Meleklerin cinsiyeti

[bozok]

Meleklerin cinsiyeti

Serdar Akinan / AKşAM GZT. / 20.08.2007



FED faizlerle oynadı. Millet derin bir nefes aldı, ğBunu da atlattık, çok şükür Rabbime..!ğ

Acaba öyle mi? Göreceğiz...

Küresel tedavüldeki likit para miktarı her yıl 2 trilyon dolar civarında artıyor...

Ve bu kağıt parçaları büyük fonlarla ilişki içinde sistemde dolaşıyor.

Türkiye 5 yıllık hazine bonolarına yani sıfır riski olan bir enstrümanına yüzde 19 faiz vererek alıcı bulabiliyor.

Pakistan yüzde kaçla buluyor biliyor musunuz?

Yüzde 6...

Peki, Türk özel sektörü son yıllarda

ne oranda fazile kredi alabiliyor biliyor musunuz?

Yüzde 3...

Neden?

üünkü para bolluğu var.

Son 4 yılda 100 milyar dolar daha borçlandı bu ağbilerimiz.

Bu parayla yatırım yaptılar mı?

Hayır. Sadece paradan para kazandılar.

1995 Asya krizinde ne oldu

hatırlar mısınız?

Türkiye, Rusya ve Brezilya gibi ülkelerin kamu finansmanı vuruldu.

2006 Mayıs ayında da bu yukarıda anlattığım ğgerçekçi olmayan sistemden şişen Türkiyeğ ikinci ve ciddi kez vurulurken ğcaputğ oldu.

ğCaputğ yani kapitülasyonun Frenkçe kökü: Teslim oldu.

Unakıtan ve Babacan yabancıya uygulanan stopajı yüzde 15ğten yüzde sıfıra indirdi. Kriz ucuz atlatıldı.

şimdi durum çok ama çok farklı.

Artık Amerikan hazinesinin de resmen ciddiye aldığı bu küresel kriz dalgası devam ederse (ki uzmanlar öyle diyor) yeryüzünde en çok kimi vuracak?

Evet bildiniz...

Türkiye.

Türkiyeğde kimler zarar görecek?

Valla 1995 yılındaki krizden farklı olarak bu kez 4 yılda yüzmilyar dolarcık daha borçlanan özel sektörümüzü vuracak.

Ha, bi de sizi vurulacaksınız...

Neden mi?

4 yıl önce halkımızın kredi kartı ve takstli satışlardaki toplam borcu 2.5 milyar dolardı.

Son 4 yılda ne kadar borç yaptınız biliyor musunuz?

72 milyar dolar.

Dolar 1.800ğü aşarsa özel sektör ve siz göçersiniz...

1996 Mayısğında ğkapitülasyonğ vermişti sevgili üstadlar acaba bu sefer ne verecek? Merak içindeyim.

Siz hala, ğHayrünissa Hanımğın başörtüsünün modern versiyonları nasıl olmalı?ğ diye tartışa durun.

Fatih, Konstantinoplğu kuşattığında Haghia Sophiağda meleklerin cinsiyeti üzerine kavgaya tutuşan din adamlarının körlüğü ve sağırlığı aklıma geliyor.

İstanbulğu yıkıcı bir deprem bekliyor.

Ne yaptılar, siz ne yaptınız?

Hiç.

Bu denli ciddi bir borç yükü altındayız ve sistem tersine dönüyor...

Ne yapıyorsunuz?

Hiç.

E, siz hak ediyorsunuz...

[bozok]

Yiğidin Kamçısı

Serdar Akinan / AKşAM GZT./19.08.2007



Osmanlı mı büyüktür, 2007 Türkiye Devleti mi?

Elbette, ğOsmanlığnın hangi zaman aralığını referans alacaksınız?ğ diye sorabilirsiniz...

1853ğe ne dersiniz?

Yani 154 yıl önce bugün bu topraklarda vaziyeti kıyaslayalım...

1853 malum bizim Kırım harbine girişimiz.

Devlet-i Ali Osmaniğnin tek kuruş borcu yok.

Ancak şartlar zorluyor ve harb esnasında İngiltereğden 5 milyon sterlin borç alıyoruz.

1874 yılına kadar; yani 20 yıl içinde bu borcu 200 milyon poundğa kadar çıkartıyor dedelerimiz.

1875 yılında bi de bakıyorlar ki bu paranın faiz giderleri bizim imparatorluk gelirlerinin yüzde 25ği oluyor, hemen masaya oturup bu borcu tasfiye planını yapıyorlar.

Yani meşhur Muharrem kararnamesi... Bu topraklarda kronik enflasyonun başlangıcının miladıdır.

O borçlar ne zaman bitiyor biliyor musunuz?

1954 yılında.

Yani Osmanlığyı batıran 1.dünya harbi değil o borçlardı.

Peki 1923ğten itibaren genç cumhuriyet kadroları; hükümetler ne kadar borç yarattı?

üok.

şu 80 yılda yani AKPARTİ iktidarına kadar sadece iç borcumuz 92 milyar dolardı.

Son 3 yılda ne kadar oldu?

167 milyar dolar.

Yani şu kısa tarihimizdeki tüm hükümetlerin yaptığı borçlanmanın toplamından daha fazlasını bu hükümet yaptı.

Peki halkımız neye oy verdi?

İstikrara...

Ev taksidi, araba taksidi ödeyen insanlar her şeyin daha iyiye gittiği inancıyla oy kullandılar.

Peki istikrar bozulabilir mi?

İnşallah bozulmaz.

Zamanında bozulmuştu...

1903 yılında Konya-Ereğli tren yolunu yaptırmak istedik. Paramız çıkışmadı.

Almanlara Konya-Halep ve Urfa vilayetlerinin aşar gelirlerini verdik.

Bu kez istikrar bozulursa neyin gelirini vermeye kalkışırlar bilemiyorum.

Tablo Osmanlığnın son döneminden daha parlak değil.

Ben demiyorum.

Rakamlar diyor.

[bozok]

Bu ağaca sarılın!

Serdar Akinan / AKşAM GZT./ 17.08.2007


Piyasalar allak bullak.

AKPARTİğnin içi tam anlamıyla allak bullak.

Gül ısrarlı adaylığıyla, Erdoğanğın başını yiyecek bir süreci, kimilerine göre kasten, tetikledi.

Kimileri kim mi?

Erdoğanğın yakın çevresi.

Bu bir manipülasyon yazısı falan değil.

Hakikaten öyle.

Gül politik bir sarsıntının; sadece AKPARTİğye değil Türkiyeğye hasar verebilecek bir sürecin kasti tetikleyicisi oldu.

Sonuçlarını hep birlikte göreceğiz.

Ancak benim bir başka sevimsiz iddiam var.

Politik kargaşadan önce ekonomik kargaşa çıkacak.

Küresel piyasalardaki bu yıkıcı dalga Türkiyeğyi feci şekilde vuracak.

22 Temmuz günü AKPARTİğye sadece siyasi değil ekonomik istikrarın devamı için de oy veren milyonları çok sert bir tokat bekliyor.

Bu halkımızın hak etmediği bir tokattır.

Altına imza atılan o anlaşmalar ve verilen sözler, maalesef dünyada hiçbir ülke yönetiminin üstlen(e)meyeceği cesarette(aptallıkta?) çerçevelerdi.

Sonuçları maalesef vahim olacak.

Mehmet şimşek 22 Temmuz öncesi onlarca kanala çıkıp atıp tutuyordu.

şimdi kendisinden aynı ekranlara çıkıp bu dalgayı nasıl atlatacağımızı öğrenmek istiyoruz.

ünümüzdeki günler evlerde, kahvelerde, sofralarda, kır kahvelerinde mutsuzluk ve umutsuzluk kelimelerinin çokça yankılandığı saatlere gebedir.

Oysa bizler şerbetliyiz.

Ne olur bir an kafanızı kaldırın ve gövdesini iki kolunuzla anca sarabileceğiniz bir ağaca bakın.

Bu güneşli günlerde o ağacın kabuğuna bakın.

Derin yarıklarına, rüzgara eşlik eden yemyeşil yapraklarına, ve bu toprağa saplanan; sarılan köklerine...

Konyağnın Bozkırğında, Ankarağnın Balağsında, Trakyağnın Vizeğsinde, Karsğın Posofğundaki o ağaç biziz.

1920ğlerde gölgesinde çarık kurutulan, 1960ğlarda gövdesine çakıyla devrim yazılan, 1970ğlerde dallarına ip atılıp bedenler sallandırılan, 1980ğlerde dalları kırılan, şimdilerde balta ile parçalanıp satılmaya çalışılan o ağaç biziz...

Sarılın o gövdeye...

Ve korkmayın.

Ne fırtınalar, ne yıldırımlar gördü o...

Kökleri hala bu topraktadır o ağacın...

Zehirli meyveler verse de o ağaç biziz.

Sarılın.