtını dönmüş, “milliyetçi” bir Tayyip Erdoğan kimin lideri olacak?


    Bizim mi?


    Yani aylardır “Ergenekoncu” yaftasıyla linç edilen ulusalcı- milliyetçilerin mi?


    -Devlet Bahçeli’ye tercih edip etmeme konusunda düşünürüm valla(!)-


    şaka bir yana, AKP’nin “Kürt ayağında” ciddi sorunlar yaşandığı anlaşılıyor..


    Yıllardır yıkılmaz gibi görünen “ittifak duvarında” ince sızıntılar, görünmez çatlaklar oluşmuş belli ki. Olay her ne kadar istifada etkili olsa da sadece “Tayyip Bey ya sev ya terk et dedi, Dengir Bey de buna çok bozuldu” veya “Kemal Kılıçdaroğlu’nun darbelerine dayanamadı” olayı değil gibi görünüyor.


    AKP’nin “Cemaatler, Kürtler ,liberaller” üçgeninden oluşan sacayağında “Kürt kapısı” cereyan yapmaya başladı.


    Tam da TSK’nın “Biz askeri yöntemlerle çözemedik, buyrun siz çözün” diye terörle mücadeleyi “sivillere terk ettiği” bir ortamda!


    Ne kadar tuhaf! Oysa, bu durumun “Kürt ayağı” açısından yeni bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerekmiyor muydu?


    Devleti “sivil çözüme” yönlendirirken, kendiniz meydanlara çıkıp, “Beğenmeyen çeker gider!” diyerek iç savaşa davetiye çıkaracaksınız…

    Yetmeyecek, PKK terörü ile mücadele konusunda en “derin” yol ve yöntemlere imza atmış olan bir ismi, partinize ikinci adam yapacaksınız…

    Devletin geleneksel politikalarıyla aranıza yıllardır mesafe koyduran, “Kürt sorunu vardır” söylemiyle siziyeni açılımlara’ yönelten Kürt ayağı ile aranıza bir gecede kara kediler girecek….


    “Kürt politikalarının” başını çeken ve bölgenin “yükselen değeri” Mesut Barzani ile gayet iyi ilişkiler içinde olduğu bilinen yakışıklı Aşiret Baronu’nu mahzuuun, mahcuuup, boynu bükük bırakacaksınız…


    Dış güçlerin desteğinde, milli devletle hesaplaşmak için gelmiş olan AKP için “Kürt ayağı” en temel ve birleştirici unsurlardan birisiydi oysa ki..“Kürt sorununa” bakış, AKP’nin liberaller ve bir kısım solcu ile olan ilişkilerinde de belirleyici bir unsurdu. üünkü onlar, AKP’yi devletin merkezinden uzaklaştıran her adıma destek verdiler. Mir Dengir’in istifasıyla başlayan süreç, partideki “Kürt” kanadının tasfiyesi veya kolunun kanadının kırılmasıyla sonuçlanırsa, bu durumdan liberaller hiç de hoşnut kalmayacak; sıranın kendilerine geldiğini düşünecekler. Nitekim bu yöndeki yakınmalar başladı bile…


    Tayyip Bey,“partisinin kapatılmaması karşılığında” yaptığı pazarlığın şartını yerine getiremez ve yerel seçimlerde güneydoğu DTP’ye giderse ne olacak? Bu tehlikenin yaklaştığını gördüğü için mi “devlete yaklaşıyor” dersiniz?


    Ayrılıkçı Kürtleri, “değişimcileri”, liberalleri ve AB-ABD destekli “aydınları” kaybetmiş bir Erdoğan kendisine nerede yer arıyor?


    Siyasi yatırımını Tayyip Bey’e yapmış olanları galiba zor günler bekliyor…



    Her kontrollü deprem, aslında tamamen kontrollü değildir” gerçeğini de düşündüğümüzde, Tayyip Bey’i harcayarak “Abdullah Gül’ün liderliğinde federasyona geçişin” hesabını yapanlar, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan da olabilirler…


    Türklerin tarihi böyle sürprizlerle dolu…




    Kaynak: Fatma Sibel Yüksek-Açık İstihbarat

Benzer Konular

  1. Emniyet'in tepesinde deprem
    By bozok in forum Gündem
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 12-18-2009, 01:55 PM
  2. Türkiye'nin deprem haritası değişiyor!
    By bozok in forum Çevre ve İnsan
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 10-24-2009, 03:51 PM
  3. Adana'da Deprem Yaratan Karar!
    By bozok in forum Gündem
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 01-27-2009, 01:29 PM
  4. AKP'de Fırat rahatsızlığı
    By bozok in forum Siyaset
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 09-27-2008, 07:06 PM
  5. AKP'de Olağanüstü Hal
    By turukbil in forum Siyaset
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 04-30-2007, 09:31 AM

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  
 
Turan Ordusu
   
Bitkisel Tedavi | Dogal Tedavi | Gazete Haberleri | Sikayet Yolla | Tüketici Haklari | Aloe Vera | Nas?l Zayiflarim | Diyet Liste | Bitkisel Tedavi