Belli bir noktadan kalkıp, belli bir programla, belli bir süreliğine, diğer bir noktaya gitmeye ğturistik faaliyetğ diyoruz. Bu faaliyeti yerine getiren kişiye de ğturistğ deniyor. Yani çoğu insanımızın düşündüğü gibi, yalnızca dış ülkelerden ülkemizi görmek için gelen insanlara ğturistğ denmiyor. Haftada bir gün bile olsa, köyünden kalkıp ilçedeki veya beldedeki ğhalk pazarınağ veya ğşehre başka bir iş içinğ gitmek de yine ğturistik faaliyetğ kapsamında değerlendiriliyor.
Bir şehirden başka bir şehre giden vatandaşlarımız, kimlik detayları olmasa bile, en azından isim ve soyadlarını, otobüs bileti alırken sorulduğunda görevliye bildirmeleri gerekiyor. Burada siz kim olduğunuzu ve nereye gideceğinizi görevliye verdiğiniz bilgilerle kayıt altına aldırmış oluyorsunuz. Kendi vatandaşının seyahati ile ilgili bu kadar titiz davranan devlet görevlilerimiz her nedense aynı titizlik ve hassasiyeti, yabancı ülkelerden ülkemize gelen ğyabancı ziyaretçilerinğ kimlik bildirimlerinde göstermiyorlar.
Burada hemen şu karşı görüş ileri sürülebilir ve denebilir ki ğiyi ama onlar havaalanlarına indiklerinde vize alırken bütün pasaport bilgileri zaten bilgisayarlara giriliyorğ . Evet haklısınız bütün pasaport bilgileri ve kimlik bilgileri havaalanlarındaki bilgisayarlara giriliyor, ama ğyabancı turistin ülkemize hangi amaçla geldiği ve ne süre ile hangi adreste kalacağı bilgileriğ sözü geçen havaalanlarında kaydedilmiyor. Vizesini alan ğyabancı turistğ havaalanından bir araç kiralayıp ülkemizin istediği yerine hiçbir devlet kurumunun bilgisi ve denetimi olmadan gidebiliyor. Son yıllarda ğalternatif turizm seçenekleriğ oluşturma ve geliştirme adına, büyük bir başıboşluk ortamı yaratılmış durumda. Seyahat acentelerinin bilgisi ve programları dışında hareket eden ve çoğu zaman ğturizm bakanlığı kontrolündeğ olmayan yöre insanlarının liderliğinde, ğtrekking = doğa yürüyüşüğ turları düzenleniyor.
Son birkaç yıllık süreci irdelediğimizde bazı garip olayların meydana gelmesi, ğtrekking = doğa yürüyüşüğ turlarının denetim altına alınması ve bu turların başında ğbakanlık denetiminde çalışan kokartlı rehberlerin bulunmasığ zorunluluğunu ortaya çıkarıyor. Garip olaylara örnek olarak, Van ilimizde meydana gelen ğkuş gribi olayığ gösterilebilir. Bilindiği gibi, AB ve ABDğli bir sürü toplum mühendisliği çalışması yapmakla görevli yabancı bölgede özellikle son beş yıldır cirit atıyor. Hemen akabinde de Van ilimizde ğkuş gribi olayığ meydana geliyor.
Ne kadar akıllı bir virüs ki, Van ilinden başka bir yere gitmedi. O bölgede çıktı ve o bölgede bütün kümes hayvanlarının yok edilmesine neden olan kararların alınmasına sebep oldu. Görevliler de bu ğkuş gribinin göçmen kuşlarğ tarafından bölgeye getirildiğini gözümüzün içine baka baka anlattılar.
Hiç kimse de sormadı ki, ğVan Gölü civarına hangi tür kuşlar iner, bu kuşlar oradan kalktıktan sonra nereye giderlerğ. Daha doğrusu Van Gölü civarına göçmen kuşların indiği de doğrulanmış bir bilgi değil. Bu olay münferit bir olay imiş gibi verildi ve kapatıldı, akabinde de bilindiği gibi, tavuk ve yumurta üretimi ile ilgili yasal düzenlemelere gidildi.
Zaten yapısı sodalı olan Van Gölü suyu göçmen kuşların konaklama ve üremesi için seçeceği bir havza olma özelliğini de taşımıyor.
Geçen haftaki yazımda da belirttiğim gibi, ülkemizde ğalternatif turizm faaliyetlerini geliştirmekğ adına, korkunç bir başıboşluğun da önünün açıldığından ve ülkemizde seyahat eden ğyabancı turistlerinğ kayıtsız bir şekilde istedikleri gibi istedikleri yere gidebildiklerinden ve bunlarla bağlantılı olma olasılığı çok yüksek, bazı garip olayların da ülkemizde meydana gelmeye başladığından söz etmiştim.
Yine daha önce hiç görmediğimiz ve birçok vatandaşımızın hayatını kaybetmesine neden olan ve özellikle de Orta Anadolu Bölgemizdeki illerimizde meydana gelen ğKongo Kenesi Isırmasınağ bağlı ölümcül olayların da araştırılması gerekmektedir. Bilindiği gibi, bugün artık AIDS virüsünün Afrikağdaki insanların gen yapısına uygun olarak geliştirildiği ve bugüne kadar Afrika Kıtasığnda 25 milyon insanın öldüğü ve şu anda 25 milyon Afrikalının da ölümü beklediği araştırmalar sonucunda ortaya çıkmış durumda.
Bizi yönetenlerin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının can ve mal güvenliğini korumak gibi en başta gelen görevlerini unutmamaları ve bu doğrultuda tedbirler almaları gerekmektedir. Yoksa, dün Van Gölü Bölgesinde ortaya çıkan ğkuş gribiğ , Orta Anadolu Bölgesinde ortaya çıkan ğKene Isırmasınağ bağlı ölümcül olaylar ve yine son zamanlarda Ankara ve Kırıkkale civarında görülen ve daha önce yöre insanlarının hiç görmedikleri büyüklükteki ğzehirli örümceklerinğ ortaya çıkmasını, ğküresel ısınmağ ile bize yutturmaya çalışmayınız.
Bilindiği gibi hem virüsler hem de sözünü ettiğim virüslü kene ve zehirli örümcekler kolaylıkla küçük tüpler içerisinde ülkemize sokulabilir. Bunların ilk denetim noktaları tabii ki havaalanlarıdır, dünya ile bütünleşmenin tek yolunun küreselleşme ve onun politikalarının dayattığı ğözelleştirmeğ olduğunu her fırsatta dile getiren mevcut hükümet üyeleri, bu düşüncelerine uygun olarak devletin tüm stratejik kurumlarını satarken, bundan havaalanları da nasibini aldı. Kısım kısım belli özel firmalara öncelikle yer hizmetleri daha sonra da ğyap, işlet, devretğ modeli ile ana binalar özel sektöre devredilmeye başlandı.
Herhangi bir Avrupa ülkesine gitmeye karar verdiğinizde, öncelikle gideceğiniz ülkenin Türkiyeğdeki büyükelçiliğine veya başkonsolosluğuna başvuru yapmanız gerekmektedir. Bu başvuru sürecinde sizin neredeyse tüm soyağacınız, ekonomik durumunuz ve diğer kişisel bilgileriniz didik didik edilir. Başvuru için de yüklüce bir para verirsiniz, daha sonra size bir tarih verirler ve o tarihte vize alırsınız veya alamazsınız, başvuru için ödediğiniz para da geri ödenmez.
Gideceğiniz ülkeye niçin gittiğiniz, ne süre ile gittiğiniz ve nerede kalacağınız ayrıntılı şekilde sorulur. Yanınızda ülkeye götürüp götüremeyeceğiniz bütün maddeler bir liste halinde size bildirilir. Gideceğiniz ülkenin havaalanına indiğinizde, bavullarınız açılır, inceleme sonunda size verilen listedeki getirilmesi yasak maddelerden getirmişseniz, sizi hemen uçağa bindirip geri gönderirler.
Görüldüğü gibi, ülkeler kendi güvenlikleri için önlemlerini daha en baştan, yani vize başvurularının yapıldığı aşamada almaktadırlar. Bizdeki uygulamaya baktığımızda, hiçbir yabancı turist ülkemize gelmeden önce kendi ülkelerindeki ne bir Türk Büyükelçiliğine ne de Türk Konsolosluğuna vize için gitmektedir.
Bu uygulamalara en baştan bir son vermek gerekmektedir
Alinti
