KARADENiZ'DE TERÖR VE TERÖRE KARşI KOYMA - Hüseyin Mümtaz

[atoybil]

KARADENİZğDE TERüR VE TERüRE KARşI KOYMA - Hüseyin Mümtaz

Madde 1: Türkiye Cumhuriyetiğnin Başbakanı 4000 polis eşliğinde Diyarbakırğa gitti, 700 kişiye konuştu ve ğğKürt Sorunuğğ dedi, ğğKürt Varlığığğ dedi.

En güzel yorum Prof. üzdağğdan geldi; ğğBaşbakanın, Türk varlığından da söz etmesi için Afyonğa da 4000 polisle gidebilmesi mi lazım?ğğ dedi..

Madde 2: ğğİlgiliğğ Kürtler; bu arada Türkiye Cumhuriyetiğnden her ay tıkır tıkır milletvekili maaşı alan Zübeyir Aydar ile Zana ve saz arkadaşları hemen ğğkarşılıklı anlaşma-silah bırakışmasığğ istediler; PKK Aydarğın ağzından ğğbir aylık ateş-kes ilan etti. Zana ve ekibi İmralı güdümündeki DTHğyi ğğcanlandırdılar; Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmak üzere olan DEHAP da kendini feshederek DTHğye katıldı.

Başbakanğın Diyarbakır ziyaretinde ğğKürt Sorunuğğnu ortaya koymasının ğğbeklenilen-öngörülenğğ iki pratik sonucu derhal ortaya çıktı.


--------------------------------------------------------------------------------

Sonuç 1: İmralı sakini iç politikaya, bir faktör olarak ağırlığını koymuş oldu.

Sonuç 2:ğğAteşkesğği kimsenin takmadığı ortaya çıktı; Tunceliğde çatışmada iki PKKğlı öldürüldü; ğğSuriyeliğğ PKKğlılar Trabzon-Maçkağya indi, bakkaldan alışveriş yaptı, biri öldürüldü.

a)İşin içinde Suriyeliler olunca;

b)Irakğın üçe bölünmesi ile ilgili yılların İsrail planı şu veya bu laf cambazlığı ile Irakğın anayasal sürecine dahil edilince;

c)ğğGüney Kürdistan Bölge Başkanlığığğ ile İsrailğin ilişkisi her geçen gün daha fazla açığa çıkınca;

d)İsraillilerin; ğğGüneydoğu Kürdistanğğın kuzeyindeki emelleri, toprak alımı ve ortak çiftlikler kurma aşamasına gelince;

e)THY Telaviv-Trabzon tarifeli seferlerine başlayınca; Trabzonğda yaylalar, oteller Yahudi turistlerle dolunca;

f)Soros ğğdevrimleriğğnden sonra ğğKafkaslardaki İsrailğğ Ermenistanğa müttefik olarak bir de Gürcistan eklenince;

g)Kafkaslar, hem Rusların yumuşak karnı, hem de Amerika ile hesaplaşma alanı olunca;

h)Amerikağnın Karadenizğe yerleşmesi bağlamında Montröğnün yeniden düzenlenmesi gündeme oturuncağğ..

Bunların hepsi alt alta sıralanınca kıymetli okuyucu Suriyeli PKKğlıların Karadenizğe gelmeleri, sahile yarım saat uzaklığa erişmeleri nedense pek fazla sürpriz olmuyor.

şebinkarahisar-Torul saldırılarından sonra dikkat demiştik.

Kuzey Irakğta PKK ile stratejik ortaklık kuran İsrail acaba Türkiye cephesinde de Suriyelileri kullanarak hedef mi şaşırtıyor?

Bir ay geçmedi; Kulakkaya-Maçka hattına ulaşıldı.

ğğMüdafaa edilecek hattınğğ artık evlerinizin sokak kapısından geçtiğini, ğğsathınğğ da evleriniz olduğunu artık görmüyor musunuz?

Diyarbakır Sefer-i Hümayunu sonrası gündeme gelen ğğbir aylık eylemsizlikğğ kararının, sadece iki gün sonra Tunceli ve Trabzon saldırılarının gerçekleşmesi de görmezden gelinemeyecek bir ğğdurumğğu öne çıkarmaktadır.

a) Ya İmralığyı artık kimse takmamaktadır,

b) yahut PKK, silahlı eylem veya siyasallaşma sarmalında bölünmektedir.

Her iki hal de ğğdanışmanlarınğğ; Diyarbakır ziyaretini planlarken düşündükleri öngörülen, İmralığyı Türk devletinin karşısına bir pazarlık faktörü olarak çıkarma girişimlerini ciddi şekilde sekteye uğratmıştır.

Bakın Emin şirinğin; ğğErdoğanğdan izinsiz ağzını bile açamayacağınığğ söylediği AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan 8-9 ağustos tarihlerinde Vatan gazetesinde yayınlanan uzun ve ğğçarpıcığğ röportajında neler demiş:

ğLozanğı bir tarafa bırakmak lazımdır, Barzani ile ittifak kurulmalıdır, Abdullah ücalan Kızıl Elmacıdır ve TSK yetki verilirse insan hakları ihlali işlerğ.

Neden Karadeniz?

Orhan Doğan söylüyor; (Neşe Düzel. 16 Ağustos 2005)

ğğBu çatışmalar, PKK ve ücalan muhatap alınsın diye yapılmıyor. Altı yıldır iki güç birbiriyle çatışmıyordu. PKK orduya, ordu da PKK'ye saldırmıyordu. Ordu karakolda duruyor, operasyon yapmıyordu. Ama operasyonel olmayan bir güç kalktı taciz etmeye başladı ve orduyla PKK'yi çatışmaya soktu. Bu durum AKP'nin sorumluluğunda gelişti. Devlet içinde de, Kürtler içinde de statükodan, savaştan beslenen güçler var. Derin bir güç, çatışma ortamını provoke ediyor, çatışmayı derinleştirmek istiyor. Bu güç, PKK'den, ücalan'dan, Genelkurmay'dan da bağımsız olabilir. Irak ve İran sınırındaki geniş güvenlik önlemlerine ve termal izleme olanağına rağmen PKK'nin militanları Giresun'a kadar gelebiliyor ve oraya gelinceye kadar hiçbir yerde çatışma olmuyor. Ama Giresun'da çatışma oluyor. üünkü Giresun ve Trabzon, milliyetçi akımların tetiklendiği yerler. Etnik milliyetçilik ve kardeş kavgasını tetiklemek için oralarda çatışmalar oluyor. Savaştan beslenen derin devlet, derin güçler, PKK militanlarıyla orada çatışmayı daha uygun buluyor. ğğ

Devam ediyor Orhan Doğan;

ğğPKK'nin Türkiye'ye açılma ve Karadeniz'e yayılma projesi var. Silahlı mücadele propagandasıyla, Kürt sorununu Türkiye'ye anlatmak istiyor.ğğ

Neden Karadeniz?

ğğPKK'nın silahlı kanadının sorumlusu Suriyeli Bahoz Erdalğğ söylüyor: (Namık Durukan. 23 Ağustos 2005)

ğğPKK'nın yönetim kademesinin üçte birini Suriye uyruklular oluşturuyor. Suriye uyruklu olan örgüt üyelerine daha çok mayınlama, sabotaj ve uzaktan kumandalı bombalı eylemlere yönlendirerek çatışmalardan kaçma talimatı veren Erdal, internet sitesinde PKK'nın silahlı gruplarının Karadeniz'e girdiğini iddia etti ve örgüt gruplarının Giresun ve Gümüşhane'de silahlı eylemde bulunabileceklerini söyledi. Erdal, ğEğer yarın Türk ordusu Kuzey Irak'a girerse veya önderliğimize yönelik boğma siyaseti devam ederse, o zaman Ege ve Marmara'da çok şiddetli yönelimler gelişirse kimsenin şaşırmaması gerekirğ tehdidini savurdu.ğğ

[atoybil]

Peki Karadenizğde Durum nedir?

Daha önce de söyledik.. Karadenizğde halk devlete ve millete sadık olup, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü konusunda son derece hassastır.

üünkü Karadenizğin yerli halkı ğğTürkğğtür, Turani kavimlerdir.

Lazlık mazlık palavradır, Samsunğdan en doğuya kadar her köy; ğğLazlar mı, ilerideğğ cevabını verir, lazların en uç noktaya gidilince bile nerede olduğu öğrenilemez, bir espri olarak kalır.

Karadenizğde Pontus ve Pontuslu da yoktur, fakat Yunanlıların Pontus hayali her zaman için mevcuttur.

İşte Orhan Doğanğın deşifre ettiği ğğgüçlerğğ bunun için PKKğyı Karadenizğe salmışlardır.

ğğSavaştan beslenen derin devlet, derin güçler, PKK militanlarıyla orada çatışmayı daha uygun buluyorğğ diyerek hedef saptırıyor.

1. Savaştan beslenen; devletin kendini koruma içgüdüsü olan ğğderinğğ bölümü değil, suçu ona yıkmaya çalışan BOPğçulardır.

2. Doğanğın; ğğPKK militanlarıyla orada çatışmayı daha uygun buluyorğğ diyerek hedef gösterdiği Karadeniz; yazının en başından buraya kadar sıraladığımız faktörlerin bütünü yüzünden BOPğçuların yeni hedefidir.

Yalnız Karadenizğde halkın ğğbir özelliğiğğ daha vardır.

Yayla ve dağınık yerleşme düzeninin hakim olduğu yörede doğal olarak her evde bir silah ve onun yeterli cephanesi mevcuttur.

Halk silah kullanmaya eğilimli ve eğitimlidir.

Maçka örneğinde olduğu gibi silahını kapan, güvenlik güçlerinin yardımına koşabilmektedir.

Kırandi örneğinde olduğu gibi de stadyuma ğğAskerimizi verin, bizi dağa çıkarmayınğğ diye pankart asabilmektedir.

O halde;

Ve BOPğçular ve onun taşeronu olan PKK yahut diğerleri Karadenizği hedef olarak aldıklarını ilan ettiklerine göre işin ğğnasılğğına gelebiliriz.

Karadenizğde teröre nasıl karşı konulacaktır?

Güneydoğuğda uygulanan ve PKKğnın çanına ot tıkayan faktörlerin en önemlilerinden olan KORUCULUK sistemi Karadenizğde de derhal uygulamaya geçirilmeli; yahut yine güvenlik güçlerinin gözetim ve denetiminde yerli halktan oluşacak ğğMahalli Savunma Gruplarığğ kurulmalıdır.

Durum o kadar ciddidir efendiler..

10 sene sonra Karadenizğin 1985 güneydoğusu olmasını istemiyorsanız bu söylediklerimizi kulak ardı etmeyin efendiler.

Halkın dokusu, yapısı ve tutumunu yukarıda anlattık.

Karşı koymanın ikinci ayağı; atanmış veya seçilmiş yöneticilerdir.

Bu dokudaki halkı yönetecek mahalli yöneticilerin de durumun özelliğine uygun eğitim, dünya görüşü ve yetenekleri olmalı, seçimleri buna göre yapılmalıdır.

üünkü ABğye uyduğumuz için terörle mücadele de lightğlaştırılmış bir vaziyette yapılmakta; ğğsivilğğ otoritenin ön planda olduğu İller yasasığna göre yürütülmektedir.

Aksi takdirde Ankarağda oturan ğğuluslar arası gözetmenğğ Kreschmer derhal ğğasker fazla öne çıkıyorğğ deyiverir.

Daha önce yazdık, gene yazıyoruz.. Madem teröre karşı koyma iller yasasına göre yürütülüyor; o halde Valilerin arazide yatmaları, karavanaya kaşık sallamaları gerekir.

Dahası; her hangi bir siyasi görüşün değil, önce ğğDevletin, Cumhuriyetin Valisiğğ olduklarını ve sadece devletin vücut dilinden anlamaları gerektiğini unutmamalıdırlar.

Bölgeye atanan, yahut seçilen bütün kamu görevlileri; Valiğde, okul müdürleri seviyesine kadar uygun yerde, uygun süreli bir ğğuyum kursuğğna alınmalıdır.

Bilhassa mülki idare amirleri, her sefer milletvekili, bakan karşılama, uğurlama, refakat etme ve panayır, festival düzenleme, katılma gibi protokol görevlerinden, siyasi yönü ağır basan ğğaşırığğ sosyal faaliyetlerden kendilerini kurtarmalıdır.

KTü bünyesinde; ğğKaradenizğe yönelik iç ve dış tehditleriğğ kapsamlı bir şekilde ve bilimsel olarak inceleyecek bir ğğKaradeniz Enstitüsüğğ kurulmalıdır.

Bunun için de öncelikle en üst kademede koordine ve fikir-görüş birliği sağlanmalı; mesela MGSB üzerinde asker ve sivil anlaşabilmelidir.

Anlaşabilmelidir ki köy ve karakollara varana kadar daha alt kademelerdeki uygulama da bununla uyumlu olmalıdır.

Peki; Haziran MGKğsında görüşüleceği söylenilen, sonra da neden görüşülmediğini bakanlar ve Cumhurbaşkanının farklı şekilde açıklamak durumunda kaldıkları MGSB iki ay sonraki Ağustos toplantısında neden görüşülememiştir?

Gene mi Başbakan ve Genelkurmay Başkanı ğğhazırlanamamışlardırğğ?

MGSBğnin şekillenmesi için ille de 3 Ekim mi beklenmektedir?

Peki 3 Ekimğden sonra, 3 Ekim sürecine uygun hazırlanacak olan MGSBğnin kime faydası olacaktır.

Türkiyeğye mi; yoksa Sevrği öngören ABğcilere mi?

Bakın Prof.şener üşümezsoy ne diyor:

ğ'Mafyaya karşı operasyon olarak adlandırılan son operasyonlar, Kürt burjuvazisini oluşturma çabalarının önünü açma stratejisinin ilk taktik adımlarıydı. üünkü Kürt devletinin liman ve burjuvazi ihtiyacı var. Bodrum, Kuşadası, Ayvalık, Antalya, İstanbul, İzmir'de Kürtçü sermaye sokağı ele geçiriyor.ğğ

Organize Suçlar şubesi eski Müdürü Dr.Adil Serdar Saçan diyor ki;

"Sokaklarımız adeta ayrılıkçı Kürtçü grupların teslimiyetine giriyor. Otopark mafyası, kapkaç mafyası, pazarcı mafyası, otogar mafyası, hal mafyası, bölücü Kürtlerin elinde. Tahtakale, Polonya Pazarı, Eminönü adeta aynı grupların elinde. Kürt mafyasının siyasetle iç içe giren ilişkisi ise çok daha korkunç."

Bunlar uzman görüşü kıymetli okuyucular.

Karadeniz limanlarının; Kürt burjuvazisinin limanı olmaması için;

Karadeniz şehirlerinde de otopark, semt pazarı (Rus pazarı), otogar ve halğlerin, ğğsiyasetle iç içe geçmişğğ bölücü Kürt mafyasının eline geçmemesi için savunacağınız hattın evlerinizin sokak kapısından geçmesi, sathın da bütün ev ve fındık, çay, tütün bahçeleriniz olması lazım.

MGSBğde önce siz bir anlaşın, bakın yukarıda nasıl ğğmecburi mutabakatğğ sağlanıyor.

25 Ağustos 2005

ğ57ğiNCİ ALAY üANAKKALEğDE, TRABLUSGARPğTA, FİLİSTİNğDE, SAKARYAğDA

57ğinci ALAY KARABAĞğDA, KARASUğDA, KERKüKğTE, KIBRISğTA

57ğİNCİ ALAY HERYERDE

HEPİMİZ 57ğİNCİ ALAYIN NEFERİYİZğ