BATI üLKELERÝNDE

ALMANYA VE TüRK AZINLIGIN DURUMU

1.AB'deki Türk iþçilerinin durumu genelde (özellikle Almanyaðda) nedir?
Bu soruya 'bir Ýsviçre yazarýnýn sözüyle baþlýyorum ,, Avrupa Almanya,, ýþ gücü getirdi,

fakat insan olduklarýný unuttu,,

Evet Almnyada yabancý Türk iþ gücü Tarihçesine baktýðýmýzda 40 yýlýný doldurdu.

Bu 40 yýl sürede kýsaca geliþmelere iki açýdan bakabiliriz.

1)Alman devletinin yabancýlar politikasý

2)Türklerin kendi durumlarý,inanc,kültür,kimlik,asimilasyon,kuþaklar bölümü(1.kusak, 2.kuþak 3.kuþak vs)

64 lü yýllarda Almanyaðya gelen ilk kuþak genelde, küçük, orta ve büyük iþletmeler ve fabrikalarýn kendilerine ait iþçi yurtlarýndaki askeri kovuþlar gibi ranza sisteminde sekiz on arasýnda iþçinin istiflendiði, mutfak tuvalet banyolarýn ortak kullanma gibi ve her bir iþçiden 150 ile 200 DM oda kirasý aylýklarda keserek ve bir çok iþçi yurtlarýnýn içinde ufak büfelerde temel ihtiyaçlarýn karþýlanmasý için fiyatlarýnda yüksek olmasýyla iþçiler iþ-gettosu yaþamlarýný sürdürüyorlardý. (Mannesman,Krup,Thssen,Fordt,üpel gibi büyük isletmeler)

Alman Devlet politikasýnýn belirlediði bu sistem yaklaþýk 10 yýllýk süreyi aldý.

70 li ve 74 lü yýllara kadar, Türkiyeðden Almanyaðya gelen iþçilerimiz baþlangýçta, bir kaç yýl çalýþýp geri dönme düþüncesindeydi. Fakat iþçilerin bu hedefi içinde yaþadýklarý hayatýn gerçeklerine uymadý. Artýk geri dönmeyecekleri sonucu ortaya çýktý. 1970'li yýllardan sonrada iþçi yurtlarýndan yavaþ yavaþ çýkýp, evler kiralýyarak aile fertlerini ( eþ ve çocuklarýný ) getirmeye baþlandý. Bu durum ister istemez ihtiyaçtan ve talepden dolayý; gelenek, kültür, kimlik ve dini inançlarýn uygulanmasý için Türk bakkallarý,kültür dernekleri,cami, sinemalar, seyhat, danýþma,tercuman ve iþletme ve bürolarý açýlmasýnýda beraberýnde getirdi. (Diyanet,merkez camileri,milli görüs,süleymanci,kaplanci vs.isci ögrenci dernekleri seyhat turizim acantalari,Alman Türk dostluk dernekleri Fedarasyonlar,FIDEF,ATIB vbTürk plak sirketleri Türkola,gida alaninda Gazi egetürk vs)

Bu sürecin sürmesi sonucunda, özellikle ikinci kuþaktan olan insanlar, kendilerine yönelik olarak mevcut sistemde var olan ve verilmesi için çaba gösterilmesi gereken, iþ kurma olanaklarý, hukuki haklar, sosyal haklar, kültürel haklar konularýnda zaman içerisinde aramalarýna baþladý.

Türkler arasýnda iþletmelerde sendikal hak ve iþ haklarýnýn temsillerinin iþ yeri temsilciliklerine ve sendika temsilciliklerine katýlýmlar özellikle, 1974 yýllarýnda, hukuksal olarak Alman iþ yeri teþkilat yasasasýnda kanunen bu temsilciliklerde seçme seçilme haklarýnýn yasal çevrede mücadeleyle alýnmasýný örnek gösterebiliriz.

Tabiki eþ ve çocuklarýný getiren Türkler, baþlangýçta özellikle okul çaðýnda olan Türk çocuklarýnýn, hangi okullara gönderilmesi gerektiði konusunda bilgi sahibi deðillerdi. Alman okul sistemi Türkler tarafýndan bilinmediði için, buna baðlý olarak amaç ve ihtiyacý karþýlýyacak doðru okul seçeneðide yalnýþ bir þekilde deðerlendiriliyordu.,Türklere esasýnda uygun olmayan okullara, özellikle ezici çogunluðu,(Hauptschule) lere yani sonucta ileri tahsil yapma olanaðý olmayan okullara gitti(Türkiyeden lise son sinif ögrencisi Almanyaya geldiginde egitimi en düsük olan Haupt schulelere,farkli siniflardan insanlari bir sinifa doldurmalari). Bu durumda ancak Türkler vasýflý endüstiri iþçisi ancak olabiliyordu. Mevcut durum Alman Devletininde iþine gelmekteydi. Alman Devleti böylelikle iþ açýðýnýda kapatmýþ oluyordu.

Bu ikinci sürecte yaklaþýk 10 yýllýk bir süreyi kapsadý diyebiliriz. Artýk giderek Alman okul sistemini öðrenme, Alman ekonomýsine önemli ölçüde katkýlarýmýzýn oldugunun belirgin bir þekilde ortaya çýkmasý, üçüncü sýnýf insan muamelelerinin kaldýrýlmasý için genelde hak hukuk eþitliði mücadelesi bir çok alanda baþladý. Devam eden üçüncü süreçte ise, Türk çocuklarý, seçkin okul ve eðitim alanlarýný, önlerinde bir yýðýn engeller olmasýna raðmen aþarak adýmlar attý. Giderek 85'li ve 95'li yýllardan itibaren akademik ve teknik mesleklerde baþarýlý olan bir çok Türk, deðiþik iþ alanlarýnda yerlerini almaya baþladý. Bunlarý þu örnekleriverebiliriz; doktor, hukukçu, pedegog, eðitimci, þirket yöneticisi, küçük iþ adamý, büyük iþ adamý vs. gibi bir yýðýn alanda Türkler çok zor þartlarda bu kimlikleri azimle kazandý.

ürneðin, özellikle belirtmek istiyorum bahs etmiþ olduðum olanlarda görev yapan Türk arkadaþlarýmla ayný görevde ve görev yapan bir almanla karþýlaþtýrma yaptýðýmýzda Türk olan arkadaþýmýn Alman arkadaþýmdan mutlaka 50 kilo fazla yük taþýdýðýný özellikle belirtmek istiyorum. Bunu bir çok farklý akademik ve yönetici konumda yapmýþ olduðum görev alanlarýnda etimde kemiðimde hergün hisettim ve yaþadým .Daha buna benzer bir çok örneði verebilirim. (Almanyada akademik egitim görmüs insanlarin ezici cogunlugu almis olduklari egitim alanlarinda görev yapmamaktalar,Ben bizzat 2500 iscinin calismis oldugu isletmede Mannesman sendika secimlerinde en cok oyu almama ragmen asla haketmis oldugum göreve getirilmedim)

Konuya bir baþka açýdan yaklaþtýðýmýzda, Almanlarýn her alandaki, Vatansever davranýþlarýnada hayran kaldýðýmý belirtmek istiyorum. Ýnsanýn kendi ülkesinin kalkýnmasýda ancak böyle mümkün olduðunu düþünüyorum.

Bu arada bizler Almanyada bir yýgýn sosyal, hukuki, kültürel ve siyasi sorunlar içerisindeyken, buna paralel olarak yabancý düþmanlýðýnýn özelikle Türk düþmanlýðýnýn arttýðýný görüyoruz. Bence bu duruma genelde Alman Politikacýlarýnýn yanlýþ siyasetleri sebeb oldu. Almanyadaki tüm siyasi partiler, saðýndan tutunda soluna kadar, geçmiþten günümüze kadar, tüm seçimlerde biz Türkleri seçim malzemesi yaptýlar. Halada yapmayada devam etmektedirler. Hatta dönem dönem artarak oluþan iþsizliðin ve diðer kirizlerin sorumlusu Türklermiþ gibi göstererek Türk düþmanlýðýný herzaman teþfik ettiler. Bu politikalarýn sonuçlarýný Solingen,Hoyersvade,Lübeckte olan katliamlarý olarak görmekteyiz. Ben tek tek sokaktaki düðün, dernek ve cemaat baskýnlarýndan hiç bahsetmiyorum,tüm bunlara ileride kaleme alacaðým anýlarýmda belgeleriyle deðineceðim.. Evet biz þu ana kadar bahs ettiðim sorun ve problemlerle boðuþup dururken ülkemiz hükümetleri biz yutdýþýnda yaþayan Türkler için ne yaptýklarý konusuna kýsada olsa deðinmek istiyorum.

Bize tek cümleyle sadece döviz getiren insan muamelesi yapýldý. Türkiyedeki gelmiþ geçmiþ tüm hükümetler ve þimdiki hükümet olayý böyle algýladý. Biz önemli ölçüde yapmýþ olduðumuz yatýrýmlarýmýzý menküllerimizi, alnýmýzýn teriyle kazandýklarýmýzý ülkemiz ekonomisine katkýda bulunmak için elbette Türkiyeye yaptýk. Ama üzülerek þunu belirtiyorum bu ülkelerde Türk hükümetleri burada yaþayan Türke sahip çýkadý. Türkten adeta döviz hariç vazgeçti. Türk hükümetine þunu belirtiyorum bari ülkemize yapmýþ olduðumuz yatýrýmlarýmýzý koruyun. Alman Devletine Türkleri ihbar etmeyin. Alman Devletiyle yapmýþ olduðumuz çifte vergilendirmeyi derhal iptal edin. Yoksa tarihe hesap veremezsiniz diyorum.

2. Alman devleti hükümeti ne gibi yaptýrýmlar uyguluyor?
Bu konuyu ikiye ayýrabiliriz:

a)Alman hükümetinin yasal hukuksal alandaki Türkler üzerindeki yaptýrýmlarý,

b) yabancýlar yasasýný son 20 yýl içinde günümüze kadar en az dört kez deðiþtirerek yapýlan sosyal, siyasi ve kültürel hak ve hukuk kýsýtlamalarý.

Bu konuda bazý örnekleri vermek gerekirse þu örnekler yerinde olacak sanýyorum; örneðin aile birleþmesinde her yasa deðiþikliðinde, eþ ve çocuklar yaþ sýnýrý koyarak gelecek insanýn Almanyaya gelmesini ve ailesiyle birleþmesini engelle. Almanyada doðup büyüyen çocuklarýn ceza ve suç iþlediðinde yurtdýþý edilmesi. En son þimdiki iç iþleri bakaný Otto Schiliy'nin tüm müslümanlara; ððpotansiyel terorýst ððgözüyle bakmasý, Alman devleti tarafýndan güdülen ama ayný zamanda Türkiyeye zarar veren her türlü kurum ve kuruluþlara gerek sað gerek sol ve tarikat dernek, cemat'larine alabildiðine destek saðlayarak korunmasý, okullarda giderek Türkçe derslerini kaldýrýp yerine Alman islamý tezinden hareket ederek almanca din derslerinin verilmesi, günümüzde giderek herkezin maddi yatýrýmlarýnýn Türkiyeden çýkmasý amacýyla Almanyaya dönüþünü saðlamak, din hocalarýndan kendi islam anlayýþlarý çerçevesinde Almanca propaganda yapmalarý için zorunlu Almanca öðrenmelerini ve bunu yeni göç yasasýnýn gereði gereði olarak gösterilmesi, aksi taktirde din hocalarýna oturum verilmiyeceði tehditi gibi konularda Ýçiþleri Bakaný Otto Schiliy'nýn sýk sýk açýklamalarýný görmekteyiz. Schiliy, Almanyada ððAdaðð istemiyoruz, iki dilli ülke istemiyoruz gibi açýklamalarýyla, Schiliy, son dönemlerde devletin asimilasyon politikalrýný aktif bir þekilde yönlendirdiðini ortaya koymaktadýr.

Bu arada bir kaç sayý örneði vermek istiyorum. Vereceðim bu sayýlar, bizzat, Alman devlet istatistik kurumu tarafýndan yapýlmýþtýr.

þu anda Almanyada 3,5 milyon Türk yaþamaktadýr. Bu Almanyada 37 milyon DM alým gücü oluþtumakta. Bu mýktarlar istatistikte Mark olarak açýklanmýþtýr. Buradanda görülüyorki giderek Türklerden yatýrým yapanlarýn ve iþ verenlerinin sayýsý gittikçe artmaktadýr. Milyonun üstünde istihtamý Türk iþ verenlerimiz yaratmaktadýr. Bu büyük bir atýlým olarak algýlanmalýdýr.

Fakat tüm bunlara raðmen, Alman Devleti kýrk yýlýn üstünde yaþadýðýmýz bu sürede hiç bir Türkün ne ekonomik ve demokratik hiç bir hakkýný vermemiþtir. Malesef üzülerek belirtmek istiyorumki, her ne kadar bir yýðýn sivil inançsal ve kültürel örgütlenmelerimiz olsada, Alman Devletinin ððböl parçala ve yönetðð politikasýna ve uygulamasýna mahkum olduðumuzu ve Alman Devletinin denetimine dolaylý ve dolaysýz girerek önemli bir kýsmýný ele geçirerek yönlendirmektedir. Bu konuda daha geniþ bilgi edinmek isterseniz Dr.Necip Halblemitoglunun Alman vakýflarýyla ilgili kitabýndan bilgi edinebilirsiniz.(Bir Türk vatandasi ülkesine temelli,kesin dönüs yaptiginda emekliliginin sadece kendi ödemelerini geri alabiliyor is verenin ödedigi primler alman devletine kalmaktadir)

ürneðin biz Türkler olarak 40 yýldýr her türlü vergi ve ekonomik katkýlarýmýza raðmen, Doðu Almanyadada halen genel yönetmenliklerde seçme ve seçilme hakkýný sahip deðiliz

Türkleri aþþalamak için yapýlan bir baþka uygulama ise, eþit olmadýklarýný belirlemek açýsýndan önemli bir yer tutmaktadýr. Buna örnek verecek olursak,, bugün halen özürlüler/engelliler (fiziki ve ruhi deðil) okullarýnda %35 varan sayýlarý Türk çocuklarý okumaktadýr.

Buda bize gösteriyorki, basit basit gerekçelerle Alman Devleti, Türk üocuklarýný ððgerizekalýlarðð okuluna göndermekte(Bielefeld sonderschuleðlerin %34). Halen yabancýlar yasasýnda var olmakta olan sepicý hastalýða sahip olan bir þahsýn oturma müsadesinin iptali (ýrkçý arýlýk teorisine burada görüyoruz) ve kiþisel sýr ve bilgi kanununun yabancýlar için geçerli olmayýþý da bunlara ilaveten belirtebiliriz. Maleesef bu yasa maddelerini bir çok insanýmýz ve hatta almanlarda Almanlarda bilmekte.

üifte vatandaþlýgýn yasak olmasý Alman vatandaþlýðýna geçme uygulamasýnda Almanca imtahan ve iþlem parasý uygulamasý, Anavatanýnýn vatandaþlýðýndan çýkýþ zorluðunu vs.tüm bu uygulamalarla, Alman Devletini bilinçli olarak Türk toplumunu stres ve kimlik inkarý altýnda tutmaya zorladýðýný göstermektedir. Bence Alman Devleti baþka ülkelere demokrasi ve insan haklarý dersleri vermeye kalkmadan önce, kendi ülkesindeki uygulamalarýnýda iyi bir þekilde gözden geçirmelidir.

3.Türk vatandaþlarýnýn Almanyadaki durumu. ?
Gerek Alman Devletinin uyguladýðý sindirme, teslim alma ve asimile etme veya dýþlama politikarý ve gerekse Türk Devletinin Almanyadaki Türklere sahip çýkmamasý sonucu, Türkler olarak giderek yoðun bir asimilasyonu kültür kimlik,ulusal bilinç, inançsal deðerlerimizden hýzla uzaklaþmaktayýz ve bunun sonucu olarakta giderek üçüncü kuþaðýmýzý ve ondan sonrakileri kaybetmeyle karþý karþýyayýz. Burada yaþýyan Türkler olarak büyük çoðunlukla Anavatan meselesindede ve uluslarasý olaylara tepkilerimizde bile kontrolü Alman Devletine kaptýrmýþ durumdayýz.

Almanyada görünümde hernekadar bir yýðýn cami , cemat derneklerimizin görünümünde olmasýna raðmen bence bunlarýn tümü Alman devletinin kontrolü ve denetimine girmiþ durumundadýrlar. Eelbette ki istisnalar hariç. Burada ilginç bir örnek vermek istiyorum. Benim yaþadýðým il olan Bielefeldin nüfusu 330.000 dir. Bu nüfusun içerisindekilerin 20 bine yakýný Türktür. Bu ilde 8 tane farklý cami, çeþtitli tarikatlar, hatta bazýlarý arasýnda sadece 500m mesafe var olmasýna raðmen, 30 yakýn dernek sað ve sol yapýlanmýþtýr. Bu durum bence tamda Alman Devletinin böl parçala politikasýna hizmet etmekte ve Alman Devletinin denetimine uygun bir þekildedir(Okullarda Almanca din derslerinin verilmesi yillarca kaplan gibilerinin korunmasi gb ve entegrasyon adi altinda bir cok federasyon derneklerine maddi yardimlarda bulunmalari). Bu durumu burada altýný çizerek belirtmekte yarar var. Bu bize gelinen noktayý göstermektedir. Bence bu noktandan sonra Türkler arasýnda ayrýlýk noktalarý hatalýdýr. Hatalý noktalarda ayrýlýklar tespit edilmiþ ve Türkler; sað-sol, Kürt-Türk ve Alevi ðSunni olarak kontrollü bir biçimde bölünmüþlerdir. Toparlanma zamanýnýn geldiðini düþünüyorum. Bence Türklerin önünde iki iki cephe vardýr; 1. cephe vatanseverler cephesi 2. cephe vatanhainleri cephesi.

Alman Devletinin, Türkçe ve din derslerini kaldýrarak, Almanca din derslerini verme kararý almasý ve uygulamaya baþlamasýnda, tüm cami dernekleri ve cematleri buna olumlu onay verek Alman devletinin istediði tuzaða düþmüþlerdir. Hatta Aalevi ve Sunni farklý cematlerýn sanki bir islamiyeti dýþýnda islamiyet varmýþ gibi, bazý yerlerde Alman Devletinin tespit ettiði cami derneklerinin belirlediði þahýslar tarafýndan bu iþi bizzat organize etmiþlerdir(Berlinðde uygulamaya konulmustur).

Bence bunun gerekçesini þöyle açýklýyabiliriz; Alman Devleti, 40 yýldýr Türkleri asimile edemedi. Bunu kendileri dönem dönem itiraf ediyorlar. Konuya ilgi duyanlar ve detaylý bilgi edinmek istiyenler Orientinstitut ( Sözde baðýmsýz Vakýf) Pr..Dr.Udo Steinbachðýn internet sayfasýna girerek kapsamlý bilgi edinebilirler.

Alman istihbaratiyla baglantiliðDogu Enstitüsüðnünðünlüð Yöneticisi Udo Steinbach 15.Eylul1998 günü Katolik kilisesine bagli Lingen Akademisiðnin cagrisi üzerine verdigi ðislamin Avrupa icin önemiðKonferansiðnda söyle demistir.

ðSorun,Atatürkðün bir Pasa fermaniyla yarattigi yapay bir ürün Türk devleti ve Türk ulusudur.Sorun,Kemalizim ve Kemalizmin ulusculuk ve laiklik ilkeleridir.Sorun uyduruk,zorlama ve yapay Türk Ulusudur.Böyle bir ulus yoktur.Olmadigini,Türkiyeðde yasanan Kürt/Türk,Müslüman/Laik,Alevi/Devlet catismalarinda görmekteyiz.Bu uyduruk ulusu Atatürk nasil kurdu ? ünce Ermenileri yok ettiler,sonra da Rumlari.Kürtleri su ana kadar neden yok etmediler,bilinemez...ð

Buradaki istenen amaç esas olarak kýsa ve þudur: Türklere Almanca din dersleri vererek Türkler arasýnda bölmek ve insanlarý bir birine kýþkýrtmak için nifak yaratmak ve Türkleri din boyutu nu kullanarak kontrollü bir biçimde ýrki deðil ama sosyal, kültürel ve etnik olarak asimile etmektir.

Mevcut Dünya coðrafyasýný vicdanen önümüze koyduðumuzda, görüyoruzki iþgallerin, savaþlarýn, iç huzursuzluklarýn hangi coðrafyada olduðu bellidir. Bu coðrafyada Türkiye ateþ çemberinin tam ortasýndadýr. Bunu görerek ve karar vererek,ulusal, kültürel,inançsal deðerlerimize sahip çýkmalý ve her türlü þart altýnda saflaþmalarda yerimizi belli ederek vatan severler cephesinde almalýyýz. Bunun dýþýnda örneðin: Türkler gençleri arasýnda yaygýn aileden kopma muptelalýðýn yaygýnlaþmasý, fahiþeliðin yaygýnlaþýp bir çok aile yapýsýnýn bozularak sosyal ve kültürel olarak darmadaðýn olmasý, giderek artan iþsizliðin yüksek boyutlara yükselmesi sonucu, iþ yerlerinden ilk kapý dýþarý edilecek olanlarýn Türkler olmasý, devlet politikalarý tarafýndan sitimule edilen ýrkçýlýðýn yaygýnlaþmasý ve Alman halký tarafýndan Türklerin artýk Almanyanýn ikinci yahudileri olarak görülülmeleri, artýk seçkin iþlerde kalýcý olarak çalýþtýrýlmamasý ve bunlarýn yerine bilinçli olarak Rus ve Polanya Almanlarýna yer vererilmesi, bize Almanyada Türk insanýný önümüzdeki dönemde zor günler beklediðini göstermektedir.

Peki bu 40 yýllýk sürede biz Türklerden farklý ,sosyal,politik,akademik alanlarda hatta bazý Alman partilerinde millet vekili seçilen. insanlarýmýz ne yapmaktadýrlar? üeþitli kurum ve kuruluþlarda memur, akademisyen olan Türkler ne yapýyorlar sorusunu sormakta yarar görüyorum?

Benim tespitim, evet bunlarýn büyük bölümü, hatta %97 diyebilirim,Almanyada Almandan çok Almancý geçinirler. Alman kurum,kuruluþlarýna yanlýþ bilgi verirler. Türkiyeye geldiklerindede büyük ölçüde bukelemun örneðinde olduðu gibi vatansever görünümlerine bürünürler. Her iki tarafdada esasýnda Alman Devletinin istedigi gibi politikalar yapmaktalar ve Türkiyeye ve Türklere akýl hocalýðý yapmaya kalkmaktadýrlar.

Bunlarýn en bariz örneðini Almanyada Taner Akçam sergilemektedir. Akçam'ýn Ermeni soykýrýmý kitabýný býzzat Alman Devletý tarafýndan yayýnlatýlmýþtýr.(Bu kitabin finansorligini Dogu Enstitüsü Udo Steinbach üslenmistir) Her alanda görevlendirdikleri vakýf ve sözde araþtýrma kurumlar kanalýyla istedigi uygulamalarý egemenlikleri altýndaki þahýslara Alman Devlet Politikasýnýn içaplarýný kullanýlacak kiþiye ve topluma cazip bir þekilde uygulatmaktadýrlar.

4.Alman ekonomisini degerlendirmem ?
Ekönomik alanda fazla bilgim,tecrübem olmadýgýndan,kýsa olarak þunlarý belirtmek istiyorum.

Geçmiþ son onbeþ yýldýr hiç bir büyük Alman tekellerinin, hiç bir tekel ve iþletmelerin zarar etmemiþtir.

Tam tersine tüm büyük iþletmeler,Bankalar sigorta þirketleri karlarýný sürekli artýrmýslardýr.

Mantýklý düþündügümüzde,aklýma gelen þu oluyor; dünyadaki küresel siyasi ve ekonomik iþgallere Almanya finans ayýrýyor. Bu ayrýlan fýnansýda temel sosyal haklarý kýsarak ayýrýyor. Bu durumda iþsizlik tetýkleniyor ve iþsizlik siðortasýndan kýsýntýlara yol açýyor. Bu anlamda buun gibi bir çok temel sosyal haklarý kýsýlýyor. Bundanda özellikle Almanyada yaþýyan Türkler baþta olmak üzere diðer yabancý kökenli azýnlýklar doðrudan etkileniyor. Bence bu durum büyük oranda endiþe verici bir hal almýþtýr. ünümüzdeki dönemlerde bunun yansýmalarýný dahada belirgin bir þekilde göreceðiz.

5.Türk toplumunun eðitim durumu
Aðýr þartlar altýnda çalýþan Almanyadaki Türk azýnlýk, ikinci kuþaktan sonra, Almanyanýn olanaklarýndan ve refah içersinde bir yaþamý elde etmek için eðitimin önemini kavradýlar. Bir cok alanda bunu görüyoruz(Türkiyede orta okul terk 15 yil iscilik yaparak haricte egitimimi saglayarak Pedegog,Aile ve genclik Terapist Akademik kimligimi kazanmam).. Fakat halen Türk çocuklarýnýn ððgeri zekalý engellilerðð gibi gösterilip Hauptschuleð lerde çoðunluk oluþturmaktadýrlar. Toplumsal olarak sosyal ve kültürel egitim konusunda, Türkler arasýndaki parçalanmýþlýk çok yaygýn.

üýkar ve sorunlarýmýz ayný olmasýna raðmen azami müþterekte ortak bir birliktelik oluþturulamýyor.

Bu konuda diðer azýnlýklardan býr örnek verecek olursak; Almanyada Yunanlar az olmalarýna raðmen kendi hükümetleri tarafýndan'da destek alarak, Almanya genelinde kendi liselerini açmayý baþardýlar(Bielefeldðde On yildir Yunan lisesi). Bu okullardan mezun olan ögrenciler direk Alman üniverstelerine hic bir kayýba uðramadan yüksek tahsillerimni gerçekleþtirebilmekteler.

Biz Türklerin býrakýn Türk okullarýný açmayý,Türkiyedeki hangi meslek veya okul mezunu olursanýz olun bu olgu Alman devleti tarafýndan tanýnmamaktatýr. Türkiyede okuyanlarýn diplomalarýndan dolayý eðitimde eþit öðrenime alýnmamakta ve eðitime tekrar iki yýl geriden baþlamaktadýrlar.

Kýsacasý bu konularda ne Türk Elcýlikleri nede resmi diðer Türk temsilcilikleri olan konsuloslukla daki eðitim ve kültür ateþeliklerýnden, her hangi bir giriþim ve cabaya rastlanýlmamaktadýr. Burada bu görevlilerin görevlerini ihmal ettiði kanýsýna varabiliriz.

6.Alman devleti neden din derslerini Almanca yaptýrdý.?
Bunu þu noktalara bakarak verebiliriz;

-Alman devleti Kaplaný neden koruyor.?

-Sefki Yýlmaz ve benzeri Türkiye alehtarlýðý yapanlara neden kucak açýyor, besliyor ve sorun yaratmadan Almanyadan kalmalarýný saðlýyor, acaba neden?

-Yeterki Türkiye alehtarý olun, hatta saðcý veya solcu olmanda önemli olmadýðý görülebiliyor.

Bu konuya ilginc býr örnek verecek olursak, Sivasta Madýmak Otelini yakanlarýn bir bölümü Almanyadadýrlar, neden acaba(ismini unuttugum Almanyanin Düsburg kentinde ortaya cikan ve tüm avrupa türk basininda gecenyil günlerce basina konu oldu)?

Tüm bu sorulara yanýtlar çok açýk ve netliðiyle görülmektedir. Bu durum Amanyanýn hedefinide açýklamaktadýr.

1.Alman Devletinin ana hedefinin çeþitli yollardan, Almanyadaki Türk azýnlýðý böl parçala yönet taktiði olduðu açýkça görülmektedir..

2.Bu konuda inançsal alanda Alevi-Sunni ayrýmýný teþfik et, desteklemektedir.

3.Tarikatcý (Türkiye alehtarlýðý yapan) örgütlenmelere destek olanaklarý tanýmakta ve teþvik etmektedir.

4.Almanca din derslerini tüm inançsal cami camaatlarýnýda arkasýna alarak, (Milli görüþ,Diyanet, Alevi Federasyonu vb. gibi) arkalarýna alarak Almanca islam adý altýnda asimilasyon ve ýlýmlý islamla içleþtirilmeye çalýþýlarak, ulusal kimlik,hatta inançlardan uzaklaþtýrmak için ve bu tuzaða, bölünmeye,parçalanmaya, ülkeye düþmanlýk cepesinde buna onay verenlerýn hepsi altýna imza attýrmýþtýr.

Bu konu artýk Alman Devletinin stratejisinin geniþliyerek Almanyadaki Türk azýnlýðý Almanyanýn kendi devlet planlarý ve stratejileri çerçevesinde feth etmeye doðru gitmektedir.

7. Alman devletý Türk vatandaþlarýmýzýn geçmiþte almýþ olduklarý sosyal yardýmlarý neden geriye istiyor?

-Bu konunu iki boyutu vardýr birincisi özellýkie birinci kuþaktaki insanlarýmýz,

Almanyada az calýþtýlar ve aðýr iþlerde çalýþtýlar.Almanyaya geldiklerinde büyük bir bölümü yaþlarý otuzun üstündeydi. Aðýr iþlerdeve vardiye iþlerinde çalýþma sonucu kiminin sðlýk durumu bozularak erken emekli oldular. Bundan dolayý kazançlarý az olduðundan ötürü ya erken emekli olmalarý veya iþsiz kalmalarý sonucu az emekli maaþý almakla karþý karþýya kaldýlar. Alman sosyal yasalarý gereði, az emekli veya iþsizlik parasý alanlar sosyal ve kira yardýmý alma haklarý olmaktadýr. Fakat böyle bir yardýmda herhangi bir yatýrýmýmýz veya mal varlýðýnýz olmamasý gereklidir. Bu tür sosyal yardýma baþvurduðunuzda doldurulan formullerde paranýz veya garimenkul malýnýzýn olup olmadýðý sorulmaktadýr.

Bu yardýmdan yararlanan vatandaþlarýmýz bu soruya genelde olmadýðý cevabý vermektedir. Bu olayýn kavranmasý açýsýndan þunu belirtmekte yarar var. Kültürel olarak, Türklerin büyük bölümü yani birinci kuþaktaki Türkler, geçmiþte anadolu geleneði ve kültür gereði bir ailede, babanýn iki veya bir kaç çocuðu çalýþma yaþindaysa, herkez kazancýný aile ekonomisi havuzu diyebileceðimiz bir þekilde babanýn hesap numarasýna yatýrýyordu. Alman Devleti bu durumu göz önüna almamaktadýr. Kazanç ve hesaplar kimin üzerinde kayýtlýysa, mal mülk ona aitmiþ muamelesi yapmaktadýr. Bu durumda ister istemez Alman Devleti hukuksal iþlem yapmakta ve ödenen sosyal yardýmlarýn tümü hatta cezalarda dahil, gelirleri yüksek meblaðlarla Devlete geri ödenmesini talep etmektedir.

Burada bu olayýn bir baþka boyutu Türkiye boyutuda ortaya çýkmaktadýr,

-40 yýldýr Alman Devletinin Türk azýnlýðýn, kendi Anavatanýnda ððkazmasýnýn küreðinin yani malýnýn mülkününðð olduðunun acaba bilincindemiydi? Bunu nasýl tespit ettiler? Veya bu bilgilere hangi vatan hainleri/Türk düþmanlarý Alman Devletine aktardý.?

-Neden özellikle son iki yýldýr birinci kuþaktan bu paralarý geri isteniyor?

Alman hükümetine bunlarý anlattýðýmýzda, yani bu mal birikimleri türk geleneðine göre tüm ailenindir denildiðinde ,anlýyoruz diyorlar. Ama resmi ve kanuni olarak mal mülk sosyal yardým alan þahsiyetin üstündedir,onu sorumlu tutuyoruz deniyor. Ve Türklerin izini sürmeye devam ediyorlar. Buda yetmiyormuþ gibi bu sorunla karþý karþýya kalan vatandaþlarýmzdan baþka bir talepte bulunmaktalar. Türkiyedeki Almanyada yaþýyan Türklerin banka hesaplarýnýn ve mal varlýklarýnýn bildirgelerini talep ederek yüzbinlerce Türkü maðdur duruma düþürüyorlar.

þu an 254.000 Almanyada yaþýyan emekli Türkün tümü bu sorunla karþý karþýya bulunmaktadýr.

Burada büyük sorun Türkiyedende kaynaklanmaktadýr. Burada Türk yetkililere sormak gerekiyor, kim ve ne hakla bu insanlarýmýzla ilgili Türkiyedeki bilgi belgeleri Alman Devletine veriyor?

Neden Türk ve Alman Devletinin arasýndaki gelir ve servet üzerinden alýnan vergilerde sözde çifte vergilendirmeyi engelleme anlaþmalarýný 30 maddelik anlaþma alehimize yapýldý? (kaynakiçin: Imza tarihi 16.04.1985-09.07.1986-31.12.1989 ve 01.01.1990.

Resmi gazete no. 19159.bakýnýz.)

8. Yurt dýþý Türkleri, Avrupa ve özellikle Almanyada yýllardýr birikimle kazançlarýný Merkez Bankasýna yatýrýldý ve neden Türk Hükümeti Merkez Bankasý maðdurlarýna sahip çýkmýyor?

Türkiyenin, gelmiþ geçmiþ kýrk yýllýk hükümetleri yurtdýþýndaki vatandaþlarýna sürekli çaðrýlar yaparak kazançlarýný, iþçi dövüzlerini Merkez Bankasýna yatýrmalarýn kampanya þeklinde teþfik etmiþtir. Bu doðru kampanyaya Avrupadaki Türkler uyarak ve güvenerek tüm kazanç ve birikimlerini Almanyada Merkez Bankasýna ait dövüz kredi mektuplarý alýdý veya Merkez Bankasýnda döviz hesaplarý açtý. Fakat Türkler Türkiyenin bu bilgileri 40 yýl bekleyipte 2 yýl önce neden Alman Devletine aktardýðýný bilmemektedir. Bu aktarýmýn amacý nedir? Bu yetmemiþ gibi, Alman Polisi, Frankfurt þehrinde TC. Merkez Bankasý þubesini basmýþ. Tüm bilge ,belge ve bilgisayar disketlerin el koydu. Bu baskýn olayýna göz yumularak, Alman Devleti tarafýndan bilgiler eþliðinde Türkiyedeki yaþayan eski ððAlmanyalý Türklerðð kovuþturmalara uðrayýp maðdur duruma düþürüldü. ürneðin yukarda belirttiðim gibi þu an 254 bin emekli Türk ün, herbirinin 50 bin EURO'su olduðunu k abul edelim (en az ) bu toplam 254.000x 50.000=12,5 milyar EURO yapmaktadýr. Bu soruþturmalarý aymazlýk yaparak destekliyen Türkiyedeki yetkililerden dolayý, iki yýldýr harýl harýl Türkiyenin Merkez Bankasý, Genel Merkez dahil tüm þubelerinde milyarlar çekilerek Alman Devletine ceza ve çifte vergilendirme, sosyal yardým,h astalýk sigorta cezalarý ödemektedirler.

Peki,

-tüm bunlarýn hesabýný kim ödeyecek?

-Yüzbinlerce Türkün maðdur edilmesinden sorumlu kim?

-Türk vatandaþlarýmýzýn hesaplarýyla ilgili halen neden bilgi ,belge Türk vatandaþý maðdur duruma düþürülecek þekilde belgeler dolaylý olarak Alman devletine veriliyor?

-Merkez Bankasýna Türk vatandaþlar tarafýndan bu soru sorulduðunda ise, biz bu belgeleri vatandaþ istediði için kendisine veriyoruz diyor.

Peki, siz þu soruyu vatandaþa sordunuzmu, neden niçin bu belge dökümünü istiyorsunuz diye?

Veya, T.C nin çýkarlarý doðrultusunda vatandaþ 1994 hesap açmýþ 1996'da kapatmýþ diye bir belge verdiðinizde acaba bu ne olur ? Bunu düþündünüzmü siz hiç?

-Bunlarý yapýyoruz diyorsunuz, o zaman daha önceden Türk vatandaþý neden yaptýðýnýza iliþkin sebebleri de açýklýyarak vatandaþa zamanýnda bilgi verin ve vatandaþta ona göre kendi tedbirini alabýlsin ve maðdur duruma düþmesin.

Bence esasýnda yetkililer bu tutumlarýyla Batý tarafýndan teslim almak için Türkiyeye yapýlan saldýrýya ortak oluyorlar.

-Buradan çaðrý yapýyorum, T.C. ve Almanya/AB arasýndaki 1985-1996-1989-1990'larda yapýlan anlaþmalarý açýklayýn yoksa bu anlaþmal çerçevesýndemi bukadar zor duruma düþürülmekteyýz?

-Tüm bu geliþmelerin daha arkasý var olduðu görülmediði ortada. üönümüzdeki yýllarda Almann Devleti Almanyada yaþayan Türklere karþý Merkez Bankasý örneðinde olduðu gibi baþka saldýrý kampanyasý baþlatýrsa þaþýrmamak gerekiyor. Bana bu geliþmeler durdurulmaz ise, ileride, Türkler tarafýndan, Türkiyedeki alýnan ve ya yatýrým yapýlan gayri menkul ve sermaye varlýklarýmýz, tekrar yabancýlara sattýrýlarak sermaye olarak Almanyaya geri dönüþü saðlanacak gibi gelmektedir.

- Bu konuyla iliþkilendirmek için þu örneði vermeyide yerinde görüyorum; Amerikadan 8,5 milyar USD Türk Hükümeti borç istemekte ve bu borcu alabilmek için ABD'den borç/kredi olarak talepte bulunduðunu hesaplarsak Türk iþçilerinin Türkiyedeki hesaplarýnýn Türk ekonomisine ne kadar önemli bir katký yapacaðýný gözümüzün önünde canlandýrabiliriz.

-Ben þu soruyu Türk hükümetine sormak istiyorum: önce þerefimiz olan TC.Merkez Bankasýndaki milli semayemiz nasýl korunabilir?

- Ben þahsen, bu konuda T.C. hükümet yetkilileriyle ve konuyla ilgili bakanlarýn yetkilileriyle bu konuyu görüþmeye ve iddalarýmý kanýtlamaya hazýrým. Kaldýki bu konudaki tüm belgeleri dosya halinde hazýrlayýp hem T.C. Baþbakanlýðýna ve Genelkurmay Baþkanlýðýna ve ilavetende T.C. Münster Baþkonsolosluðuna, geçen yýl hem sözlü olarak, hemde bu yýl 07.07.2004 tarihinde, konuyla ilgili tüm üst düzey T.C. Devlet yetkililerine konuyu ilettim.

Ben bu konuda tekrar kaygýlarýmý bir T.C. vatandaþý olarak bu konuda görevimi yerine getiriyorum ve herkezide bu sorumluluðu paylaþmaya davet ediyorum.

9.T.C. hükümeti neden sahýp çýkmýyor?
Ben þunu T.C. hükümetine açýkça belirtmek istiyor ve talep ediyorum; T.C. hükümetinin Almanyadaki ve yurtdýþýndaki vatandaþlarýna sahip çýkmasý gerekmektedir ve Vatandaþlarýný yukarýda bahsettiðim maðdur duruma düþürmemesidir.

-þu sorular neden T.C. hükümeti, AB ye girmek için bu kadar taviz veriyor ve müdehalede bulunmuyor?

- Neden AB ye alýnmayacaðýný kabul etmek istemiyor?

-Neden T.C. hükümeti Türkiyenin temel ihtiyaçlarýnýn üretilmesine AB istediði için engel olmak ve bunlardan buðday, ete, þekere, ipliðe, domatese, salataya, lahanaya ülkemde kotalarla üretme yasaðý konulacaðýný kabul etmiyor?

Alman bilim adamlarý geçen hafta tezler hazýrlayarak Türkiyenin AB ye kesinlikle alýnmayacaðýný açýkladýlar (08.08.2004 Hürriyet ) Bunu neden hükümet görmüyor?