Mübarek'i Bitiren "Gerçek Ergenekon"du



Mizahi bir baþlýk attýðýmý düþünmeyin, þu anda tüm dünyalýlar içinde sizlere en kýsa þekilde þaþýrtýcý bilgiler vereceðim, böyle istihbaratlý yazýlar sevmem ama olsun, bazen uyarýcý olur..

Biliyorsunuz, Cemal Nasýr sadece Mýsýr’ýn deðil Arap Dünyasý’nýn þahlanan aslanýydý, milliydi, sosyalistti. Aþýrý zenginliði makul sosyalist politikalarla sýnýrlandýrmaya çalýþtý, Mýsýr Tarihi’nin akýþýný deðiþtiren Assura barajýný inþa etti, Tito, Nehru gibi baðlantýsýzlarla baþka bir dünya kurmaya çalýþtý, çaðlarýn deðiþtiremediði firavunlardan miras köle ruhlu yoksulluðu kökünden deðiþtirmeye çalýþtý, Suriye ve Irak’ýn Baas partileriyle Birleþik Arap Devleti’ni denedi, Sovyetler’le teknolojik ve silah anlamýnda çok sýký iliþkilere girdi, ve Ýsrail’e ve Amerika’ya meydan okudu, iþte burada duralým.

67 Arap Ýsrail savaþý sadece Nasýr’ýn maðlubiyeti deðildi, tüm Arap dünyasý öyle derin bir hayal kýrýklýðýna kapýldý ki, savaþýn aðýr ezikliði milli-sosyalist karýþýmlý Baas yönetimlerinin bir nevi sonu oldu ve iþte bu tarihten sonra Ýslamcý ideolojiler ön plana çýkmaya baþladý.

Bu saate kadar Ýsrail ve Amerika milli-sosyalist Baas’ý parçalamak için Ýslamcýlarla ortak çalýþýyordu. Ýslamcýlar’ýn Ýran’daki Mýsýr’daki Filistin’deki bu utanç verici geçmiþi hala ve bazen siyasi analizlerde hatýra gelir.

BAAS’IN DüþMANLARI

Ýsrail’in Ýslami hareketleri Baas’a karþý nasýl gizlice desteklediðini anlatan onlarca kitap vitrinlerde, arayan bulur.

Baas’ýn düþmanlarý üç çeþitti, biri Ýsrail-Amerika, ikincisi ve en tehlikesi Ýngilizler’in tayin ettiði Faruk’lar Faysallar soyu, Suud benzeri þeyhlik krallýklar, ve üçüncüsü hepsinden tehlikeli Ýslamcý hareketti.

Hafýz Esad’ýn Hama’da Müslümanlarý topyekün yakarken bu katliamýn kini taa 60’lý yýllarda Ýslamcýlar’ýn Amerikalýlarla iliþkilerinde yatar ve Hafýz Esad’ýn hayatýný okuduðunuzda genç bir subayken nasýl bir kin içinde yemin ettiðini görürsünüz, ve sonra Enver Sedat’ý aþýrý Ýslamcýlar’ýn öldürdüðünü unutmayalým, ayrýntýda boðulmayýp geçelim.

67 Arap Savaþý’nýn en çarpýcý ve savaþ tarihini en þaþýrtan sahnesi Ýsrail askerlerinin bir gecede Mýsýr radarlarýný gizlice sökmesi..

Savaþ bir nevi radarlarýn gizlice sökülmesiyle Mýsýr’ýn hüsraný oldu, bu hüsrandan öte Araplar’ýn tüm dünyanýn gözünde aþaðýlayýcý bir þekilde rezil olmasýydý.

Ýsrail Mýsýr topraklarý içine nasýl gizlice sýzabilir ve radarlarý nasýl sökebilir?

þimdi biraz geriye gidelim, Orta Asya’dan Türkiye’ye gelen ünlü tarihçimiz Zeki Veli Togan’lara kadar uzanalým.

Naziler’le o yýllarda iliþki içindeydiler çünkü Sovyetler’i ancak Naziler yýkabilirdi ve Esir Türkler bu þekilde kurtarýlabilirdi..

II. Dünya Savaþý’nda Berlin Amerikalýlar tarafýndan ele geçirildiðinde henüz dünya sahnesinde görülmemiþ CIA’yý dünya çapýnda bir istihbarat olarak þekilleyecek belgeler ele geçti.

Bu belgeler Naziler’in istihbarat raporlarýydý ve bu raporlarýn büyükçe bölümü Orta Asya’da yani Sovyet rejimi içinde yaþayan Türk istihbaratýnýn elemanlarýydý, üzbektiler, Kazaktýlar, Türkmenistanlýydýlar, Azerbaycanlýydýlar..

Ýþte bugün konuþtuðumuz Ergenekon örgütü gerçekte buydu, CIA çok geçmeden bu örgütü soðuk savaþýn ünlü Gladyosu içinde bir figür olarak kullanmayý baþardý, bu konulara dair bir çok kitap ortalýklarda, okursunuz, geçelim.

O MüHENDÝSLER TüRKTü

Ýsrail’in radarlarý nasýl söktüðüne dönelim.

Radarlarý Sovyet mühendisler inþa etmiþti ve Sovyet mühendislerin korumasýndaydý.. Bu Sovyet mühendisler ‘Türk’tü’, þüphesiz Türkçe biliyorlardý ve Türkiye istihbaratý içinde Orta Asya kökenlilerle ayný dili konuþuyorlardý.

Sovyet mühendislerle kimler iliþkiye girebilir, bu sorunun cevabýný taa Zeki Velidi Togan’la baþlayan Türk istihbaratý içinde devam eden Asya’dan kaçýp gelenlerin serüvenleri içinde cevaplarýný bulabilirsiniz, ayrýntýlý bilgi verecek kadar cesur deðilim, sadece þunu söyleyebilirim, çok okuyorum,

Ankara’da kýrk yýlým geçti, yüzlerce simanýn hayat hikayeleri, hatýralarý ve maceralarýný ister istemez takip ediyorsunuz.

Ancak þunu söyleyebilirim, 60 sonrasý istihbarat dergilerimizi açýk istihbarat olarak okuyun, çok enteresandýr ünlü Orta Doðu istihbarat dergimizin sahibi bir anda deðiþir ve baþýna Türkiye’nin ilk Ýngilizce gazetesi Daily News’in sahibi Ýlhan üevik geçer, Ýlnur üevik’in babasýdýr..

Bu derginin yüzlerce nüshasý altan alta iyi okunduðunda bize Ýsrail Amerika servislerinin Türk istihbaratýný nasýl kuþatýp içine sýzdýðýný çok iyi anlatýr, ayrýntýya girecek gücüm yok, ama þu çok kesin, 50’li yýllarda baþlayan ve 60’lý yýllarýn hemen sonrasýnda Türk istihbaratý Amerikan istihbaratýyla içi dýþlý oyuncaðý haline geldiði tartýþýlmaz gerçeðimiz, þu kadarýný bilelim, Demokrat Parti’yle Türkiye birden ve nedense Arap Dünyasýnýn düþmaný haline getirildi, bu yüzden Mýsýrlýlar Kýbrýs politikamýzda Makarios’u desteklemiþtir..

KÝMLER GüRüþTü?

Bir gecede Mýsýr radarlarýný söken Ýsrailliler radarlardaki subaylarla kimler vasýtasýyla görüþtü, iliþkiye girdi, bu sorunun bizdeki karþýlýðý bu üzbek subaylarla bizim istihbaratýmýz içinde kimler görüþüyor sorusu içindedir, ancak tarihlerinin en utanç verici yenilgisini yaþayan Mýsýrlýlar için de bu soru çok gizli bir muamma deðildi, bu yüzden Nasýr’dan sonra iktidara gelen Enver Sedat’ýn ilk iþi, bu radarlardaki üzbek Sovyet subaylarýnýn iþine son vermek oldu ve büyük hezimetin faturasýný Mýsýrlýlar bu ‘Sovyet üzbek subaylarýna’ çýkardý.

þu ana kadar tarih bu derin iliþkileri ortaya çýkartacak gücü araþtýrmacýlarýný henüz bulamadý.

Bulamadýðý için olacak, çok çok sonra Gladyo’nun suikastlerle dolu hayatýný soðuk savaþtan sonra bitirme kararý alan CIA, bu sefer, bu kirli suikastlerini yine kendileriyle soðuk savaþta iþbirliði yapmýþ kadim dostlarýnýn üstüne yýkýyordu, ama bu sefer Türkiye’deki Ýslamcýlar’la iþ birliðine girerek.

Ýnsanýn baþý dönüyor.

67 Arap Ýsrail savaþýndan sonra bölgede tüm dengeler deðiþti, artýk anti emperyalist milli-sosyalist rejimler güçten düþmeye ve Ýslamcý hareketler büyümeye baþladý, hýzla geçelim.

Yani, Gladyo tarafýndan kullanýlan o hayal meyal Ergenekon yapýsýný en iyi kullanan Türkiye üzerinden Ýsrail’di ve bu yapý tornistan edilerek bu sefer ülkemizdeki meþhur davalarla þimdi baþka þekilde devam ediyor.

Gel zaman git zaman iþler deðiþti, Afganistan savaþýndan sonra o saate kadar Sovyetler’e karþý Amerika’yla omuz omuza savaþan Ýslamcýlar birden baþkalaþtý ve hýzla El Kaideleþti ya da Talibanlaþtý ve Amerika’nýn birinci düþmaný haline geldi…

þimdi, Ýsrail Mübarek’in düþmesinden korkuyor, neden, bir zamanlar milli-sosyalist Baas’ý bitirsin diye kendi desteklediði ve sonra koptuðu Ýslamcýlar güçlenip karþýlarýna tarifsiz bir bela olarak daha da büyüyerek çýkarsa diye..
Ve bilindiði gibi Orta-Doðu Eþ Baþkanlýðý kuruldu ve Orta Doðu haritasý tümüyle deðiþtirileceði ilan edilip hayata sokuldu…

Sonraki teorileri þu oldu, ýlýmlý islamla aþýrý islamý bastýrmak ya da gölgelemek ya da ‘modernleþtirip’ kendi imparatorluklarýna katmak istediler, Türkiye’de AKP örneði..

Batý destekli sivil kurumlarla dünyanýn en uyuþuk sokaklarýný (Tunus, Mýsýr gibi) dahi tutuþturmayý baþaran Batýlýlar’ýn þimdi en büyük korkusu, demokratik bir seçimin halk desteði Ýslamcýlarý Amerika’ya raðmen iktidara taþýrsa halleri nice olur..

Ne mi olur, söyleyeyim, tarih yeniden geriye sarar ve bu sefer Ýslamcýlar’ý devirmek için milli-sosyalistleri devreye sokmaya çalýþýrlar. Milli-sosyalistleri devreye sokmak için de daha ýlýmlý milli-sosyalist yani evcilleþtirilmiþ ve Avrupalar’la görüþüp anlaþmýþ sosyal demokratlarý destekleyip, aþýrý milliyetçi sosyalist yapýlarý içselleþtirip bastýrmaya çalýþýrlar. Tarihin tekerleði de bu üçüncü dünyada dönme dolap eþeði gibi iþte böyle kendi evlatlarýný yiyerek dönmeye devam eder..

Hikayemiz budur, ancak canýmýzý sýkan hala birileri bu istihbarat oyunlarý gizleyerek görmezden gelerek durmaksýzýn statüko, deðiþim, özgürlük gibi abur cubur laflarý bolca kullanmaya dönüp duran deðirmen eþekleri gibi hiç doymuyor ve yorulmuyorlar..

Bir de küçük bir anýmý anlatmak istiyorum, Kahire’yi en arka sokaklarýndan baþlayarak gezdiðimde yoksulluk ödümü koparttý ve tüm dünya tarihinde okuduklarým dýþýnda bambaþka tarifsiz adý konmamýþ aklýmýzýn ermediði bir yoksullukla karþýlaþtým..

Ve hatýrýma hemen 1910’lu yýllardan kalmýþ çöp yýðýnlarýyla kapanmýþ koleralý acýklý çaresiz Ýstanbul’un fotoðraflarý geldi, oysa burada tarih 2000’lerdi, arada nasýl bir fark vardý, þöyle, bu þehirde dedim Mustafa Kemal eksik..


Kaynak: Nihat Genç - OdaTV


AüIK ÝSTÝHBARAT / 2 þubat 2010