üANAKKALE þEHÝTLERÝNE

þu boðaz harbi nedir? Var mý ki dünyada eþi?
En kesif ordularýn yükleniyor dördü beþi

Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarýlmýþ ufacýk bir karaya.

Ne hayasýzca tehaþþüd ki ufuklar kapalý!
Nerde gösterdiði vahþetle "bu: bir Avrupa'lý"

Dedirir, yýrtýcý, his yoksulu, sýrtlan kümesi,
Varsa gelmiþ, açýlýp mahpesi, yahut kafesi!

Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak
Boþanýr sýrtlara vadilere saðnak saðnak.

Saçýyor zýrha bürünmüþ de namerd eller,
Yýldýrým yaylýmý tufanlar, alevden seller.

Veriyor yangýný, durmuþ da açýk sinelere,
Sürü halinde gezerken sayýsýz teyyare.

Top tüfekten daha sýk, gülle yaðan mermiler,
Kahraman orduyu seyret ki, bu tehdide güler!

Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmýndan;
Alýnýr kal'a mý göðsündeki kat kat iman?

Hangi kuvvet onu, haþa edecek kahrýna ram?
üünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam

þüheda gövdesi, bir baksana, daðlar taþlar...
O, rüku olmasa, dünyada eðilmez baþlar,

Vurulup tertemiz alnýndan uzanmýþ yatýyor;
Bir hilal uðruna ya Rab, ne güneþler batýyor!

Ey bu topraklar için topraða düþmüþ asker,
Gökten ecdad inerek öpse o pak alný deðer.

Ne büyüksün ki kanýn kurtarýyor tevhidi,
Bedr'in aslanlarý ancak bu kadar þanlý idi.

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsýn?
"Gömelim gel seni tarihe" desem sýðmazsýn.

Hercümerc ettiðin edvara da yetmez o kitap
Seni ancak ebediyetler eder istiab.

"Bu taþýndýr" diyerek Kabe'yi diksem baþýna,
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taþýna,

Sonra gök kubbeyi alsam da rida namiyle
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramiyle

Mor bulutlarla açýk türbene çatsam da tavan
Yedi kandilli Süreyya'yý uzatsam oradan.

Sen bu avizenin altýnda bürünmüþ kanýna
Uzanýrken gece mehtabý getirsem yanýna.

Türbedarýn diye ta fecre kadar bekletsem,
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem.

Tüllenen magribi akþamlarý sarsam yarana,
Yine bir þey yapabildim diyemem hatýrana...

Ey þehit oðlu þehit, isteme benden makber,
Sana aðuþunu açmýþ duruyor Peygamber.

Mehmet Akif Ersoy