Hangisi ücalan, Hangisi Tayyip?

Bu Ne Benzerlik Böyle!!

Metin IþIK(Tercüman)

ABDULLAH ücalan 15 Aðustos 2003 tarihinde Ýmralý'dan, 'uzlaþma ve çözüm deklarasyonu' baþlýkla bir yazý yazdý. Hükümete verdiði iki yýllýk süre Erdoðan'ýn Diyarbakýr gezisi öncesi sona erdi.


Aradan iki yýl geçti. Baþlýklar günlük siyasetin sýcak gündemini oluþturmaya yeni baþladý. üzellikle AB dayatmalarýnda. ve iktidar kanadýnýn siyasi söylemlerinde. üzücü deðil mi? üok yazýk.
Sözde deklarasyonu aynen yayýnlýyorum:

'1-) Uzlaþma ve çözümün ilk adýmý olarak demokratik bir çerçeve sunuyorum. Bu temelde AB'ye uyum sürecini de önemli buluyorum. Dile getirdiðim demokratik çerçevenin ve diðer önerilerin AB sürecine de uygun olduðunu düþünüyorum. Bu temelde;


a) Düþünce ve örgütlenme özgürlüðü önündeki engeller kaldýrýlmalý, serbest siyaset yapmanýn tüm koþullarý yaratýlmalýdýr.

b) Siyasal Partiler ve Seçim Yasasý demokratik ölçülere göre yeniden düzenlenmelidir. üzgür ve baðýmsýz bir seçimin tüm koþullarý yaratýlmalýdýr.

c) Demokratik bir Yerel Yönetim Yasasý çýkarýlarak,yerel yönetimlerinin yetkileri artýrýlarak demokrasi geliþtirilmelidir.


2-) Kürt olgusu demokratikleþmenin temel bir olgusu olarak kabul edilmelidir. Kürt öðesinin demokrasi kapsamýna alýnmasý, Kürtlerin demokratikleþmede bir öðe olarak kabul edilmesi anlamýna gelir.


3) Cumhuriyetin temel niteliklerin aykýrýlýk teþkil etmenin dýþýnda, Kürtlerin kültürel haklarý tanýnmalý, kendi kültürlerini özgürce ifade edebilmelidir. Buna TV, radyo, kitap, eðitim hakký da dahildir. Bu konuda sýnýrlamaya gidilmemeli, halk ne kadar istiyorsa o kadar kültürel haklarý, TV, Radyo, Basýn-yayýn, eðitim hakký verilmelidir.


4) Kürtlerin demokratik, siyasal haklarý yasal ve anayasal güvenceye kavuþturulmalýdýr.


5) Köye dönüþlerin güvenli bir þekilde saðlanmasý için gerekli giriþimler yapýlmalý, gerekli idari, hukuki, ekonomik ve sosyal tedbirler alýnmalýdýr.


6) Koruculuk, ekonomik ve sosyal tedbirler alýnarak kaldýrýlmalýdýr. Devlet içinde yuvalanmýþ ve hiçbir kanuni dayanaðý bulunmayan gayri meþru güçler, çeteler laðvedilmelidir. Meþru güçler dýþýnda güvenlik gücü kalmamalýdýr.


7) Ekonomik çerçeveyi oluþturma açýsýndan, köye dönüþlerin saðlanmasýyla birlikte GAP Projesi çerçevesinde etkin bir planlama ve destekleme ile Bölge ekonomisi için yeni projeler geliþtirilmelidir.


8) Toplumsal barýþ ve demokratik katýlým yasasý çýkarýlarak daðdakilerin, sürgündekilerin ve cezaevindekilerin yasal ve demokratik sürece katýlmalarý saðlanmalýdýr.


9) Uzlaþma ve diyalog geliþmediði takdirde meþru savunma hakkýnýn kullanýlacaðý üözümün bir parçasý olarak ele alýnacaktýr.


10) þu ana kadar yürütülen yanlýþ politikalardan dolayý devlet, Kürtlerden özür dilemelidir.


Bu deklarasyon, Türkiye'de kalýcý bir barýþ ve demokratik çözüm için bir yol haritasý niteliðindedir. Hükümette eðer bu temelde diyalog ve çözüme gelirse karþýlýklý olarak barýþ süreci 2005 yýlýna kadar geliþir. Bu çözüm paketi kabul gördüðünde ilk olarak iki taraflý net bir ateþkesin geliþmesi saðlanýr ve demokratik çözüm yoluna girilir.


Hükümet bunu kabul etmeyip, imhayla sorunu çözmede ýsrar ederse, barýþ giriþimleri red edilirse, yeni operasyonlar gündemleþirse, yakalanmalar, kaçýrýlmalar olacaksa, 93 benzeri bir süreç baþlarsa bunun anlamý yeni bir eylemlilik dönemidir. Bu durumda meþru savunma hakkýný kullanma kaçýnýlmaz olacaktýr.


Sonuç olarak herkes bilmeli ki Türkiye'yi bölmeyeceðiz ama oligarþiye de teslim etmeyeceðiz. Baþbakan çýkýp tarihi sorumluluðu alarak açýklama yapmalý, çözümden yana olduðunu açýklamalýdýr. 1 Eylül bunun baþlangýcý olmalýdýr. Türkiye için barýþýn, uzlaþmanýn ve çözümün miladý olmalýdýr. Yeni sürecin halkýmýz ve Ortadoðu açýsýndan baþarýlý geçmesini diliyor, çözüme yönelik umudumu ve iyimserliðimi koruduðumu, barýþçýl çözüm konusunda kararlý ve ýsrarlý çabamý yürüteceðimi ifade etmek istiyorum.'

Dikte edici bir üslupla kaleme alýnmýþ olan bu deklarasyonda talep edilen hususlarýn tam iki yýl sonra birden bire Türkiye'nin gündemine oturmasý sizce de tuhaf bir durumun varlýðýný göstermiyor mu? Bu tuhaf durum ister istemez kamuoyunu, ücalan'ýn deklarasyonuyla Baþbakan Sayýn Erdoðan'ýn konuyla ilgili geliþtirdiði tutumu mukayese etmeyi zorunlu kýlýyor.
ücalan, "Kürtlerðin demokratik, siyasal haklarý yasal ve anayasal güvenceye kavuþturulmalýdýr" diyordu. (Madde: 4) Apo'nun terminolojisiyle Demokratik Cumhuriyet.


Peki Baþbakan Sayýn Erdoðan 10 Aðustos'ta Baþbakanlýkðtaki malum görüþmede ne dedi?
- ... Hepsi, büyük demokratikleþme þemsiyesi altýnda demokratik cumhuriyet prensipleri içerisinde ve anayasal düzen dairesinde ele alýnmalýdýr.


ücalan madde 9'da, "Uzlaþma ve diyalog geliþmediði taktirde meþru savunma hakkýnýn kullanýlmasý çözümün bir parçasý olarak ele alýnacaktýr" diyor. - Ýstediðim biçimde adýmlar atmazsanýz meþru savunma hakkýmýzý, yani terörü kullanmaya devam ederim.


Apo Deklarasyonu'nun 10. maddesinde ücalan, "þu ana kadar yanlýþ politikalardan dolayý devlet Kürtlerðden özür dilemelidir" diyor.
Baþbakan Sayýn Erdoðan da 12 Aðustos'ta Diyarbakýr meydanýnda, devletin geçmiþte "hata yaptýðýný" söylüyor.


Tuhaf benzerlikler bununla bitmiyor. 2003 deklarasyonunun son bölümünde Apo, o küstah ve buyurucu üslubuyla, "...Baþbakan çýkýp tarihi sorumluðu alarak açýklama yapmalý, çözümden yana olduðunu açýklamalýdýr..." diyor.


Ve hatýrlayalým. Baþbakan Sayýn Erdoðan, 10 Aðustos'ta Baþbakanlýk'ta, 12 Aðustos'ta ise Diyarbakýr meydanýnda pek de misafirperverlik görmemek pahasýna, "Kürt sorununu benim sorunum" diye tarihi bir sorumluluk almýþtýr.


Ahmet Taþgetiren Bey'in de ifade ettiði gibi bütün bu benzerlikler sadece Baþbakan Sayýn Erdoðan'ýn danýþmanlarýnýn kendisini yanýltmalarý sonucu ortaya çýkan bir durum mudur?


Peki Erdoðan çok birikimli bir siyasetçi midir? Bence hayýr. Ama zeki bir politikacý olduðu bilinir. Pragmatist reflekslerinin, oportünist bir yöne kolayca kayabildiðini defalarca gördük. Böylesine netameli ve hassas bir konuda sadece danýþmanlarýnýn lanse etmesiyle bu noktaya gelmiþ olabileceðini düþünmek gerçekçi deðildir. üyleyse nedir?


Bir süre önce peþ peþe "Türkiye'ye sahip çýkalým" kampanyasý baþlatýldý. Asker terörle mücadelede yeni yetkiler talep etti. Bu geliþmeleri üzerine gelmekte olar bir operasyon olarak deðerlendiren Sayýn Erdoðan da karþý hamleyle ön almak istedi. Bu hamlenin görünen özü "demokratlýk"týr. Demokrasi üzerinden bu Kürt hamlesini yaparsa üzerine gelecek her türlü baskýnýn demokratlýðýný büyüteceðini, kendisini kahraman yapacaðýný düþündü.


Sayýn Erdoðan özellikle yoksulluk konusunda verdiði sözleri de tutamadý. Sadece yoksulluk deðil, yolsuzluk da artýyor. AKP'ye oy verenler bile seslerini yükseltmeye baþladýlar. Baþörtüsü, imam hatip ve YüK çözümsüz sorunlar olarak ortada duruyor. üyle bir hamle yapýlmalýydý ki, bu sorunlarýn hepsi tartýþýlan gündem yanýnda önemsiz birer ayrýntý haline gelsin.


AB üyeliði ve 3 Ekim, hükümetin kaderini etkileyecek bir tarih, iþlerin de iyi gitmediði ortada. Müzakereler askýya alýnýrsa bu hükümetin sonu olur. Kýbrýsðý tanýma baskýsýnýn geleceði Fransa'nýn tavrýndan belli. Sayýn Erdoðan içeride öyle bir hamle yapmalýydý ki özellikle AB nezdinde içerideki demokratlýðýný dýþarýda kahramanlýk düzeyine taþýmalýydý. AB ile týkanýklýðý gidermeliydi. Bir tür dokunulmazlýk saðlamalýydý.
Biz ise toplumu saðlýklý bilgilendirme görevi adýna tuhaf benzerlikleri irdelemeye devam edeceðiz.

DÝGÝMEDYA