Kimin Adayı ve Kimin Adamı?

[axuliuma]

Kimin Adayı ve Kimin Adamı?...............................ümit üZDAĞ


MHP''de kongre süreci devam ediyor. Sürecin ne zaman sonuçlanacağı henüz belli değil. İlçe ve il kongrelerinin demokratik bir zemin içinde MHP''nin güçlenmesine vesile olması ve barış içinde geçmesi ülkücü Hareketin mensuplarının ortak dileği. Türkiye büyük buhrandan geçerken, ülkücü Hareket, % 8-12 arasına sıkışmış bir konjonktür partisi olmaktan kurtulacak ve % 40''lar ile tek başına iktidar olacak bir sonucu dileriz, kongre sürecinden çıkarır.

Aksi takdirde parti dışında gerçekleşecek siyasal gelişmelere tabi kalan bir MHP tekrar baraj altında kalarak, Türkiye''nin ağır bir tehdit altında olduğu bir dönemde Türk milletinin kaderini malum çevrelerin basiretsiz ve gayri milli politikalarına terk edecektir. ünümüzdeki kongre süreci bu tehdidin bertaraf edilerek MHP''nin % 10''un altından % 40''ların üzerine taşınması için bir fırsattır.

Kongrelerin başlaması ile birlikte başlayan bir tartışma da "kimin kimin adamı" veya "kimin kimin adayı" olduğu tartışması. Oysa ülkücü kimsenin adamı veya adayı değil, ülkücü davasının adamıdır. üünkü ülkücü dava adamıdır. Dava adamı olmayıp, şunun veya bunun adamı olmak ülkücü olmamak anlamına gelir.

ülkücünün şunun veya bunun adamı olduğu gibi bir nitelendirme ülkücü Harekette son 10 yılda görülen bir hastalıktır. Bu hastalığın bir tezahürü de "Alpaslan Türkeş''in askerleriyiz" şeklindeki slogandır. Başbuğ, bu sloganı yasaklarken, "ülkücü, Türk milletinin askeridir" demiştir. Bu tür hastalıkların hareketimizin bünyesinden olanca hızı ile temizlenmesi gerekmektedir.

Kongre sürecinin bir başka söylentisi olan "asker delege" ifadesi de ayni mantık ile reddedilmelidir. "Asker delege" demek kendi iradesi olmayan, ülkücü bile olması gerekmeyen, kendisini başkasının iradesine terk etmiş olan delegedir. Böyle bir ilişki ve nitelendirme ne ahlakidir ne de İslami. Bu nitelendirme, siyasette "şahsiyetçiliği" bir ilke olarak vaz etmiş tek hareket olan ülkücü Harekete yapılmış bir sataşmadır. ülkücü üst kurul delegesi, il delegesi sadece davasının, ülkücü Hareketin askerdir, kimsenin değil.

ülkücü Hareket bu kongre sürecinde uzun bir süre önce kaybettiği bir şey olan sevgiyi aramalı ve bulmalıdır. Bunun ön şartı kongrelerin barış içinde geçmesinin sağlanmasıdır. Kongreyi kaybeden bilmelidir ki kazananlar PKK''lı değildir. Kazananlar da kaybedenlere düşman muamelesi yapmamalıdır. Bu süreç ülküdaşlar arasında Türk milliyetçiliğine, Türkiye''ye ve Türk Dünyası''na bir hizmet yarışı olarak algılanmalıdır.

Demokrasi mücadelesi bir kişisel hırs değil, bir anlayış, program farkı olarak algılanmalı ve algılatılmalıdır. MHP, bütün bunları olgunlukla gerçekleştirecek yetkin siyasi kadrolara sahip olan bir partidir.

Genç ülkücüler bu sürecin bir parçası haline getirilmemeli, parti içi kadro yarışında kavgacılar olarak ileri sürülmemelidir. Bu ayıp ve günahtır. PKK''ya karşı sokağa çıkmayan ve çıkmaması da gereken ülkücü genç partide demokrasi mücadelesinin tarafı olanlara karşıda ortaya çıkmamalıdır. üzetle, ülkücü Hareketteki demokratik süreç harekete, partiye ve ülkeye yararlı olsun, kutlu olsun.