r4.jpgOsmanlı İmparatorluğu, kurucusu Osman Beyden başlamak üzere Fatih Sultan Mehmet ve diğer padişahların adil yönetimleri ile tüm insanlığa örnek olmuştur. Onların zamanlarında her dinden, her inançtan insan bir arada huzur içinde yaşamıştır.

İslam ahlakının yaşandığı toplumlarda sosyal hayatın nasıl huzur ve barış içinde sürdürüldüğünü, tarih bize pek çok örnek göstermiştir. Bu adil yönetimlerden biri de Osmanlı Devleti'dir. Osmanlı İmparatorluğu asırlar boyunca üç büyük kıtanın büyük bir bölümüne hakim olmuştur. Bugün Balkanlar'da, Ortadoğu'da, Kuzey Afrika'da ve daha pek çok yerde Osmanlı'nın izlerini görmek mümkündür. Osmanlı ayak bastığı her yerde Türk'ün üstün karakterinin tanınmasına vesile olmuştur. La Martine'in 1854 yılında basılan Histoire de la Turquie isimli 10 ciltlik eserinden yapılan bir alıntı Osmanlı'nın günümüzdeki izlerini çok güzel yansıtmaktadır:

"İzmir'i, İstanbul'u, Suriye'yi, Lübnan'ı ziyaret edin. Oralarda manastırlara, dini mekanlara, eğitim kurumlarına girin. Dini eğitim veren yerlere bakın ve 'Osmanlı'nın, size karşı davranışında ve korumasında bir eksiklik var mıydı?' diye sorun. Hepsi size "Osmanlı'nın ve Sultan'ın tarafsızlığından" söz edecektir… Gerçek şu ki, bu dini yerlerin yönetiminde Osmanlı tam bir tarafsızlık, saygı ve barış duygusuyla hareket etmiştir..."

Osmanlı İmparatorluğu, kurucusu olan Osman Bey'den başlamak üzere Fatih Sultan Mehmet ve diğer padişahların adil yönetimleri ile tüm insanlığa örnek olmuştur. Onların zamanlarında her dinden, her inançtan insan bir arada huzur içinde yaşamıştır. Hatta herhangi bir mücadeleye dahi girmeden kendi istekleriyle Fatih Sultan Mehmet'e teslim olan toplumlar olmuştur. Bu da insanların onun adil yönetiminden ne derece hoşnut olduğunu göstermektedir.

Bütün İslam devletlerinde olduğu gibi, Osmanlı padişahları da fethettikleri bölgelerdeki gayrimüslimlere karşı son derece adaletli davranmışlardır. Kuran ahlakına göre o ülkelerin yerli insanları Allah'ın kendilerine bir emanetidir. Onları himaye etmek, hiç kimsenin onlara zulüm yapmasına müsaade etmemek adalet sahibi olan yöneticinin sorumluluğudur. Bu nedenle Avrupalı devletler ele geçirdikleri ülkelerde çok büyük soykırımlar gerçekleştirip, yerli halka zulümler yapıp, ülkenin tüm doğal zenginliklerini sömürürken, Osmanlı padişahları gittikleri ülkelere refah götürmeyi kendilerine gaye edinmişlerdir. Fethettikleri ülkelerdeki yerli halkın inançlarını değiştirmek için hiçbir zorlama yapmamış, aksine ibadetlerini huzur içerisinde yapabilmeleri için onlara imkan sağlamışlardır.

Avrupalı devletler ele geçirdikleri ülkelerde çok büyük soykırımlar gerçekleştirip, yerli halka zulümler yapıp, ülkenin tüm doğal zenginliklerini sömürürken, Osmanlı padişahları gittikleri ülkelere refah götürmeyi kendilerine gaye edinmişlerdir.