elegeş anıtı ve kürtler


güney sibirya'da, yenisey ırmağı kollarından elegeş çayı çevresinde bulunmuş olan elegeş yazıtında kürt boyunun hanı alp urungu'nun ülkesine, hakanına, akrabalarında doyamadan 39 yaşında vefat ettiği, kendi ağzı ile anlatılır:

"kara budunum gayret edin! ülke töresini bırakmayın! heyhat, siz ülkem, hanım!

kürt elinin hanı alp urungu, altınlı okluğumu belime bağladım, halkım! otuz dokuz yaşımda.

hanım! ülkeme, sizlere heyhat doymadım, hanım heyhat! ülkemden ayrıldım.

bu anıt mezar ve kitabe de kürtlerin türklük camiasına mensup olduğunu göstermektedir.

yeşil, sarı, kırmızı renkler ve türklük

yeşil, sarı ve kırmızı renkler türkler tarafından kutsal sayılan renkler olup tâ göktürkler zamanından beri kullanılmaktadır.

1935'de, altaylarda; vıı-xı asırlarda yaşamış türk beylerinin mezarlarında yapılan kazılarda; yeşil, sarı, kırmızı ipekli elbise giydirilmiş cesetlerin bulunması, bu üç rengin türklerde milli olduğu kadar dinî değere de haiz bulunduğunu göstermektedir. (belleten sayı 43, 1947)

büyük selçuklu devleti ve osmanlı devletinin bayrak ve sancaklarının renkleri de yeşil, sarı, kırmızı idi.

iranlı büyük alim abdülcelil kazvini (1110-1189), kitab'un nakz adlı eserinin 608. sayfasında şöyle diyor:

"selçukluların melikleri ve sultanları eğer yüzbin asker toplarlarsa, siyah sancak askerlerde bulunmazdı; yeşil, sarı ve kırmızı sancak bulundururlardı."

osmanlı imparatorluğu ordularında da sancaklar, bayraklar ve tuğlar yeşil, sarı ve kırmızı renklerden oluşmuştur.

yine nevruz-nevroz denen bayram bütün türklerin milli bayramıdır.

"kürt meselesi" adlı fransızca kitabın yazarı dr. menmet şükrü sekban da kürtlerin turanî bir ırk olduğunu ve türkler gibi kürtlerinde anavatanlarının orta asya' olduğunu ve orta asya'dan göç yoluyla geldiklerini savunur ve kürtlerin orta asya'dan geliş yönlerini ve yerlerini gösteren bir haritaya kitabında yer verir (sayfa 19-20) ve şöyle der: "kürtler asla Âri değildir. sami de değildir. bazı alman bilginlerinin iddialarına göre, kürtler turanî'dir."(sayfa:19)

dr.sekban, aynı kitabın 38. ve 39. sayfalarında şöyle der: "kürtlerle türkler aynı ırktandır. kürtlerde, türklerde aynı ırktan olduklarına göre, birleşmekle yeni türk milletini teşkil edeceklerdir. bu milletin canlı ruhu, bundan böyle, sadece bir ideal için çarpan kalplere ateş ve canlılık verecektir.

hiçbir kuvvet "kardeş çocukları" olan bu iki halkın birleşmesini ve kaynaşmasını engelleyemeyecektir. üstelik din birliğinin yardımıyla, örf ve adetlerin mezcedilmesi, birbirleri arasındaki iktisadi tesanüd (dayanışma), idari ve adli müesseselerin aynı oluşu onları bir kalıpta öylesine şekillendirmiştir ki bazen birini diğerinden ayırmaık güç olur.

osmanlı hanedanının saltanatı altındaki halklarımız, nesilden nesile aynı gelenekler altında yaşamış, aynı saadet ve bedbahtlık devrelerini geçirmiş, aynı sevinç aynı müşterek kültürün tesirlerini hissetmişlerdir. hiç şüphe yok ki silah arkadaşlığı bu ittifakta baş rolü oynar. türklerin ve kürtlerin bu devamlı karışımı, onların, milli ruhun müşterek hazinesine, kendilerine has vasıfları katmalarına imkân verdi. istikbalde de bu böyle olacaktır. asıl adımız turani'dir. dr. sekban daha sonra aynı kitapta ."kürtleri mustafa kemal'in çizdiği yola davet ediyorum" der. "(dr. mehmet şükrü sekban, kürt meselesi, sayfa:38-39, ankara 1979)

muharrem günay sıddıkoğlu