Zühruf suresi devrimi, Ýmamý Azam ve Mustafa Kemal(1)
Yaþar Nuri üztürk
haberturk.com
03.06.2009
ZüHRUF suresinin 54-56. ayetleri adeta bir baðýmsýzlýk, özgürlük ve yiðitlik meþalesi gibidir. ünce ayetleri görelim:
"Ýþte, Firavun, toplumunu böyle küçümseyip horladý da onlar da ona itaat ettiler. üünkü onlar yoldan sapmýþ bir toplum idiler. Onlar bizi bu þekilde öfkelendirince, biz de onlardan öç aldýk; hepsini suya gömüverdik. Onlarý, sonra gelecekler için eski bir örnek yaptýk."
Bu ayetleri, tefsir kurallarýný (semantik ve hermenötik incelikleri) dikkate alarak deðerlendirdiðimizde þu gerçeklerin altýný çizmemiz gerekiyor:
1. Firavunlarýn horlayýp ezmesi ile toplumun ona itaati arasýnda iliþki vardýr. O itaat olmasaydý bu horlayýp ezme de olmayacaktý.
2. Firavunun horlayýp ezmesine, isyan yerine itaatle karþýlýk verilmesi Allah'ý öfkelendirmiþ, bunu yapan kitleden intikam alma kararýna vardýrmýþtýr.
Anlaþýlan o ki, Kur'an'a göre, bir toplum, zalimlerle bir biçimde iþbirliði yapmadýkça zulüm ve istilaya yenik düþmez. Bunun içindir ki Kur'an, Zühruf 54. ayette kullandýðý kelimeyi kullanarak kendisini teblið eden Peygamber'e þu emri vermektedir:
"Gerçeði hakkýyla göremiyor olanlar seni asla küçümsemesin/ezip horlamasýn!" (Rûm suresi, 60)
Muhammedi müminler, zalimlere, istilacýlara bazý çýkarlarý için itaat edemezler. Bu itaat varsa ne cami bir iþe yarar ne de namaz. Bu bilindiði içindir ki, emperyalist sömürgeciler bir ülkede, kendilerine isyan yoksa cami sayýsýnýn artmasýndan asla rahatsýz olmazlar. Tam aksine, sömürdükleri ülkelerde cami sayýsýnýn artmasýný, halkýn camilerde daha çok toplanmasýný teþvik ederler. Türkiye'de yaptýklarý da budur. üünkü böylesi ülkelerde camiler sömürünün gardiyansýz hapishaneleri gibidir. Sayýlarý arttýkça sömürenlerin iþi kolaylaþýr.
Mesele gelip gelip þurada düðümleniyor: Hz. Muhammed, özgürlüklerin ve esaret tanýmamamýn sembolü müdür yoksa daha çok namaz kýlmanýn, daha görkemli sarýk sarmanýn sembolü mü?
Kur'an, birinci þýkký onaylýyor. Hz. Peygamber bu þýkka göre yaþadý ve onu miras býraktý. Emevi, bu mirasý yozlaþtýrýp "özgürlüklerin Peygamberini"daha çok namaz kýlmanýn, daha görkemli Arap sarýðý sarmanýn sembolü" haline getirdi.
Bu saptýrma ve yozlaþtýrmaya ilk büyük isyan, imamý üzam Ebu Hanife'den geldi. Arap fistaný ile Arap saltanatlarýný dinleþtirenler imamý üzam'ý "namazsýz ve isyancý bir din" kurmakla suçladýlar.
imamý üzam, Hz. Peygamber'i özgürlüklerin ve esaret tanýmamanýn sembolü olarak öne çýkarmanýn faturasýný baþýyla ödedi. Ve Büyük imam'ýn ardýndan islam tarihi asýrlarca Emevi zihniyetiyle yürüdü. Ta Mustafa Kemal'e kadar.
Mustafa Kemal, imamý üzam'ýn hedefine vardýrýlamamýþ isyanýný hedefine vardýrdý. Türk Kurtuluþ ve Aydýnlanma Savaþýnýn esas anlamý, bizce budur. Ve biz bu zamanüstü anlamý, imamý üzam'ý anlatmak için kaleme aldýðýmýz eserimizde ilk kez tarihin önüne koymaktayýz. Mustafa Kemal, Hz. Muhammed'i, yeniden, "esaret tanýmamanýn sembolü" ilan etti. Týpký Ýmamý üzam gibi, islam'ýn temel ibadetinin "zulme karþý çýkýþ" olduðunu dünyaya duyurdu. "Hz. Muhammed'in en büyük mucizesinin özgürlük savaþý Bedir Harbi" olduðunu da Müslümanlar'a duyurdu.
Ne yazýk ki Mustafa Kemal'in çevresini saran "dalkavuklar ekibi" ve onlara daha sonra çýkarlarý uðruna iltihak eden dinci ekipler, Mustafa Kemal'in bu "asli mesaj"ýnýn üstünü örttüler, onu, bu mesajýn tam tersi bir anlayýþýn öncüsü gibi tanýttýlar. Mustafa Kemal'in tepelediði Haçlý Batý da, önce dalkavuklara, sonra da dincilere bu yolda tüm desteðini verdi.
Bu destek artarak devam ediyor.
...