Likya''nýný sýrrýný 6 sene önce açýkladýk!.................Aslan Blut

Cumhuriyet gazetesi, Antalya''da baþlayan Likya Sempozyumu ile ilgili haberinde "Likya''nýn sýrrý çözülecek" baþlýðýný kullanmýþ!
Likya''nýn sýrrý çözülmüþtür.
Bu sýrrý Kurultay gazetesinde yýllar önce yayýnlamýþtým. Büyük deprem günleriydi. þimdi rahmetli olan deðerli dostum Alparslan Ozan, Antalya''nýn Kaþ Ýlçesi''nden bir mektup gönderdi. Mektuptan çok sayýda fotoðraf ve bir yazý çýktý. Kaþ Ýlçesi''nin merkezi bir yerinde bulunan Likya anýtýnda ve çevredeki diðer kalýntýlardaki eski yazýtlarýn fotoðrafýný çekmiþti. Daha önceki yýllarda Yesevi dergisinde Erdoðan Aslýyüce ile birlikte yayýnladýðýmýz rünik Türk alfabesindeki harflerle Likya harflerini karþýlaþtýrmýþ ve aradaki birebir benzerliði görünce "Likyalýlar rünik Türk yazýsý kulanýyordu" iddiasýyla bir yazý hazýrlamýþtý. Yazý, Kurultay gazetesinin arþivlerinde vardýr.
Kaþ Ýlçesi''nde deðerli dostumuz Yusuf Yavuz''un Likya üzerine Stephan Solarz ile söyleþisi ve yine Antalya''daki Likya sempozyumu haberleri bana o günleri hatýrlattý.
***
Alparslan Ozan, yabancý arkeologlarýn, son iki yüzyýl içinde eski Likya yazýsýný, Likya kalýntýlarýnýn üzerinden tamamen silmeye çalýþtýðýný, ancak hala birçok yerde Likya yazýsýna rastlanabileceðini bildiriyordu.
Ozan, "Kazýlarý yabancýlara yaptýrmamýz ve bir çok bilim adamýmýzýn da bu yabancýlar tarafýndan eðitilmesi neticesi Cumhuriyet Dönemi boyunca Anadolu''yu eski Rum ya da Helen medeniyetinin beþiði olarak okuduk ve öyle bildik. Ama onun baðrýnda kurulan medeniyetleri inceledikçe ve Türk bilim adamlarýnýn yaptýðý araþtýrmalarý okudukça Anadolu''nun öz be öz Türk olduðunu görüyor ve Türk Milleti''nin büyüklüðünü bir kere daha anlýyoruz" diyordu..
***
Ozan''ý rahmetle anarak bir yazýsýndan bölümler sunuyorum:
"Likya Anadolu''nun Akdeniz''e uzanan göðsü konumuna sahiptir. Avrupa''ya Anadolu''dan giden göçmenler hep bu bölgeden hareket etmiþlerdir. M.ü. beþinci ve dördüncü bin yýllarda bölgeye yerleþen Likyalýlar, doðuda Demre, Batýda Fethiye ve Kuzeyde Elmalý''ya kadar varan bir bölgede hakimiyet kurmuþlar, gerek adalarý gerekse çevrelerini kurduklarý bu medeniyetle etkilemiþlerdir.
Ural Daðlarý eteklerinden gelen bu savaþçý kavmin, aile hayatlarý, savaþçýlýklarý,taþ iþçiliði konusundaki maharetleri, inanç þekilleri, özellikle tek Tanrý inançlarý ile tipik bir Orta Asya Türk halký idi.
En belirgin özellikleri ise Latin ve Grek harflerini kullanmadan evvel kullandýklarý alfabedir. Saðdan sola yazýlan bu alfabe incelendiðinde, ün Türk yazýsý ile yüzde yüzlere varan bir benzerlik arz etmekte, daha sonra kullanýlan Orhun ve Yenisey alfabelerindeki harflerin aynýsýnýn bu alfabede kullanýldýðý görülmektedir.
Taþ iþçiliðinde kullanýlan þekil, damga ve figürlerin tamamen Orta Asya taþ iþçiliðinde kullanýlanlara benzer olduðu tespit edilmektedir. Bu gün çevrede bulunan 300 e yakýn yazýt yaptýðýmýz yayýnlar neticesi yabancý bilim adamlarýnca da incelenmeye baþlanmýþ, ama asýl amaçlarýnýn da bu yazýlarýn ün Türkçe olmadýðýný ispat etmek olduðu gerçeði ortaya çýkmýþtýr.
Bazý yerlerde Avrupalýnýn dediði ve istediði þekilde bu yazýtlarýn baþýna ''okunamamýþ bir yazýdýr ve kaybolmuþ bir medeniyete aittir'' þeklinde ibareleri ihtiva eden yazýlar asýlmýþtýr. Kaþ Ýlçesi Merkezinde bulunan Anýt mezarýn sað tarafýnda bulunan kitabenin baþýnda da okunamadýðýný belirten bir yazý vardýr.
Ama Kazým Mirþan''ýn okumasý ile kelime kelime olmasa bile mezarýn Hanlar hanýna (ya da krallar kralýna veya baþkomutana) ait olduðu bu kiþinin halkýna büyük hizmetler verdiði, ölümünden dolayý halkýnýn büyük üzüntü çektiði, tanrýya ulaþýp tekrar ýrkýna yararlý olabilmesi için cesedinin yakýldýðý, küllerinin de lahit mezara koyulduðu ibareleri rahatlýkla görülecektir.
***
Bu belgeler Anadolu''nun tapusudur ve bu belgeler ün Türkçedir. Bu tapu yok edilmek istenmektedir. üünkü yazýlarýn çoðu tahrip edilmektedir.Yunanca ve Latince olduklarý söylenmekte fakat bu dillerde okunamamaktadýr.Yazýlar ancak ün Türkçe''nin esaslarýna göre çözülebilmektedir. Bu insanlarýn daha sonra bölgeye gelen üçok Türkmenlerini benimsemelerinin ve onlarla hemen kaynaþmalarýnýn sebebi köklerinin ayný olmasýndan kaynaklanmaktadýr. Alevi olan bu Türkmen boylarý ile Likyalýlarýn inançlarý arasýndaki ortak özelliklerden kaynaklanan inanç baðý bu insanlarýn Ýslamiyete baðlanmasýný temin etmiþ Ýslamiyete geçiþte hiçbir problem çýkmamýþtýr.
Osmanlý''nýn sünnileþtirme hareketinin bir parçasý olarak bu insanlarýn büyük bir bölümü Yugoslavya, Romanya ve diðer Balkan ülkelerine sürülmüþtür. Bahsi geçen ülkelerdeki Alevi tekkelerinin sebebi de budur ve bu tekkelere baktýðýnýzda Likya taþ iþçiliðinden örnekler görürsünüz.
Netice olarak Teke hep Türktü ve her daim Türk olacaktýr. Bölgede ki Arap tahribatýna raðmen bu belgeler hala tekenin daðýnda taþýnda mevcuttur. Ve Avrupalýyý kara kara düþündürmektedir."