Asla silah býrakmayýz ERMENÝSTAN’a gidip soykýrým iftiralarýný, K. Irak’a gidip peþmerge reislerinin küstahlýklarýný köþesine taþýyan Hasan Cemal, bu kez daða çýktý ve çanak sorularýyla terörist propagandasýna kalkýþtý. PKK elebaþýsý Murat Karayýlan, sözcülüðe soyunan Hasan Cemal’e asla silah býrakmayacaklarýný vurguladý.
DTP bizim temsilcimiz EMRÝNDEKÝ 6-7 bin silahlý teröristi ‘meþru savunmanýn güvencesi’ olarak sunmaya kalkan, tehditler savuran, þartlar ileri süren Karayýlan, “Diyalog yeri Ýmralý’dýr. Olmuyorsa diyalog yeri biziz. Bizi de kabul etmiyorlarsa siyasal olarak seçilmiþ iradedir” diyerek DTP ile aralarýnda olan organik baðý da itiraf etti.
Erdoðan’ý hedef gösterdi 1993’te Cumhurbaþkaný Turgut üzal’ýn ölümüyle barýþ için büyük bir fýrsatýn kaçýrýldýðýný iddia eden Karayýlan, Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan’a da þu sözlerle saldýrdý: 1994’te Ýstanbul Büyükþehir Belediye Baþkaný’yken, üstüne vazife de deðilken, Kürt raporu hazýrlayýp partisinin liderine veren Erdoðan bugün nerede?
Malum ekip iþaret fiþeðini Bebek’ten fýrlatmýþtý... 18 þUBAT 2005’te dönemin ABD Ankara Büyükelçisi Edelman, Mark Parris, MÝT eski Müsteþarý Sönmez Köksal, Hasan Cemal, Cengiz üandar ve Can Paker’i buluþturan yemekten kötü kokular yükseliyor!
Hasan Cemal, bunu da yaz! YEMEðÝN gizli konuðunun bazý gazetecileri (!) e-postalarla yönlendiren AB’nin eski yetkilisi Karen Fogg olduðu belirtiliyor. Terörist propagandasý yapan Hasan Cemal, bu konuda tek satýr yazmýyor.
PKK propagandasýna zemin hazýrladý Hasan Cemal sordu, PKK’nýn elebaþýsý kanlý örgütün sözde zihniyet deðiþimini anlattý!..
Haber: Selda üztürk KAY - Salim YAVAþOðLU
Daha önce Ermenistan’a gidip Ermeni soykýrýmý yalanlarýný, Kuzey Irak’a gidip peþmerge reislerinin küstah ifadelerini köþesine taþýyan Milliyet Gazetesi yazarý Hasan Cemal, bölücü örgüt PKK’ya çanak tutmaya devam ediyor.
Bölücülerin yuvalandýðý Kandil Daðý’na giderek Murat Karayýlan’la yaptýðý röportajýn ikinci bölümünü dün gazetesinin sütunlarýna taþýyan Cemal, yine sorularýyla elebaþýnýn PKK propagandasý yapmasýna zemin hazýrladý.
Bölücü deðillermiþ Cemal’in ’göz kýrpan’ sorularýný fýrsat bilen Karayýlan ise, 40 bin insanýmýzý katleden kanlý örgütün anlayýþýný deðiþtirdiðini ileri sürdü. “PKK eskiye göre daha makul bir çizgide. ürneðin evvelce baðýmsýz Kürt devleti isterdi. Bu geçmiþte kaldý. Yani artýk ’bölücü’ deðil.” diyen Karayýlan “Daðdan indirme” tartýþmalarý ile ilgili küstahça deðerlendirmelerde bulundu:
Piknik yapmýyoruz Bakýn, biz piknik yapmak için de daðda deðiliz. PKK silah býraksýn söylemi havaya, yani boþa sýkýlmýþ bir kurþundur. Býraksýn da nereye býraksýn? Nasýl býraksýn? Silah býraksýn demenin bir anlamý yok. ünce oturalým, konuþalým. Ama bu arada 6-7 bin silahlý insaný ne yapacaksýnýz? Onlar bir yerde kazanýmlarýn, meþru savunmanýn güvencesi...
Taleplerini sýraladý Silah býrakmak için pazarlýk masasýndaymýþ gibi bir dizi þart da sýralayan katil elebaþý,þunlarý kaydetti: “Bakýn biz artýk ’demokratik özerk Kürdistan’ diyoruz. Devletin üniter yapýsýný da bozmayan bir çözümdür. Mahalli Ýdareler Kanunu deðiþir, yerel yönetimler güçlendirilir. Sonra sýra, Kürt kimliðiyle ilgili kültürel haklara,(Burada bir anayasa deðiþikliðine iþaret etmiþ oluyor, HC) ve kimilerinin af olarak anladýðý ’toplumsal uzlaþma projesi’ne gelir. Gönüllü birlikteliði yansýtacak yeni bir anayasada uzlaþmaktýr.” “1993’de üzal öldü ve bir barýþ fýrsatý kaçýrýldý. üzal, Kürt sorununu görebilen ve onu çözmek için ciddi biçimde kafa yoran bir liderdi” sözleriyle 8. Cumhurbaþkaný’na övgü yaðdýran bölücübaþý, Baþbakan Erdoðan’a ise saldýrdý:
Tehdit etmiþti “Erdoðan, 2005’te ’Kürt sorunu bizim de sorunumuzdur’ demiþti. 2005’de o sözleri söyleyen Baþbakan nerede? 1994’de Ýstanbul Büyükþehir Belediye Baþkaný iken, üstüne vazife de deðilken, Kürt raporu hazýrlayarak partisinin liderine veren Erdoðan bugün nerede?” Milliyet yazarý Hasan Cemal, röportajýn önceki gün yayýnlanan bölümünde ise katil Karayýlan’ýn tehditlerini kamuoyuna aktarmýþtý. üanak sorular karþýsýnda küstahlaþan Karayýlan bebek katili ücalan’ýn muhatap alýnmasýný isteyerek þunlarý kaydetmiþti: “Artýk kan dökülsün istemiyoruz. üünkü yýllar geçer yine ayný noktaya geliriz. Kan kaybeder Türkiye. Askeri yöntemlerle PKK bitirilemez; 25 yýl denendi bu ama olmadý. Ýlk adýmda silahlar susacak. Sonra diyalog baþlayacak. Diyalog yeri Ýmralý’dýr. Kabul edilmiyorsa, diyalog yeri biziz. Bizi de kabul etmiyorsa, siyasal olarak seçilmiþ iradedir, (burada DTP’nin adýný zikretmiyor, ama ben belirtince baþýyla onaylýyor, H.C)”
Bize çalýþan gençler saðda solda bomba patlatýyordu Son bir kaç yýldýr, PKK’lý teröristler ile Kuzey Irak’taki peþmergelerin görüþ ve önerilerini sütunlarýna taþýmayý vazife edinen Milliyet gazetesi yazarý Hasan Cemal, 1970’li yýllarda darbe ortamý hazýrlamak için provokatörlük yaptýðý itiraf etmiþti. Bir yazýsýnda 12 Mart öncesinde Sýhhiye Orduevi‘ne bomba atýlmasýný planladýðýný belirten Cemal, baþka bir yazýsýnda ise, bombacýlardan “bizim gençler” diye bahsetmiþti. Mart 2008’de yayýnlanan bir yazýsýna ise “Ýlhan Selçuk gözaltýna alýnýnca neredeyse kýrk yýl öncesine gittim. 1969’u, 1970’i, 1971’i düþündüm.Darbeci ya da cuntacý yýllarýmý...” ifadeleriyle baþlayan Cemal þunlarý yazmýþtý:
Bu iþlerin içindeki bir çoðumuz gibi ben de mesleðimi o zamanlar devrimci diye tarif ediyordum. Bir araç olan askeri darbe ile ’devrim’in önünü açacaktýk çünkü...
üyle inanýyorduk.
Gözümün önünden geçip giden filmin karelerinde kimler yoktu ki. Doðan Avcýoðlu’yla Ýlhan Selçuk vardý, Ýlhami Soysal’la Uður Mumcu vardý, Cemal Madanoðlu Paþa’yla birlikte daha nice general ve asker kiþi vardý.
O tarihlerde ’darbe’nin peþindeydik. üzellikle Ankara’da askerle ’organize iþler’in içindeydik.
Bize çalýþan bazý devrimci gençler saðda solda bomba patlatarak asker için darbe ortamý oluþturuyordu. “Ordu-gençlik el ele, milli cephede!” mitingleri düzenleniyordu.
Bir keresinde, bir arkadaþý tarafýndan kazayla öldürülen devrimci bir genci, “ülkücüler vurdu!” diyerek neredeyse bütün Ankara ayaða kaldýrýlmýþ, büyük bir gösteri yapýlmýþtý.
Baþbakan Demirel’le hükümetini ve ’faþizm’i protesto ederek Ankara’da Tandoðan Meydaný’na yürüyenler, aslýnda neye alet olarak yürüdüklerini bilmiyorlardý tabii...
Dergimizin adý Devrim’di.
Doðan Avcýoðlu yönetiyordu.
Ýki hedefimiz vardý:
Biri Demirel, öteki Ecevit.
Ýkisini de düþman görüyorduk. Ýkisi de umut olmaktan çýkarýlmalý, ikisi de siyaseten yýkýlmalý, inandýrýcýlýklarý beþ paralýk edilmeliydi.
Karayýlan örgüte yönelik operasyonlarýn durdurulmasýný istedi.
O yemek kimyasýný bozdu Daha önce aðýrlýklý olarak Ermeni yalanlarýna destek verir nitelikte yazýlar yazan Hasan Cemal, bu konudaki fikirlerini deðiþtirmese de, þimdilerde özellikle sözde Kürt sorunu üzerine eðiliyor. Cemal’deki bu kýrýlma, 18 þubat 2005’te Ýstanbul’da yenilen bir yemeðe baðlanýyor. Cemal, Bebek’teki yemekte ABD’nin Büyükelçi görünümlü CIA Ajanlarý Eric Edelman ve Marc Parris, MÝT eski Müsteþarý Sönmez Köksal, TESEV’in Baþkaný Can Paker, TRT eski Genel Müdürü Cem Duna ve gazeteci Cengiz üandar’la bir araya gelmiþti. 2,5 saat süren yemekte ne konuþulduðu hala açýklanmazken, adý e-posta skandalýna karýþan AB Komisyonu’nun eski Türkiye Temsilcisi Büyükelçi Karen Fogg’un da toplantýda olduðu ifade ediliyor.
Ýsteyen þöyle bir arþivlere bakýversin, bu PKK cinneti ile Türkiye’ye hakim, montaj sermaye arasýnda muhteþem (!) bir iliþki-destek görecektir!.. Malumunuz, yaygýn matbuat bu sermayenin emri-güdümü altýndadýr.. Ýþte o matbuatýn arþivlerinde çok sýký PKK yandaþlýklarý vardýr!.. Devletin PKK’ya karþý en þiddetli mücadelesi sýrasýnda manþetler Apo yanlýsýdýr!.. (þimdilerde de, eþkýya çetesinin o döneme ait kan davasýnýn nerede yürütüldüðü ortada zaten!.)
Daha açýk bir anlatýmla...
Eðer matbuat, PKK ile mücadelede devletin yanýnda doðru dürüst durabilseydi, PKK yandaþlarýna içinde yer vermeseydi, bu eþkýya sürüsünün kökü çoktan kazýnmýþtý!..
Ýþte bu nedenle...
Bu PKK ile bu ülkenin iliðini kemiðini sömüren hakim sermaye arasýnda bir “insicam” söz konusudur!..
Tabii bunun sebebi, her iki olgunun da iplerinin dýþarýda ayný ellerde olmasý yüzündendir!..
þimdi!.. Bugüne bakalým.. Güncelleþtirilen týrmanýþa..
þu malum “facianýn” hemen yanýnda, Türk milletine “üflenen” nedir?.. Türk Milleti neye zorlanýyor?..
Cevap: PKK’ya teslimiyete!..
Bu nasýl yapýlýyor?..
Globalizm, kontrol ettiði hakim sermayenin baronlarýný dürtükleyip ayaklandýrýyor!.. Onlar da ellerindeki matbuatta besledikleri yetki ajanlarýný, PKK elçisi olarak toplumun üstüne sürüyorlar!..
Yani olan þu!..
Sermaye aðasý(larý), PKK adýna iþ görüyor, adamýna PKK isteklerini dikte ettirip, gazeteciliktir diye millete sunuyor, Kandil’in elçiliði yapýlýyor, Türkiye’deki iktidar, hakim sermaye tarafýndan Kandil eþkýyasý ile adeta muhatap kýlýnmak isteniyor!..
Tekrar edelim, projenin büyük patronu globalizm, bunun böyle olmasýný istiyor, para babalarý da aldýklarý bu çok tepe dýþ, talimatla hareket ediyorlar!..
Kim ne kadar iþin içinde?! PKK çetesinin Türk kamuoyu önünde kabul edilir sempati zeminine oturtulmasýný amaçlayan ve ardýndan bölgesel düzenlemeleri amaçlayan bu projenin içinde, montaj sermaye böyle etkin vardýr da..!
Baþka neler vardýr!?.
Mesele sadece “malum sermaye iþbirliði” boyutunda mýdýr?. ütesinde “derinlik” kaç kulaçtýr!!?
Kandil’in nöbetçi eþkýyabaþý, ilginç açýklamalar yapýyor, “Meseleyi halledecek adamlar listesi” sunarken telaffuz ettiði isimlere bakýnýz!!. Bu isimler, bu topraklarýn Türk vataný olmasýný sonlandýracak çalýþmalarýn devþirmeleri, uluslararasý güçlerin iþbirlikçileri arasýndan özenle iþaret ediliyor!.. Neden?!.
üünkü, eþkýyabaþýnýn da zaten Türkiye’ye muhatap alýnmýþ gibi sunduðu dayatmalarý, kendi öz fikirleri falan deðil!.. Onlara da “Türkiye’den bunlarý talep edeceksiniz!” diye adeta reçete veriliyor ve öyle konuþuyorlar!.. Reçete yazan “devler” bu topraklarda federe yapýyý 1990’lý yýllarýn baþýndan beri dayatýyorlar.. Abdullah ücalan’a söyletilen budur, þimdi PKK’nýn yerli matbuatta elçileri ile tekrarladýðý da budur..!
Mardin faciasý da PKK yüzünden!. Eþkýya çetesinin Ankara’ya kadar sýzdýrdýðý sözcüleri, o malum tombul terör kraliçesi falan, þu Mardin faciasýný devlete yamamaya, koruculara bulaþmaya çalýþýyorlar!..
Ama bütün bu saðlýksýz yapýnýn ana kaynaðý iþte bu eþkýya çetesi!.. Sadece bölgede deðil tüm ülkede, son otuz yýldýr bütün geri kalmýþlýðýn temelinde bu PKK ile meþguliyet var!..
Kaybedilen canlar... Yüz milyarlarca dolarlýk milli gelir!..
Sosyal boþluk, yasadýþý yapýlarýn týrmanýþý..
Seksenli yýllardan sonra hýzla deðiþen, yeniden dünya düzeninde Türkiye çok çok geride kaldýysa, tam o tarihlerde ayaðýna birdenbire bir PKK prangasý yemesi nasýl bir tesadüftür!..
Her ne ise, otuz yýldýr, bu mücadele için Türkiye’ye harcatýlan milli sermayenin, silaha kanalize zorunluluðuna sebep nedir?!.
Rafine insan gücü için eðitimin doðru dürüst yapýlamamasý!?.
Vatandaþlarýn etnik ýrkçýlýk temelinde sýnýflandýrýlmasýnýn týrmandýrýlýþý!?..
Aþiret düzeninin, kör inanýþlarýn, töre denilen bazý ilkelliklerin terk edilmemesi!?.
PKK sözcülüðü yapan bütün o diplomatik tipler de, söz konusu ilkel saplantýlarýn tesiri altýnda kendilerini ifade ediyorlar!..
Devlete saldýracaklarýna, bu devletin kýymetini bilsinler, kendilerini adam etmeðe çalýþýyor!..
Ahmet GüRSOY yenicaggazetesi.com.tr Yazý Tarihi: 09/05/2009
Anayasa deðiþikliði konuþuluyor ya tam sýrasýdýr. üyle ise birinin gidip Kandil’in görüþlerini kamuoyuna aktarmasý lazým.
Peki, kim gidecek Kandil’e? Hiç þüphesiz Batýnýn sevdiði, ABD’nin beklentilerine uygun biri.
Ýþte Hasan Cemal bunun için oradadýr.
Ahmet Türk gerekeni söylüyor ya, Kandil’e ne gerek var diyebilirsiniz.
Evet söylüyor ama o siyasi kanat. Meclisteki temsilci. Onun orada bulunmasýnýn arkasýndaki silahlý güç hikaye mi? O silahlý güç olmazsa Ahmet Türk’ü Meclis’e kim taþýr? Taþýsa bile öyle tehditler savurabilir mi? Savursa bile tehdit iþe yarar mý? ?.........
üyle ise ne yapmak lazým?
PKK genelkurmayý ne diyor ona bakmak lazým.
Bu durumda eylem bellidir: Buyurun Kandil’e. üünkü karargah oradadýr.
Hasan Cemal’in karargahtan bildirdiðine bakýlýrsa meselenin çözümü çok kolay. “Kürt sorununu” iktidara gelir gelmez tanýmýþ olan AKP’ye yardýmcý olunursa sorun çözülür.
Anayasa deðiþikliðinin konuþulduðu, kamuoyunun yeni tasarýya sýcak bakmasý için medyanýn iþe koþulduðu þu sýralarda eðer hükümet daha önce tanýdýðý “Kürt sorunu” ile ilgili anayasaya bir þeyler koyacaksa ona destek olmanýn da tam zamanýdýr.
Hasan Cemal’in getirip önümüze koyduðu Kandil mesajlarýndan yansýyanlara baktýnýz mý?
“PKK sanýldýðý gibi eli kanlý örgüt deðildir. Deðiþimi takip eden, gerektiðinde barýþçýl mesajlar verebilen bir örgüttür. Ancak Türkiye’dekiler Kürt sorununa sýcak bakmadýklarý için ne yapsýn ister istemez silaha sarýlmaktadýrlar. Yoksa zinhar kötü bir amaçlarý yoktur. A-ha kendileri söylüyorlar. Bakýnýz Türkiye’nin bölünmesine, üniter devlet yapýsýnýn bozulmasýna bile razý deðiller. þu anayasayý hazýrlayanlar birkaç cümle daha ekleseler de bunca insan ölmese olmaz mý?” Mesaj bu.
Býrakýnýz cümleyi, kelime bile çok þey deðiþtirir elbet.
Terörist elebaþýsý ücalan dahil, Karayýlan ve Ahmet Türk’e Hasan Cemal’in asýl sormasý gereken sorular var.
Eðer sahiden Kürt sorunu var diyorsanýz ve gerçekten de Kürtlerin geri kalmýþlýðý sizi üzüyorsa neden kendi aþiret aðalýðýnýzý “halkým” saydýklarýnýzla paylaþmýyorsunuz? Mesela siz Ahmet Türk bey, Doðu’daki feodal yapýyý temsil etmeye neden kendinizden baþlamýyorsunuz?
Peki, siz Karayýlan, Türkiye’yi tehdit için kullandýðýnýz silahlý gücü, Ahmet Türk gibiler seçilsin diye kullanýyorsunuz da neden, sade bir Kürt’ün mutluluðu için kullanmýyorsunuz?
Ya siz terörist baþý, siz bunca senedir milyonlarca iþsizin aç ve susuzun gezdiði Kürt bölgelerinde kaç fabrika açýlmasýný saðladýnýz? Hangisi sizin emrinizle kuruldu? Gücünüzün yüzde kaçýný derebeylerin, feodal yapýyý sürdüren aþiretlerin mülkünü halk ile paylaþmak için kullandýnýz?
Size bir þey söyleyeyim mi?
Sizin gibi Kürt’e bir milim faydasý olmayanlarýn eline silah alýp daða çýkarak sözde “halkým” dedikleri adýna saðda solda söz söylemeye hiç hakký yoktur. üldürdüðünüz bebeklerin, masum insanlarýn haddi hesabý belli deðil. Buna karþýlýk bu bizim halkýmýza armaðanýmýzdýr diyerek diktiðiniz bir tek çivi dahi yok bu ülkede. Mesela þu Meclis’te bulunan milletvekilleriniz, aðasý bulunduklarý topraklarý “Kürt’e” daðýtsýn da bir görelim. Samimiyetlerini anlayalým.
O milletvekilleri oy istedikleri halkýn yaþam kalitesini yükseltmek, iyi bir eðitim alacak fýrsatlarý doðurmak ve insanca yaþamalarýný saðlayacak hayat düzeni kurmak için, “bölgem” dediði yere fabrikalar diksin de görelim.
Karalýyanlar, ücalanlar, Ahmet Türk, Fatma Ayna gibilerin asýl amacý emperyalizme hizmet deðilse ve sahiden Kürt halký ise feodalizmi yensinler de görelim.
Hasan Cemal, Kürtçü geçinenlerin samimiyetini ölçmek istiyorsa iþte ölçü. Sorsun da onu da görelim.
Hasan Cemal’in; Ermeniler tarafýndan katledilen, milliyetçi- Ýttihatçý Cemal Paþa’nýn ve gençliðimde müþerref olduðum eþi Seniha hanýmefendinin torunu, Ahmet Cemal’in oðlu ve sevgili Kamuran “ablamýn” yeðeni olduðunu bilmesem, içimize sýzdýrýlmýþ ve yerleþtirilmiþ bir yabancý ajaný olduðuna hükmedeceðim! Kürtçülerin has adamý olduðu, Kürtlerin “haklarýný”, Türklerin “haklarýndan” fazla koruduðu muhakkak! Bu Kürt sevgisi saplantý derecesinde; psikolojik bir sebebi olmalý! Muhakkak ataerkil deðil. O aileden, böyle adam çýkmaz!
Dedesi, Tiflis’te, Ermeniler tarafýndan öldürüldüðü halde, Hasan, hararetli bir “Ermenilerden üzür dileyici”... Acaba dedesi, Cemal Paþa’nýn, “sözde günahlarýndan” dolayý mý kompleksi var!
O, Kürtlerin “sevgili Hasan abisinin, kýrk beyti” de ya Kürtler ya da Ermeniler üzerine!
Bir de herhalde, iyi bir asker olan dedesi Cemal Paþa’dan dolayý, bir kompleksi daha var; Türk Ordusuna düþman...
Yetmiþli yýllarda, bir terör örgütünün üyesi olarak, kendi Türk Ordusunun “evine” bomba atmaya kalkýþacak kadar! Velhasýl, tam bir psikolojik vaka!
Bu, “doktorluk” durum bizi alakadar etmezdi, ancak, Hasan Cemal’in þu baðlamda, tehlikeli ve haince bir “misyonu” var. Bu “misyonu” ona, kim/kimler vermiþ; ücretli mi, yoksa gönüllü mü? Ama her halde, Türkiye açýsýndan yanlýþ.
Bu “misyonu” onu, bilmem kaç defa, “sevgili Kürtçülerine”, PKK eþkýyasý inlerine götürdü. þimdi de gene PKK kýlavuzlarý, onu, “meþakkatli” bir yolculuktan sonra eþkýyanýn inlerine götürmüþler ve oralardan, yeni haberler ve “barýþ umutlarý” getirmiþ!
ünce, PKK’nýn eski baþý, Apo’nun kardeþi, Osman ücalan’la konuþtu, ondan “PKK asla silah býrakmaz, daðdan inmez” mesajýný aldý... Osman ücalan diyor ki: “Ýþin püf noktasý, ayrým gözetmeden, (yani “abisi” APO’yu da kapsayacak) hemen ilan edilecek bir aftýr... Ama gene de, örgüt daðýlmaz”. Bu da ne demek? “Gidenler gider, kalanlar, teröre devam!” Salt gerçek de bu!
Hasan’ýn görüþtüðü bütün bölücüler; HEP eski Genel Baþkaný Yaþar Kaya, Osman ücalan ve Murat Karayalçýn ayný noktada anlaþýyorlar: “ünce Genel Af, sonrasý Allah Kerim”!
Kandil daðýnda, eriþtiði Murat Karayýlan, ona barýþ formülünü ifþa etmiþ: Bazý aklýevvel yazarlarýn “makul saydýklarý” formül özetle þu:
“Ýlk adýmda silahlar susacak... Sonra diyalog baþlayacak... Diyalog yeri Ýmralý’dýr... Kabul edilmiyorsa, diyalog yeri biziz... Bizi de kabul etmiyorsa, siyasal olarak seçilmiþ iradedir.(Yani DTP’dir) Bu da olmuyorsa, o zaman ortak bir komisyon kurulur bir yerde, akil adamlar bir araya gelir. ürneðin Ýlter Türkmen (eski Dýþiþleri Bakaný ve Büyükelçi) gibi, sizin gibi insanlar toplanýr, böyle bir mekanizma harekete geçer, çalýþmaya baþlar.
Karayýlan, bu mekanizmayý harekete geçirmek için, “siyasi irade gerek” diyor. Merak etmesin, bu “siyasi irade”, çoktan var da “milli irade” yok!
Gerçek þu ki Yaþar Kaya’nýn dediði gibi, “Gelinen noktada, ABD de, AB de, Irak da, Irak Kürdistan Yönetimi de kararlý. Mutfakta bir plan piþiyor. PKK meselesi tezgahta, yürüyor. Bu iþ artýk bitecek. Gizli örgütler, silahlý mücadeleler devri kapandý. Kürt silahlý ayaklanmasýnýn miadý doldu. ün þartsýz silah býrakmasý en doðru yoldur.”
Ýþte Barýþçý üözüm tezgahý iþliyor. Ama TSK’yý da ikna etmek gerek. Mehmet Ali (Kemal) Birand, bunun da yolunu açýyor. Baþbuð güya, Barzani’ye olumlu bakýyormuþ... Türk Ordusunun Baþkomutaný, bir zamanlar, peþmergelerinin postallarýný verdiðimiz adamla eþit mesafede!
Sadece bu, Kürt sorununda, bir dizi hatalar zinciriyle, nereden nereye geldiðimizin özeti. Karayýlan formülüyle bundan sonra yapýlmasý muhtemel hatalarýn da iþareti!
Ýki gün önce yazdýðýmý hatýrlatayým izninizle, þöyle demiþiz; “Sermaye, devleti PKK’ya teslimiyete zorluyor!.” baþlýðýný atarak...
“...PKK cinneti ile Türkiye’ye hakim, montaj sermaye arasýnda muhteþem (!) bir iliþki-destek vardýr!.. Devletin PKK’ya karþý en þiddetli mücadelesi sýrasýnda manþetler Apo yanlýsýdýr!..
Daha açýk bir anlatýmla...
Eðer matbuat, PKK ile mücadelede devletin yanýnda doðru dürüst durabilseydi, PKK yandaþlarýna içinde yer vermeseydi, bu eþkýya sürüsünün kökü çoktan kazýnmýþtý!..
Ýþte bu nedenle...
Bu PKK ile bu ülkenin iliðini kemiðini sömüren hakim sermaye arasýnda bir ” insicam “ söz konusudur!..
Tabii bunun sebebi, her iki olgunun da iplerinin dýþarýda ayný ellerde olmasý yüzündendir!. þimdi!.. Bugüne bakalým.. Türk Milleti neye zorlanýyor?..
Cevap:PKK’ya teslimiyete!..
Bu nasýl yapýlýyor?..
Globalizm, kontrol ettiði hakim sermayenin baronlarýný dürtükleyip ayaklandýrýyor!.. Onlar da ellerindeki matbuatta besledikleri yetki ajanlarýný, PKK elçisi olarak toplumun üstüne sürüyorlar!..
Yani olan þu!..
Sermaye aðasý(larý), PKK adýna iþ görüyor, adamýna PKK isteklerini dikte ettirip, gazeteciliktir diye millete sunuyor, Kandil’in elçiliði yapýlýyor, Türkiye’deki iktidar, hakim sermaye tarafýndan Kandil eþkýyasý ile adeta muhatap kýlýnmak isteniyor!..
Tekrar edelim, projenin büyük patronu globalizm, bunun böyle olmasýný istiyor, para babalarý da aldýklarý bu çok tepe dýþ, talimatla hareket ediyorlar!..”
Böyle yazmýþtýk.. Yazdýklarýmýzýn gerçekle payý ortadadýr.. Daha da ispatý da, “Projenin geniþletilmesi için” o malum sermaye çevrelerinin, çýtayý nasýl yükselttiklerini artýk açýkça beyanlarýdýr!..
Kaleleri düþtükçe!.. Biz saf vatandaþlar topluluðu, bu “olayda” da görünen yüzün vahim hali ile karþý karþýyayýz!.. Bir de bu “Kandil-Ýmralý cevvaliyeti”nin suyun altýndaki gerçek amacý vardýr mutlaka!.
Bu meselede boy gösteren hakim sermaye, malum.. Cumhuriyetle beraber var olan geleneksel para babalarý.. Kökü dýþarýda güç odaklarý!.. Ve þimdilerde, günün iktidarý ile papaz olan, kaleleri düþen, tasfiye paniði yaþayan, can havli içinde olduklarý gözlenen derebeyleri!..
Karþýlarýna çýkarýlan cemaat sermayesi, ellerindeki kaleleri ele geçirdikçe bacaklarýnýn titremesi artan ve yeni ittifaklar için arayýþa geçen, bu ülkeyi sadece ve sadece kendilerinin gören krema tabaka...
Ve þimdi göze aldýklarýna bakýnýz...
PKK’ya açýk destek!..
Dikkatinizi çekiyorum, bu ittifak nasýl bir birlikteliði iþaret ediyor, o para babasýnýn mevkutesindeki tebliðlerde açýk seçik de yazýlýyor!..
Baþbakan’ýn Hasan abisi!.. Güzel bir söz vardýr, “...cebindeki telefonun rehberine yazmayacaðýn isimleri, gönül defterine koyma!” diye..
Baþbakan’ýn bu “postacýya” saygý ile “abi” diye hitap ediþi akýllardadýr.. Kendisi Tayyip Erdoðan olarak istediðini yapabilir de, hepimizi kapsayan postu nedeniyle bu “durumu” hatýrlamak üzüntü verici oluyor!.. Nitekim o “abi” nin Baþbakan’ý zorladýðý teslimiyet de ortadadýr...
Eþkýya çetesi, þu anda bile yaptýðý gösterilerde, çetesine “Katil Erdoðan!.. Ankara’yý basarýz Erdoðan’ý asarýz!..” sloganlarý attýrýyor!.. Erdoðan’ýn mitinglerine nasýl saldýrýldýðý, kendisinin nasýl engellendiði unutulmadý.. PKK’nýn þu anda en öncelikli düþman olarak gösterdiði kimlik Baþbakan Erdoðan...
Hasan “abi”si Erdoðan’ý, PKK’ya teslim olmaya çaðýrýyor!..
“Baþbakan Erdoðan hükümetine bir çaðrýnýz varsa, bunu bir, iki, üç, dört diye satýr baþlarýyla nasýl özetlersiniz?” diye soruyor..
Bu adamýn “daðdan” taþýdýklarýna da “Düz ovadaki” öteki görevli, “Abdullah Gül ve Erdoðan, hemen davet edip oradaki havayý birinci elden dinlemelidirler.(...) Türkiye, Güneydoðu ile ilgili geliþmelere psikolojik olarak kendini hazýrlamalýdýr..” ekini yapýyor!..
Tuhaftýr, iktidardan da, “ötekilerden” de çýkmýyor!.. Dedik ya proje küresel!..
Ertuðrul da memlekette Ertuðrul denilince ilk akla kim geliyorsa o!.. Son kullanma talebi ile; “Postacý Ertuðrul bey!.”
Malumunuz memleketin zirvesini tutan güç efendilerinin son numarasý “PKK elçiliði”, daha açýk deyiþle, Türk devletini eþkýyaya muhatap kýlma amaçlý global projeyi hayata geçirmek!.. Bu çapta bir posta Kandil’e gönderildi, öteki açýk uç için Ýmralý kollanýlýyor(muþ).
Biz de elde tuzluk, koþturmaya talip postacýlarýn hallerini okuyup görüyoruz.. Bu kategoriden Ertuðrul beyin (...)bundan bir buçuk yýl önce Genelkurmay Baþkanlýðý’na baþvurarak, “Ýmralý’da Abdullah ücalan ile görüþmek istediðini” öðrendik, kendileri cevap kolluyorlarmýþ!.. Ama sabýr sabýr, nereye kadar!?. Ertuðrul bey, talebinin acele karþýlanmasýný istiyor çünkü...
“Bu görüþmenin ve sonunda yayýnlanacak mülakatýn Türkiye için çok hayýrlý olacaðýna emin..”
Ertuðrul beyin üzerine eðildiði iþ elbette büyük olur, bu durumu þu sözlerden de anlýyoruz.. “Uluslararasý konjonktür, 21’inci yüzyýl gerçeði..” Ýþte çerçeve, uluslararasý konjoktür!.. Ýþ konjoktür iþi yani... Devam edelim Ertuðrul beyin sözlerine, “Hasan Cemal, bize daðdan bir mesaj getirdi. Keþke bana izin verilse de ben de Ýmralý’dan bir mesaj getirebilsem. Belki hepimizin hak ettiði huzurun ülkemize geri gelmesine hizmet etmiþ oluruz. Ben böyle bir postacýlýða hazýrým..”Evet öyle sýrf “huzur!” için.. (Malum, þu sýralar o cenah pek huzursuzdur da!!?)
Ýyi güzel de, yalnýz küçük bir sýkýntý var!..
Ertuðrul beyin yoluna postacý olmaya can attýðý Apo bey, kendisi için geçen hafta ileri geri konuþuvermiþ!.. Apo bey, avukatlarýna tebliðlerde bulunurken sözü Ertuðrul beye getirmiþ ve “Baþta Hürriyet Gazetesi olmak üzere Ertuðrul üzkök, bana iftira etti, beni ‘bebek katili’ ilan etti!..” demiþ..
N’olcek þimdi?!.
Hadi bakalým, postacýsýn ne diycen!!?
Ertuðrul unutuverdi!. Ýmralý’daki eþkýyabaþýnýn bir adý da “bebek katili” dir malum... O fotoðrafý hatýrlarsýnýz, kaleþle paramparça kundakdaki bebeðin fotoðrafý.. Bu Apo’nun çetesi, bastýðý bir köyü yerle bir etmiþ, Kürt kökenli vatandaþlarý kendisine teslim olmadýlar diye, çoluk çocuk delik deþik ettirmiþti. Hürriyet ve Ertuðrul da o haklý manþeti atmýþtý: “Bebek katili..” Apo unutamamýþ ama.. Beriki “dün dündür..” diye postacýlýk yapmaya hazýr... Neden, “huzur” için..
Alinti
