Pentagon’un alt birimi NATO





Bilindiði gibi Amerikan füzeleri, NATO þemsiyesi altýnda Türkiye’ye yerleþtirilmek isteniyor. Türkiye, 19 Kasým’da Portekiz’in Baþkenti Lizbon’da yapýlan NATO toplantýsýnda AKP’li Abdullah Gül’ün imzasýyla Amerikan füzelerinin topraklarýmýza yerleþtirilmesini kabul etmiþtir. Neymiþ efendim, Türkiye Ýran’ýn füze tehdidi altýndaymýþ, bu Amerikan füzeleri de Türkiye’yi Ýran füzelerinden koruyacakmýþ. Yani Amerika Türkiye’yi çok seviyormuþ. Ey Toroslardaki çoban, sen bu yalana inanýyor musun? Bunu, çobanlarý küçümsediðim için deðil, söz gelimi söylüyorum.

Topraklarýmýza yerleþtirilecek Amerikan füzelerinin hedefinde Ýran’ýn olduðunu, Gül’ün ve Erdoðan’ýn halktan gerçeði sakladýðýný bilmeyen bir tek kiþi var mýdýr? Bu konuda AKP iktidarýný aylardan beri uyaran Ýran, 19 Kasým’da Abdullan Gül’ün attýðý imza ile uyarýlarýnýn bir yararýnýn olmadýðýný gördü ve Ýran ordusunun bir kolu olan Devrim Muhafýzlarý’nýn Komutaný General Hacýzade, “Topraklarýný bize karþý füze fýrlatma rampasý olarak kullandýracak her ülke düþman muamelesi görecektir” dedi. Görüldüðü gibi Erdoðan ve Gül ikilisi Ýran’ý tahrik etmekte ve Türkiye’ye savaþ açmaya zorlamaktadýr.

Bu, 5237 salýyý Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 34’ncü maddesine göre suçtur.

Bu kanunun 34’üncü maddesi aynen þöyle demektedir:

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karþý savaþ açmasý veya hasmane hareketlerde bulunmasý için yabancý devlet yetkililerini tahrik eden veya bu amaca yönelik olarak yabancý devlet yetkilileri ile iþbirliði yapan kiþi, on yýldan yirmi yýla kadar hapis cezasý ile cezalandýrýlýr.”

Abdullah Gül ile Tayyip Erdoðan ikilisinin füze konusundaki tutum ve davranýþlarý TCK’nýn bu 34’üncü maddesine týpatýp uymakta, Obama ile yaptýklarý iþbirliði, Ýran’ý tahrik etmekte ve Türkiye’ye karþý savaþa zorlamaktadýr. Her þey bu kadar açýk.

þimdi bazýlarý, bu füze kalkaný konusunda kararý Türkiye Büyük Bilet Meclisi versin diyorlar. Böyle bir þey olamaz. Sevgili Atatürk, uluslarýn egemenliklerini býraktýðý meclislere bile fazla güvenmemeleri gerektiði konusunda bizi uyarmýþtýr. Bugünkü Meclis, milli iradeyi ABD’ye ve AB’ye teslim etmiþ, Tayyip Erdoðan’ýn kuklasý durumuna gelmiþ, yasama görevini Erdoðan’dan gelen talimatlarla yapmaktadýr. Bu füze olayý doðrudan doðruya referandumluk bir konudur. Bunun baþkaca bir çözümü olamaz.

Türkiye’nin bir füze tehdidi altýnda olduðu doðrudur. Ama bu tehdit Doðu’dan, Ýran’dan deðil, Batý’dan, Yunanistan’dan, Ege’deki Yunan adalarýndan gelmektedir. Silahsýz olmasý gereken Yunan adalarýna yerleþtirilmiþ olan S-300 füzelerinin yönü Türkiye’ye çevrili olduðu halde hiç kimse bundan söz etmemektedir.

NATO isminin kullanýlýyor olmasý, bu füzelerin Amerikan füze sistemi olduðu, kumanda merkezinde tek baþýna Amerika’nýn bulunacaðý, düðmesinin de gene tek baþýna Amerika’nýn elinde olacaðý gerçeðini ortadan kaldýrmamaktadýr. üünkü NATO, Pertagon’un silahlý bir alt birimidir ve Amerika’nýn kontrolü altýndadýr. Yani NATO, Amerika’nýn çýkarlarýný korumakla görevli ikinci bir Amerikan Silahlý Kuvvevetleri’nden baþka bir þey deðildir. Bunu NATO Sözleþmesi’nin 10’uncu ve 11’inci maddelerinde açýkça görüyoruz.

NATO Sözleþmesi’nin 10’uncu maddesi, NATO üyesi ülkeleri kastederek, “Taraflar, bu Antlaþma’nýn ilkelerini geliþtirebilecek ve Kuzey Atlantik Bölgesi’nin güvenliðine katký yapacak durumda olan herhangi bi Avrupa devletini bu Antlaþma’ya katýlmaya oy birliði ile davet edebilir. Davet edilen devlet, katýlým belgesini Amerika Birleþik Devletleri Hükümeti’ne vererek bu Antlaþma’ya taraf olabilir. Amerika Birleþik Devyetleri Hükümeti aldýðý her bir katýlým belgesinden tüm taraflarý haberdar eder” derken, 11’inci maddesi de “Bu Antlaþma, taraflarca kendi anayasal süreçleri uyarýnca onaylanacak ve hükümleri uygulanacaktýr. Onay belgeleri en kýsa zamanda Amerika Birleþik Devletleri Hükümeti’ne teslim edilecek, bu hükümet de aldýðý her belgeden tüm taraflarý haberdar edecektir” demektedir.

Kaðýt üzerinde her ülkenin “Veto Hakký” bulunuyormuþ gibi söylemler kimseyi aldatmasýn. NATO üyesi hiçbir ülke Amerika’nýn uygun gördüðü hiçbir þeyi veto edemez. Bunu son NATO Genel Sekreteri seçiminde gördük. Amerika, Belçika’nýn Baþbakaný Rasmussen’in NATO Genel Sekreteri olmasýný istemiþti. Roj tv’yi kapatmadýðý, Hz. Muhammed’e yapýlan saldýrýyý basýn özgürlüðü saydýðý gerekçesiyle Tayyip Erdoðan Rasmussen’e þiddetle karþý çýkmýþ ve Türkiye’nin bunu Veto edeceðini açýklamýþtý. Ne oldu sonuçta? Tayyip Erdoðan Rasmussen’i veto etti mi? Onun bu söyleminde samimi olmadýðýný, bu söylemin Türk kamuoyunu kandýrmaya yönelik olduðunu herkes gibi ben de biliyordum.

Toktamýþ Ateþ, 25 þubat 1999 tarihli Cumhuriyet’teki yazýsýnda, “Türkiye dýþýnda hiçbir ülke, silahlý kuvvetlerinin tümünü NATO’nun emrine vermemiþtir. Türkiye açýsýndan bunun doðuracaðý sonuç, TSK ile ilgili bütün bilgilerin NATO üyesi ülkelerin genelkurmay baþkanlarýnca en ufak ayrýntýsýna kadar biliniyor olmasýdýr. Bu da ulusal güvenliðimiz açýsýndan çok büyük sakýncalar doðurmaktadýr” diyordu. Kendi emrindeki NATO’ya Amerika bile silahlý kuvvetlerinin tümünü vermezken Türkiye silahlý kuvvetlerinin tamamýný NATO’nun, dolayýsýyla Amerika’nýn emrine vermiþtir.

Yýllardýr Türkiye’nin boðuþtuðu sorunlarýn tamamý NATO kaynaklýdýr, arkasýnda hep NATO vardýr. PKK’nýn elindeki silahlar ve patlayýcýlar hep NATO ülkelerinin malýdýr. üstelik baþta Amerika olmak üzere iþte o NATO ülkeleri PKK’ya kol kanat germekte, maddeten ve manen bütün desteklerini PKK’ya sunmaktadýrlar.

Türkiye’nin tek kurtuluþ yolu NATO’dan çýkmak ve AB kapýsýndan baðlarýný çözmektir. Hepsi bu kadar.


sefercetinkaya@hotmail.com





Sefer üetinkaya / GüNDEM MERSÝN / 30.11.2010