ümit üZDAĞ

Türk Olan Türkiye (1)
Hürriyet Gazetesiğnde yazılarını çoğu kez zevkle okuduğum üzdemir İnceğnin 1 Aralık 2006ğda yazdığı ğBir Lingua Francağ olarak Türkçe ğbaşlıklı yazısı beni şaşırttı. üünkü üzdemir İnce gibi analitik düşünen ve detay analizleri güçlü olan bir düşünür/yazarın böyle bir hataya düşmesini beklemezdim. Aslında İnceğnin söylediği yeni bir şey değil. Ne yazık ki birçok Türk aydını tarafından ileri sürülen bir görüş.
İnce ve onun gibi düşünenler özetle şöyle diyorlar: ğAnadoluğda Türkler geldiği zaman 10 milyon Helenleşmiş/Rumlaşmış Hitit, Kimmer, Lidya, Frig ve diğer Anadolu halkları yaşıyordu. Anadoluğya gelen sadece 500 bin Türkmenğdiğ. (Sayın İnce ile makalenin yazılmasından sonra yaptığım telefon görüşmesinde İnce kaynak olarak Doğan Avcıoğluğnun ğTürklerin Tarihiğ adlı kitabını gösterdi; ancak hafızasının kendisine bir oyun oynadığını, Avcıoğluğnun Hıristiyan nüfusu 10 milyon değil 8 milyon olarak gösterdiğini sonradan hatırladığını ifade etti). Ancak bu tespitten çıkması gereken ilk sonuç, nüfus dengesinin 20ğye 1 (veya 16ğya 1) oranında Türkmenlerin aleyhinde olduğudur. Her Türkmen, yirmi Hıristiyan Anadoluluyu kontrol altında tutmak zorundaydı.
500 bin Türkmen, 10 milyon Rumca konuşan Anadolulunun yüzde 80ğini 200 sene içinde Müslümanlaştırdı ve Türkçe öğretti. Böylece Anadoluğda yeni bir Türk milleti ortaya çıktı. Bu konunun en büyük uzmanı Selçuklu Tarihçisi Prof. Dr. Osman Turan ğGerçekten tarihinde birçok kavim ve medeniyetlere sahne olan Anadoluğnun etnik siması, 1071ğden sonra, öyle sürğatle bir değişikliğe uğradı ki bu büyük muhaceret ve iskan hareketi araştırılmadığı ve anlaşılamadığı için Türkleşme hadisesi bir muamma halinde kalmış ve çok defa yerli halkların toptan ihtida veya imhasına atfolunmuştur. İhtida ve karşılıklı nüfus zayiatları mevzuu olmakla beraber büyük muhacereti ve etnik değişmeleri itibara alamayan bu tahmini görüşlere artık bir ehemmiyet verilemezğ demektedir.
Bu çerçevede çok boyutlu olarak Türkerğin Anadoluğya iskanını incelemek gerekmektedir. üncelikle Türkler Anadoluğya 1071ğde geldi tezi yanlış bir tezdir. Abbasi ordusundaki Türk hassa birliklerinin ve Türk nüfusun özellikle 9. Yüzyıldan itibaren Tarsusğtan başlayarak Erzurumğa kadar uzanan hat üzerine yerleştikleri bilinmektedir. Türkmen nüfusunun artması ile birlikte Eskişehirğe kadar uzanan hatta bazı şehirlerin Türkmenler tarafından geçici olarak işgal edildiği görülmektedir.
Bizans, Güneydoğu Anadoluğdan Doğu Anadoluğya uzanan Türk askeri varlığına ancak 928 ile 964 yılları arasında giriştiği kesintisiz karşı saldırı sonucunda son verebilmiştir. Tarihi kayıtlarda bu dönemde anılan hatta bulunan Türkmenlerin 100 bin atlı savaşçı çıkardığını göstermektedir. Bu sayının ciddi bir sayı olduğu kabul edilmelidir. Malazgirtğte Alparslanğın komuta ettiği ordu ancak 20 bin atlıdan oluşmaktadır.
Bizans ordusu, Erzurum, Malatya, Tarsus hattında gerçekleştirdiği ilerlemede bu kentlerin Türk-Müslüman halkını katletmiş, yerlerine ise bu bölgelere Balkanlardan Peçenek Türkleri ile Rumları nakletmiştir. Peçenek Türklerinin yine Müslüman Türklere karşı yerleştirilmesinin nedeni Bizansğın içinde olduğu nüfus sıkıntısıdır.
Bizansğın karşı saldırısının sona ermesinden sonra Selçukluğnun Anadolu seferleri başlar. 1015-1016ğda üağrı Beyğin Anadoluğya yaptığı sefer ile Selçuklu seferini gerçekleştirmiştir. Selçuklular, daha sonraki yıllarda Güney Kafkasya-Kuzey Doğu Anadolu denilebilecek bölgeye hakim olmuşlardır. 18 Eylül 1046ğda Kutalmış Beyğin kazandığı Pasin Meydan Savaşı askeri olarak Malazgirt Savaşığndan daha az önemsiz değildir. Ve ağır bir yenilgi alan, kısıtlı insan kaynakları olan Bizansğın aynı büyüklükte bir orduyu toparlayabilmesi için 1071ğe kadar beklemesi gerekmiştir.

Türk Olan Türkiye (2)
1054ğde Tuğrul Bey, 1055ğde Yakuti Bey Anadoluğya tekrar girmişlerdir. 1058ğde Malatya Selçuklular tarafından işgal edilmiştir. 1059ğda Urfa kuşatılmış, Sivas Selçuklu orduları tarafından alınmıştır. Efsanevi Selçuklu komutanı 1060ğlı yıllarda Anadoluğya birçok akın yaptıktan sonra 1068ğde Sakarya nehri kıyılarına ulaştı, 1070ğde Denizli kentine girdi.

1071ğde Bizans son direnç gücünü sahaya sürmüş ve bu ordu da yenilince Anadolu Türklere tamamen açılmıştır. üünkü Bizans, Türklerin önüne çıkarabileceği bir ikinci ordu oluşturamamıştır. Bunun birkaç nedeni vardır. Birincisi Bizansğın ekonomik kaynaklarının çöküntü içinde olmasıdır. İkincisi, Bizansğın atılım gücünü yitirmiş olmasıdır. üçüncü neden ise en önemlisidir.

Anadolu, Türklerin ulaşmasından önce geçirdiği ağır veba salgını sonunda büyük ölçüde nüfus kaybına uğramıştır. General Montgomery de ünlü ğSavaş Tarihiğ adlı kitabında Anadoluğnun Türklerin Anadoluğya ulaşmasından hemen önceki dönemde kara veba hastalığı neticesinde büyük ölçüde boşalmış bir coğrafya olduğunu belirtmektedir. Bizansğın Selçukluların karşısına kısa süre içinde ikinci bir ordu çıkaramamasının bir nedeni belki de budur.
Türklerin Anadoluğya ulaştığı tarihte Anadoluğnun nüfusu Sayın İnceğnin belirttiği gibi 10 milyon değil, Avrupa kaynaklarını göre ancak 5 milyon civarındadır. Colin McEvedy, Anadoluğnun nüfusunun 737ğde 5 milyon civarında olduğunu kaydetmektedir. 1346ğda yani Türklerin Anadoluğya gelmesinden 265 sene sonra ise 7 milyon civarındadır. 1000ğli yıllarda Anadolu nüfusunun salgın hastalıklar neticesinde 4 ile 5 milyon arasında olması muhtemeldir.
Anadoluğya gelen Türkmen nüfusu ise söylendiği gibi 500 bin değildir. üağdaş Süryani, Gürcü ve Bizans kaynakları Türkmenlerin Anadoluğyu kitleler halinde girdiklerini, girenlerin sadece ordular değil, kadın, çocuk, genç, yaşlı bir halk olduğunu anlatmaktadırlar. üstelik Anadoluğya Türkistan-İran coğrafyasından Türkmen nüfus akışı, 11. yüzyılda gelen ilk dalga ile kesilmemiş ikinci büyük dalga Moğol baskısı ile 13. yüzyılda gerçekleşmiş ve 16. yüzyıla kadar dalgalar halinde sürmüştür.
Kanuni Sultan Süleyman sonrasında bile Türkistanğdan Anadoluğya nüfus akışını sürdürmek için Sokulluğnun Volga Nehrinde Kafkasya-Anadolu ve Türkistanğı birbirine bağlayacak bir kanal açma girişiminde bulunması, Türk Devlet hafızasında Türkistanğdan nüfus akışının stratejik öneminin varlığını sürdürdüğünü göstermektedir.
üte yandan Malazgirt sonrasında Türk ilerlemesi çok hızlı olmuştur. 1074ğde Alaşehirği ele geçiren Selçuklu ordusu 3 Nisan 1078ğde İzmit ve Kocaeliğni fethetmiştir. Süleyman şah, İznikğten Boğaziçiğne kadar olan alanı kontrol etmeye başlamıştır. Bizans-Selçuklu hududu yapılan görüşmeler sonucunda Kartal-Maltepeğdeki Dragos çayı olarak belirlenmiştir. Yani İstanbulğun Fatih tarafından fethedilmesinden 375 sene önce Türklüğün sınırları İstanbul surlarına dayanmıştır. 10 milyonluk Hıristiyan nüfus ile dolu bir coğrafyada sadece 500 bin Türkmenğe dayanan bir ordunun bu kadar hızlı ilerlemesi mümkün görünmemektedir.
Bu arada çağdaş kaynaklar Rumların Doğu ve Orta Anadoluğyu boşaltarak Balkanlarğa ve Batı Anadoluğya kaçtıklarını, Türklerin tamamen boşalmış, Doğu ve Orta Anadoluğyu iskan ettiklerini kaydetmektedirler. Ermeniler ise Doğu Toroslar ve Kilikya bölgesine göçmüşlerdir. üağdaş bir Ermeni tarihçisi durumu şöyle anlatmaktadır: ğ1080 yılı Martına doğru Okyanus denizi berisinde (Anadoluğda) bütün Hıristiyan memleketleri Türklerin istilasına uğramış ve hiçbir vilayet bundan kurtulamamıştı... Birçok vilayetler boşaldı, artık bir şark milleti mevcut değildirğ. Batılı kaynaklarda artık İç Anadoluğya ğTurkquia, Turkiağ denilirken, Batı Anadolu ve sahil şeridine ğRomaniağ (Romalıların ülkesi) denmektedir.

Türk olan Türkiye (3)
1094ğde görünürde Kudüsğü ele geçirmek ancak aslında Anadoluğda Türk ilerlemesine ve hakimiyetine son vermek amacı ile ilk Haçlı Seferini başlatmıştır. 600 bin zırhlı şövalye ve nizami birlik karşısında dayanamayan I. Kılıçarslan komutasındaki 60 bin Türk atlısı İznikğten ve Batı Anadoluğdan geri çekilmeye başlamışlardır. Geride kalan Türkmen aşiretleri ise Haçlılar tarafından yok edilmiştir. Haçlı Ordusu Kılıçarslanğın gerçekleştirdiği gerilla savaşı sonunda büyük kayıplar verdi ise de Anadoluğyu aşmıştır.
Birinci Haçlı Seferinin sonucunda Bizans, Hıristiyanların nüfus yoğunluğuna hala sahip olduğu Batı Anadoluğyu tekrar ele geçirmiştir. Ermeniler ise nüfus üstünlüğüne sahip oldukları Kilikyağda Ermeni krallığını kurmuşlardır. Haçlılar da Antakya, Kudüs, Akka ve Urfağda Katolik prenslikler oluşturmuşlardır.
Ancak Anadoluğnun geri kalan kısımlarında Karadeniz bölgesi hariç nüfus üstünlüğü Türklerde olduğu için Hıristiyan orduları ilerleme sağlayamamıştır. Karadenizği 1071ğin hemen sonrasında fetheden Selçuklular bu bölgeye nüfus aktaramadıkları için 1075ğde T. Gabras bu bölgeyi Türklerden geri almış ve bir Rum Dükalığı kurmuştur.
üstelik Anadolu üzerindeki Türk hakimiyeti Büyük Selçuklular ile Anadolu Selçukluları arasındaki gerilimlerden, Türklerin beyliklere bölünmesinden dolayı politik ve askeri olarak zayıflamış olsa da sahip olunan nüfus üstünlüğü özellikle İç ve Doğu Anadoluğnun Türklerin elinden alınmasını imkansız kılmıştır.
Türkleri Batı Anadoluğdan çıkaran imparator Alexisğden sonra onları Orta ve Doğu Anadoluğdan da çıkarmak isteyen İmparator Yuannis Danişmentlilerin başkenti Niksarğı büyük bir ordu ile muhasara etti ise de başarılı olamayarak geri dönmüştür (1140). İmparator Mauel Kommenos ise 1147ğde Konyağyı fethetmeyi denemiş, başaramadığı gibi dönüş yolunda yerleşik Türkmenlerin uyguladığı gerilla savaşı neticesinde perişan olmuştur.
üzetle 1071 sonrasında gerçekleşen birinci dalga sonucunda Türkler Doğu ve İç Anadoluğyu yerleşik nüfusun boşalttığı yerleri doldurmuşlardır. üyle ki 1173 yılında Ankara metropoliti çevrede kilisesini ayakta tutacak Hıristiyan kalmadığı gerekçesi ile Amasrağya atanmak için başvuruda bulunmuştur.
İkinci Türk göç dalgası Moğol baskısı ile birinciden çok daha yoğun olarak gelmiştir. Daha 1260ğdan önce sadece Denizli, Kastamonu ve Kütahya-Afyon Karahisar çevresine yerleşen Türkmen nüfusunun 3 milyon olduğu çağdaş kaynaklar tarafından (330 bin çadır) ileri sürülmektedir. Bu ikinci göç ile birlikte Türkmenler Batı Anadoluğya doğru göçe başlamışlardır. Bu sefer Batı Anadoluğda Türkmenlerin ilerlediği yerlerde boşalma görülmüştür. Menderes Havzasında sadece halkın değil, papazların bile kaçtığı çağdaş kayıtlarda anılmaktadır.
Batı Karadenizğdeki Türk etnik ilerlemesi de bu ikinci göç ile yakından ilgilidir. Samsunğdan itibaren Oğuz/üepni boyu bölgeyi Türkleştirmiştir. 1302ğde artık Türkmenler Giresunğa ilerlemiş ve beylikler kurmaya başlamışlardır. Nüfus üstünlüğü Türklere geçmekle birlikte Rumlaşmış/Rum nüfus varlığını uzun asırlar sürdürmüştür.

Türk olan Türkiye (4)
Osman Turan 13. ve 14. yüzyılda Batı Anadoluğdaki Türk nüfus kesafetinin İç Anadoluğyu aştığını belirtmekte ve Türk hükümdarları kaçan Hıristiyan nüfusu zanaatkar niteliklerinden dolayı geri getirmeye çalıştıklarını ve Hıristiyanlardan alınan verginin önemli bir kaynak olduğunun da altını çizmektedir.
Birinci Haçlı seferini 1270ğe kadar (İnceğnin Anadolu Hıristiyanlarının yüzde 80ğinin Müslümanlaştığını söylediği dönemde) diğer altı Haçlı seferi izlemiştir. Ancak bunların hiç birisi, Anadoluğda Türk hakimiyetine son verememiş, Türklerin Anadoluğdan atılmasını sağlayamamıştır. Eğer, Haçlı ordularının ilerleyişi ve Bizansğın kaybettiği yerleri geri alma girişimi sırasında Anadoluğnun 10 milyon olduğu söylenen Hıristiyanları, Müslüman Türklerin yanında değil, Anadoluğyu Türklerden arındırmak ve Kudüsğe ulaşmak isteyen Haçlı ordularının yanında yer alırlardı. Sayıları Hıristiyanların ancak 20ğde 1ği olan Türklerin 200 sene süren Haçlı Seferleri sırasında Anadoluğyu kültürel olarak ğTürkleştirmeleriğ mümkün değildir.
üstelik Osman Turanğa göre Türkler Anadoluğya geldikleri zaman ancak 200 yıllık Müslümanğdılar ve Türk kitleleri arasında Müslümanlık ancak sathi olarak yaygındı. Anadolu ise eski bir Hıristiyan ülkesiydi. Sathi Müslüman olan Türklerin koyu Hıristiyanları din değiştirmeye ikna etmeleri oldukça zayıf bir ihtimal olarak görülmektedir. Ayrıca Karamanğda yerleşik olan Ortodoks Türkmenler 1920ğye kadar Müslümanlığa geçmeyi reddettiklerine ve sonunda Yunanistan ile nüfus mübadelesinde Yunanistanğa yollandıklarına göre Rum Ortodoksların içinden kitlesel İslamlaşmanın da çok büyük ölçülerde olmadığını düşünebiliriz.
1071ğden 1918ğe kadar Anadoluğda güçlü bir Hıristiyan Ermeni ve Rum varlığı olduğu göz önünde tutulduğunda (İnceğye 1071ğdeki göre toplamın yüzde 20ğsi) neden yüzde 80, 200 sene için Türkler tarafından Türkleştirilmiştir de geriye kalan 650 sene içinde Türkleştirilmeyerek eski din ve kültürlerinde tutulmuştur?
Sorulması gereken ikinci bir soru, asimilasyon gücü yüksek olan Helen kültürünün kendisinin 20ğde biri olan Türkleri neden asimile edemediğidir. üünkü Türkler azınlıkta olup yönetici halk oldukları birçok coğrafyada (Mısır, Hindistan gibi) asimile edilerek yok edilmişlerdir. Neden Anadoluğda tersi olsun? üstelik Osmanlı Türkleri sadece Anadolu ile de sınırlı kalmamış, Balkanlara geçmiş, Balkanlara Anadoluğdan büyük nüfus nakilleri yapılmıştır. Bütün bunların 500 bin Türkmen ve onların çocukları ile yapıldığını düşünmek mümkün değildir.
üzetle görülen odur ki, Anadoluğnun Türkleşmesinde olanlar sırası ile
1) Birçok yerde Hıristiyanların Balkanlara ve İstanbulğa doğru kitleler halinde gerilemesi ve toprak boşaltması.
2) Türklerin boşalmış alanları kitleler halinde doldurması ve mutlak etnik üstünlük oluşturması.
3)Hıristiyan nüfusun boşalmadığı alanlarda ise zaman sayısal içinde üstünlüğü ele geçirmesi ile yakından ilgilidir. Hıristiyan halklar çekilmedikleri yerlerde büyük ölçülerde varlıklarını sürdürmüşlerdir. üstelik sadece Rumlar, Süryaniler ve Ermeniler değil, Hıristiyan Türkler dahi varlıklarını yukarıda altını çizdiğimiz gibi 1920ğlerde gerçekleştirilen nüfus mübadelesine kadar sürdürmüşlerdir.
Muhakkak ki, Türklerin Anadoluğdaki kesintisiz hakimiyetini ifade eden takribi 1000 sene içinde bazı yerlerde ve dönemlerde Türkleşme ve Müslümanlaşma gerçekleşmiştir. Sonuç olarak, kimse Anadoluğda saf bir ırkın yaşadığı iddiasında değildir. Ancak Anadoluğda yaşayan milletin ğTürkçe konuşan Müslümanlaşmış üzerine biraz Türkmen sosu dökülmüş bir millet olduğunuğ söylemek bilimsel olarak doğru değildir ve tarihi gerçeklerle ters düşmektedir. üzetle fatih milletin kanını inkar etmek doğru değildir.