3. Sayfa - Toplam 5 Sayfa var BirinciBirinci 12345 SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 21 ile 30 ve 41

Konu: Provokatörü daða kim yolladý!

  1. #21
    bozok
    Guest

    Cevap: Provokatörü daða kim yolladý!

    MARDÝN-PRAG HATTI


    Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir numaralý koltuðunda oturan Cumhurbaþkaný’nýn Prag yolunda gazetecilere “Ýster terör, ister Güneydoðu, ister Kürt meselesi deyin, bu Türkiye’nin en önemli meselesidir. Mutlaka halledilmesi lazýmdýr. Bu Türkiye’nin birinci meselesidir” demesi ile Mardin’de 44 vatandaþýmýzýn katledilmesiyle baþlayan koruculuk tartýþmasýnýn ayný zaman dilimine rastlamasýný acý bir tesadüf olarak mý algýlayalým, yoksa “hazýr konu açýlmýþken bunu da konuþmakta fayda var” pragmatistliðine mi yatalým?


    Daha 4 gün önce Cumhurbaþkaný’nýn gündeminde yeni anayasa vardý. Baþbakan Erdoðan’ýn “Türkiye’nin önündeki en büyük mesele yeni bir anayasadýr” demesinden ve AKP kurmaylarýnýn hararetle yeni bit anayasa taslaðý hazýrlamaya giriþmesinden sonra Cumhurbaþkaný da boþ durmamýþ ve TBMM’de grubu bulunan partilerin liderlerini Köþk’e çaðýrýp nabýz yoklamaya baþlamýþtý. Aradan 4 gün geçtikten sonra, bu kez de Türkiye’nin en büyük sorununun “Kürt meselesi” olduðunu öðrenmiþ bulunuyoruz.


    Gerçi, hiç kimse “Kürt meselesi” olarak telaffuz edilen þeyin, yeni anayasa arayýþlarýndan baðýmsýz olduðunu düþünemez.. “Yerel seçimlerde Kürdistan’ýn haritasýný çizdik” açýklamasýný kös dinlemiþ bir toplumun bireyleri olarak 44 vatandaþýmýzýn katlediliþi ile koruculuk sisteminin tartýþmaya açýldýðý bir ortamda Cumhurbaþkaný’nýn “En büyük mesele Kürt meselesidir” diye bir “açýlým” yapmasýný da yadýrgamayýz.


    “Ýyi geliþmeler olmasý lazým ve olabilir. Herkes iþin çok daha farkýnda. ünce böyle bir çalýþma anlayýþýnýn olmasý lazýmdý. Devletin içinde herkes birbiriyle çok daha açýk seçik konuþuyor. Herkes derken, asker, sivil, istihbarat, hepsi için söylüyorum. Böyle bir ortamda iyi þeyler olur. O yüzden iyi þeyler olacak diyorum. Bir fýrsat var, fýrsatýn kaçmamasý lazým. Hem dün (önceki gün) dediðim gibi dýþ meselemizde, hem de bu iç meselemizde.”


    Diyor Sayýn Cumhurbaþkaný…

    “Herkes iþin çok daha farkýnda”ymýþ…

    Gül’ün uçaðýnda bulunan gazeteciler, “Cumhurbaþkaný’nýn iþin sadece daðdan indirme boyutuyla deðil, 29 Mart seçimlerinde DTP’nin aldýðý oy desteði sonucu ortaya çýkan siyasi hava ve Irak’taki geliþmeler boyutuyla da yakýndan ilgilendiði” gözlemini anlatýyorlar.

    Yine ayný gazetecilere göre gül, Hasan Cemal’in Milliyet gazetesinde yayýmlanan ve Iraklý Kürtlerin yaný sýra, PKK’nýn fiilen yöneticisi durumundaki Murat Karayýlan ile mülakatýný da dikkatle izlediðini belirtiyorlar. Hatta önümüzdeki günlerde Hasan Cemal’i Köþk’e davet edip görüþ ve izlenimlerini alabilirmiþ! Bu ülkenin istihbaratçýsý yok mu, askeri yok mu, stratejisti yok mu, Milli güvenlikçisi, sosyologu, bölgeyi iyi bilen memuru, görevlisi yok mu da Cumhurbaþkaný Hasan Cemal’den fikir alma ihtiyacý hissediyor bunu bilmiyoruz. Ayrýca böyle bir niyeti gazetecilere sýzdýranlar olsun, bu bilgiyi güzelce haberleþtiren gazeteciler olsun ilgili herkes, böyle bir görüþmenin Hasan Cemal’i “PKK ile Türkiye Cumhuriyeti arasýnda aracýlýk yapan” bir konuma, Cumhurbaþkaný’ný da “Terör ürgütü ile dolaylý diyalog kuran cumhurbaþkaný” konumun getireceðini bilmiyorlar mý?

    Tabii ki biliyorlar…

    Týpký, Mardin’deki köy düðününün ardýndan Taraf gazetesinin neden “Devlet silahýyla katliam” manþetini attýðýný ve “koruculuk” tartýþmasýnýn bu manþetle birlikte baþladýðýný bildikleri gibi…


    Týpký, Türkiye’nin en büyük sorununun Kürt sorunu olduðu yinelemesi ile anayasa deðiþikliði giriþimlerinin birbiri ile baðlantýlý süreçler olduðunu bildikleri gibi…




    yazan : Fatma Sibel YüKSEK / 13.05.2009 / kentgazetesi.com

  2. #22
    bozok
    Guest

    Cevap: Provokatörü daða kim yolladý!

    Devlet bu konuda tekvücuttur!?

    “Ýyi þeyler olacak korosuna ketum kiþiliði ile tanýnan Ýçiþleri Bakaný Beþir Atalay da katýldý.

    Cumhurbaþkaný Abdullah Gül ve Baþbakan Erdoðan’ýn ardýndan açýklama yapan Atalay, “Kürt sorununun çözümü” denilen þeyi kastederek, “Bu sorunun çözümü için konjonktür, iç ve dýþ etkenler, þu anda her zamankinden daha müsaittir. Bunu görüyoruz ve þu anda bu konuda yapýlacak çalýþmalar büyük destek görmektedir. Devlet bu konuda yekvücuttur, zaten yürüyen ciddi çalýþmalar vardýr. Hükümet olarak bakanlýk olarak ve bu yeni müsteþarlýðýn görevi olarak Baþbakanýmýzýn 2005 Aðustos ayýnda Diyarbakýr’da yaptýðý açýklamanýn arkasýndayýz” dedi.


    Bütün bu geliþmeler, Hasan Cemal’in Karayýlan adlý teröristle yaptýðý görüþmeden sonra gerçekleþiyor. Yani, devletin politikalarý artýk açýk açýk “Kandil’den esen rüzgarlara göre” belirleniyor. Daha on gün önce 11 askerimizin terör örgütünün hain saldýrýsýyla þehit edildiðini, devletin zaafa düþtüðü bir noktada “milletvekili” kisvesini kapývermiþ birinin “29 Mart seçimleriyle Kürdistan’ýn haritasýný çizdik” dediðini unutmuþ gibiyiz.


    Beþir Atalay’ýn vurguladýðý bu “Devlet bu konuda yekvücuttur” tespitindeki þartlarýn ne zaman oluþtuðunu kamuoyu gözden kaçýrmýþ gibi görünüyor. üyle ya, daha 13 gün önce Genelkurmay Baþkaný Ýlker Baþbuð, “terörle mücadelenin kararlýlýkla devam edeceðini” vurgulamýþtý. Abdullah Gül’ün “Kürt sorunu” dediði þeye Ýlker Baþbuð “PKK varlýðýnýn etkisizleþtirilmesi”, Ýçiþleri Bakaný Atalay “Adýna ne derseniz deyin”, Ankara basýný “Devletin artýk PKK’yý hesaba katmasý” diyor…


    “Kürt sorunun çözümü” ile “PKK varlýðýnýn etkisizleþtirilmesi” birbirinden o kadar farklý þeyler ki. Keza, “adýna ne derseniz deyin” ile “devlet PKK’yý hesaba katmaya baþladý” da öyle..

    “Kürt sorununun çözümü” dediðiniz vakit, Abdullah Gül veya Beþir Atalay gibi 11 þehidin kýrký dolmadan “Kürt sorunu Türkiye’nin en önemli sorunudur” diye demeçler vermek veya “Kürtçe sokak isimleri iade edilecek” þeklinde “müjdeler” vermek durumundasýnýz. Buna karþýlýk, sorunun adýný “PKK varlýðýnýn etkisizleþtirilmesi” olarak koyuyorsanýz, örneðin bir Almanya’nýn Bader-Meinhoff örgütünü çökertmesine benzer bir yol ve yöntemleri de benimsemelisiniz demektir. Veya en azýndan Ýspanya’nýn ETA terörü ile nasýl mücadele ettiðine kafa yormuþsunuz demektir.


    Sorunun adýný koyuþ noktasýndan bakýldýðýnda, eðer devletin kurumlarý kamuoyu önünde farklý, kapalý kapýlar arkasýnda farklý kavramlar kullanmýyorlarsa, ortada Beþir Atalay’ýn söylediði gibi bir “Devlet yekvücuttur” durumu yok gibi görünüyor.


    Hatta hatta, ortada bu kadar terörle mücadele birimi varken, heyecanla bir de “Terör Müsteþarlýðý” kurmak insana “istim arkadan gelir” zihniyeti içerisinde devlet içinde bir uyum ve çözüm zemini hazýrlamaya çalýþýldýðýný düþündürüyor.


    Cumhurbaþkaný, Baþbakan ve Ýçiþleri Bakaný’nýn “Ýyi þeyler olacak” þeklindeki müphem açýklamalarý ile “Bakýn bir de Terörle Mücadele Müsteþarlýðý kurduk” pazarlamasý; ortada MGK gibi, Terörle Mücadele Yüksek Kurulu gibi üst düzey kurum ve kuruluþlar dururken Kandil Daðý’ndaki teröristin bir gazeteci vasýtasýyla gönderdiði mesajlara “sevindirik” olmak, býrakýn “devlet içinde yekvücut kararlýlýk ve planlamayý” devletin var olup olmadýðýný bile düþündürecek bir þeydir.


    yazan : Fatma Sibel YüKSEK / kentgazetesi.com / ( 13.05.2009 18:00:44 )

  3. #23
    bozok
    Guest

    Cevap: Provokatörü daða kim yolladý!

    'Tarihi Fýrsat'ta top Genelkurmay'da


    üzerimize bir anda yaðmur gibi “tarihi fýrsatlar” ve “çözüm paketleri” yaðmaya baþladý.

    13 askerin þehit edilmesi, ardýndan koruculuk sistemini tartýþmaya açtýran garip bir katliam ve PKK terör örgütü elebaþlarýndan Murat Karayýlan’ýn Hasan Cemal vasýtasýyla gönderdiði mesajlar… Bu mesajlarýn “devlet katýnda” gözle görülür bir heyecan yaratmasý, Hasan Cemal’in bir anda “gayrý resmi özel temsilci” statüsü kazanmasý…

    Heybede bekletildiði anlaþýlan ve Kürdoloji Enstitüsü açýlmasý, Kürtçe seçmeli ders, köy ve çocuk isimlerine serbestlik gibi “çözüm fiþekleri” içeren paketlerin açýlýp saçýlývermesi. Gizemli gizemli gülümseyen ve “iyi þeyler olacak” diyerek mutlu bir þekilde baþlarýný sallayan devlet yetkilileri… Bir yandan anayasa deðiþikliði tartýþmalarýný, diðer yandan Ergenekon operasyonlarýný sýcak tutma telaþlarý…

    Bütün bu hýzlý, karmaþýk ve birbirinden kopukmuþ gibi algýlanmaya müsait sürecin nirengi noktasýnda Hasan Cemal’in Kandil’de yaptýðý görüþme duruyor. “Mülakat” veya “röportaj” diyemiyoruz; çünkü bu randevuda “gazetecilik” faaliyetini aþan farklý bir siyasi misyon var. Adý “Kürt sorunu” olarak konulmak istenen ateþten gömlek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti açýsýndan ne zaman kritik bir dönemece girse, Kandil Daðý’na (önceki yýllarda Bekaa Vadisi’ne) önce bir “gazeteci” gönderilir.

    1980’li ve 90’lý yýllarda bugün Hasan Cemal’e düþmüþ olan görevi Fatih Altaylý, Doðu Perinçek ve Yalçýn Küçük ifa etmiþlerdi. Bu “gazetecilerin” üzerinde nedense hep PKK’lýlarýn giysisine benzeyen, üzerinde mermi cepleri bezeli yelekler olur. Röportaj yaptýklarý sözde liderle de samimi fotoðraflar çektirirler.

    Geçmiþte böyle bir “gazetecilik misyonu” yerine getirip de þimdi Ergenekon davasýnýn tutuklu sanýklarý arasýnda bulunan Ýþçi Partisi Genel Baþkaný Doðu Perinçek’e savunmasý sýrasýnda savcýlar ücalan ile yaptýðý o meþhur görüþmeyi sordular. Perinçek’in tezi “Ýsyancý Kürt hareketleri ile Mustafa Kemal de temas kurmuþtur; bu devletin sorunu çözme kararlýlýðý ve gücünü gösteren bir þeydir” þeklinde özetlenebilecek bir açýklama þeklindeydi.

    “Kürt ve Türklerin Birlikte ürgütlenmesi” adlý bir parti belgesi, bugün Ergenekon davasýnýn delilleri arasýnda yer alýyor. Diyeceðimiz, aslýnda ücalan’ýn “demokratik cumhuriyet” teziyle örtüþen bu belge Ýþçi Partisi’ni Ergenekon sanýðý konumuna getirirken, þimdi ayný adýmlar bir baþka “gazeteciye” attýrýlýyor. Ayný þekilde, basýnda ücalan’la yapýlmýþ en sansasyonel görüþmelerden birini gerçekleþtirmiþ olan Yalçýn Küçük de bugün Ergenekon þüphelileri arasýnda. Muhtemelen, üçüncü iddianamede sanýk olarak karþýmýza çýkacak.

    þimdi hepimiz kamuoyunda soru iþaretleri oluþturan bu ani çýkýþlar konusunda AKP’ye kýzýyoruz ama devlet bu oyunu hep oynadý. Gerçi, terör örgütü ile masaya oturma konumuna hiç bu kadar yaklaþýlmamýþtý ama bu oyun yýllardýr çevrilip çevrilip oynandý. ünceki yýllarda Amerikan ordusu böyle büyük bir savaþ gücüyle bölgede deðildi. üekiç Güç’ün gölgesinde bazý adýmlar atýlmak istendi. Bu kez, sosyal ve siyasal tedbirler içeren heyecan verici paketlerle birlikte sunuluyor.

    Siyasiler bu ettikleri laflarýn, altýna girdikleri taahütlerin ne kadar ve nereye kadar arkasýnda durur bilinmez. Ancak, Ýçiþleri Bakaný Beþir Atalay’ýn önceki gün yaptýðý açýklamada bazý þifreler gizli. “Devlet bu konuda yekvücuttur” dedi Atalay…

    Gül, Erdoðan ve Beþir Atalay’ýn iþaret ettikleri “çözüm” ile Genelkurmay Baþkaný Ýlker Baþbuð’un dillendirdi, “çözüm” pek de birbirini çaðrýþtýrmýyor.

    Yarýn Genelkurmay Baþkanlýðý Basýn Sözcüsü Tuðgeneral Metin Gürak’ýn haftalýk bilgilendirme toplantýsý var. Devletin sivil katýnda aniden ortaya çýkan bu “tarihi fýrsat” heyecanýnýn cihet-i askeriyedeki yansýmasý kendisine mutlaka sorulacaktýr.Ýçiþleri Bakaný “Devletin bu konuda yekvücut olduðunu” söylerken belli ki Ordu-Hükümet birlikteliðini ima etti.

    Gürak’ýn yarýn vereceði cevap önemli.


    yazan : Fatma Sibel YüKSEK / 14.05.2009 / kentgazetesi.com

  4. #24
    bozok
    Guest

    Cevap: Provokatörü daða kim yolladý!

    Fýrsat nedir?



    Barýþ fýrsatýndan ilk söz eden Murat Karayýlan... Hasan Cemal’in 5 Mayýs’ta yayýmlanan röportajýnda “Barýþ fýrsatý bu defa kaçmasýn” diyor... 7 Mayýs’ta DTP lideri Ahmet Türk Cumhurbaþkaný Abdullah Gül ile görüþüyor. Gül iki gün sonra “Tarihi fýrsat”tan söz ediyor... O “Tarihi fýrsat”ýn ne olduðunu ise hala kimse bilmiyor.

    Nasýl bir fýrsat doðdu? PKK silah mý býrakýyor? Yok caným. Bakýnýz Murat Karayýlan ne diyor:

    “PKK silah býraksýn söylemi havaya, yani boþa sýkýlmýþ bir kurþundur. Silah býraksýn demenin bir anlamý yok. ünce oturalým, konuþalým.”

    Oturup ne konuþulacak? Hangi ön- koþullar üzerinde pazarlýk edilecek? Karayýlan’ýn söylediklerini Ahmet Türk biraz daha açýk þekilde 27 Nisan’da Taraf gazetesinde yayýmlanan röportajýnda anlatýyor:

    “Kürt halkýnýn kimlik haklarý anayasayla güvence altýna alýnmalý. Yeni anayasa yapýlmalý ve bu anayasa, Türkiye’de farklýlýklarýn bir zenginlik olduðunu kabul eden bir ruhla ve mantýkla hazýrlanmalý. Türk vatandaþlar hangi hakka sahipse Kürt vatandaþlar da ayný haklara sahip olmalý. Demokratik özerklik projesi çerçevesinde yerel yönetimler güçlendirilmeli ve bölgeler kendi ihtiyaçlarýna göre ekonomi, sosyal ve eðitim konularýnda kararlar alabilmeli. Kürtçe eðitim yapan okullar açýlabilmeli...”

    Türk özetle... Anayasa’yý deðiþtirin, Kürtleri kurucu ortak kabul edin, Kürtçe dilde eðitim baþlatýn, bize yerel özerklik verin, diyor... Af talebi de var arada... Ama belirli bir zamanda terörü sonlandýrma vaadi yok. Bunlar Türkiye’nin bir savaþta yenilmeden kabul edemeyeceði koþullar... üstelik bu koþullar buram buram federasyon ya da baðýmsýzlýk hazýrlýðý kokuyor.

    Bu arada Murat Karayýlan’ýn 29 Mart sonrasýnda Fýrat Haber Ajansý’na verdiði röportajda ABD’nin kendileriyle ilgili bir tasfiye planý yapmasýndan yakýndýðýný ekleyelim. PKK sýkýþmýþ durumda. Ankara ise adeta PKK’nýn özveri ve lütufta bulunduðu havasý yayýyor... Ýzlemiyorlar geliþmeleri...




    M. AþIK / 14.05.2009 / MÝLLÝYET

  5. #25
    bozok
    Guest

    Cevap: Provokatörü daða kim yolladý!

    Açýk olun, ‘sorun’ ne, anlatýn


    Doðan Heper
    MÝLLÝYET GZT.
    14 Mayýs 2009



    Kürt sorunu. Açýlým. üözüm.

    Tekrar ediyoruz. Bunlar ne anlama geliyor? “Açýn da anlayalým”, diyenler haksýz mý?

    ünce þunu belirtelim, Kürt kökenliler ile Kürtçüleri ayýrmak lazým.
    72 milyonun içinde Kürt kökenliler gibi diðer kökenlerden gelenler de vardýr ve bu 72 milyon kaynaþmýþ, Türk üst kimliðinde birleþen büyük bir devlet oluþmuþtur. Ýþte þimdi dýþ ve iç düþmanlar bu 72 milyonluk büyük gücü parçalamak istiyorlar. Bunun içinde en mühim, en elveriþli yol etnik farklýlýklarý, dinsel ve mezhepsel farklýlýklarý tahrik etmek, kullanmaktýr.
    þimdi Türkiye için yapýlan budur. Kürt Kökenlileri tahrik etmek ve büyük, güçlü Türkiye’yi iç iþleriyle uðraþýr hale getirmek, zayýflatmaktýr.
    Bu oyuna halkýmýzýn çok büyük kýsmý gelmeyecektir. Bazý yöneticiler, siyasiler oy ve iktidar hesabýyla, bazý sözde aydýnlarýmýz da çeþitli menfaatler için bu oyunda rol alsalar da.

    * * *

    Evet, baþa dönelim ve soralým. “Kürt sorunu” nedir? Açsanýza, bu üst baþlýðýn altýný doldursanýza.

    Ayrý bir devlet mi? Ýki bölgeli ve iki toplumlu bir devlet mi? Anayasa’da, kurucu iki toplum olduðunu belirtmek mi?

    Ýki resmi dil mi? Ne, ne? “Kürt sorunu” diyenler, bunu korkmadan, çekinmeden cevaplamalý, açýklamalý.

    Cumhurbaþkaný da olsa sýradan bir vatandaþ da olsa cevaplamalý, “Kürt sorunu” ne ifade ediyor?

    Yoksa maksat alýþtýra alýþtýra bölücülük mü?

    * * *

    “Biz 72 milyon kardeþiz” dedik. Bu palavra deðil. Bu entegrasyondur.
    Yýllardýr etnik kimliðe dayanan PKK terörü var, gencecik çocuklarýmýz öldürülüyor ama buna raðmen bütün büyük þehirlerimizde entegrasyon var, kardeþçe yaþanýyor.

    Güneydoðu’ya bu ülke vatandaþlarýndan alýnan verginin çoðu akýtýlýyor. Kimse çýt çýkarmýyor.

    Güneydoðulu iþadamlarýnýn çoðu batýda yatýrýmý tercih etse de ses çýkaran yok.

    Güneydoðu’da ben gördüm, þehirler çok güzel, düzgün, yani yaþanýlabilir halde. Ben genç olsam oralarda yerleþebilirdim. Ýnsanlarýn kaný sýcak. Ýstanbul’dakilerden farký yok.

    Onlar bu ülkede cumhurbaþkaný, milletvekili, baþbakan, bakan olabiliyorlar. Zaten aksi düþünülemez. Bazý isyanlar sebebiyle kýsýtlanan bir kýsým özgürlüklerde de yumuþama oldu. Bölge halký uzun süredir istediði gibi hareket ediyor, dil, yayýn kýsýtlamasý yok.

    “Kürdistan’ýn sýnýrlarýný belirledik” diyen DTP’li milletvekillerine raðmen.

    üocuklarý açlýk grevi eylemine zorlayan DTP’ye raðmen.

    “Bu anayasa Türktür” diyen DTP milletvekili Emine Ayna’ya raðmen.

    * * *

    Kürt kökenliler bilmeli ki, Barzani’ye, Talabani’ye, PKK ve DTP’ye raðmen onlar 72 milyonun içindedir ve bu 72 milyon kardeþtir.
    Bu bütünlüðü artýk kimse bozamayacaktýr.


    HER YANI KORKU SARDI
    Korku her yaný sardý. Hapistekilere baktýkça korkmamak mümkün mü?
    Bakýn, 5.5 ay sonra serbest býrakýldý diye sevinen var. Ben korkunun her yaný sardýðýný yalnýz bundan anlýyor deðilim. þu veya bu sebeple bir araya gelindiðinde “Yerin kulaðý var” diye sýradan eleþtiriden bile uzak durulmasýndan anlýyorum.
    Ne günlere kaldýk, deðil mi?


    PKK GÝBÝ
    Karayýlan hep ayný
    “Amacýmýz, Kürtlerin eþit ve özgür yaþamasýdýr.
    þimdi silah býrakýrsak her þey çok daha beter olur bizim açýmýzdan.
    PKK, 1984’te Eruh ve þemdinli baskýnlarýyla silahlý mücadele baþlatmamýþ olsaydý, büyük ihtimalle biterdi Kürtler.

    Kürt sorunu bizden sorulur, bu sorun çözülecekse ancak bizimle çözülür.
    PKK’nýn üstüne gelmek, PKK’yý dýþlamak, Kürt sorununda çözümsüzlüðe oynamaktýr.

    PKK bitmez, hem doða hem kitleye dayanýr.

    Bakýn, biz artýk demokratik özerk Kürdistan diyoruz.

    Silah býrakýlsýn demenin bir anlamý yok, önce oturalým, konuþalým.”

    Bu sözler Karayýlan’ýn.

    Ben Hasan Cemal’in röportajýndan aldým.

    Bu sözlerde yeni bir þey var mý?

    Bence yok.

    PKK “eski hamam eski tas”.

    Yani, meydan okumaya devam.

    “Kuvvet haktýr” diyenlerin haklý olduðunu burada görüyoruz.

    Türkiye Cumhuriyeti kuvvetliyse Karayýlan susar, kuvvetsizse konuþur.

    Bana göre Ankara en kuvvetsiz günlerini yaþýyor.

    Nasýl olmasýn ki, bakýn, askerlerin en büyüðü yýllardýr telefonlarýnýn dinlendiðini ve Kandil’i almanýn hayal olduðunu açýklýyor, güçsüzlüðü adeta itiraf ediyor.


    ...

  6. #26
    bozok
    Guest

    Cevap: Provokatörü daða kim yolladý!

    Rabbena, hep bana ne bu PKK!..



    Behiç KILIü
    yenicaggazetesi.com.tr
    Yazy Tarihi: 15/05/2009



    Eþkýya çetesi otuz yýllýk encamý içerisinde ne zaman “tükeniþe” girmiþse, bir “barýþ süreci” dümeni tutturup yakasýný kurtarmýþtýr!.. Türkiye, batýnýn da baskýsý ile birkaç kez bu tezgaha düþmüþ, eþkýya çetesine karþý takibi gevþetmiþ, düþmana toparlanma, yeniden saldýrý için kemik tutma fýrsatý vermiþ aðýr faturalar ödemiþtir.. Eþkýya bu fýrsatlardan yararlanarak Türkiye’nin bir çok yerleþim merkezine, belediye yönetimlerini ele geçirme biçiminde postu serebilmiþse temel sebep iþte bu gaflettir.. Ve tabii Meclis’te üs tutma da bu durumun sonucudur...

    Ýþte böyle böyle gelinen noktada...

    Eþkýya çetesi varlýðýný Türk devleti ile eþit kabul edebilecek bir cüret sergilemekte, masaya oturup pazarlýktan söz edebilmekte, Türk devletini yönetenler üzerine bile ahkam kesebilecek çýkýntýlýklar yapabilmektedir..

    Tabii bunda çetenin en büyük yardakçýsý olarak ortaya çýkan, geleneksel sermaye aðalarýnýn kontrol ettikleri matbuat aracýlýðý ile verdikleri destek de ilgi çekicidir!..

    üetenin beyanlarýna, bu beyanlarýn medyada geniþ alan bulmasýna bakýnýz..

    Tam bir “yüz verdik deliye geldi etti halýya!..” talepleri ile PKK’nýn Türk devletine adeta “teslim ol, ülkeyi bana terk et!” çaðrýlarýný okuyoruz!.. Matbuat içine yerleþtirilen Truva atlarý, her satýrda dozajý artýrarak, Kandil reklamlarý çerçevesinde “teslimiyetin faziletlerine!” Türk milletini iknaya zorluyorlar!..

    Böyle bir tabloyu takip eder durumdayýz!..



    Sahnedeki oyun!..
    Bir yutturmaca tiyatronun ortasýndayýz.. Oyunun adý “Ýyi þeyler olacak!” Ne olacaðýný, olmasý istenenlere bakýnca neresi “iyidir” anlamak zor!..

    Mesela, keseri hep PKK’ya yontmayý marifet bilip, kendisini demokrasi havarisi diye kabul ettirme çabasýndaki Ahmet Türk adlý kiþi, koruculara þöyle çaðrýda bulunuyor; “Gelin daha onurlu ve barýþ içerisinde bir yaþam için silahlarýnýzý býrakýn, silahsýz, þiddetsiz bir toplumsal yaþama dahil olun.”

    Korucuya silah býrak diye, faziletli yol tarif eden Bay Türk, ayný çaðrýyý eþkýya çetesi için yapmasýný isteyenlere kem küm ediyor!..

    Sýký mý “PKK silah býraksýn” desin.. Sýký olmadýðý için de tabii tam tersini yapýyorlar, mesela bunlarýn cemaatýndan Leyla Zana ortalýða dökülüp “PKK’nýn, sigortalarý olduðundan” söz ediyor...

    Silah sigorta!.. Sonra da cümbür cemaat ortalýða dökülüp barýþ danslarý yapýyorlar, Türk milletinin kafa derisini istiyorlar!.. Silahla sonuç aldýklarýndan, Türk devletini silah zoruyla diz çöktürdüklerinden son derece eminler... Sözlerinde bu var... Kandil postacýsý, eþkýyabaþýna þöyle soruyor; “PKK 1984’te Eruh ve þemdinli baskýnlarýyla silahlý mücadele baþlatmamýþ olsaydý, bu kadar kan ve gözyaþý
    akmamýþ olsaydý, Kürt siyasal hareketi barýþçý yöntemlerle bugün çok daha güçlü olmaz mýydý?”

    Cevaba bakýn; “Hayýr olmazdý. Büyük ihtimalle biterdi Kürtler... Silahlý isyan büyük yýkýntýlara, üzüntülere yol açtý ama bu süreçtir, Kürt gerçeðini Türkiye’de sahneye çýkaran... Bugün aramýzda olmasa da, Ýsmail Beþikçi Hoca, þemdinli ve Eruh’la baþlayan süreç için, ’Kürt teslimiyetçiliðine sýkýlan kurþundur’der.”

    Adam soruyor; “PKK bugün önkoþulsuz, her hangi bir koþul öne sürmeksizin silah býraksa, daðdan inse, Kürtler için daha iyi olmaz mý, Kürt siyasal hareketi daha güçlenmez mi?”

    Cevap, “Sanmýyorum. Bakýn, DTP bu kadar oy aldý, Meclis’e girdi. Biz þimdi hiçbir þey olmadan silah býraksak, her þey çok daha beter olur bizim açýmýzdan...”

    Olay bu kadar açýk.. Karþýnda senin devletinden taleplerde bulunan ve elindeki silahý koz sayan bir düþman var!.. üstelik kopardýðý her tavizle senin ana arteline dalan bir virüs...



    üeteye mekan peþinde!..
    Ýþte böyledir durum!.. Mardin katliamýný fýrsat (!) sayýp “Korucular silah býraksýn” diye goygoya baþlayan eþkýya memurlarý, asýl silahý býrakmasý gereken çetenin avukatlýðýný yapýyorlar.. Dediðim gibi, mecburlar, yoksa oyarlar adamý!..

    Kandil’deki nöbetçi eþkýyabaþý zaten meselenin özünü de þu sözlerle anlatýyor; “.. 6-7 bin silahlý insaný ne yapacaksýnýz?(PKK eþkýyalarýndan söz ediyor) Onlar bir yerde kazanýmlarýn, meþru savunmanýn güvencesi....”

    Anlayabiliyor musunuz konuyu?!

    Leyla Zana’nýn sigortalarýna güvence verilecek ki barýþ olsun (muþ)!..

    ...

  7. #27
    bozok
    Guest

    Cevap: Provokatörü daða kim yolladý!

    TERüRÝZMÝN POSTACILIðI!..


    Hulki CEVÝZOðLU
    cevizkabugu.com.tr
    Yazý Tarihi: 15/05/2009


    Adýna Ergenekon denen dava sürecinde neler yazýlmýyor, neler?

    Ýþin ucunun deðmediði yer kalmadý. Bunlardan en önemlisi Türk
    Ordusu.

    TSK ile ilgili haberlerde, ordunun darbe yapýp yapmayacaðý, bölünüp bölünmediði, içindeki sýzmalar, telefon dinlemeler, emekli komutanlarýn baþýna gelenler ve benzeri geliþmeler yazýlýyor.

    Bu arada, dünyanýn bile “terör örgütü” listesinde yer alan PKK’nýn daðdaki baþý Karayýlan’ýn “postacýlýðý” yapýlýyor; mesajlarý Türk kamuoyuna iletiliyor, “Bunlar muhatap alýnamaz” demesi beklenen makamlar bu mesajlarý ciddi ciddi tartýþýyor!.. Bir baþka Genel Yayýn Yönetmeni ise, “Ben de Ýmralý’nýn -APO’nun- postacýsý olurum” diyor!.

    Neler oluyor, neler?


    HANÝ TERüR VE TERüRÝSTÝ üVMEK YASAKTI?
    Hani terör örgütü propagandasý yapmak yasaktý?.. Hani onlarla iþbirliði yapmak, terör ve teröristi övmek yasaktý? Yapanlar aðýr cezalara çarptýrýlýr ve toplum önünde küçük düþürülürdü?

    Oysa, terör örgütü PKK olunca tam tersi oluyor. “Teröristin postacýlarý” ülkemizde çok makbul oluyor, büyük gazetecilik yapmýþ sayýlýyor, devlet adamlarý bile iþi ciddiye alýyor!.. Pes ki pes!..

    Bu geliþmelerle ilgili olarak aslýnda deðiþen bir þey yok. þu fani ömrümüz ayný martavallarý dinlemek ve yazmakla geçiyor, ona üzülüyorum.

    Bakýnýz, tam 8,5 yýl önce (13 Ocak 2001’de), Ceviz Kabuðu programýnda konuþturduðum eski Deniz Kuvvetleri Komutaný Emekli Oramiral Salim Derviþoðlu neler demiþti. Bunlarý “Yakýn Zamanlar Tarihi” adlý kitabýma da alarak, unutulmamasýný arzulamýþtým. Demek ki unutulmuþ.

    Eski DKK Derviþoðlu, “12 Eylül öncesi Ordu da bölünmüþtü!” demiþti.

    üzetle veriyorum:

    “12 Eylül’e takaddüm eden günlerdeki Türkiye’nin görünümü vahimdi. Ordu bölünmüþtü, polis bölünmüþtü. Güvenlik güçleri bölünmüþtü, sað ve sol diye ayrýlmýþtýk.

    Ordunun içinde de saðcýlar solcular vardý. Bunlar da dýþarýdaki sivil teþekküllerin uzantýlarý halinde idi. En azýndan onlarla birlikte hareket ediyorlardý. Ordunun içinde militanlarý vardý bunlarýn. 12 Eylül öncesi bunlarla da mücadele etmek zorunda kaldýk biz. Bugün nasýl ordu içindeki irtica yanlýlarýný temizliyor, aþýrý ideolojik akýmlara kapýlanlarý temizliyor, kendini bu tip þeylerden uzaklaþtýrmak istiyorsa, o zaman daha büyük boyutlarda biz bunlarla uðraþtýk.

    Bir defa þunu hiç unutmayalým. Ordu baþka devletin ordusu deðil. Türk ordusu. Türkiye’nin genelinde meydana gelen hastalýklarýn, iç bünyedeki istikrarsýzlýklarýn orduya da aksetmesi kaçýnýlmaz. Baþka bir unsur deðil ki bu. Ama ordu bunlarla mücadele ederek kendini barýndýrmak ve hiyerarþik yapýsýný muhafaza etmek mecburiyetindedir.”


    PKK’NIN
    DESTEKüÝLERÝ..
    Yine yýllar önce, 20 Nisan 2005’te, PKK’nýn bugünkü geleceði nokta Genelkurmay Baþkaný tarafýndan iþaret edilmiþti. Bugün farklý tartýþmalarýn içindeki E. Orgeneral Hilmi üzkök, “Yýllýk Deðerlendirme” toplantýsýnda, “Terör örgütü, isteklerini AB vasýtasýyla dikte ettiriyor” demiþti. (Bakýnýz: “Ey Türk Ýstikbali’nin Evladý-2” adlý kitabým.)

    O konuþmayý deðerlendirirken þöyle yazmýþtým:

    “Terör örgütünün söylemleri ‘aydýn’ geçinen bir çok ‘karanlýk bilim adamýnýn’ söylemi haline geldi. Ayný yaklaþýmý bazý belediye baþkanlarý, bazý gazeteciler, bazý politikacýlar, bazý iþadamlarý, bazý üniversiteler ve bazý avukatlar gösterdi.(...)

    PKK’nýn politikacýsý, iþadamý, gazetecisi, belediye baþkaný ve avukatý varsa, savcýsý olamaz mý?..

    Yakýn gelecekte, ‘Cumhuriyeti’ korumakla görevli bir savcýnýn, ‘terörü ve teröristi’ korur duruma geldiðini, düþünmek bile istemiyorum.”

    * * *

    “Ne günlere kaldýk” demenin anlamý olmadýðýný bir kez daha yazmaktan sýkýlýyorum.

    ...

  8. #28
    bozok
    Guest

    Cevap: Provokatörü daða kim yolladý!

    Sözcülük ve Gazetecilik?


    üzcan YENÝüERÝ
    yeniceriozcan@yahoo.com
    Yazy Tarihi: 15/05/2009


    Türkiye’de bir takým gazeteciler birlik, bütünlük, beraberlik gibi sözcükleri kullanmamak için özel bir gayret gösteriyor. Doðal olarak da Türkiye Cumhuriyetini “ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün” olarak gören anlayýþa büyük tepki gösteriyorlar. Bunlar Türkiye’nin bütünlüðünü, bir arada yaþamasý imkansýz insanlarýn zoraki birlikteliðinin ortaya çýkardýðýný düþünüyorlar. Cumhuriyetin herkesi “tek tip” kabul eden anlayýþ üzerine kurulduðunu bu nedenle de yanlýþ olduðunu sýkça dile getiriyorlar. Bu nedenle bu cenahýn kalem erbabý benzerlik, birlik ve ortaklýk çaðrýþtýran söylemlere, demokrasi adýna kelimelerde bile düþmanlýk ediyorlar.


    Türkiye aleyhtarlýðý!
    Benzerlikleri “tek tipleþtirme” olarak niteleyerek reddederken farklýlýklarý özgürlük olarak kabul ediyor, kutsuyor ve göklere çýkartýyorlar. Bu nedenledir ki, mezhep, dil, etnisite, bölge, sýnýf ve cinsiyet gibi doðal farklýlýklarýn birbirine karþýt olgular olarak algýlanmasý için ellerinden gelen her þeyi yapýyorlar. Aslýnda bütün bunlarý, farklýlýklara saygý, ötekini hoþ görme amacýyla yapmýyorlar. Etle týrnak gibi bir araya gelmiþ olan insanlarýn ne denli birbiriyle uzlaþmaz olduðunu kanýtlamak için, bir takým merkezler adýna bunu yapýyorlar.

    Bu nedenle de bu tür gazeteci ve yazar taifesi Türkiye aleyhine oluþturulmuþ ne kadar ecnebi projesi varsa hemen hepsinin bir unsuru haline gelmiþ durumdalar. Bunlar bir yandan, ABD’nin ürettiði BOP’nun savunuculuðunu yaparken, diðer yandan AB’nin “etnik ve mezhep” azýnlýðý projelerine gönüllü destek vermektedir. Ermenistan’ýn “soykýrým” iddialarýna özür dileme kampanyalarý düzenleyerek destek veriyorlar. Kýbrýs’ýn stratejik önemi olmadýðý gerekçesiyle fazlaca önemsenmemesi gerektiðini açýklýyorlar. Kuzey Irak’ta Türkmenlerin çýkarlarýný görmezlikten gelirken, Barzani/ABD çýkarlarýný her þart altýnda aslanlar gibi savunuyorlar. Kýsacasý bu zevat hiçbir milli meselede Türkiye’nin çýkarlarýnýn yanýnda yer almadýðý gibi düþman cephede saf tutanlarýn görüþlerine destek veriyorlar.


    Ýmralý’nýn baþý, Kandil’in kuyruðu!
    Bu nedenle de PKK her sýkýþtýðýnda bunlardan bir ekip derhal daðýn yolunu tutar. Bir çoklarý daðdaki eski yoldaþlarý için sözcülük yapmayý en büyük gazetecilik olarak görürler. Terörist ve bölücüler lehine kavramlarý çarpýtarak, içini boþaltarak ve eðip bükerek onlara yeni anlamlar yüklerler. Aslýnda yaptýklarý iþ; teröristi sempatik göstermek, hain tavýrlarý “insani sorun” olarak pazarlamak ve ülkeyi bölme amaçlý eylemleri barýþçýl faaliyet olarak sunmaktýr. Bu nedenle de Ýmralý’da baþý, Kandil’de de ise kuyruðu sýkýþan PKK’nýn sözcülüðünü yapmakta hiçbir sakýnca görmezler.

    Daða çýkanlarý da, stüdyoda buluþan aydýn ya da gazeteci kýlýklý adamlar da özde ayný þeyi yaparlar. Onlar için Türkiye’nin birliði aleyhine konuþmak “gerçeklerin dile getirilmesi”dir. Terörist istekler lehine propaganda yapmak “sorunlarla yüzleþmek”tir. Ermenistan’ýn “soykýrým” iddialarýný onlar gibi savunmak “Ezberlerin bozulmasý” , Kýbrýs’ý Rum’a terk etmek “statükodan kurtulmak”týr. Barzani’ye Erbil’de çanak tutmak “barýþla buluþmak” , TSK’ya saldýrmak ’Engellerin aþýlmasý... Hatalarýn sorgulanmasý’dýr.

    Bölücü mihraklarýn sözcülüðünü yapmakla gerçek gazeteciliðin birbirine taban tabana zýt iki olgu olduðunu bu iþle ilgilenen herkes bilir.

    Sonuçta Hasan Tahsin de gazeteciydi.


    ...

  9. #29
    bozok
    Guest

    Cevap: Provokatörü daða kim yolladý!

    Emir yüksek rakýmlý mý?


    Altaylý: Kandil ziyareti, Cumhurbaþkaný Gül’ün “Güzel þeyler olacak” açýlýmýnýn adýmlarýndan biridir



    Hasan Cemal’in Kandil’deki PKK inlerinde geçirdiði 4.5 saatle ilgili olarak yaptýðýmýz yayýnlarýn vurgusu sabitti: Bu iþin mimarý kim?

    Nitekim Yeniçað’ýn 7 Mayýs 2009 tarihli manþeti “Provokatörü daða kim yolladý?” idi.

    Geçmiþte darbe zemini hazýrlamak için bombacýlýk yapmýþ, saf deðiþtirdikçe periyodik olarak itirafçýlýða baþvurmuþ, eski misyon arkadaþlarýný ele vermiþ, ücalan’dan mesaj getirmiþ, üzal iktidarýna yakýn olmuþ, AKP iktidarýnda “abilik” mertebesine yükselmiþti Hasan Cemal. Böyle “özel tecrübeleri” olan bir ismin, bu saatten sonra habercilik heveskarý olduðuna inanmak güçtü. Kankasý Cengiz üandar dahi “gazetecilik yaptý” yerine “görevini yaptý” demeyi tercih etmiþti.


    Göndereni iþaret etti
    Fatih Altaylý, dünkü köþesinde baþýndan beri dikkat çektiðimiz “görev” ve “görevlendirme” meselesine dair tahmini paylaþtý ve Hasan Cemal’den ‘özel arzuda bulunan’ gücü bakýn nasýl iþaret etti:

    “Karayýlan’la Hasan Cemal dýþýnda bir isim baþka bir zamanda böyle bir röportaj yapsa, terör propagandasý yapýldýðý iddiasýyla davalar açýlýr, özellikle bazý kesimler Milliyet’i ve Hasan Cemal’i yaylým ateþine tutarlardý. Kimse alýnmasýn, gücenmesin ama Hasan Cemal bu röportajý ‘özel bir arzu” üzerine yapmýþtýr diye düþünüyorum. Bence Hasan Cemal’in Kandil ziyareti ve Karayýlan röportajý, Cumhurbaþkaný Gül’ün “Güzel þeyler olacak” açýlýmýnýn adýmlarýndan biridir.”

    Hasan Cemal, dünkü yazýsýný þu satýrlarla bitirdi:

    “Kürt sorunundan Ermeni meselesine, Kýbrýs’tan anayasa reformuna kadar Türkiye’yi barýþ, demokrasi ve refah rayýna oturtacak bazý yaþamsal adýmlar bir türlü atýlamýyor. üünkü siyaset sýnýfý risk almýyor. üünkü yürekli davranýlmýyor. Dün de böyleydi, bugün de.”

    Cemal’in iktidarý hedef alýþý ilk deðil. Karayýlan röportajýnýn ertesinde kendi deðerlendirmesini de “Erdoðan’da bunu yapacak cesaret var mý?” diyerek noktalamýþtý. Cumhurbaþkaný tarafýndan görevlendirildiði iddia edilen Hasan Cemal’in, Cumhurbaþkaný’nýn eski yol arkaþý Baþbakan’ý açýkça hedef almasý ne anlama geliyor olabilir?


    Baþbakan görüþmeyecek
    Yavuz Donat yazdý. Bakü yolunda Baþbakan’a “Hasan Cemal ile görüþüp görüþmeyeceði” sorulmuþ. Cevap net: “Yazýlarýný okudum, þu an bizzat konuþmayý düþünmüyorum” Cumhurbaþkaný’nýn bizzat görüþmek istediði Cemal ile, Baþbakan’a göre bizzat görüþmeyi icap ettirecek bir durum yok...

    Cumhurbaþkaný’nýn Ermenistan iliþkilerini normalleþtirme açýlýmýna karþýn, Baþbakan Azerbaycan ile iliþkileri normalleþtirecek çýkýþý yaptý: Ýþgal kalkana kadar sýnýrý açmayýz!

    Bir televizyon kanalýnda rastladým. Kabinenin çiçeði burnunda bakaný Selma Aliye Kavaf, bir AB yetkilisi hakkýnda söyleniyordu: “ülkemizi nasýl yöneteceðimiz konusunda baþkasýndan akýl almaya ihtiyacýmýz yok”..

    Cemal’in Erdoðan’ýn cesaretini sorgulamasýnýn nedeni üankaya’nýn iki yakasýnýn; Köþk ile Söðütözü’nün “kýpýrdanma hýzý”nýn paralellik göstermemesi olabilir mi?

    ***

    Tarihi talimat
    Böylesi özel söyleþilerin servis edilmesi iþ deðil! Amerika istedikten sonra Hasan Cemal gibi 11 tane büyük kalem sahibine Kandil’de 11 tane büyük teröristle tek kale dostluk maçý organize eder; hakemliði Mesut Barzani’ye yaptýrýr ve kupayý da Celal Talabani’ye verdirir! O halde nedir bu tarihi fýrsat?


    Yoksa bu fýrsat, tarihi talimat olmasýn!

    ABD Baþkaný Barack Obama Türkiye ziyareti sýrasýnda ne demiþti:

    ”Türkiye’nin kuzeydoðusundaki Ermenistan sýnýrýnda, güneydoðusundaki Kürdistan sýnýrýnda artýk sorun istemiyorum. Irak’ýn her yerinden çekiliyorum. Irak’ýn kuzeyi Kürdistan’dýr. Buradan Türkiye’ye ateþ açan gruba silah býraktýracaðým ama Türkiye de onlarý siyasetin bir parçasý olarak görecek ve muhatap olacak! “


    * Deniz Som / Cumhuriyet


    S. TAþüI / YENÝüAð / 15.05.2009

  10. #30
    bozok
    Guest

    Cevap: Provokatörü daða kim yolladý!

    "Açýlým" tuzaðý


    Mustafa ERKAL
    merkal@istanbul.edu.tr
    Yazy Tarihi: 17/05/2009



    Sizler bu yazýyý okurken Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramý’nýn 90. yýldönümünü idrak edeceðiz. Türkiye nereden nereye getirildi ve nereye gidiyor sorusu zihinleri karýþtýrmakta; olup bitenler geleceðe olan güveni sarsmaktadýr. Bugün hayati bir takým sorunlarla, varlýðýmýzýn gerekçesi olan milli deðerlere yapýlan saldýrýlarla karþý karþýyayýz.

    Küreselleþtirmenin ne olduðunu yeni yeni anlýyoruz. Bunun önü açýlmýþ milli devletler üzerindeki olumsuz tesirleri bir bir fark ediliyor. AB ile ilgili yýllardýr söylediklerimiz bir gerçek olarak karþýmýza çýkýyor. Alman Baþbakaný Merkel ve Fransýz Cumhurbaþkaný Sarkozy AB üyeliðimizin hayali olduðunu haykýrýyorlar.

    “AB birleþtirir, bölmez” diyenler Ýspanya’da ve Türkiye’de bunun tersiyle karþýlaþtýlar. Yýllardýr AB’nin teklif ve dayatmalarý ortadadýr. Ýspanyol Baþbakaný halkýndan özür diledi, ama gözü kapalý AB tutkusu içinde olanlar, hayali üyelik þatolarý kuranlar, hala uyanmýþ deðil.

    19 Mayýs yaklaþýrken 19 Mayýslar bize neyi hatýrlatmalý diye hep düþünmüþümdür. Artýk, birkaç saatlik tören milliyetçiliðini, tören Atatürkçülüðünü, inanmadan yapýlan konuþmalarý ve önümüze hazýr konan metinleri aþmak ve biraz samimi olmak durumundayýz. “Baðýmsýzlýk benim karakterimdir, Türkiye bir maymun deðildir, hiçbir milleti taklit etmeyecektir, o sadece öze dönecektir”, “Hangi istiklal vardýr ki; yabancýlarýn nasihatleriyle, yabancýlarýn planlarýyla yükselebilsin?, Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiþtir” diyen, manda ve himaye tekliflerini Sivas Kongresi’nde milletiyle beraber yýrtýp atan, Milli Mücadeleye inanmýþ Atatürk’ün deðerini yýllar sonra daha iyi anlýyoruz. Kütüphanesinde 6.000’den fazla kitap bulunan, okuma alýþkanlýðý kazanmýþ, karizmatik bir liderle, kulaðýna fýsýldananlarý söyleyen, önüne uzatýlan yazýlý metinleri okuyan sözde liderler arasýndaki farký da...

    Türkiye’nin ve Kürt asýllý vatandaþlarýmýzýn bir etnik sorunu yok, ama bazý aydýnlarýmýzýn ve bunlarýn etkisinde olanlarýn zihinlerinde bir etnik sorun var. Bu rahatsýzlýðý Kürt sorunu olarak genelleyip bütün Kürtlere mal etmek, malum çevrelerin ve örgütün görevi olabilir. Ama bunun en üst yetkililer tarafýndan ifade edilmesi ve kabullenilmesi, milli kimliðinin farkýnda olan Kürt asýllý insanlarýmýz için bir hakaret deðil midir? Kürt sorunu bazý Kürtleri kullananlarýn sorunudur. Aynen Ermeni sorununda olduðu gibi...

    Türkiye’ye makas deðiþtirtme ve 1923 yörüngesinden uzaklaþtýrýlarak tanýmaz hale getirilme teþebbüsleri yeni deðildir. Milli devlete ve egemenliðimize ortak arýyoruz. Ortaklýk devleti mi kuruyoruz? Oysa, devlet de egemenlik de paylaþýlmaz. Devlet olmanýn gereði budur. Ancak, psikolojik savaþýn baskýsý altýnda kalarak gaflet sergileyenler görülmektedir. Ayrýlýkçý, ýrkçý ve bölücü hareketlerin amacý; ayrý bir egemenlik ve devlettir. Ýspanya siyasi haklarý tanýmasýna, BASK gerçeðini kabul etmesine raðmen; terörden kurtuldu mu? Teröre dýþ destek olmamasýna raðmen... “Açýlým” adý altýnda dýþ telkin ve dayatmalara açýk olmak hiçbir yerde kurtuluþ ve çözüm olmamýþtýr.
    üözüm, “silahsýz, terörsüz taleplere evet, silahlý teröre hayýr” dan geçmez. Hedef, ayný olduktan sonra ne deðiþir ki? Bölücü ve ýrkçý terör, sýnýrlarýnýzý tartýþan ve egemenliðinizi paylaþmak isteyen, dýþtan da desteklenen bir hareket olarak daha fazla demokrasi ile çözülemez.

    üözüm, ciddi devlet adamlýðýndadýr. Ciddi meseleleri, gayri-ciddi sözde gazeteci taþeronlar kullanarak ayaða düþürmemektir.

    üözüm, TC vatandaþlýðýný reddedenlere, yeni sýnýrlar çizmeye hazýr olanlara imtiyaz tanýmak ve “pozitif ayrýmcýlýk” tan geçmez.

    üözüm, Türkiye sýnýrlarý içinde deðil; Irak’ýn kuzeyindedir. üözüm, etnik merkezli, her þeyi etnik gözlükle gören taassubtan, ýrkçýlýktan uzaklaþmadadýr.

    üözüm, hukuk devletini iþletebilmekte ve yasalarý hakim kýlabilmektedir. üözüm, dýþ politikayý ülke içi güç mücadelesi olarak görmemektedir.

    Almanya’daki Türkler yabancý kaynaklý nüfustur. Kürtler, Türkiye’de yabancý mý? Resmi kanaldan vatandaþlarý ötekileþtirmek gafletin alasýdýr. Hiç olmazsa, þehitlerimize saygýlý olalým.

    ...

3. Sayfa - Toplam 5 Sayfa var BirinciBirinci 12345 SonuncuSonuncu

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  
 
Turan Ordusu
   
Bitkisel Tedavi | Dogal Tedavi | Gazete Haberleri | Sikayet Yolla | Tüketici Haklari | Aloe Vera | Nas?l Zayiflarim | Diyet Liste | Bitkisel Tedavi