Türk Milleti Susacak Mý?
MüDAFAA-Ý HUKUK
Serdar ANT
denizkurdu66@gmail.com
11 Mayýs 2009
Milliyet yazarlarýndan Hasan Cemal, geçtiðimiz hafta bölücü terör örgütü PKK'nýn lideri Murat Karayýlan ile Kuzey Irak'ta Kandil daðýnda dört saatlik bir söyleþi yaptý.
Milliyet'te yayýnlanan söyleþide PKK lideri olumlu bir profil çizmek, PKK'yý kamuoyuna barýþ isteyen taraf olarak sunmak için özel bir çaba harcýyor. (Milliyet, 5-9 Mayýs 2009) «üncelik silahlarýn susmasýdýr, kimse kimseye saldýrmasýn. Bu iþi kendi aramýzda konuþmaya baþlayalým önce... Silahla deðil, diyalogla iþe baþlayalým» diyen bölücü örgüt lideri, PKK'nýn Türkiye'nin üniter yapýsýna saygýlý olacaðýndan, sýnýrlarýn deðiþmesine karþý olduðundan, federasyon deðil sadece kültürel özerklik ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesini istediðinden bahsediyor. Karayýlan'ýn sürecin baþlamasý için somut bir önerisi de var. þunlarý söylüyor:«Ýlk adýmda silahlar susacak. Sonra diyalog baþlayacak. Diyalog yeri Ýmralý'dýr. Kabul edilmiyorsa, diyalog yeri biziz. Bizi de kabul etmiyorsa, siyasal olarak seçilmiþ iradedir. Bu da olmuyorsa, o zaman ortak bir komisyon kurulur bir yerde, akil adamlar bir araya gelir. ürneðin Ýlter Türkmen, (eski Dýþiþleri Bakaný ve Büyükelçi) gibi, sizin gibi insanlar toplanýr, böyle bir mekanizma harekete geçer, çalýþmaya baþlar... Böyle bir mekanizma muhatap alýnýr diyalog için devlet tarafýndan...»
Görüldüðü gibi Karayýlan çok «makul» üünkü bütün amaç, önce PKK'nýn muhatap olarak kabul edilmesini; PKK silah býrakmadan varlýðýný devam ettirirken, doðrudan ya da dolaylý bir þekilde PKK ile Türkiye Cumhuriyeti arasýnda bir müzakere sürecini baþlatmak… Amaç budur!
Baþlamasý istenen o müzakerenin içeriðinin ne olduðu bugün için önemli deðildir. Bugünkü koþullarda mümkün olduðu kadar yumuþak bir profil de sergilenebilir. PKK, kültürel özerklik talebinden bile vazgeçebilir hatta… ünemli olan önce Kürtlerin yasal temsilcisi olarak, PKK'nýn Türkiye Cumhuriyeti ile pazarlýk sürecini baþlatabilmek ve bu amaçla masaya oturmaktýr. Bu aþama geçildikten sonra, bugün kültürel özerklikle sýnýrlanan talepler, yarýn federasyona da taþýnýr, daha ileri aþamalara da... Ýþin içine Kuzey Irak da katýlýr hatta… Koþullar deðiþince, talepler de deðiþir!
Denilebilir ki, «tamam da nereden biliyorsun böyle olduðunu? Bak, adamlar barýþ istiyor, akan kanýn durmasýný istiyor. Yarýn neden aksini talep etsinler ki?»
PKK'nýn kendini muhatap olarak kabul ettirmesinden sonra, yakýn bir gelecekte bugün söylediklerinin aksini talep etmesi yüksek ihtimaldir. üünkü daha birkaç yýl önce bölücü örgüt lideri Murat Karayýlan Türkiye'yi «düþman» olarak tanýmlýyor, ABD'ye seslenip Türkiye'ye karþý iþbirliði önerisinde bulunuyordu. Murat Karayýlan'ýn, 7 Ekim 2006 tarihinde Newsweek dergisinde yayýnlanan bir söyleþide (Bkz. Michael Hastings, «Into the Blacksnake's Lair», Newsweek, 7.10.2006 ) dile getirdikleri bu bakýmdan hayli anlamlýdýr. Günümüzün «barýþ havarisi» o zaman þunlarý söylüyordu:
«ABD'nin müttefiki olabiliriz, düþmanlarýmýz ayný. ABD bizi hep düþmanlarýmýzýn gözüyle gördü. Oysa biz, dost olarak algýlanmak istiyoruz. Aksine, Kürtler fazlasýyla ABD sempatizanýdýr. Eðilimleri, Amerikancýlýk yönündedir.»
Karayýlan'ýn bu yaklaþýmý, PKK'nýn eski Dýþiþleri Bakanlarý'ndan Ýlter Türkmen'i neden «akil adam» olarak gördüðünü de açýklýyor bir bakýma… «Bizim oðlanlarýn» baþarýlý icraatý 12 Eylül darbesinin Dýþiþleri Bakaný olan Ýlter Türkmen ile PKK'yý buluþturan ortak payda ABD'dir çünkü… Ne ilginçtir ki, Ýlter Türkmen'in de içinde bulunduðu kimi emekli elçi ve generallerden oluþan bir grup «akil adam», geçtiðimiz günlerde yayýnladýklarý bir raporla tam gün Kürtçe yayýn baþlatýlmasýný memnuniyetle karþýlayýp, özel kanallara da bu hakkýn verilmesini talep ediyordu. Ayrýca bu raporda Kürt sorununa çözüm önerisi olarak Kürtçenin seçmeli ders olarak öðretilmesinin ve bazý üniversitelerde Kürdoloji Enstitüleri ve Kürt Dili ve Edebiyatý bölümlerinin kurulmasýnýn faydalý olacaðý vurgulanýyordu. (Vatan, 6.3.2009) Bu önerilerde Barzani ile iliþkilerin geliþtirilmesinin önerilmesi ve Kuzey Irak'taki ekonomik yaptýrýmlarýn güneydoðu ile entegre bir þekilde yürütülmesinin tavsiye edilmesi de tesadüf deðildir. Böyle bir yaklaþým PKK'yý yasallaþtýrýrken, Barzani yönetimindeki kukla devletin tanýnmasýný ve Türkiye korumasýnda palazlandýrýlmasýný amaçlamaktadýr. Projenin esas sahibi de ABD'dir!
PKK da bugün bunlarý istiyor, kendinin muhatap kabul edilmesi ve devlet tarafýndan resmen tanýnmasý karþýlýðýnda, bir süre için bu ödünlerle yetineceðini diplomatik bir dille Türkiye kamuoyuna duyuruyor. Ayrýlýkçý Kürtçü hareket, 1984'den beri silahla yapamadýðýný, þimdi demokratik ve barýþçý yöntemlerle, yasal yollardan yapmayý amaçlýyor! Kuzey Irak'taki kukla devlet temsilcilerinin sorunun siyasal olarak çözülebileceðini söylemelerinin nedeni de budur.
Peki, Türkiye, PKK'nýn hedeflediði bu strateji doðrultusuna girecek mi? Cumhurbaþkaný Gül'ün açýklamalarý, Hasan Cemal gibi gazetecilerle kerameti kendinden menkul «akil adamlar» ýn giriþimleri sürecin o istikamete döndüðünü göstermektedir!
Oysa insanlar, geçtiðimiz 25 yýlda oðullarýný, eþlerini, kardeþlerini, babalarýný, yakýnlarýný, arkadaþlarýný terör nedeniyle þehit verdiler, binlerce insan fiziksel ve ruhi manada yaralýdýr bugün! Bu insanlar halkýmýzdýr, Türkiye'nin dört bir yanýnda yaþýyor. Bugün PKK ile masaya oturulmasýný ve PKK taleplerinin kabul edilmesini «çok iyi þeyler» olarak tanýmlayýp ellerini ovuþturanlar, yarýn milletin karþýna çýkýp ne söyleyecekler? Ve asýl önemlisi son 25 yýldýr evlatlarýný ve sevdiklerini teröre kurban verenler bu gidiþata karþýsýnda ne diyecekler?
Türkiye Cumhuriyeti'nin varlýðý ve bütünlüðü müzakere masasýna sürülmek isteniyor!
Türk milleti susacak mý?
(heddam.com'dan...)