Başbakan, barışçıl ortamların oluşturulmasına devam edeceklerini söyledi.



dav.jpg

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin ekonomik alanın çeşitlendirilmesi, siyasi anlamda daha barışçıl ortamların oluşturulması ve arabuluculuk gibi konularda çalışmalarına devam edeceğini bildirdi.

Davutoğlu, Filipinler programı kapsamındaki konferansta, İngilizce yaptığı ve TRT Haber'de simültane tercüme edilen konuşmasında, Türkiye'nin G-20 dönem başkanlığı yapacağını hatırlatarak, bu süreçte G-20 üyesi olmayan ülkelerle ilişkilerin güçlendirilmesine ağırlık vereceklerini söyledi.

Filipinler'in önemli ekonomik gelişmeler ortaya koyduğuna dikkati çeken Davutoğlu, Türkiye'nin gelişmiş ülkelerle az gelişmiş ülkeler arasında bağlantı kurma görevini üstleneceğini vurguladı.

"Türkiye ekonomik alanın çeşitlendirilmesi, siyasi anlamda daha barışçıl ortamların oluşturulması ve arabuluculuk gibi konularda çalışmalarına devam edecek" diyen Davutoğlu, bu hedefler için arabuluculukla ilgili olarak Finlandiya ile önemli bir girişim ortaya koyduklarını belirtti.

Davutoğlu, arabuluculuk konusunda Balkanlar'da, Doğu Asya'da ve bölgelerinde Türk uzmanların görev almasına çalıştıklarını ifade ederek, Türkiye'nin İspanya ile "Medeniyetler İttifakı" kapsamında işbirliği çalışmaları olduğunu da anımsattı.

TÜRKİYE SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNDE FİLİPİNLER'İN YANINDA OLACAK

Konuşmasının ardından soruları yanıtlayan Davutoğlu'na Malezya'da öğretim üyesi olduğu dönemde, eski bir öğrencisi tarafından Türkiye'nin dünya barışı yönündeki arabuluculuk faaliyetleriyle ilgili bir soru yöneltildi. Davutoğlu, eski bir öğrencisini görmekten dolayı çok mutlu olduğunu ifade etti.

Arabuluculuk faaliyetlerinde empati ve sabrın önemli olduğunu her fırsatta dile getirdiğini vurgulayan Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Balkanlar'da 2010'da birçok arabuluculuk noktasında yer aldık. Irak'ta gruplar arasında 2006'da arabulukculuk sürecimiz söz konusu oldu. 2008'de İsrail ile söz konusu oldu. Somali'deki gruplar arasında sürecimiz söz konusu oldu. Arabuluculuk alanında bütün bu diplomasi çabaları içerinde 12 yılda sorunların çözülmesi için proaktif bir yaklaşım ortaya koyduk. Bizler faal olmayı tercih ettik. Sorunlar gözönüne çıkmadan sorunların çözülmesi yaklaşımını ortaya koyduk."

Suriye ve Irak'ta dışlayıcı yaklaşımlar yerine kapsayıcı yaklaşımların söz konusu olması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, kapsayıcılığın söz konusu olmaması halinde radikalleşme ve terörizm ortaya çıkacağının altını çizdi.

Davutoğlu, Filipinlerin Türkiye'ye coğrafi olarak uzak ancak kültürel anlamda çok çok yakın olduğunu belirterek, Türkiye'nin sorunların çözümü için Filipinlilerin yanında olacağını kaydetti.

KÜLTÜRÜMÜZDE DİNİ ÇOĞULCULUK SÖZ KONUSU

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Kültürümüzde dini çoğulculuk söz konusu. Türkiye önemli kazanımlara haiz. Bütün bunlar bize kültürel anlamda bir karakter sağlamakta. Bununla birlikte radikalliğe karşı önemli bir cevap olabilme kapasitesine sahibiz" dedi.

Davutoğlu yaptığı konuşmada, TİKA'nın yaptırdığı bir sınıfı açılışında ziyaret ettiğini anımsatarak, kurumun Afrika'daki çalışmalarının son üç dört yıl içinde 3-4 kat arttığını belirtti.

"Latin Amerika'da Brezilya ile ilişkilerin güçlendirilmesi, iki ülkenin karşılıklı olarak gerçekleştireceği ilişkiler çerçevesinde uluslararası arenada ikili olarak belli bir örnek ortaya koymakta" diyen Davutoğlu, karşılıklı olarak Latin Amerika'da da 7 tane yeni büyükelçiliğin açıldığını bildirdi.

Davutoğlu, Doğu Asya'nın sadece dış ekonomik ilişkiler açısından değil, küresel ve ekonomik anlamda bir çekim merkezi olduğunu vurgulayarak, "Asya, uluslararası ticaretin liderliğini ortaya koymakta. 19. yüzyıl Avrupa'nın yüzyılıydı ticari anlamda, 20. yüzyıl Atlantik olarak ifade edilebilir ve 21. yüzyıl yeniden Asya'nın yükselişini ortaya koymakta. Bu çerçevede Asya ve özellikle Doğu Asya'yı anlayamazsak, buradaki gelişmeleri ve küresel ekonominin dönüşümüyle ilgili gelişmeleri anlayamayız" diye konuştu.

Bir akademisyen olarak 90'lı yılarda burada bulunmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu söyleyen Davutoğlu, çok dinlilik, çok kültürlülük açısından bu bölgenin çok önemli olduğunu ve bölgenin küresel kültür açısından ne şekilde katkı sağlayacağını ve sürecin nasıl işleyeceğini anlamaya çalıştığını dile getirdi.

SİYASET TARİHİ DERSİNE YENİ KİTAP OLUŞTURDUM

Başbakan Davutoğlu, Doğu Asya'daki değişen ekonomileri yakından izleme imkanı bulduğunu da belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu bölgedeki akademisyenlik hayatım, buradaki gelişmeleri, bazı yaklaşımlardaki tutarsızlıkları görmek açısından da çok önemli oldu. İlk Körfez savaşı sürecinde, Saddam'ın Kuveyt'i işgali sürecinde, burada hocalığım döneminde, siyaset tarihiyle ilgili olarak ders vermiş olduğum sınıfta olumlu bir şok yaşadım aslında çünkü sınıf küçük bir BM gibiydi. Müslümanlar, Hıristiyanlar, Budistler, Çinliler, Hindular bir aradaydı ve elimdeki kitapta da Yunan medeniyeti, Roma İmparatorluğuyla ilgili olarak sonra Hıristiyan medeniyeti, modernite, Hegels ve Marks ile bitmekteydi. Ancak kitapta Konfüçyizm, Hinduizm ve İslam medeniyeti yoktu. Ben baktığımda sınıfımda, şayet bu kitabı kullanırsam, bu çerçevede gençlere tarihin bir parçası olmadığını ifade ederim diye düşündüm ve o nedenle de bu kitabı kullanmadım, yeni bir kitap oluşturdum. Çin medeniyetiyle başlayan, Konfüçyizm, İsa öncesi süreç, Hıristiyanlık, Budizm ve İslam medeniyetinin bir araya getirildiği bir kitap oluşturdum. Yine Avrupa medeniyetinin içinde bulunduğu bir kitap haline geldi. Bu şekilde dersin içeriğini oluşturdum. Bunu neden gerçekleştirdim, çünkü burada kültürel ve ekonomik akışı insanlığın tek taraflı bakılmamalı. Tek taraftan bakıldığında çok önemli kayıplar söz konusu olabilir. Bütün tarihi, kültürel ve ekonomik akımlar, yaklaşımlar içerisinde olmalı bu tarihi anlatımlar. Bu açıdan bakılacak olursak bütün medeniyetle ilgili olarak gerçekleşecek kitaplara da bu şekilde yaklaşılmalı."

FİLİPİNLER İLE ÖNEMLİ ADIMLAR ATMAKTAYIZ

Başbakan Davutoğlu, Malezya'da yaşadığı süreçte, Filipinler'den de kültürel miras bakımından olumlu etkilendiğini, Dışişleri Bakanı olarak da Doğu Asya'nın Türkiye için önemli bir nokta olduğunu ifade eden bakış açısını ortaya koyduklarını vurguladı.

Farklı ülkelerde büyükelçiliklerin sayısının arttırılmasının bu yaklaşımın bir göstergesi olduğunu ifade eden Davutoğlu, bu kapsamda Laos'ta da yeni bir büyükelçilik açacaklarını kaydetti.

Davutoğlu, "Önemli bölge ülkelerinde ikili olarak stratejik ilişkiler ortaya koyduk. Yine bugün de Filipinler'de stratejik olarak ilişkilerimizi güçlendirme açısından önemli adımlar atmaktayız" diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, sadece ikili ilişkilerle değil 2010 yılında bir antlaşma imzalayarak Güneydoğu Asya Ülkeleri İşbirliği Örgütü (ASİAN) ile bu ülkelerle işbirliği mekanizmaları oluşturulması konusunda anlaşma ortaya koyduklarını hatırlattı.

Ahmet Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Filipinler de bu çerçevede çok önemli bir ülke bizim için. 2002'de 13 milyar dolarlık bir ticaret hacmi söz konusuydu ülkemiz ve bütün bölge arasında. Bu noktada 50 milyar dolara çıkarmış durumdayız. 2002'de göreve geldiğimizde Gayri Safi Milli Hasılamız (GSMH) 4 kat artmış durumda ve 820 milyar dolarlık bir GSMH noktasına getirdik.

Ekonomimiz 4 kat arttı 2000'den bu yana. İhracatımız da yine gelmiş olduğumuz noktada 150 milyar dolarlık bir hacme ulaştı. Bizim hedefimiz elbette ki daha da yükseği. 2 tirilyon dolarlık bir GSMH ile ilk 10'a girebilmek ve toplam ihracatımızı da 500 milyar dolara çıkarabilme hedefini ortaya koymaktayız. Bütün bu açılımlar bizler için iyi ilişkiler oluşturmak gibi siyasi çabalara ve bunu yanı sıra ekonomik boyuta sahip ve çeşitlendirmemiz gereken ekonomik, ticaret hedeflerimiz söz konusu."

TÜRKİYE RADİKALLİĞE KARŞI CEVAP OLABİLİR

Davutoğlu, Türkiye'nin küresel kültür dönüşümünü, çok kültürlülüğün önemli bir ülkesi olduğuna ve çok boyutlu kültürel içeriği olan bölgeleri yakın gördüğüne dikkati çekti.

Türkiye'nin tarih boyunca İpek Yolu ve Avrupa arasında çok önemli bir ülke olduğunu bildiren Davutoğlu, Avrupa tarihinin Viyana'ya kadar çok önemli bir parçası olan Türkiye'nin AB'ye adaylığını anımsattı.

Davutoğlu, "Kültürümüzde dini çoğulculuk söz konusu. Türkiye önemli kazanımlara haiz. Bütün bunlar bize kültürel anlamda bir karakter sağlamakta ve bununla birlikte radikalliğe karşı önemli bir cevap olabilme kapasitesine sahibiz" diye konuştu.

Kaynak: TRT Haber