AB Belgeli Dicle-Fırat

[iputisamo]

AB BELGELİ "SüYLENTİ"; DİCLE-FIRAT ..............Sadi Somuncuoğlu

Dışişleri Bakanı Gül, hem de Başbakan Vekili sıfatıyla, AB ile ilgili konularda yanlış bilgilendirme olduğunu iddia ederken, özellikle "Dicle-Fırat" üzerinde durup, "söylenti" dedi. Kızgınlığını, "üok ayıp, yakışık almayan yanlış enformasyon" sözleriyle yansıttı. Bilgisizlikten, kasıtlı tavırlardan bahsetti. Yani Gül''e göre, AB''nin, "Fırat ve Dicle suları" ile ilgili hiçbir talebi yok. Bunu söyleyen koca Başbakan Vekili ve AB ile tüm ilişkilerimizi bizzat yürüten kişi. Belki ayıp olacak ama konu o kadar önemli ki, gerçeğin açıklığa kavuşturulması gerekiyor.

Mesela, AB Komisyonu''nun 6 Ekim''de yayımladığı Etki Raporu''nun, hem de Gül''ün Dışişleri Bakanlığı''nca yapılan tercümesinin, "Ulusaşırı Konular" başlıklı bölümünün 10.sayfasını okuyalım; Bölgede önemi bulunan konulardan biri kalkınma ve sulama için gerekli suya erişimdir. Ortadoğu''da su konusunun stratejik önemi önümüzdeki yıllarda artacaktır. Türkiye''nin katılımıyla birlikte su kaynaklarının ve altyapı projelerinin uluslararası yönetimi (Fırat ve Dicle havzaları üzerindeki barajlar ve sulama projeleri, İsrail ve komşuları arasında su alanında sınır ötesi işbirliği) AB açısından önemli bir konu haline gelebilecektir.

İşte Dicle-Fırat, işte diplomatik ifadelerle uluslararası yönetim ve gizlenmeyen niyetler. Yine aynı raporun devamında, "Türkiye''nin özellikle Ortadoğu politikalarını AB ile uyumlulaştırması gerektiğinin" altı çiziliyor.

AB Komisyonu''nun 6 Ekim tarihli Tavsiye Raporu''nda da, "Türkiye''nin üyeliği, AB''nin enerji yollarını daha iyi bir şekilde güvence altına almasına yardımcı olacaktır. Bu, su kaynakları ve bağlantılı altyapının yönetilmesi açısından AB''nin yeni politikalar geliştirmesini muhtemelen gerekli kılacaktır" deniliyor. Burada da yol öncelikle Dicle-Fırat''a çıkıyor.

Bir de Avrupa Parlamentosu''nun 15 Aralık tarihli raporu var. Bunda ise Atatürk Barajı sebebiyle İran, Irak, aşağı Mezopotamya gibi bölgelere su akışının azaldığı vurgulanıp, "Bölgesel istikrar ve komşu ülkelerle ilişkilerin iyileştirilmesi kapsamında bu bölgelerin su ihtiyaçları konusunda daha hassas olunması, suyun adil ve eşit dağılımı" isteniyor.

Bunlar açık olduğuna göre herhalde artık, sözkonusu belgelerin bağlayıcılığı bulunmadığı veya Türkiye''nin üyeliği halinde olacakların kastedildiği söylenecektir. İyi de, 3 Ekim''de kabul edilen Müzakere üerçeve Belgesi ile Türkiye''nin tam üyeliğe alınmayacağı ortaya çıktığı gibi, daha müzakere sürecinde, AB''nin savunma ve dış politikasına uyum şartı var. Yani diğer birçok konuda olduğu gibi Türkiye, AB''nin Dicle-Fırat ile ilgili politikalarına da riayet edecek, ama karar mekanizmasında yer almayacak.

Belgelerin bağlayıcılığına gelince; MüB''nin 4.maddesinde, müzakerelerin ilerlemesinin, AB Komisyonu''nun 2004 İlerleme Raporu, Etki ve Tavsiye Raporu ile yıllık raporlardaki hususların yerine getirilmesine bağlı olduğu açıkça belirtiliyor. Yani bağlayıcı.

Bir de acaba, MGK durup dururken mi, Dicle-Fırat''ı görüşüp, suların eşit paylaşımı ve ortak yönetimin kabul edilmemesi kararını aldı?

AB''Yİ NİYE İLGİLENDİRİYOR?
Bu mesele öyle "söylenti" diye geçiştirilemeyecek kadar ciddidir ve ABD-AB ortak senaryosu olan Irak''ın kuzeyindeki, sözde Kürt devletiyle yakından alakalıdır.

AB''nin, Kopenhag kriterleri bahanesiyle, sadece Güneydoğu''muz ile ilgilendiği, PKK bölücü terörünü açıktan desteklediği, bu bölgedeki vatandaşlarımızı ana bünyeden koparmak için yıllardır nasıl çalıştığı ortada. Bilindiği gibi bu yıl bir de, Güneydoğu''daki sosyo-ekonomik kalkınma için inisiyatifin AB''ye verilmesi istendi. İşte Dicle-Fırat''ı da Güneydoğu Projesi''nin ana unsurlarından biri olarak görmek zorundayız. Ve bakın altyapısı nasıl hazırlandı?

Irak''ı işgalden sonra, Haziran 2003''te yapılan Dünya Ekonomik Forumu toplantısında, hem de hiçbir resmi sıfat taşımayan Suriye ve Iraklı katılımcılar, Dicle ve Fırat sularının, paylaşılması için kulis yaptılar. Faysal Amin Istrabadi adlı Irak''lı katılımcı, Almanya ve İspanya Dışişleri Bakanları ile AB''nin Dış Politika ve Savunma temsilcisi Javier Solana''nın da bulunduğu bir panelde, bunun için "AB''nin Türkiye''ye baskı yapması gerektiğini" söyledi. Ne tesadüf bundan 3 ay sonra, Irak Su Kaynakları Bakanı Abdüllatif Raşid, "Komşularımızla suyun üç ülke arasında daha adil paylaşımı konusunda bir anlaşmaya ulaşmak için görüşmek istiyoruz." dedi. Bu gelişmelerden 1 yıl sonra da, Fırat-Dicle AB raporlarına girdi.

İşte Gül, tüm bunlara "söylenti, yanlış bilgilendirme" diyor. Evet bir yanlış bilgilendirmenin olduğu açık ve bunu kimin yaptığı da ortada. Gül bir de, "Türkiye''nin bugüne kadar süreci çok dikkatli bir şekilde yürüttüğünü" söylüyor ki, eğer diğer meselelerimiz de böyle yürütülüyorsa, ölmüşüz de ağlayanımız yok, demektir.

Dicle-Fırat konusunda böylesine iddialı konuşup, Türkiye''nin çıkarına olmayan hiçbir şeyin yapılmayacağını ilan eden Gül''ün önünde, son bir fırsat var. Hadi, AB''nin önümüzdeki günlerde yayınlayacağı İlerleme Raporu veya Katılım Ortaklığı Belgesi''ne Fırat-Dicle''nin ima yoluyla dahi girmesini engelleyin de görelim!..

Hayırlı bayramlar dileklerimleğ

[iputisamo]

Gül, Fırat ve Dicleğyi önce yalanladı, sonra doğruladı

DIşİşLERİ BAKANI HER KONUDA TüRK MİLLETİNE YALAN SüYLüYOR.

Avrupa Birliği Müzakere üerçeve Belgesiğne bile giren Fırat Dicle sularının uluslararası yönetime devri konusuna Dışişleri Bakanı Abdullah Gülğden ilginç bir açıklama geldi. Fırat ve Dicleğnin kesinlikle uluslararası yönetime devri diye bir şeyin söz konusu olmadığını öne süren Gül, ğAB Müktesebatında yer alan konu, bu nehirlerin kontrolü, kirliliği ve taşkınlığının önlenmesi gibi konularda ortak bir yönetim öngörülmektedir. Bundan daha normal ne olabilir ki?ğ dedi.

Dün Dışişleri Bakanı Abdullah Gül bir basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiyeğnin ABD ile çok özel ilişkisi olduğunu belirten Gül, genel olarak Türk dış politikasını değerlendirdi.

Suriye ve İranğa çağrı
Hariri Suikastığndan sonra Suriye ve Lübnanğdaki bazı üst düzey yöneticileri suçlayan BM raporu ile ilgili gelişmeleri yakından izlediklerini kaydeden Gül, Suriyeğnin BM Savcısı ile yakın işbirliğine girmesini beklediklerini, bunun Suriyeğnin çıkarına olacağını söyledi.

İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecadğın ğSiyonist rejim haritadan silinmelidirğ açıklamasına ilişkin bir soru üzerine Gül, ğBizi kimse yönlendirmeye çalışmasın. Biz daha önce uluslararası camianın görüşlerine katıldığımızı açıklamıştık. Bölgenin selamete ihtiyacı var. Bölge ülkelerinin de sorunlara karşılık çözümlere katkıda bulunması gerekir.ğ diye konuştu.

Fırat ve Dicle meselesi

AB müktesebatında yer alan sınır aşan sularla ilgili düzenlemeler çerçevesinde Fırat ve Dicle Nehriğnin uluslararası yönetime devredilmesi hususuna da açıklık getirmeye çalışan Dışişleri Bakanı Gül, Meriç nehri örneğini verdi. Sözkonusu iddiaların asılsız olduğunu öne süren Gül, Fırat ve Dicle Nehriğnin uluslararası yönetime devrinin kesinlikle yalan olduğunu ifade etti.

Müktesebatta, bu nehirlerin kontrolü, kirliliği ve taşkınlığının önlenmesi gibi konularda ortak bir yönetim öngörüldüğünü aktaran Gül, bundan daha normal bir şey olmayacağını kaydetti. Gül, ğAB üyesi olmayan ülkelerin bu müktesebatla ilgisi yoktur. Dolayısıyla Suriye ve Irak bu müktesebatın dışında kalıyor. Türkiye ABğye tam üye olduktan sonra AB sınırları içerisinde kalacak. Elbette sınır aşan sularla ilgili olarak da çalışma yapılacaktır. Bu yönde uluslararası sözleşmeler vardır.ğ şeklinde konuştu.
TEMİZELLER.COM