Devletin Ellerinden üpüyorum!..



15 Eylül 2011 Perşembe, 15:49

Altı aylık esaretten sonra nihayet iddianamemiz yazıldı. Sağ olsun, ABD-AB, Helena Flautre, Claudia Roth, Hammarberg ve elbette en önce Nedim şener ile Ahmet şıkğ Onlar olmasa biz daha çok beklerdik!..

şu satırları yazarken, ğOda TV ürgütüğ hakkındaki iddianameyi ancak TV ve gazetelerin yazdığı kadarıyla biliyorum. şahsımla ilgili suçlamalar, hakkımda kaç yıl istendiğine ilişkin hiçbir fikrim yok. Zira, TV ve gazetelerin ilgisini çekmiş değilimğ Avukatım gelecek de ancak ondan öğreneceğim.

üin işkencesi yapılıyor diyeceğim, dilim varmıyor. ğDevletimeğ böyle bir şeyi tövbe-haşa yakıştıramam; ama esarethanede insan öyle hissediyor işte!.. Ne mi oldu?

İddianamemizin hazırlandığını ve mahkemeye sunulduğunu bir Cuma günü mesai saati bitiminde TVğden duydum. O Cuma, bayram öncesi son mesai günüydü. Yani araya hem hafta sonu, hem bayram tatili giriyor, avukatla görüşme olamayacağından hiçbir şey öğrenme imkanım kalmıyordu. Bir bayram, bundan başka daha nasıl katmerli zehir edilebilirdi ki ?..

Daha ilginci; o Cuma günü öğlen saatlerinde tutukluluğumun uzatıldığı tebliğ edilmişti. şablon gerekçeler; ğDelil elde etmedeki zorluk, delillerin tam toplanmamış olması,ğğ vs. sıralanmıştı. Bunu tebellüğ et, birkaç saat sonra da TVğden iddianamenin mahkemeye sunulduğunu öğren; insan hangisine inanacağını şaşırıyor tabii!..

Ve iddianamenin kabulü de yine bir Cuma günü, mesai saatinde oldu. ülsem, en erken Pazartesiğye kadar yine bir şey öğrenme imkanım yoktu. İşte bu tesadüfler (!) canımı sıktı da ondan ğüin işkencesiğ hissine kapıldım.

Ne tesadüf, iddianamenin kabul edildiği günkü gazetelerde bizim davadan daha ilginç davalar, daha dikkate değer olay ve açıklamalar vardı. Hepsi de hak-hukuk üzerine. Bari bunlara dair bir yazı yazayım da ğ Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anlağ olsun diye düşündüm.

Gazetelerin bir-ikisinde tek sütunluk yer bulsa da benim için ana haber öz-hakiki-gerçek bir terör örgütü, yani PKKğyla ilgiliydi. PKKğlı BDP milletvekili Aysel Tuğlukğun ğterör örgütü üyeliğiğ suçlamasıyla hakkında açılan bir davadan, ğsomut bilgi ve belgeye ulaşılamadığığ için beraat ettiği belirtiliyordu.

Hani şu İmralığdaki teröristbaşının, ğ Bizim Aysel ğ dediğiğ İmralığya giderken, Kapalıçarşığdan kuruyemiş alanğ Her Allahğın günü meydanlarda, ğhalkı kin ve düşmanlığağ teşvik edenğ

İmralığdan aldığı talimatları, ğilgililerineğ ulaştıranğ

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığığnın ğvarlığını tespit edemediğiğ İmralı ve KCKğnın talimatıyla kurulan Demokratik Toplum Kongresiğnin eşbaşkanığ

Bu sıfatla; Silvan katliamının yapıldığı gün, ğdemokratik özerkliğiğ ilan edenğ

Bülent Abiğnin, ğOnlar çay içip, dağılıyorlar.ğ demesine ğüay içip, dağılmadığımızı görecekler.ğ karşılığını verenğ

ğDemokratik özerkliğiğ hayata geçirmek üzere 30 Temmuzğda toplandıklarında, ğSiyasete siyaset yaparak karşılık veririz. Ama devletin saldırılarına karşı da topyekûn mobilizasyon halinde oluruz. Sayın ücalan ne kadar BDPğnin içindeyse, BDP de bir o kadar DTKğnın, hatta KCKğnın içindedir. Bunun yasalar karşısında bir meşruiyeti olmayabilir, ama Kürt toplumunda en meşru var oluş biçimidirğ diye meydan okuyan bayanğ

İşte o beraat etmiş. üstelik mahkemeye gitmemiş bile!..

****

Bu örnekten hareketle, ğOda TV ürgütününğ, haliyle bendenizin de ğlideriğ olan Prof. Yalçın Küçükğle ğbağlantılarımığ itiraf etmek istiyorum.

ğLiderimleğ 2008ğin yaz aylarında bir-iki dakikalık telefon görüşmesinden aldığım randevu ile evinde yarım saatlik bir buluşma vesilesiyle tanıştım ilk kez. üünkü meşhur bir yayınevimiz ğ100 YILIN HESABIğ kitabımın basımı hususunda bana kazık atmıştı.

Prof. Küçükğün bir yayın evi kurduğunu duyunca, acaba o basar mı diye görüştüm. üyle Kapalıçarşığdan kuruyemiş falan da götürmedim. Aksine o bana çay ve bir bisküvi ikram etti. Kitabın basımında anlaşamadık, zira yayınevi henüz kuruluş aşamasında idi, oysa benim acelem vardı. Teşekkür edip, çıktım.

Kendisini bir daha da 3 Martğta gözaltına alındığında İstanbul Emniyetiğnde gördüm. Dahası ğhasmımğ Zekeriya üz tutuklanmam talebiyle beni de mahkemeye sevk ettiğinde, buradaki ifadeler, özellikle PKKğya ilişkin sorular üzerine, bu konuda Yalçın Küçükğle aynı fikirde olmadığımı söyledimğ

Ve dahi Soner Yalçın dahil birçok isimle ilk kez mahkemeye çıktığımızda tanışacağız!..

Bir Apo-Aysel Tuğluk arasındaki ilişkiye, bir de benimle, ğLiderimğ arasındakine bakın; tutuklanmayacaktık da ne olacaktı yani?!...

Onun için yüce devletin ellerinden öpüyor, saygılarım arz ediyorum!...

****

İddianamemizin mahkeme tarafından oy birliği ile kabul edildiği gün Cumhurbaşkanı Gül Rusyağda Küresel Politika Forumuğnda konuşmuş ve ğmodern devletği anlatmıştı.

şöyle diyordu :

ğKorku ve baskı ile halkları yönetme devri bitti. Devletin, hesap soran değil, hesap veren, halkın tüm kesimlerini kucaklayan, eşitlikçi ve demokratik, müşfik ve hoşgörülü olması gerekirğğ

****

Medyadan duyduğuma göre, ğörgütümüzünğ mensuplarının hiçbirinin evinde silah falan bulunmuş değil. Kitaplar, notlar ve bilgisayarlara yüklenen (ne olduğunu, ne yazdığını hala görmediğim) ğtalimatlardanğ söz ediliyor.

O gün gazetelerde bir haber daha vardı. Başbakan Erdoğan, Lüksemburg Başbakanı Junckerğle yaptığı görüşmeden sonra Mavi Marmara olayına değinip: ğİçerde bir tane bile silah bulamamışlardır. Furkanğın vücudunda 35 mermiğ Burada orantısız güç kullanıldığı açıkğ diyordu.

Bizde de bir tane silah çıkmadı. Ama 6 aydır Silivriğdeyiz. Acaba burada da biraz ğorantısız güçğ kullanılmış olabilir mi?

****

Seçimler üzeriydi. PKK-BDPğliler, ğikili hukuk sistemine geçeceklerini açıkladılar. Bu Başbakanğa soruldu. şu cevabı verdi :

ğBunu ne konuşmak, ne tartışmak isterim. Hukuk dışına çıkan bedelini öder.ğ

Seçimden sonra ğdemokratik özerkliğiğ ilan ettiler. Başbakan çok kızdı, ğkendileri çalıp, kendileri oynuyorğ dedi.

ğDemokratik özerkliğinğ ne olduğunu, Cumhurbaşkanı Gülğün "jeste boğduğuğ, Tuğlukğla birlikte DTKğnın eşbaşkanı olan Ahmet Türk izah etti: ğDemokratik özerkliğin ne olduğunu çok iyi biliyorum, çift hukuklu yapıya geçilmesidir.ğ buyurdu.

Peki PKKğnın Hakkariğde ğmahkeme kurduğunu, esnafa vergi kestiğini 74 milyonun huzurunda kim açıkladı: Başbakan Erdoğan!.. Erdoğan aynı konuşmasında ( 21 Ağustos 2011, AKP İstanbul İl Başkanlığı iftarı) şunları da söylüyordu:

ğ74 milyonun hukukunu korumaya geliştirmeye,74 milyonun hukukunu, kendi hukukumuz bilmeye devam edeceğiz. Devlet, adalete-hukuka tabidir. Hukuk terazisini asla elimizden bırakmayızğğ

PKKğya karşı hava operasyonları başladığında, sadece yetkililerin değil, yandaş kalemlerin de, ğAman hukukun içinde kalalımğ diye nasıl çırpındığını gördük!..

PKKğnın ğhukukunağ gözü gibi sahip çıkanların, iş bizim hukukumuza gelince neler yazıp, söylediğini hatırlatmaya gerek yok. Demek ki bizler, ğhukuku korunacakğ 74 milyon kişiden sayılmıyoruz!..

Dahası sadece ğSivasğın ötesiğ değil, berisinde de ğçoklu hukukağ geçtiğimiz görülmüyor mu?

****

Menderesğin izindeler ve Türkiyeğyi ğKüçük Amerikağ yapacaklar ya, buradan da bir örnek vermek farz oldu.

Seçimler üzeri sarhoş bir şekilde evine gelen Amerikalı Walter Bagdasarian internet sitesine şunu yazmış:

ğ ülkeyi 4 yıl mahvedecek zenciyi vurun. Kahrolası zenci Obamağnın kafasında 50 kalibrelik bir delik olacakğğ

ABD Güvenlik Servisi olayı öğrenince, o kişinin evinde arama yapılıyor, 6 silah bulunuyor. Suçlu görülüp tutuklanıyor, ama temyizde beraat ediyor. Nasıl mı; ğifade özgürlüğü kapsamında suçsuz olduğunağ karar veriliyor.

Bırakın evimizden silah çıkmasını, değil internete özel not defterimize böyle bir yazı yazsak, acaba neyle suçlanırdık?

****

Madem, henüz varlığı ispatlanamamış ğErgenekon Terör ürgütüğnün üyesi olduğum öne sürülüyorğ En iyisi şu ana kadar yazılan ve çizilenlerden, yani somut belgelerden hareketle bu ğörgütünğ olduğunu itiraf edeyim artık.

Bu örgüt ;

Hüseyin Gülerceğnin yazdığı gibi sembol isimdir.

  • O yüzden şike operasyonuna da ğfutbolun Ergenekonğuğ denirğ
  • Muhsin Yazıcıoğluğnun ölümüne yol açan helikopter kazası soruşturulurken, dönemin Adana Jandarma Bölge Komutanığna ğErgenekon Terör ürgütüğne üye misin?ğ diye sorulurğ
  • Murat Belge, Hopağdaki olaylar ve yumurta eylemlerini ğErgenekon operasyonlarığ sayar. Hopağdaki olaylarda hayatını kaybeden emekli öğretmen Metin Lokumcuğnun çevresinin ğErgenekoncuğ olduğunu söyler ve tüm bunları da Cumhuriyetğin eğitim politikasından gelenğfaşizmleğ irtibatlandırırğ

  • Mümtazer Türköne, PKKğyı ğKürtlerin Ergenekon"u sayar, bir diğer Zaman yazarı Mehmet Kamış, ğKürt Ergenekoncularındanğ söz ederğ
  • Liberallerin öncülerinden, Zaman Yazarı İhsan Dağı, ğErgenekoncular içerde olabilir; ama ruhları sokaklarda fink atıyor.ğ derğ
  • Ve Etyen Mahcupyan, ğAKPğye direnmenin, demokratikleşmeye direnmek olduğunuğ ilan ederğ
üzetle, ğçaya, çorbaya, gribe limonğ misali ,
  • T.C. Devletinin kuruluş esaslarında diretme,
  • ülkenin egemenlik ve bağımsızlığını savunma,
  • Ve dahi AKPğye muhalefet etmenin adına ğErgenekonğ dendiği, bunun bir ğörgütünğ değil, bir ğzihniyetinğ adı yapıldığı ayan-beyan ortaya çıkmıştır.
Bu da şu anlama gelebilir : ğHer AKP muhalifi er veya geç Silivriğyi tadacaktır.ğ!..

Silivriğden kucak dolusu sevgilerğ

Müyesser Yıldız
10 Eylül 2011

http://www.facebook.com/notes/m%C3%BCyesser-y%C4%B1ld%C4%B1z/devletin-ellerinden-%C3%B6p%C3%BCyorum/257491087625236