Anau Medeniyeti ve devamý olarak Sümerler: Tengri/Dingir ðSemað Oðullarý
Prof. Dr. Muratgeldi Söyegov
Amerikan jeologu Prof. Raphael Pumpelly (08.09.1837 ð 08.10.1923), yakýndan tanýþmak amacýyla Washington Karegi üniversitesiðnin mali yardýmýný kullanarak Türkmenistanða ilk defa 1903 yýlýnda geldi. 1904 yýlýnda Aþkabat yakýnlarýnda yerleþen Anauðda (Anev) ve Marýðda (Merv) yapmýþ olduðu kazýlarýnýn sonuçlarýndan oluþan ve 1908ðde Washingtonðda yayýmlanan ðExploration in Türkestan Expedition of 1904ð (Türkistanðdaki Araþtýrmalar 1904 Yýlý Heyeti) adlý kitabý ve bazý diðer eserleriyle bilim dünyasýnda çok zeki bir arkeolog ve tarihçi olarak da kendisini tanýtmayý baþardý. Prof. Pumpellyðnin Anauðda elde ettiði buðday taneleri ve koyun kemikleri gibi buluntular, kýymetli numuneler halinde günümüze kadar Philadelphiyaðdaki Tabiat Müzesiðnde korunmaktadýrlar. Philadelphiya müzesindeki numuneler, Türkmenistanðýn Ahal vilayetinde son yýllarda kurulan Ak Buðday Müzesiðnde tekrar sergilenmektedirler.
Prof. Pumpelly, 1904 yýlýnda Anau tepelerinde yaptýðý kazýlar sonucunda 5 ayrý medeniyet tespit etti ve toprak tabakalarýna dayanarak bu medeniyetlerin:
Anau I (M.ü. 9000 ð 6000),
Anau II (M.ü. 6000 ð 5200),
Anau III (M.ü. 5200 ð 2200),
Anau IV (M.ü. 2200 ð M.S. 150),
Anau V (M.S. 370 - 1850) senelerinde yaþamýþ olduklarý neticesine vardý.
Prof. Pumpelly; 1904 yýlýnda Türkmenistanðýn baþkenti Aþkabat yakýnlarýndaki Anau harabelerinde, buradaki insanlarýn tahýl üretmiþ olduklarýnýn iþaretlerini buldu. O eski zamanlarda muhtemelen Hazar-Aral tatlýsu gölünün güneydoðu sahilleri bugünkü Aþkabatða kadar uzanmaktaydý.
Kendisinin elde ettiði bazý sonuçlar üzerinde durmaya deðer ehemmiyettedir. Anau medeniyetinin baþlýca bulunduðu yerler, dað çaylarýnýn düzlüðe çýktýðý yerlerdeki yamaçlardýr. Avcýlýk hayatýndan yavaþ yavaþ tarým ve çobanlýk hayatýna geçen kabilelerdeki en eski sulama þekilleri her halde bu gibi tabii þartlar içinde meydana gelmiþtir. Anauðda önce tarým baþlamýþ olup, hayvanlarýn evcilleþtirilmesi daha sonra ortaya çýkmýþtýr. Anau IIðde, Anau Iðdeki büyükbaþ hayvanlardan ziyade, koyun ve keçi beslendiði ortaya çýktýðý görülmektedir.
Prof. Raphael Pumpelly, Anauðda topladýðý arkeoloji malzeme ve materyallerinde insanoðlunun ilk tarýmsal faaliyetleriyle ilgili olarak ðOasis (Vaha Tatlýgöl) Teorisið adlý bir teoriyi ortaya attý ve taþ devri insanlarýnýn son Buzul çaðýnýn sonlarýnda meydana gelen kurak bir iklim bölgesinde yaþamlarýný sürdürebilmek için, vahþi hayvanlar ve bitkilerle birlikte, büyük tatlýsu gölleri etrafýnda toplanmýþ olduklarýný öne sürdü. Bir araya gelerek toplanmýþ olan bu insanlar buralarda büyükce köyler kurmuþlardýr. Topluluðun besin ihtiyacýný daha kolay karþýlayabilmek için çok önemli bir kültürel evrim gerçekleþtirerek bazý bitkiler ve hayvanlar evcilleþtirilmiþlerdir. Buðday ve arpa evcilleþtirilmiþ ilk tahýl ürünleri; koyun ve keçi ise evcilleþtirilmiþ ilk hayvan türleri olmalýdýrlar. Tahýl çiftçiliði ve hayvancýlýk ilk defa Orta Asyaðda (Türkmenistanðda) gerçekleþtirilmiþ ve daha sonra Karadeniz sahillerinden Avrupaðya geçmiþtir.
Ýlk defa Prof. Pumpelly tarafýndan ortaya atýlan ðOasis Teorisið daha sonra bazý bilim adamlarý (mesela Ýngiliz arkeologu Gordon Childe) tarafýndan geliþtirildi. Onlara göre tarýmdaki bu geliþmeler, insanoðlunun parazitlikten kurtulup tabiatla ortaklýk kurarak üretken hale geliþinin ilk evrimidir. Bu üreticilik uzun zaman boyunca devam ederek tarihte ilk primitif sanat ve edebiyat eserlerini ve sonuçta bugünkü Türkmenlerin çok eski atalarýnda, ilk sözle folklorda sonra boyala kayada resimleri çekilen, kendine ve Tanrýya (Tanrýlara) dini inancýný doðurmuþtur.
Amerikan bilim adamý Prof. Raphael Pumpelly, aydýnlattýðý Anau (Anev) medeniyetiyle, Türkmenlerin Eski üagðdan da daha önceki dönemlere ait kültürel geçmiþini tespit ederek, günümüz tüm tarih kitaplarýnda ve bilimsel ansiklopedilerinde yer almasýný saðladý.
Ama ne yazýk ki ayný tarih kitaplarda yer alan Sümerler konusunun Anau medeniyetiyle ilgisinden bu ana kadar söz edilmez. Aslýnda o eski zamanlarda muhtemelen Hazar-Aral gölü sahilleri bugünkü durumundan daha da geniþ idi ve Türkmenlerin Anau medeniyetini meydana getiren eski atalarýnýn bir kýsmý çok sayýdaki gemileriyle Hazar-Aral gölünde yüzerek Türkmenistanðdan Mezopotamyaðya gelmiþ ve Sümerlerin de atalarý olmuþtular. üünkü ayný ilahilere tapan Sümerlerin ve Eski Türkmenlerin (Oðuzlarýn, Hunlarýn) kendilerini Tengri/Dingir ðSemað oðullarý hesaplamalarý boþ yere deðildi. Toplumu (daha sonra devleti) yönetmenin iki kanatlý sistemi her ikisi için de ayný idi.
Sümerliler eklemeli bir dil kullanýyordu. Sümerce tarihte bilinen ilk yazýlý dildir. Cüney Mezopotamyað da M.ü. 4000 yýlýnda konuþulan ve M.ü. 2000'li yýllarýn baþlarýnda yerini konuþma dili olarak Akatçaðya býrakan Sümer dili Türkmen dilinde (genellikle Altay ailesine ait dillerde) olduðu gibi kelimeler kök halinde, onlara ekler yapýlarak yeni kelimeler oluþturuluyor. Sümer dilinde Türkmen dilinde olduðu gibi fiil bakýmýnda çok zengin. Ses uyumu var. Erkek, diþi ayrýmý yok. Türkmencede olduðu gibi kýsa anlatýmla geniþ anlam veriliyor.
Türkiyeli bilgin Prof. Dr. Osman Nedim Tuna, 165 Sümer kelimesini, hem anlam hem de fonetik bakýmýndan uyan Türkçe kelimelerle eþleþtirmiþ olursa Almanyalý Türkmen Begmurat Gerey, Sümer kültürünü arkeolojik buluntular, mimarlýk, efsaneler, yer adlarý ve dil yoluyla Türkmen kültürü ile karþýlaþtýrmýþ, anlam ve fonetik bakýmýndan Türkmence ð Sümerce 295 kelimeyi eþleþtirmiþtir.
Bunu da bilmemiz gerekiyor ki bugün Sümerliler denilen medeniyete Almanlardan Ýngilizlere, Farslardan Araplara kadar bir çok millet sahiplenmekte ve atalarýnýn Sümerliler olduðunu ileri sürmektedirler. Bunun nedeni þüphesiz medeniyetin, tarihin, hukukun, bilimin, edebiyatýn, tarým ve ekonominin Sümerlerle baþlamasýdýr.
Tarihsel gerçek ise sonuç olarak böyledir: Ýnsanlýk Tarihinin insanlýðýn inanç edinmesiyle geçmiþi M.ü 13000 yýllarda sona eren buz çaðý ve Altay inançlarý ile baþlar. Daha sonra M.ü 9000 yýllarýnda Altay daðlarýndan inen Eski Türkmenler (Altaylýlar) güneye daha sýcak coðrafyaya yerleþmiþlerdir. Türkmenistanðýn þimdiki baþkenti Aþkabatðýn yakýnlarýnda Anau kentini kurmuþlardýr. Ýlk olarak insanlýðýn hayvanlarý evcilleþtirdiði ve tarým yaptýðý yer burasýdýr. M.ü 4500 yýllarda Anau kentini býrakýp Mezopotayaðnýn verimli topraklarýna göçmüþtür.
Dile ait konumuzu toparlayacak olursak: Sümer belgelerinin ilk okunuþundan itibaren Sümercenin Ural-Altay dillerine benzediði söylenmiþ. Daha sonra ayni anlam ve fonetikte olan Sümerce ve Türkçe kelimeler karþýlaþtýrýlmýþ. Bu yeterli görülmeyerek konulara göre karþýlaþtýrma istenmiþ. Son çalýþmalarda bu da yapýldý ve Türkmen dili ile Sümerce arasýnda büyük bir yakýnlýk ortaya çýktý, hatta bazý kelimelerin zamanýmýza kadar ulaþtýðý görüldü. Bilim adamlarý da Türkmen dilinin çok saðlam, kolay kaybolmayan bir dil olduðunu kabul ediyorlar. Bunlara göre Sümer dilini üok Eski Türkmen dili veya o dilin bir dalý olarak vasýflandýrabiliriz.

Kaynaklar:

1- Raphael Pumpelly, Exploration in Turkestan Expedition of 1904. Washington, 1908 (Türkmence üevirisi Aþkabat 2005).
2- Muratgeldi Söyegov, Bilge Kagan Moniment // Miras (Heritage), Vol. 2. Ashgabat, 2007. Pg. 96-121.
3- Muratgeldi Söyegov, üin Yýllýklarýna Göre Birkaç Hunca Sözcük ve Kýsa Açýklamasý // Tarih Türk Dünyasý Kültür Dergisi. Sayý: 256 Nisan. Ýstanbul, 2008. Sayfa: 52-54.
4- Muratgeldi Söyegov, Türkmencenin Mantýki Temelleri // Tarih Türk Dünyasý Kültür Dergisi. Sayý: 260 Aðustos. Ýstanbul, 2008. Sayfa: 58-60.
5- Muratgeldi Söyegov, Chagry beg and Togrul beg: Continuation of the Ancient Oghuz Traditions // Literature and Culture of the Seljuk Epoch. Abstracts of Reports of the International Scientific Conference. Ashgabat, 2009. Pg. 187-188.
6- Muratgeldi Söyegov, Buðday Benizlilik ve Koyun Gözlülük veya Türkmen Etnolojisinin Bazý üzellikleri: Konuya Folklorik ve Tarihsel Yönlerden Bir Bakýþ // Türk Dünyasý Belleteni ð Herald of Turcic World. No 1 (2). Mahaçkale, 2010. Sayfa: 7-11.
7- Muazzez Ýlmiye üýð, Sümer Dili ile Türk Dili Karþýlaþtýrmalarý

8- Sümerler Türk mü? Sümer Dili Türkçe mi? //