“Schengen” değil “gasp” vizesi...


Yiğit Bulut
gazetevatan.com
01.10.2008



Bayram tatilinde birçok vatandaşımız yurtdışına gitti. Avrupa ülkelerine gidenler günler önce konsoloslukların önüne yığıldılar veya aracıları, sıradaki yerlerini aldılar. Sıraya girmek de “yeterli” değil. Vize parası olarak ödenen yüzlerce “euro” bedel ve “sağlık sigortası adı” altında transfer edilen paralar da olayın görünen ilk detayı! İşin adı “vize” ana detayı “Ver parayı”. İş parayı vermekle de bitmiyor onur kırıcı sorular, bitmeyen istekler ve talep edilen en gizli evraklar! Gidilen yer de yer olsa büyük bir “çöküşün eşiğinde olan, bitişine ramak kalmış” yaşlı Avrupa!

Sevgili dostlar, Türk halkına uygulanan bu “hukuksuz” işkenceyi 2001 yılından itibaren “resmi belgeler eşliğinde” her zaman eleştirdim. Ortaya birçok tez attım ve zamanla özellikle İngiltere’de alınan mahkeme ve Avrupa Birliği “komisyon” kararları ile de “haklı olduğum” tescil edildi.

Bugün vatandaşlarımızın “yaşadığı” son işkenceden de yola çıkarak bu tezi detayları ile sizlere anlatmak ve bir çağrı yapmak istiyorum Schengen vizesi almak zorunda değilsiniz! Sadece Schengen değil, Avrupa Birliği üyesi bütün ülkeler Türk vatandaşlarını vizesiz kabul etmek zorunda. Buradan uçağa binerken havayollarının da sizin vizenizi kontrol etmeye ve size engellemeye hakkı yok! Bunları kendi kafamdan yazmıyorum. Türk ve İngiliz hukukçular ile yaptığım 7 yıllık bir çalışmanın ve bizzat Lüksemburg Adalet Sarayı’nda “katıldığım AB davalarının” sonucu olarak iddia ediyorum.

Tezin detaylarına gelince...

Sevgili dostlar, bugüne kadar imkan bulduğum her yerde şu tezi savundum:

“...AB müzakere takvimi vermese de, bizi tam üye olarak kabul etmese de hatta orada yaşayan kardeşlerimize (kendi vatandaşı olmuşlara dahi) her türlü sorunu çıkarsa bile sadece Türk vatandaşı olmak kavramı tek başına Avrupa’ya karşı bir haktır... Türk vatandaşları AB topraklarında serbest olarak dolaşabilir, Gümrük Birliği’nden dolayı ekonomik çarkın içinde rekabet etmek zorunda kalanlar AB topraklarında iş kurabilirler, kazanılmış haklarını alabilirler...” Dikkat edin “Fransız, Alman, İngiliz vatandaşı olduğu halde, bulundukları AB ülkelerinde hakları gasp edilenlerden bahsetmedim bile. Orası zaten tartışılamaz...”

Bu noktada özellikle hukuki yollardan haklarını aramak isteyenler ve konuyu kamuoyunda daha bilinir hale getirme yolunda “çalışmak” isteyenler için bugüne kadar edindiğim detayları da sizlere aktarmak istiyorum:

* Normal şartlar altında AB ülkeleri 1970’te imzalanan ve 1973’te yürürlük kazanan Katma Protokol gereği Türk vatandaşlarına vize uygulayamaz. Vize, 1980 sonrası konulan ve imzalanan protokol şartlarını imzacı ülke aleyhine değiştirdiği için kanunsuz olan bir uygulama. Türkiye, katma protokolleri imzalayarak sonradan eklenebilecek maddelere karşı kendini korumuş olmasına rağmen bu hak nedense bugüne kadar gündeme gelmedi...

* GB kavramı gereği AB ülkeleri, doğrudan ve dolaylı olarak GB kavramı içinde kalan Türk vatandaşlarına vize uygulayamaz, AB ülkelerinde çalışma ve yerleşme haklarına engel olamaz. “Bunun kanıtı ne” derseniz, AB Adalet Divanı’nın 11.05.2000 tarihli kararı çok açık: “Türk vatandaşı olan işveren ve serbest meslek sahiplerinin Katma Protokol’ün yürürlüğe girdiği 1973 tarihinden itibaren ‘haklarına kısıtlama getirilmesine’ imkan yoktur.”

* Ankara Antlaşması Madde 13 ve Madde 14’e göre karşılıklı yerleşme serbestliği hakkını Türkiye de kazanmış oldu.

Sonuç: Hem Ankara anlaşması, hem “1970-73 Katma Protokolü” hem de “GB kavramı” gereği Türk vatandaşlarına asla vize uygulanamaz...
Avrupa ülkelerinde “iş edinmeleri ve kurmaları” engellenemez...İngiltere’de konu hakkında kesinleşmiş mahkeme kararları ve AB komisyon “yorumları” tezimizi kesinlikle “haklı” kılıyor...

Son söz: Keşke bizi savunabilecek bir “Dışişleri bakanımız olsaydı”. Ondan da vazgeçtim keşke sadece “olsaydı!”

...