Gamalý Haç, Svastika, OZ damgasý ve üN-TüRKLER

11 Ocak 2008 14:36 · atincturk · Etiketler oz damgasý , tahsin parlak , türk tarihi



OQ Türkleri, OQ damgasýyla temsil edilirlerdi. Geçmiþte kullanýlan bu iþaret günümüze kadar halý, kilim ve taþa uygulanmýþ biçimde süregelmiþtir. OQ Türkleri zamanla Hýristiyanlýðý benimseyince bu OQ damgalarýný kullanmaya devam etmiþlerdir. ün-Türklerin de kullandýðý OQ damgasý yönetim, savaþçý manalarýna da gelmektedir. Ok ucu, ok bayraðý demek olan OQ kelimesi, Latincede kroçe (croce) þekline dönüþerek haç anlamýnda kullanýlmýþtýr. Ayrýca OZ, damgasýný göç ettikleri yeni mekanlarýna da taþýmýþlardýr. OZ damgasý, Gamalý Haç, Svastika olarak da bilinmektedir. Bu damga ün-Türkler'de OZ'laþarak tanrýya eriþmeyi temsil eder.



Orta asya medeniyet abidelerinin üzerinde bulunan çok sayýda kaya resmi, iþaret ve damga yüzyýllardan günümüze ulaþmýþtýr. Bunlardan en gizemli ve ve en çok kullanýlan iþaretlerden biri de "OZ" damgasý/çarký felektir.






Ahmet Yesevi ( 1093 - 1156 ) Türbesi, ana kapýnýn sað tarafýnda deðiþik tasvir edilmiþ bir svastika, ana kapýnýn sol tarafýnda ise bildiðimiz svastika bulunmaktadýr.



ün-Türklerde kullanýlan "OZ" diye okunan damganýn nerede, ne zaman ortaya çýktýðý tam olarak bilinmese de çoðunlukla "svastika" olara isimlendirilmiþtir. Svastika, Hintçe bir kelime olup, "Si" yada "su" (iyi) ve "as" (olmak) eklerinden oluþmaktadýr. Bu þekliyle kelime, "mutluluk" ve "hayal" anlamýna gelir.


Bir Hindu tapýnaðý Delhi, Hindistan



Bir Hindu dua ediyor.

Svastika ( Gamalý Haç ) Doðu kültürlerinin vazgeçilmez bir unsuru.

Budha heykelinin göðsünün üzerinde svastika simgesini görüyoruz.
Bu damga ün-Türk göçleriyle Hindistan'a gitmiþ, Nazilerin Hint/Cerman ýrký teorilerinin amblemi olarak ortaya çýkmýþtýr. ün-Türklerde "OZ" laþarak Tanrýya eriþmeyi temsil eden bu damga, Nazilerde insanlýk suçu timsali olarak kullanýlmýþtýr.



Nazi partisinin kurulmasýna neden olan THULE tarikatýnýn kurucusu Alman milliyetçisi Baron Rudolf von Sebottendorff, Hint-Cermen ýrký teorilerine dayanarak tarikatýn amblemi olarak svastika kullanmýþlardýr.


"OZ Damgasý" öbür dünyaya geçerek orada þekil deðiþtirerek ( metamorfoz ) yeniden oluþum þeklindeki düþünceyi kapsar. Mevlevi ve Bektaþilerde, insanlarýn grup halinde eksenleri etrafýnda dönerek "göðe" yükselme inancý yaygýndýr.

Saz þairleri de sazlarý ile Canlarý "OZ" laþtýrýr. Tanrýya eriþtirirler. Bu nedenle saz þairlerine OZ/AN denilmektedir.

"OZ" laþma kavramýnýn, ateþ kültünden geldiði düþünülmektedir. Bu kavram, güneþ kültüne ait kutsama töreninde görülmektedir. Kutsama Töreni de, Tanrý Boðanýn boynuzlarýyla güneþe eriþilen yeryüzünün iyilik ve bereketini, güneþ vasýtasýyla ýþýk ve enerji halinde yeryüzüne yýlan þeklinde ulaþmasýný temsil etmektedir.

M.ü. 8 binlere ait kaya resimlerinde gördüðümüz dünya görüþü, gelenek halinde günümüze gelmiþtir. "OZ" laþarak Tanrýya ulaþma fikri, Mevlanalarý, Yunus Emreleri Anadolu'ya gönderen Ahmet Yesevi' nin temel felsefesi idi. Ahmet Yesevi için yaptýrýlan külliyenin temel süsleme motiflerini "OZ damga"sý oluþturmaktadýr.

Tarihin bir çok devrinde bir çok millet, bu damgayý kendisine göre yorumlamýþ, sahip çýkmýþtýr. En eski örnekleri, Türkistan, Kara - tau, Ala - tau ve Jungar Ala - tau'larýnda bulunmaktadýr. Karatav Kültürü, Himalayalar' ýn güney batýsýndan, Hindistan'ýn kuzey batýsýndaki Aravallý daðlarýna, ve eteklerindeki THAR çölüne kadar iner. Karatav Kültürü'nün doðu sýnýrý Himalayalarý ve Tibet'i batýdan çevirir. üin'e gitmez. Kuzeye Yükselir. Fergana vadisini geçer. Bu yüzden svastika, Hindistan bölgesinde sýkça görülür.

Birçok bilim adamý bu iþareti güneþin sembollerinden biri olarak kabul ederler. Bu araþtýrmacýlara göre Svastika, insanoðlunun güneþle olan iptidai/büyüleyici iliþkisini veya güneþ kültünü sembolize eder. Ýþte bu sebepten ötürü Svastika iþareti ile güneþ tarifinin birbirine benzemesi hiç de tesadüfi deðildir.

Tek Tanrý inancý, büyük çoðunlukla ün-Türkçe yazýtlarýn içeriðini oluþturur. Bu inanç ve Tanrýya eriþme gereksiniminden ateþ kültü ve ateþ evleri doðmuþtur. Bilhassa üzerinde durmak gerekir ki, Ateþ kültü, Ateþe tapmak deðil, Ateþi tanrýya eriþmek için kullanmak demektir. ün-Türkler, Tanrýdan eþ olarak doðduklarýna inanýrlar, Toplanýp kendi aralarýndan birini Buð ( bey-ced) seçerler, bu kiþi, halkýna kul köle gibi hizmet etmekle yükümlüdür. ülümünde yeniden toplanan halk Buð'a ki Buð, eðer halkýna iyi hizmet etmiþse, Tanrýnýn kendine lütfettiklerinde baþarýlý ise, vücudunun ateþe verilmesi hakkýný tanýr. Ateþ evinde yapýlan özel merasimle, Buð' un vücudu yakýlýr, ruhu Tanrýya vücudunun külleri ya da, yarý yanýk kemikleri toprak kaplarda saklanýr.

Ateþ evleri ve toprak kaplar, ün-Türkler'in varlýðýný gösteren en büyük belgelerdir. Hint yada antik Grek kökenli olduðu sanýlmaktadýr. Ateþ kültü ün-Türklere ait olmakla birlikte, asla ün-Türkler'in ateþe taptýklarý anlamýný taþýmaz. Bu kültü, canýn Tanrýya uçurulmasý için kullanýlan bir "araç" olarak geliþtirmiþlerdir.

Bu araç, ateþ kavramý tarafýndan sistemleþmiþ olduðu için "Ateþ kültü" adýný almýþ olup, "OZ" damgasý ile anýlýr.

Ateþle ilgili bir diðer kült ise, "Güneþ Kültü"dür. Ateþ kültü ile iliþkilidir. ün-Türkler güneþte, Tanrýnýn kudretini, enerji, ýþýk kudretini görürler, güneþe tapmazlar, yani hayat veren dört ana kürenin güneþ enerjisi ile birlikte birbiriyle etkileþimi sonucunda belirli bir nitelik kazanarak hayat bulduðuna kanaat getirmiþler ve bu güneþ kültünü üark-ý Felek ( Svastika ) damgasýyla temsil etmiþlerdir.
Bu yazýyý oluþtururken Yrd. Doç. Dr. Tahsin Parlak'ýn TUR' AN YOLUNDA ARAL'IN SIRLARI adlý kitabýndan yararlandým.