NüKLEER ENERJÝ RAPORU

PETROLüN 40, DOÐALGAZIN ÝSE 62 YILLIK üMRü KALDI. DüNYA HIZLA NüKLEER ENERJÝYE YüNELÝYOR.

31 üLKEDE 439 NüKLEER SANTRAL ÝþLETÝLÝYOR. DüNYA ELEKTRÝK TALEBÝNÝN YüZDE 16ðSI NüKLEER SANTRALLERDEN KARþILANIYOR.

NüKLEER YAKIT ZENGÝNÝ OLAN TüRKÝYE HENüZ NüKLEER SANTRAL ÝLE TANIþAMADI. TüRKÝYEðNÝN FOSÝL YAKITLARA BAÐIMLILIÐI YüZDE 70ðE ULAþTI.

NüKLEER SANTRAL, TüRKÝYEðNÝN GüNDEMÝNE 1962ðDE GÝRDÝ. ANCAK 43 YILDIR SOMUT ADIM ATILAMADI.

AYGüN: NüKLEER SANTRALE SIRTIMIZI DüNME LüKSüMüZ YOK

Dünyada fosil yakýt rezervleri hýzla tükeniyor. Petrolün 40, doðalgazýn 62, kömürün ise 216 yýllýk ömrü kaldý.

Ankara Ticaret Odasýðnýn (ATO) ðNükleer Enerjið raporuna göre, bu rakamlar dünya ortalamasýný ifade ediyor. Bölgeler tek tek ele alýndýðýnda ise durum þöyle:

Kuzey Amerikaðda 14 yýl, Orta ve Güney Amerikaðda 39 yýl, Avrupaðda 8 yýl, eski SSCB ülkelerinde 21 yýl, Ortadoðuðda 87 yýl, Afrikaðda 27 yýl, Asya ve Okyanusyaðda ise 16 yýl sonra petrol kalmayacak.

Doðalgazda da durum çok farklý deðil. Kuzey Amerikaðda 10 yýl, Orta ve Güney Amerikaðda 72 yýl, Avrupaðda 16 yýl, eski SSCB ülkelerinde 79 yýl, Ortadoðuðda 100 yýl, Afrikaðda 90 yýl, Asya ve Okyanusyaðda 44 yýl sonra doðalgaz bitecek.

2001 yýlý sonu itibariyle tüm dünyada 142,9 milyar ton petrol, 155,2 trilyon metreküp doðalgaz, 519,1 milyar ton taþkömürü ve 465,4 milyar ton linyit rezervi kaldý.

31 üLKEDE 439 NüKLEER SANTRAL

Nükleer teknolojilerdeki geliþmeler ile petrol, doðalgaz ve kömür gibi fosil yakýtlarýn rezerv ömürlerinin kýsa olmasý tüm dünyayý nükleer santrallere yönlendirdi.

Dünya elektrik talebinin yüzde 16ðsý nükleer enerjiden karþýlanýyor. Yapýlan projeksiyonlara göre 2010 yýlýnda nükleer kapasite, mevcut kurulu gücün 10 katýna, elektrik üretim payý da yüzde 16ðdan yüzde 46ðya çýkacak. Bugün 31 ülkede toplam 439 nükleer reaktör iþletiliyor. 24 reaktör inþaa halindeð Planlama aþamasýnda olan reaktör sayýsý 37, teklif edilen reaktör sayýsý ise 51ð

Nükleer reaktör iþleten 31 ülkede, nükleer enerjinin elektrik üretimindeki payý þöyle:

Litvanyaðda yüzde 80, Fransaðda yüzde 78, Slovakyaðda yüzde 57, Belçikaðda yüzde 55, Ýsveçðte yüzde 50, Ukraynaðda yüzde 46, Güney Kore, Ýsviçre ve Slovenyaðda yüzde 40, Bulgaristanðda yüzde 38, Ermenistanðda yüzde 35, Macaristanðda yüzde 33, üek Cumhuriyetiðnde yüzde 31, Almanyaðda yüzde 28, Finlandiyaðda yüzde 27, Japonyaðda yüzde 25, Ýngiltere ve Ýspanyaðda yüzde 24, Tayvanðda yüzde 22, ABDðde yüzde 19.9, Rusyaðda yüzde 17, Kanadaðda yüzde 12.5, Romanyaðda yüzde 9.3, Arjantinðde yüzde 8.6, Güney Afrikaðda yüzde 6.1, Meksikaðda yüzde 5.2, Hollandaðda yüzde 4.5, Brezilyaðda yüzde 3.7, Hindistanðda yüzde 3.3, Pakistanðda yüzde 2.4, üinðde yüzde 2.2

Bunlarýn toplam kapasitesi 364 Gwe (gigawat). 2003 yýlýnda nükleer enerjiden üretilen elektrik ise 2 bin 525 milyar kilovatsaat.

TüRKÝYE FOSÝL BAÐIMLISI

Türkiye enerjide dýþa baðýmlý ülkeler kategorisinde yer alýyor. Fosil yakýtlara baðýmlýlýðýn yüzde 70ðe ulaþmasý, nüfus artýþý yüksek olan Türkiye için büyük risk oluþturuyor.

Türkiyeðnin genel enerji tüketiminde yüzde 38 ile petrol en büyük payý alýrken, bunu yüzde 27 ile kömür, yüzde 23 ile doðalgaz izliyor. Geri kalan yüzde 12ðlik bölümü ise yenilenebilir kaynaklar oluþturuyor.

Türkiyeðde 2003 yýlý ðgenel enerjið tüketimi 83.8 Mtep olarak gerçekleþti. Enerji Bakanlýðýðnýn koordinatörlüðünde Devlet Planlama Teþkilatý (DPT), Hazine Müsteþarlýðý ve Enerji Piyasasý Düzenleme Kurumuðnun (EPDK) katýlýmýyla yapýlan ðtalep projeksiyonuð çalýþmalarýna göre, Türkiyeðnin genel enerji talebi 2010 yýlýnda 126 Mtepðe, 2020 yýlýnda 222 Mtepðe ulaþacak.

2020ðDE ELEKTRÝK ENERJÝSÝ TALEBÝ 3,5 KATINA üIKACAK

2003 yýlý sonu itibariyle 141.2 milyar kilovatsaat olarak gerçekleþen ðelektrik enerjisið talebinin 2010 yýlýnda 242 milyar kilovatsaatðe, 2020 yýlýnda ise 499 milyar kilovatsaatðe çýkmasý bekleniyor.

Yapýlan tahminlere göre mevcut olan ve inþaatý devam eden tesislere ek olarak 2020 yýlýna kadar yaklaþýk 54 bin 80 megavatðlýk yeni santral yatýrýmý yapýlmasý gerekiyor. Bu tahminler dikkate alýndýðýnda, Türkiyeðnin nükleer enerjiyi ciddi olarak ele almasý gerektiði ortaya çýkýyor.

NüKLEER YAKIT ZENGÝNÝYÝZ

Türkiye, henüz nükleer santral ile tanýþmadý. Ancak nükleer enerjinin hammaddesi olan uranyum ve toryum bakýmýndan çok zengin. Türkiyeðde tesadüfen bulunmuþ uranyum rezervi 10 bin ton civarýnda.

Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüðüðnün verilerine göre Türkiyeðde 380 bin ton görünür toryum rezervi bulunuyor. Sondaj çalýþmalarýyla bu rakamýn iki katýna çýkabileceði belirtiliyor.

NüKLEER SANTRALÝN 43 YILLIK üYKüSü

Nükleer enerji, Türkiyeðnin gündemine 1962 yýlýnda girdi. üekmece Nükleer Araþtýrma ve Eðitim Merkeziðnce 1 MW gücünde TR-1 adýnda bir deney reaktörü iþletmeye alýndý.

Nükleer santrallerle ilgili ilk etüdler 1967-1970 yýllarý arasýnda yapýldý. TEKðe baðlý olarak kurulan Nükleer Enerji Dairesi 1972 yýlýnda çalýþmaya baþladý. II. Beþ Yýllýk Kalkýnma Planýðnda 1977 yýlýnda iþletmeye alýnmak üzere 300-400 MWe gücünde bir nükleer santral kurulmasý öngörüldü. Ancak yer seçiminde karþýlaþýlan güçlükler ve diðer geliþmeler nedeniyle proje gerçekleþmedi.

Ardýndan 1983 yýlýnda iþletmeye alýnmak üzere 600 MWe gücünde bir santral planlandý. Bu çalýþmalar çerçevesinde, 1976 yýlýnda Akkuyu, kuruluþ yeri olarak belirlendi. Ayný yýl proje ve ihale þartnameleri hazýrlandý. 1977 yýlý baþýnda teklifler istendi. Ancak firmalarla yapýlan görüþmeler karara baðlanamadý. 1980 yýlý baþlarýnda ikinci santral yeri olarak Sinopðun Ýnceburun mevkii seçildi ve ön araþtýrma yapýldý. Ancak deprem riski nedeniyle Sinopðtaki araþtýrmalar durduruldu.

1983 yýlýnda Akkuyu ve Sinop için teklifler alýndý. 1983ðte Kanada firmasýna Akkuyuðda 634 MWe gücünde, Almanya firmasýna Akkuyuðda 990 MWe gücünde, ABD firmasýna Sinopðta 1185 MWe gücünde bir veya iki nükleer santral kurmak üzere niyet mektuplarý verildi. Ancak firmalarla görüþmeler tamamlanmadý. 1986ðda meydana gelen üernobil nükleer santral kazasýnýn yarattýðý olumsuz ortam nedeniyle Türkiyeðde nükleer santrallerle ilgili çalýþmalar askýya alýndý, TEK Nükleer Santraller Dairesi Baþkanlýðý kapatýldý.

1989 yýlýnda Arjantinðle baþlatýlan ortak projeden de hukuki, mali ve teknolojik nedenlerle 1991 baþlarýnda vazgeçildi.

Ekim 1992ðde TEK, dünyadaki belli baþlý nükleer santral imalatçýsý firmalara bir mektup yazarak, 2002 yýlýnda devreye girecek þekilde 1000 MW gücünde bir veya iki üniteli nükleer santralin kurulmasý için teknik ve mali konularda bilgi istedi.. Ocak 1994ðte dünyadaki güncel durumu deðerlendirmek, Türkiye için önerilerde bulunmak, teknik þartnameleri güncelleþtirmek ve hazýrlamak üzere bir danýþman firma seçimi için teklif istedi.

Akkuyu Nükleer Santral Projesi Ocak 1993ðte Resmi Gazeteðde yayýnlanarak tekrar yatýrým programýna alýndý. 17 Aralýk 1996ðda uluslararasý ihaleye çýkýldý ve 15 Ekim 1997 tarihinde AECL, NPI ve Westinghouse konsorsiyumlarýndan teklif alýndý. Kararýn açýklanmasý çeþitli nedenlerle 8 kez ertelendikten sonra 25 Temmuz 2000ðde Bakanlar Kurulu kararý ile ihale iptal edildi ve ikinci defa kurulmuþ olan TEAþ Nükleer Santraller Dairesi Baþkanlýðý tekrar kapatýldý.

Son olarak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlýðý, rafa kaldýrýlan nükleer santral kurma çalýþmalarýný yeniden baþlattý. 2011 yýlýndan sonra ðuranyum yakýtlýð 3 nükleer santralin devreye girmesi planlanýyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakaný Hilmi Gülerðin ifadesine göre, 3 nükleer santralin toplam kurulu gücü 4.500 MW olacak.

NüKLEER RüNESANS MI, NüKLEER KABUS MU?

Nükleer santraller konusunda iki farklý görüþ var:

Nükleer rönesansð görüþünü benimseyenler, küresel ýsýnmadan dünyayý kurtarmanýn en temiz yolunun nükleer santraller olduðunu savunuyorlar. Fosil yakýtlarýn çevreye daha çok zarar verdiðini, küresel ýsýnma, asit yaðmurlarý ve ozon tabakasýnýn delinmesine yol açtýðýný ileri sürüyorlar. ülkelerin enerji politikalarýnda nükleer enerjiye döndüðünü, büyük miktarda elektrik üretmek için nükleerden baþka seçenek olmadýðýný ifade ediyorlar.

Nükleer kabusð görüþünü benimseyenler ise, ðgüvenlikð ve ðatýklarýn yok edilememesið konusunu gündeme getirerek 1986ðda meydana gelen üernobil kazasýný örnek gösteriyor. Rüzgar, güneþ ve hidroelektrik santrallerin verimli kullanýlmasý halinde nükleer enerjiye ihtiyaç kalmayacaðýný savunuyorlar.

Nükleer enerji, petrol ürünlerine ve kömüre dayanan elektrik üretiminin çok ciddi bir rakibi olduðu için nükleer enerji karþýtlarý arasýnda dünya ðpetrol ve kömür kartelleriðnin birinci sýrada geldiði iddia ediliyor.

üERNOBÝL HALEN üALIþIYOR

Ukraynaðda üernobil Nükleer Santraliðnin 4. ünitesinde meydana gelen kazadan sonra nükleer santrallerin kapatýlmasý gündeme geldi ancak kapatýlmadý. üernobilðin bir ünitesi halen çalýþýyor.

Ýsveçðte 1980ðde yapýlan referandum sonucunda ülkedeki tüm nükleer santrallerin 2010 yýlýnda devreden çýkartýlmasýna karar verildi. Ancak bu karar ðülkede iþsizliðe ve pahalýlýða neden olmamasýð þartýna baðlandý. Sonuçta nükleer santraller devreden çýkartýlmadý.

Ýtalya ve Avusturyaðda yapýlan referandumlarda nükleer santral programlarý askýya alýndý. Ancak Ýtalya bu durumun ekonomiye verdiði zararý dikkate alarak 2010 yýlýnda 4000 MWeðlik nükleer santrali iþletmeye almayý planlýyor.

Japonya, Güney Kore, Rusya ve üinðde nükleer santral sayýsýný artýrýcý programlar yapýldý ve uygulamaya konuldu.

GüVENLÝ REAKTüRLER GELÝþTÝRÝLDÝ

üernobil kazasýndan sonra geliþtirilen ðüçüncü ve dördüncü nesil reaktörlerð, ðgüvenlikð ve ðatýkð problemini büyük ölçüde ortadan kaldýrýyor. Bu reaktörler, herhangi bir arýza veya sistemdeki yetersizliðin kazalara yol açmasýný önlemek için ðaktif kontrolð veya operatör müdahalesi gerektirmeyen, pasif ve kendiliðinden güvenli özelliklere sahipð Dördüncü nesil teknolojiler atýk problemini de çözüyor. ðHýzlandýrýcý sürümlüð sistemler normal reaktörlerde üretilen atýklarý yakma olanaðý saðlýyor.

NüKLEER SANTRALÝN üMRü

Nükleer santrallerin ortalama ömrü 30-40 yýl arasýnda deðiþiyor. 1960-1970 yýllarýnda kurulan nükleer santrallerin 2010 yýlýna kadar sökülüp yerine yeni santrallerin yapýlmasý programa alýndý. 2000-2004 yýllarý arasýnda 17 nükleer santral ünitesi iþletmeden çýkartýlýrken, 27 nükleer santral ünitesi iþletmeye alýndý.

Nükleer santraller genel olarak ilk yatýrým maliyetleri yüksek, yakýt ve iþletme giderleri düþük santrallerð Yatýrým maliyetinin yaklaþýk yüzde 40ðýný güvenlik oluþturuyor. Ýlk yatýrým maliyeti ülkeden ülkeye ve seçilen teknolojiye göre deðiþmekle birlikte 2000-2500 $/kW arasýnda deðiþiyor. Nükleer santrallerin fosil yakýtlý santrallere göre en önemli avantajý yakýt maliyetinin düþüklüðü (0,3-0,5 cent/kWsaat) ve üretim maliyetine olan etkisinin görece azlýðý. Yakýt maliyetinin iki katýna çýkmasý nükleer santralde üretim maliyetini yüzde 10 etkilerken, doðalgaz santrallerinde bu oran yüzde 60 ile yüzde 80 arasýnda deðiþiyor. Nükleer santral bir kez kurulduktan sonra ürettiði elektriðin maliyeti yaklaþýk olarak sabit kalabiliyor.

ÝLK NüKLEER ENERJÝYÝ ABD üRETTÝ

Dünyada nükleer enerjiyle ilgili çalýþmalar 1939 yýlýnda baþladý. Ýlk nükleer enerji ABDðde üretildi. Elektrik üreten ilk nükleer santral olan Shippingport, Pennsylvaniaðda kuruldu ve 1957ðde iþletmeye girdi. 1960ðlý yýllarda ABD, Sovyetler Birliði, Ýngiltere ve Fransaðda toplam elektrik enerjisi 1.200 MWe olan 17 reaktör çalýþmaktaydý. Nükleerden elektrik enerjisi üretimi 1970ðli yýllarda artýþ gösterdi. 1973 yýlýnda ortaya çýkan ve tüm dünyayý etkileyen petrol krizi nedeniyle nükleer santrale yönelme oldu. Ancak, geliþmiþ ülkelerdeki ekonomik durgunluk ve uygulamaya konulan tasarruf önlemleri ile elektrik enerjisine olan talep önemli ölçüde azaltýldý. üevre sorunlarý yaratabileceði ve nükleer silahlarýn yayýlmasýna sebep olacaðý düþünceleri 1975-1980 yýllarý arasýnda nükleer santral sipariþlerinde önemli bir azalma meydana getirdi.

1979 yýlýnda ABDðde Three Mile Island kazasýndan sonra, birçok geliþmiþ ülkede ðantinükleerð hareketler arttý. 1983 yýlýndan itibaren dünyada önemli ekonomik geliþmeler kaydedilmesiyle elektrik tüketiminde artýþ oldu ve nükleer alanda da bir hareketlenme meydana geldi. Ancak, 1986 yýlýnda meydana gelen üernobil kazasý ile tekrar antinükleer hareketlerde artýþ yaþandý.

Güvenlik ve atýk problemine teknolojik geliþmelerle çözüm üretilmesi yeniden nükleer enerjiyi gündeme aldýrdý.

ATO BAþKANI AYGüN

ATO Baþkaný Sinan Aygün, rapora iliþkin deðerlendirmesinde, dünyada pek çok ülkenin nükleer enerji kullandýðýný belirterek, ðTürkiyeðnin nükleer enerjiye sýrtýný dönme lüksü yok. Gerekli önlemler alýndýðý takdirde, nükleer santraller fosil yakýtlardan kaynaklanan çevre sorunlarýný ortadan kaldýrýyor. üstelik uzun vadede ucuz bir teknoloji" dedi.

Geliþmiþ ülkelerin nükleer santrallerden vazgeçtiði iddialarýnýn gerçeði yansýtmadýðýný belirten Aygün, þunlarý kaydetti:

Geliþmiþ ülkelerde yeni santral yapýlmamasýnýn tek nedeni ihtiyaç duymamalarýð Böyle bir teknolojiden kimse vazgeçmez. 1 kilo kömürden 3 kilovatsaat, 1 kilo petrolden 4,5 kilovatsaat elektrik elde edilirken 1 kilo uranyumdan 50 bin kilovatsaat elektrik üretilebiliyor. Bu teknolojiden kimse vazgeçmez.ð