ðBu baðlamda, ulusu sürekli dinamik tutan, geri kalmýþlýktan kurtaran ve bölgesinde çok farklý bir konuma taþýyan ana itici güç, Büyük Atatürk tarafýndan ulusa verilen ðüaðdaþ Medeniyetler Seviyesine Ulaþmað vizyonudur. Atatürk bu vizyonu, ulusa bilinçli olarak vermiþtir.Atatürk, geri kalmýþlýðýn, maddi ve manevi çöküntünün içinden çekip çýkardýðý ulus için geriye dönüþü olmayacak yegane istikametin ðçaðdaþ medeniyetð olduðunu düþünmüþtür. Bu vizyon sayesindedir ki Türk ulusu, karanlýk cereyanlarýn etkisinden sýyrýlarak bugünlere ulaþabilmiþtir. Bugünkü ABðne üyelik hedefimiz de esasen bu vizyonun bir aþamasýdýr. AB üyeliðini, Ulu ünder ATATüRKðüN bizlere vermiþ olduðu ðTürkiyeðyi çaðdaþ uygarlýðýn ilerisine taþýma hedefið için önemli bir araç olarak görmekteyizð


Burada bir çeliþki, kavramlarýn zýrhlaþmasý ve de vahim býr deðerlendirme hatasý var, adeta bu konuþma, iki ayrý kalemden mý çýktý, diye, düþünesim geliyor. Bir defa Avrupa Birliði kriterlerine ve uyum yasalarý dayatmalarýyla üniter Milli Devletin ve Atatürk milliyetçiliðinin ð Atatürkçü Düþünce sisteminin altýna saatli bombalar koymuþ. TSKðnin etkisinin azaltýlmasýnda ýsrar ediyor..Paþamýz, hala bu Birliðe, samimiyetine vizyonuna veya perspektiflerine mi inanýyor?

--------------------------------------------------------------------------------
Bunca gerçeðe ve iþarete ragmen, güya 3 Ekimðde baþlayacaðý umulan ðmüzakerelerdenð, Türkiye üzerinde yeni baskýlar ve dayatýlmalar yapýlmasýna imkan vermekten ð ve sonunda da iþin ðiliþtirilmiþ imtiyazlý ortaklýkð teselli mükafatý verilmesinden baþka hiç bir netice çýkmayacaðý, hergün biraz daha belli olduðu halde, hala AB sürecinde devam etmenin ve AB üyeliðinden Türkiye için hayýr beklemenin, anlamýný ve mantýðýný anlamak mümkün deðil. Chýrac ðYunanlýlar ve Rumlarla beraber Kýbrýs taþýný koyuyor, Diðer eski ve müstakbel Avrupa Liderleri ðTürkiye kesinlikle tam üye olamazð diyor ve ðimtiyazlý ortaklýktað ýsrar ediyorlar.

Bazýlarý hala, Abbas yolcu, Alman þansölyesi Schreoderðden medet umuyorlar. O, ðTürkiye görevini yaptý, bizim de yapmamýz gerek, ðmüzakereler baþlayacakð dermiþ. Schroederðýn sözleri büyük ihtimalle 18 Eylül Alman seçimlerinden sonra ðkubbede hoþ- veya boþ- bir sedað olarak kalacak. Zaten Ertuðrul üzkökðün büyük iftiharla sunduðu sohbeti dikkatle okursanýz, söylediklerinin özeti ; ðmüzakerelerin ucunun açýk olacaðý hasýmlarýnýn iktidara gelmesinin de Türkiye nýn yararýna olmayacaðýný itiraf ediyorð

Müzakereler belki baþlayacak, ama bu süreç Yunan Baþbakanýnýn itiraf ettiði gibi, üzerimizde yeni baskýlar yapýlmasýna imkan verecek, bayram etmenin manasý yok! Kýsacasý, Türkiye nýn geleceðinin ve varoluþunun bu Avrupa liderlerine ve Avrupalýlarýn çýkar hesaplarýna ve seçim neticelerine emanet edilemeyeli besbelli!
üZKüK PAþAðNIN üELÝþKÝSÝ

Genelkurmay Baþkaný Orgeneral Hilmi üzkök -Zafer Bayramý kutlama mesajýnda þöyle buyurmuþlar; ð Bu baðlamd, küreselleþmenin olumsuz etkilerinin, toplumun geleceklerine olan güvenini sarsýcý sonuçlar oluþturduðu günümüzde, toplumsal güveni arttýracak ve istikrarý kalýcý hale getirecek çözümün, Anayasanýn ðdeðiþtirilemeyecek hükümleri ðolarak, sayýlan maddelerine sýký sýkýya baðlýlýktan geçtiðine inanmaktayýzð.Bu anlamda sürekli diri kalacak, zor anlarýmýzda kendi gücümüzün farkýna varmamýzý sað be öz güvenimizi yüksek tutacak Atatürkçü Düþünce sisteminin de önemini vurgulamak isterimð.Atatürkçü düþünce sistemi genç nesiller için gelecekte de rehber olmaya devam edecektirð

ðAnayasanýn Deðiþtirilmeyecek hükümleri ve Atatürkçü Düþünce sistemiððYani ðüniter milli devlet ve Atatürk Milliyetçiliðið. Ne kadar doðru bir tespit ve TSK ðnin baþýndan ne kadar rahatlatýcý bir güvence!

Ama gelin görün ki- Genelkurmay Baþkanýmýz Orgeneral Hilmi üzkök, ayný konuþmasýnda, hemen sonraki paragrafta, þöyle diyor;

ðBu baðlamda, ulusu sürekli dinamik tutan, geri kalmýþlýktan kurtaran ve bölgesinde çok farklý bir konuma taþýyan ana itici güç, Büyük Atatürk tarafýndan ulusa verilen ðüaðdaþ Medeniyetler Seviyesine Ulaþmað vizyonudur. Atatürk bu vizyonu, ulusa bilinçli olarak vermiþtir.

Atatürk, geri kalmýþlýðýn, maddi ve manevi çöküntünün içinden çekip çýkardýðý ulus için geriye dönüþü olmayacak yegane istikametin ðçaðdaþ medeniyetð olduðunu düþünmüþtür. Bu vizyon sayesindedir ki Türk ulusu, karanlýk cereyanlarýn etkisinden sýyrýlarak bugünlere ulaþabilmiþtir. Bugünkü ABðne üyelik hedefimiz de esasen bu vizyonun bir aþamasýdýr. AB üyeliðini, Ulu ünder ATATüRKðüN bizlere vermiþ olduðu ðTürkiyeðyi çaðdaþ uygarlýðýn ilerisine taþýma hedefið için önemli bir araç olarak görmekteyizð

Burada bir çeliþki, kavramlarýn zýrhlaþmasý ve de vahim býr deðerlendirme hatasý var, adeta bu konuþma, iki ayrý kalemden mý çýktý, diye, düþünesim geliyor. Bir defa Avrupa Birliði kriterlerine ve uyum yasalarý dayatmalarýyla üniter Milli Devletin ve Atatürk milliyetçiliðinin ð Atatürkçü Düþünce sisteminin altýna saatli bombalar koymuþ. TSKðnin etkisinin azaltýlmasýnda ýsrar ediyor..Paþamýz, hala bu Birliðe, samimiyetine vizyonuna veya perspektiflerine mi inanýyor?

Sonra, Mustafa Kemal Atatürkðün gerçekten eþsiz vizyonu ile, millete gösterdiði hedef ðçaðdaþ uygarlýk düzeyine ulaþmaktýrð ve bu vizyon ve direktif sayesindedir ki bugünlere gelinmiþtir. Ancak bu hedef ve vizyonun AB Kriterleriyle özdeþ olduðunu ve bu hedefe ulaþmak için önemli araç olarak görmek, kökünden yanlýþtýr ve Atatürkðün temel felsefesiyle çeliþir. üünkü herhalde Sayýn Paþamýz da bilirler, Mustafa Kemal her zaman ve her yerde, hiçbir baðýmsýz milletin reformlarýný yabancýlarýn, Avrupalýlarýn reçetelerine göre yapmanýn yanlýþ olduðunu ýsrarla söylemiþtir.

Paþamýz, muhakkak bunlarý bildiði ve Avrupa Birliðinin, TSKðne karþý da, ayukka çýkan karþýtlýðýný da gördüðü halde- ve Sevr dayatmasýna son veren Büyük Taarruzun yýldönümünde, Sevrðin post- moderni olan ðAB vizyonundað ve ðaracýndað neden ýsrar eder? ABðne engel olmak vebali altýnda kalmamak için mi? ðDemokratikð bir General oðlunu aydýnlara ve Avrupalýlara ispat etmek için mi? Yoksa , Avrupa Birliðine TSK adýna ðgüvenceð vermek, içim mi? Boþuna ;Avrupalýlar iþte bunu hiç anlayamayacaklardýr!

Paþamýz, bu sýrada diðer bir konuþmasýnda, Komutanlara þeref ve üstün hizmet madalyalarýný tevcih töreninde Türk ulusundaki, baþka ülkelerde olmayan týlsýmlý ordu-millet iliþkisinin ðyabancýlar tarafýndan anlaþýlamasana temas ederek,ð sivil otorite- Ordu konusunda, ðordu üzerinde sivil kontrol ð ilkesiyle çeliþmediðini, çok arifane bir þekilde, belirtmeye çalýþmýþ. Bu ðTürk gerçeðinið anlayamýyorlarsa, bu, yabancýlarýn ve ðAydýnlarýnð sorunuð.Hiç bir zaman anlayamazlar dað Ama ben kestirmece söyleyim; ðevrensel ilkenin ð Türkçeðsi , ðmillisið, TSKðnin geleneksel, özel konumu ve görevleridir. Bunlarýn ðAB Kriterlerine göreð deðiþtirilmesine müsaade edilemez. TSK, varoluþumuzun Cumhuriyetin son sigortasýdýr. Bu sigortanýn yok edilmesi deðil, gevþetilmesi dahi ölümcül olabilir!

Altemur Kýlýç