Çlkücü Gençlik Tavır Koyuyor
ülkücü Gençlik Tavır Koyuyor
PKK yıllardan buyana büyük şehirlerde üniversitelerde örgütlenmek için büyük bir çaba içinde oldu. Ancak, büyük kentlerde üniversitelerde devşirilen öğrenciler Güneydoğu Anadolu''ya PKK''nın dağ kadrolarına yollandıkları için örgüt üniversitelerde ciddi bir bel kemiği oluşturamamıştır. Bu strateji 1998 sonrasında değişmiştir. ürgüt, büyük şehirlerde üniversitelerde örgütlenmeye başlamıştır. üzellikle 2003-05 sürecinde PKK''nın üniversitelerdeki örgütlenmesi saldırgan bir nitelik kazanmıştır.
PKK, üniversitelerdeki örgütlenmesi sürecinde ülkücü Gençliği kendisi için bir engel olarak görmüştür. ülkücü Gençlik var olduğu sürece üniversitelerde çetenin tahakkümünün kurulamayacağını görmüşlerdir. ülkücü Gençlik ise PKK''nın "bir polis meselesi" olduğunun bilinci içinde çetenin tahriklerine kapılmamıştır. Ancak, üniversitelerde milli bilincin taşıyıcısı olmaya devam etmiştir.
PKK, ise, ülkücü Gençliğin vakur tavrı karşısında, 1968-69 sürecinde komünist saldırılarda olduğu gibi ülkücü Gençliğe yönelik saldırılar başlamıştır. ülkücü Gençlik PKK''nın saldırılarına ve tahriklerine önce cevap vermemiş, gerilimin artmaması stratejisini izlemiş, öncelikli hedefini okullarından bir an önce başarı ile mezun olarak Türk milletine hizmet etmek üzerine kurgulamışlardır.
ülkücü Gençlik bu vakur tavrı sergilerken üniversite yönetimleri PKK çeteleri ile başa çıkmakta, gereken önlemleri almakta yetersiz kalmıştır. Hatta bazı yöneticiler, ülkücü Gençlik ile PKK''ya ayni mesafede durmayı tarafsızlık saymışlardır. ülkücü Gençlik ve PKK''lı çete mensuplarını "eşit mesafede" durmayı bir meziyet sanan akademik ünvanlı yöneticiler bilmelidirler ki, yaptıkları, "gaflet, delalet ve hatta hıyanettir."
üniversite yönetimlerinin etkisiz tavrı PKK''lı çetecileri cesaretlendirmiştir. PKK''lılar okul kantinlerini işgal etmiş, dağlarda öldürülen PKK''lıların ve Abdullah ücalan''ın resimlerini duvarlara asmışlardır. Okul yönetimleri bütün bunlara ses çıkarmamıştır. Korkak ve alçak dekan ve rektörlerden bunun hesabı bir gün hukuk önünde muhakkak sorulacaktır. üğrenciler ise çetenin şerrinden ülkücü Gençliğin hakim olduğu sınıf, anfi ve kantinlere kaçarak kurtulmaya çalışmışlardır.
PKK çeteleri ülkücü Gençleri okullardan sürmek için bir süreden bu yana doğrudan ülkücü Gençliğe yönelik saldırılara başlamıştır. ülkücü Gençlik büyük bir sabır göstererek bugüne kadar olay çıkmasını engelledikten sonra yapılan saldırıları çok sert cevap vermiş, PKK''lı çeteler gereken dersi almışlardır. Artık görev polisindir. Polis öğrencilerin öğrenim özgürlüğünü engelleyen çetelerin saldırılarına bir son vermek zorundadır.
Bütün bu süreçte üzücü olan bir kısım basın ve yayın organının PKK saldırılarını sağ-sol çatışması olarak yansıtması, bazılarının ise daha da ileri giderek "ülkücüler ile öğrenciler çatıştı" başlığı ile vermeleridir. Bu çok ayıptır. Gerçekleri yansıtmamaktadır. Eli kanlı çetenin şehirdeki uzantılarına koruma veren bu başlıkları atanlar kendilerinden utanmalıdırlar.
Son söz: ülkücü Gençlik "yeni yetme öğrenciler birliği" değildir. Kırk senelik bir geleneğin üzerinde yükselmektedir. Bu kırk senelik gelenekte sırtını üanakkale ve Sakarya''ya okulu terk ederek çarpışmaya giden Tıbbiyelilere, Mülkiyelilere ve Harbiyelilere dayanır. Bu gelenek Türkiye''ye yapılacak her türlü saldırıyı, boğmuştur ve bugün de boğmaya yeter. Basındaki Ali Kemaller bunu hatırlayarak yazmalıdırlar. ülkücü Gençlik sadece gerçeğin yazılmasını talep ediyor.
ümit üZDAĞ