Ýkinci Ergenekon!
6 Nisan 2008
Rahmi TURAN
rturan@hurriyet.com.tr
ANLATACAðIM konu, günlerdir kamuoyunu meþgul eden "Ergenekon Soruþturmasý" deðil.
Konumuz, Kurtuluþ Savaþý günleri... Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluþunun, Cumhuriyetimizin ilk yýllarý... Savaþýn acýmasýzlýðý... Ýnsanlýðýn iflas ettiði anlar...
Ve yaþanan olaylarýn birinci aðýzdan kaleme alýnmýþ hali.
Osman Coþkun'un anýlarý 1958'deki ölümünden 50 yýl sonra yayýnlandý.
Osman Coþkun kim?
1892 yýlýnda Kayseri'nin Develi Ýlçesi’nde doðan ve 27 yaþýnda iþgalci Fransýzlara karþý bölgesindeki direniþi örgütleyen halk kahramanlarýndan biri.
"Ýkinci Ergenekon-Kurtuluþ Savaþý Baþlarken" adýný taþýyan anýlar (GiTa Yayýnlarý), iþgal yýllarýndaki Anadolu'yu anlatýyor. Bugünlere ders olmasý için kýsa bir bölümünü naklediyorum. (Sayfa 50-51)
* * *
"Baþýmýzda yeryüzü halifesi olan padiþahýmýz efendimiz hazretleri var. Hükümet anlaþmalarý sayesinde milletin hiçbir þey düþünmesine gerek yoktur. Yabancýlarý gücendirmeyelim. Her þeyi Allah’ýn takdirine býrakalým."
Kuþkusuz ki bu düþünce, yukarýdan, hükümet merkezi olan Ýstanbul'dan geliyordu. Padiþahýn ve etrafýndaki adamlarýn da bu düþüncede olduklarý kesindi. Trenlerimiz, istasyonlarýmýz istilacý kuvvetlerin kontrolü altýna alýnmýþtý.
Karadeniz sahilinde Pontusçular, Ýngiliz ajanlarýnýn tahrik ve teþvikiyle ayaklanmýþlardý. Samsun'da Ýngiliz ve Fransýz askerleri dolaþýyordu. Antalya'ya Ýtalyan kuvvetleri çýkmýþtý. Konya’da Ýngilizler vardý. Antakya, Mersin, Adana ve Tarsus, antlaþmanýn (Mondros Mütarekesi'nin) ardýndan, daha kýtalarýmýz oradayken Fransýzlarýn kuþatmasýyla karþýlaþmýþtý.
Antep, Maraþ, Urfa; Ýngiliz ve Fransýzlarýn korumasýndaki Ermeni vatandaþlarýn eziyetlerinden inlemekteydiler. Her yerde azýnlýklar, baðýmsýzlýk ve topraklarý kendilerine katma isteðine kapýlmýþlardý.
Yurdun en büyük bölümünü oluþturan Türk milletinin yok olduðuna ve yok edilmesi gerektiðine bütün düþmanlarýmýz inanmaktaydý. Hasta adam ölmüþtü. Bir daha da dirilmezdi. Buna, o günün idare adamlarý da inanýyordu. Hükümet merkezindeki seçkin insanlar, sýðýnacak kapý arýyorlardý. Ýngiliz Muhipleri Cemiyeti, büyük hükümet konsolosluklarý, Türk ileri gelenlerin sýðýnacaðý, güvenli ve mutlu yaþayabileceði yerler haline gelmiþti.
Uyruklarýný deðiþtiren Türkler de vardý. Casus Rahip Ferere, günün en büyük adamý olmuþtu. Ona yaranmak isteyenler arasýnda kimler yoktu ki...
* * *
Ýstanbul'da Nemrut Mustafa Askeri Mahkemesi harekete geçmiþti. Din adýna, adalet adýna, padiþah adýna, Ermenileri göç etmeye zorlama suçunu bahane ederek vatanseverleri her yerde arýyor ve sýkýþtýrýyorlardý. Ýþgal kuvvetleri kumandanlarýndan alýnan emir ve talimata uyularak, binlerce namuslu vatandaþýn özgürlükleri elinden alýnmaktaydý.
Bekir Aða Bölüðü’nde ve Arapyan Haný'nda masum ve mazlum Türkler çile dolduruyorlardý.
Türk gazeteleri bile bir manda lafýdýr tutturmuþlardý. Türk'ün geleceðinden kimse umutlu deðildi. Ancak büyük ve tarafsýz bir devletin korumasýnda yaþayabilirdik. Akýllý geçinenler bile böyle düþünüyorlardý.
Nemrut Askeri Mahkemesi'nin eziyet eden eli Kayseri'ye de uzanmýþtý. Göç suçuyla ilgili diye birkaç kiþi tutuklandý. Bazýlarý da köylere kaçtýlar. ürneðin, eski Ýttihat ve Terakki'nin bilinen valilerinden Muammer Bey bu kaçaklar arasýndaydý.
üzellikle zengin tüccarlar tehdit ve baský altýnda tutuluyorlardý.
1919 yýlýnda Ýngilizler, Fransýzlar, Ýtalyanlar, hele nankör azýnlýklar, Türk milletinin mezarýný kazmak üzereydiler. Türk ulusunu tarihten silmek istiyorlardý.
YARIN: Kurtuluþ Savaþý’nda Ermeniler!