üN TüRKLER VE þAMANLIK
ün-Türkler yaklaþýk 30-35 bin yýl önce Asya?dan yola çýkýp Karadeniz?in kuzeyinden Avrupa?ya ulaþmýþlardýr. Bu göçün izlerine Fransa?nýn Aurignac kasabasýndaki maðaralarda rastlandýðýndan Aurignacian kültürü adý verilmiþtir. Diðer bir göç dalgasý ise Anadolu?dan yaklaþýk 25,000 yýl önce gerçekleþmiþtir. Bu ikinci göçle gelen kültüre de Gravettian kültürü denmektedir. Avrupa?ya doðru yapýlmýþ göçler bu iki göç dalgasý ile kýsýtlanamaz. Ardýndan birçok gurup Asya?dan Avrupa?ya doðru göç etmiþlerdir.
Göçler sadece batýya deðil Asya?nýn hem güneyine hem de kuzey doðusuna doðru da oluþtuklarý bilinmektedir. Türklerin kuzey doðu Asya bölgesinde, Bering boðazý üzerinden Alaska?ya geçtikleri biliniyor. Yapýlan tespitlere göre kuzey batý Amerika?nýn Alaska bölgesine ipek getirip kürk götüren ve
?kuzey doðu ipek yolunu? oluþturmuþ olan kavim adý Yueh-che (Yüce) Türk boyudur. Bu insanlarýn kuzey üin?den aldýklarý ipekleri kürkle deðiþ tokuþ ettiklerisaptanmýþtýr. ?Yüce? adlý kavim aslen Saka Türkü olduðundan söz edilmektedir.
Saka adý ise AS-OK => SA-KA þekline dönüþmüþtür. S ve K sessiz harfleri ile (damgalarý ile) belirtilen bu insan guruplarý aslen AS ve OK boylarý iken sonralarý bir arada SAKA adý olarak birleþtirilmiþlerdir. Ayrýca, Alaska adý ALA-AS-OKA kök sözcüklerinden oluþtuðu ve
?yüksek As ile Ok halkýna ait? anlamýný içerdiði görüþündeyim.
Shaman
ün-Türk dininin þaman dini olduðundan söz ettim. Gittikleri her bölgede bu þaman inancýný yaymýþlar ve deðiþik þekillerde uygulamýþlardýr. þamanlar madden uçamasalar bile manevi uçuþu pekala yasayabiliyorlardý.
Asya Kam Kýyafeti
Resimde Tuva kam kýyafeti görülüyor (Kaynak: Schamanismus in Tuva, J. Van Alphen, Museum fur Volkerkunde Wien, 1998, Viyana ? Avusturya)


Asyadan Kuþ Kadýn Heykelleri
Benzeri kuþ simgelerine orta Asya?da, Altin Tepe bölgesinde yaklaþýk 4500 yýl eskiliði olan kilden kuþ-kadýn heykelcikleri (resimdekiler) bulunmuþtur (Kaynak: Central Asia Palaeolithic Beginnings to the Iron Age, Philip L. Kohl, 1984, ISBN: 2-86538-071-8) Bu kuþ baþlý kadýn bedenli heykelcikler bir yandan kamlarý hatýrlatýrken öte yandan kutsal güneþin simgesi olarak /güneþ tanrýça/ inancýnýn bir dönemlerde yaygýn olduðunu akla getirmektedirler.
Kamlarýn toplum içinde saygýnlýklarý göz önüne alýndýðýnda bir kuþ gibi kollarýný iki yana açmýþ, uçan insaný simgeleyen, T harfine benzer simgelerin pek çok kültürde beliren eski bir damga olduðu görülmektedir. Bu damganýn Tengri damgasýndaki orta kýsmýndan türemiþ olduðunu söyledim.
Milattan en az 1500 - 2000 yýl önce þimdiki güney Mýsýrda Kuþ krallýðý bulunmakta idi. Nil nehrinin güney bölgelerinde, bugünkü Sudan ülkesinin hudutlarý içinde, Cebel Barkal baþ þehir olmak üzere birçok yerleþim birimleri oluþturmuþlardý. 1916 yýlýnda Harward?li kazý bilimci George A. Reisner, Cebel Barkal?a geliþinden önce Kuþ krallýðý hakkýnda pek az þey biliniyordu. O bölgede sekiz yýl boyunca yaptýðý kazýlarda beþ Kuþ kralýnýn mezarý ile birlikte ileri bir Kuþ medeniyetinin kalýntýlarýný ortaya çýkardý
(Kaynak: Kingdom of Kush, T. Kendall, National Geographic, Kasim 1990)
Birleþik Mýsýr-Kuþ krallýðýnýn en önemli krallarýndan birinin mezarýna girdiklerinde Reisner ve yardýmcýlarý þaþýlacak bir at mezarlýðý ile karþýlaþtýlar. Deniz kabuklarý, bronz süsler ve cam incilerle donanmýþ ayakta durur vaziyette gömülmüþ, tam yirmi dört (24) adet at iskeleti ile karþýlaþtýlar. Atlarla birlikte gömülme geleneðini Kuþ krallarý orta Asya?dan getirmiþlerdi.
O devirlerde ne Mezopotamya?da ne de Afrika?da at bulunuyordu ve gelebilecekleri tek bölge Asya idi. Atlarýn Asya kökenli hayvanlar olduklarý bilinmektedir. þu halde bir at kültürüne sahip olan ve adý da Türkçe Kuþ olan bu halk Asya kökenli olmalý idi. Bilinen þu ki Kuþ ulusu tarafýndan yetiþtirilen atlar büyük ilgi görmekteydiler. Hatta uzaktaki Asurlular bile Kuþ atlarýnýn peþinde idiler. Bugün için Arap atý denilen tür Asya kökenli atlardýr.
Kuþ krallarý Mýsýrý ele geçirip ortak Kuþ-Mýsýr krallýðýný kurduklarýnda kendi dillerini terk ettikleri ve o bölgede konuþulan dil ve yazýyý benimsedikleri bilinmektedir. Mýsýrda 25?inci sülale olarak bilinen Kuþ krallarý ün-Türk kökenli bir dile ve dine sahiptiler. Sanýldýðý gibi Afrika kökenli deðildirler.
ün-Türkler için at kutsal bir hayvandý. At sayesinde uzak mesafelere gidebiliyorlar, savaþabiliyorlardý. Yöneticiler ile atlarý o derece bütünleþmiþlerdi ki mezarlarýna atlarý ile birlikte gömülüyorlardý. At sayesinde göðe de uçacaklarý ve Gök Tengriye ulaþacaklarý inancý hakimdi. Ýþte bu inancý diðer kültürlere de aktarmýþlardýr. Kuþ ile atýn birleþimi olan kanatlý at heykellerini pek çok kültürde rastlýyoruz. Kadim Yunan mitolojisinde Pegasus adlý kanatlý at, Etrüsk tapýnaklarýnda görülen kanatlý atlar ve üin mezarlarýna giden yollar üzerine yerleþtirilmiþ olan kanatlý at heykelleri hep ün-Türk kültüründen etkilenmiþ olan simgelerdir.


Doç. Dr. Haluk BERKMEN