YUNANÝSTAN'DA NELER OLUYOR
28.02.2010 14:46
Piyasacý liberaller bundan ders çýkarsýn
Yunanistan 2009 yýlýný büyük kayýplarla kapatan ülkelerden biri oldu. 2008 Ekonomik Krizi ve bu krizin büyümesini engellemek için yapýlan yüksek dozdaki devlet harcamalarý bu defa bir Avrupa ülkesi’ni vurdu. üoðu yorumcu tarafýndan, Euro gerçek sýnavýný verecek, tespiti yapýlan mevcut durumda, Euro bölgesinin alacaðý kararlar, AB’nin geleceðini de etkileyecek nitelikte.
YUNANÝSTAN KRÝZÝ
Yunanistan’daki kriz bir gecede ortaya çýkan bir kriz deðil. Savurgan sayýlabilecek harcamalar, varolan krizin etkisini zayýflatmak için yapýlanlar ve manüfaktüre verilen önemin düþük olmasý,Yunanistan krizini yaratan en önemli etkenlerden sayýlabilir . Bununla birlikte krizin ilaný çok kýsa bir sürede oldu denilebilir. Ekim ayýndaki seçimlerden galibiyetle çýkan Papandreu ve onun partisi PASOK, borç defterlerini incelemeye baþlayýnca, bir önceki hükümetin 2008 yýlýnda bazý “kozmetik” önlemler aldýðýný ve bazý kalemleri bütçe hesabýna dahil etmediðini gördü. PASOK’tan önce gelen yönetimin, Karamanlis yönetimi, yaptýðý “kozmetik” hamleler sonucu 2009 yýlýnýn bütçe açýðýnýn GSYÝH’ye oraný %5 olarak tahmin edilmiþti. Yönetim el deðiþtirince gerçekler ortaya çýktý ve gerçekçi tahminin %12.7 düzeyinde olduðu açýklandý. Bu ortaya çýkýnca da, Yunanistan’ýn kredi notlarý derhal düþtü ve Fitch Ratings, Yunanistan’ýn kredi notunu A-‘den BBB+’ya düþürdü Bu da þu demek oluyor; Yunanistan, eskiden aldýðý faiz oranýyla deðil, daha yüksek bir faizle borç alabilecek. Mevcut faizlerle alýnan borçlarýný ödemekte bile zorlanan Yunan hükümeti, yeni borçlarýný daha yüksek faizden almaya baþlayýnca, doðal olarak borç kamburu daha da çok büyüyecek ve krizin etkisi bu artçý sarsýntýlarla artacak.
AB’NÝN TAVRI
Yunanistan’ýn bu krizi kendi baþýna aþýp aþamayacaðý sorusu AB’nin ve özellikle Euro bölgesinin baþýný aðrýtan bir sorun. Yunanistan Euro’ya geçerek, bugüne dek kredi notunu düþük tuttu; ama bunun karþýlýðýnda para piyasalarýnda yapabileceði bazý oynamalardan feragat etmiþ bulundu. Bu sebeple kredi notu düþmeye baþlayýnca Yunanistan’ýn yaþadýðý krizi aþmasý ve memur maaþlarýný ödemesi çok zorlaþtý. Bu tarz bir durum Türkiye’de olsaydý, hükümet hiçbir yerden istediði faizle borç bulamasa bile para basardý; ancak Yunanistan’ýn böyle bir þansý da yok. Bu sebeple krizi atlatmak veya ertelemek için yapmasý gereken manevralarý yapamýyor.
Bu durumda Yunanistan’ýn avantajý ise, biz batarsak Euro’yu da kendimizle birlikte aþaðý çekeriz, olgusundan kaynaklanýyor ve bundan dolayý Euro Bölgesi’ni kendine yardým etmeye zorluyor. Atina’nýn borçlarýnýn çoðunun Almanlara, Fransýzlara ve Ýngilizlere olmasý gerçeði istenen yardýmýn yapýlabilmesini daha mümkün kýlýyor. 300 milyar dolarlýk borcun sadece 18 milyar dolarýnýn ABD’ye olmasý, aslýnda meselenin önemli bir kýsmýnýn Avrupa içerisinde çözülebileceðini gösteriyor. Yine de özellikle Almanya ve Fransa, Avrupa’nýn “yaramaz çocuðu”nu cezasýz býrakmak istemiyor. Milli gelirin en fazla %3’ü olmasý gereken bütçe açýðýnýn %12,7’lerde olmasý ve %60 dolaylarýnda olmasý gereken borç toplamýnýn %161 seviyelerinde dolaþmasý Yunanistan’ýn kurallarý ne kadar ihlal ettiðinin göstergesi olarak duruyor. Bu yüzden AB liderlerinin Yunanistan zirvesinden, destek çýkýyor; ama para çýkmýyor.
YUNAN HALKININ TAVRI
Bir yerde bir kriz varsa, onun faturasýnýn kesileceði açýk. Fatura halkýn bir kesimine de kesilebilir, eþit olarak da paylaþtýrýlabilir. Bugünkü düzendeyse, fatura kesin olarak halka kesilir. Her ne kadar Papandreu, halka kesmeyeceðiz, zenginlere keseceðiz, vergi kaçýrmalarý azaltacaðýz, büyümeyi hýzlandýracaðýz, açýklamalarý yapsa da yapýlmasý planlananlardan, kriz emekçinin sýrtýna yüklenecek sonucu çýkartýlabilir, ki bu sonuç çýkartýlýyor da. Bir defa, vergi kaçýrmalarý önleyeceðiz, demek zaten yapýlmasý gereken bir önlem, ille de krizi beklemek þart deðil; ayrýca emekçilerin vergi kaçýrmasý pek mümkün deðil. ünlemler arasýnda görülen, emeklilik yaþýnýn artýrýlmasý, devletin iþe alýmlarý kýsmasý ise doðrudan emekçileri ilgilendiren konular, bunlarý gören Yunan halký ise krizin kendilerine fatura keslieceðini anlýyor ve buna tepki duyuyor.
Buna karþý, geçtiðimiz hafta 24 þubat’ta Yunanistan genelinde binlerce iþçinin katýlýmýyla genel grev ilan edildi ve Atina’da Sintagma meydanýnda gösteriler düzenlendi. Yunanistan Komünist Partisi’nin de içinde bulunduðu PAME (Tüm Ýþçileri Militan Cephesi)’nin ve Yunanistan Ýþçileri Genel Konfederasyonu (GSEE)’nun düzenlediði grevde okullar, hastaneler, limanlar, fabrikalar ve genel olarak hayat durdu ve, krizin sorumlularý biz deðiliz, ödemelerini biz yapmayýz, içerikli sloganlar atýldý. Emekçilerin talepleri arasýnda, Türkiye’de bugün benzerlerini Ankara’da Tekel iþçilerinden duyduðumuz talepler de vardý: Herkese iþ güvenliði, asgari ücretin yükseltilmesi ve 1400 Euro yapýlmasý, iþsizlere koruma saðlanmasý . Bu eylemin bir baþka dikkat çeken yönü de, PAME’nin grevden bir gün önce Atina Borsasý’ný iþgal etmesi ve “Krizi plütokrasi ödesin!” sloganlarý atmasý.
TüRKÝYE
Yunanistan’dan, Türkiye’ye dönecek olursak, Forbes Türkiye’nin bu hafta içerisinde yayýnladýðý, “en zengin 100 Türk” listesiyle baþlayabiliriz. Bu listedeki en önemli kýsmýn isimler deðil, sayýlar olduðunu düþünüyorum. Türkiye’deki en zengin 100 Türk’ün servetlerinin 2009 yýlýnda %55 büyüdüðünü ve bu yýl milyarder sayýsýnýn 28’e yükseldiði yazan listede, zenginleri krizin yaralarýný sardýðý belirtiliyor. Buna karþýlýk Türkiye geneline baktýðýmýzda GSYÝH’nin 2009’un ilk 9 aylýk döneminde %8.4 daraldýðýný ve tahminen küçülmenin %6 düzeylerinde olduðu düþünülünce, amiyane tabirle, bu iþte bir iþ var, dememek mümkün deðil. HaberTürk yazarý Ali Tezel’in gündeme getirdiði emeðin milli gelirden aldýðý payýn AKP öncesi dönemde %32 iken, þimdi %17’lerde seyretmesi göz önüne alýnýnca , AKP hükümetinin kriz teðet geçti, açýklamasýný kime yaptýðý rahatlýkla anlaþýlabiliyor. TüSÝAD Baþkaný ümit Boyner’in, kontrolün çok büyük bir kýsmýnýn iþverene verildiði ve emekçinin çok güçsüzleþtiði, esnek istihdamý savunuyoruz, açýklamasý da, krizin Türkiye’de emekçilerin üstüne yýkýlacaðýný açýkça gözler önüne seriyor.
Dünya Bankasý Baþekonomisti Justin Lin’in, yoksullara çýkacak fatura çok ciddi olacak, ifadesi her halk için geçerli olmayabilir; ancak Türkiye için son derece geçerli olduðu ortada.
DORUK CENGÝZ
Odatv.com